HAREKET KONTROL TEKNOLOJİLERİ MERKEZİ (HKTM) MÜHENDİSLİĞİ SANATLA BULUŞTURURKEN, İTİBARLI GEÇMİŞİN İDDİALI BİR GELECEĞE DÖNÜŞMESİ İÇİN ÜRETMEYE DEVAM EDİYOR. “İYİ MÜHENDİSLİK” MOTTOSUYLA; FABRİKA OTOMASYONUNDA, ROBOTİK VE AĞIR ENDÜSTRİDE HİDROLİK SİSTEMLER ÜRETEN HKTM, ROBOTİK BİLİMİNİN KURUCUSU KABUL EDİLEN EL-CEZERÎ’NİN “FİLLİ SU SAATİ”Nİ, SANATÇI İSKENDER GİRAY’IN YORUMUYLA 800 YIL ARADAN SONRA BİR KEZ DAHA GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRDÜ.

Mühendislik ile sanatın, endüstri ile doğanın, fabrika ile çevrenin, teknoloji ile hayatın entegrasyonunu sağlamak için 1998 yılında kurulan ve “İyi Mühendislik” mottosuyla; fabrika otomasyonunda, robotik ve ağır endüstride hidrolik sistemler üreten HKTM, hayalleri hareketle buluşturmaya devam ediyor. Hareketi anlamak, geliştirmek, yönlendirmek, hareketin doğasından ilham alarak hareketi kontrol altına almaya çalışmayı amaç edinen HKTM, mekatroniğin dâhisi, hidroliğin ustası ve robotiğin kurucusu olarak dünya ölçeğinde benimsenen Cezerî’nin çalışmalarını ufuk açıcı görerek gerçekleştirdiği projelerinde, mühendislik ve sanatı harmanlıyor; özgün üretilmiş her makinenin kısmen “heykel” olarak nitelendirilmesi gerektiğini savunuyor. Bu amaçla, Cezerî’nin ünlü eserlerinden “Filli Su Saati”, HKTM’nin fikri ve heykel sanatçısı İskender Giray’ın yorumuyla, 800 yıl aradan sonra yeniden hayata geçirildi. ORTA ÇAĞ’IN EN BÜYÜK BİLİM İNSANI: EL-CEZERÎ Diyarbakır’da saray mühendisi olarak çalışmış olan Cezeri’nin (1136-1206) tam adı Bedi Üz-Zaman Ebu’l- ’İzz İsmail b.er-Rezzaz El-Cezerî’dir. Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki Cezire’de yaşamış olan Mezopotamyalı mühendis, olağanüstü mekanik araçlar tasarlayarak günümüz robotik teknolojisine ilham vermişti. Robotiğin kurucusu olarak da anılan Cezerî, çağının ötesinde bir mühendislikle oluşturduğu eserleri sayesinde “Orta Çağ’ın En Büyük Bilim İnsanı” olarak dünya tarihinde yerini almıştır. Cezerî’nin yer çekimi ivmesi, su ve hava basıncını kullanarak oluşturduğu karmaşık hareketlere sahip eserleri, dünya tarihinin ilk robotları olarak kabul edilir. Cezerî, “Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap” adlı eseriyle de bilim ve mühendislik dünyasına önemli bir miras bırakmıştır. Cezerî’nin “Farklı yerlerde, değişik zamanlarda çok çeşitli su saatleri yaptım ve sonuçta hepsini tek bir saatte toparladım.” dediği “Filli Su Saati”, günümüzde Newton Dinamiği ve Pascal Prensipleri olarak bilinen kuramların akıllıca kullanıldığı, zamanı otuz dakikalık dilimler halinde ölçen bir baş yapıttır. 800 YIL SONRA FİLLİ SU SAATİ Cezerî’nin bu olağanüstü makinesi, HKTM’nin fikri üzerine heykel sanatçısı İskender Giray’ın yorumuyla, yüzyıllar sonra, farklı bir formda tekrar hayata geçirildi. Eserin günümüze uyarlanan yorumunda; Cezerî’nin birden fazla mühendislik dalını barındıran sanatsal makinelerinin tüm nesillere ilham kaynağı olması amaçlanırken, içerdiği figürlerle uluslararası ticarete atıfta bulunuluyor ve kullanılan mekanizmalarla teknolojide alınan yol vurgulanıyor. Heykelde krom alaşımlı paslanmaz çelik, pirinç ve bronz malzemeden yapılmış 4.000’den fazla parça bulunurken, tamamlanması iki yıldan fazla süren eser 3,7 metre yüksekliğinde ve ortalama 2,5 ton ağırlığındadır. Yeniden yorumlanan heykelde, Cezerî’nin çizimlerinde bulunan hiçbir insan figürü yer almıyor. Heykeldeki dört hayvan figüründen ise sadece üçü; Çin Ejderi, Fil ve Anka Kuşu kullanılmış. Mitolojilerde Çin Ejderi gücü, Fil asaleti, Anka Kuşu ise döngü ve yeniden doğuşu temsil eder. Bu metaforlara ek olarak aynı hayvan figürlerinin uluslararası ticaret sahnesine de uyarlanabileceği öngörülerek, Çin Ejderinin Asya’yı, filin de Afrika kıtasını sembolize edeceği düşünülmüş (Cezerî’nin orijinal çizimlerinde Hint Fili kullanılsa da bu çalışmada sanatçı, günümüzde nesli tehlike altında olan Afrika Filini kullanmayı, böylece asırlardır kaynakları sömürülen Afrika Kıtasını öne çıkarmayı tercih etmiş). Anka Kuşu ise medeniyetlerin doğuşunu simgeleyen Anadolu’yu temsil ediyor. Eserde bulunan hayvan tipleri, çağımız düzeninde ticaret ve teknoloji gibi güçlü savaş enstrümanlarını temsil ettiğinden sert pozlarda figüre edilmişler. Bununla birlikte tüm karakterlerin aslında iş birliği içinde bulunarak zaman döngüsünü tamamlaması ise saatin çalışma prensibiyle özdeşleştirilmiş. Göreceli de olsa hızlanan dünyada, insanın her gün bir öncekinden daha kısa olan zamanı ölçme ihtiyacını vurgulamak için saatin otuz dakikalık çalışma periyodu yarıya indirilirken, sanatçı bu çalışma mekanizmasıyla aradan geçen yaklaşık 800 yıllık zamanda farklılaşan ölçme değerlendirmemizin ve zaman algımızdaki değişimin altını çizmek istiyor. Filli Su Saati hakkında ayrıntılı bilgilere sayfadaki karekod ile ulaşabilir; yine, Filli Su Saati’nin gerçeğe dönüşme serüvenine ait bir belgesel filmi HKTM TV’nin resmi YouTube hesabından izleyebilirsiniz.