Türkiye’nin parlayan yıldızı ‘makine imalat sektörü’nün ihracat şansını endüstriyel otomasyon sektörünün artırdığını söyleyen enosad yönetim kurulu başkanı hakan altınay ekliyor: “ülkemizin yeni sanayi hedefi, nitelikli ürünler için üretimde otomasyona geçmek olmalıdır.” 20 yıl öncesine kadar türkiye’de varlığı bilinmeyen endüstriyel otomasyon sektörü bugün 1 milyar dolarlık bir pazar.


Üretimde kalite, verimlilik, tekrarlanabilirlik, insana saygılı üretim ve çevre koruması gibi küresel kavramlar ancak otomasyon sistemi ile gerçekleştirilebiliyor. Türkiye imalat sektöründe otomasyon sisteminin önemine bu noktadan bakıldığında başka hiç bir sektörde olmayan disiplinler arası özelliklere sahip olduğu da görülüyor. Bütün sektörlere her yönden hizmet eden otomasyon sektörü, rekabet edilebilirliği ve verimliliği artırmanın yanında, kaliteyi yükseltiyor. ENOSAD (Endüstri Otomasyon Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay, Türkiye’nin parlayan yıldızı ‘Makine İmalat Sektörü’nün ihracat şansını endüstriyel otomasyon sektörünün artırdığını söylüyor ve ekliyor: “Ülkemizin yeni sanayi hedefini, nitelikli ürünler için üretimde otomasyona geçmek olarak vermelidir.”

 

ÜYE SAYISI 70 ENOSAD

Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği, Endüstriyel otomasyon konusunda faaliyet gösteren 16 firma tarafından 2004 yılında kurulur. Bugün üye sayısı ise 70’e ulaşmış durumda. Derneğin artan üye sayısı ile sektörün ulusal endüstriye olan katkısı da artıyor. ENOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Altınay, derneğin kurulduğu günden bugüne endüstriyel otomasyon sektörünün tek başına bir sektör olması ve hükümet nezdinde sektörün tanıtılması, sorunları, ihtiyaçları ve çözümleri konusunda bilinçlendirme girişimlerini de sürdürmeye devam ettiğini söylüyor. Endüstriyel otomasyon sektörü birbirini tamamlayan disiplinleri bir arada barındırmasından dolayı farklı sektör başlıkları altındaki organizasyon ve kayıtlarda da yer alıyor. Türkiye’nin kalkınmasında önemli rolü olan sektörü daha büyük ulusal hedefler ile ‘Endüstriyel Otomasyon’nu tek bir çatı altında toplanan sektör konumuna getirme çalışmaları ENOSAD tarafından sürdürülüyor.

ENOSAD üyeleri, konularında uzman, yüksek teknolojiye hakim, tecrübe ve bilgi birikimi yüksek ve yurt içinde ve yurt dışında sağlam referanslara sahip uluslararası ve ulusal firmalar. Altı nay derneğin ana amaçlarını ise şöyle sıralıyor: “Otomasyon formasyonun sahip firmalar ve bireyler arasında iletişim ve dayanışmayı kuvvetlendirmek. Otomasyon sektörünün problemlerini belirlemek ve çözüm oluşturmak. Sektör içi hizmet ve çalışma standartlarını oluşturmak. Bilgi ve birikimi paylaşmak, sektör içi eğitimi yaygınlaştırmak. Bilimsel ve teknik gelişmeleri izlemek, katkıda bulunmak. Üniversite kurumlarıyla sektör arasında köprü görevi oluşturmak. Kamu ve sivil örgütler nezdinde sektörü temsil etmek. Sektörün dış pazarlara açılması çalışmalarını yapmak. Benzer yabancı dernekler ile eşgüdüm sağlamak. Sektörün uluslararası rekabet gücünü artırmak.”

 

ENDÜSTRİYEL PROBLEMLERİ ÇÖZÜYOR

Endüstriyel otomasyon; kimya ve petrokimya, gıda, çimento, tekstil, seramik, kağıt, petrol ve gaz, savunma, demir ve çelik, ilaç, otomotiv, cam, enerji, su ve atık su arıtma, makine imalat sanayilerine sağlanan mühendislik sistem ve hizmetleri kapsıyor. Endüstriyel otomasyon bir yapmasını-bilme (know-how) sektörü olarak bu sanayilere kısmi veya bütünsel hizmet verme özelliğine sahip. Endüstriyel otomasyon, araştırma ve geliştirme AR-GE, ürün geliştirme ÜRGE ve yenilikçi yaklaşımları bünyesinde barındırmakta ve bu yetenekleri ile endüstriyel problemlerin çözümünü amaç ediniyor.

20 yıl öncesine kadar Türkiye’de varlığı bilinmeyen endüstriyel otomasyon sektörünün bugün 1 Milyar ABD Dolarını bulan sektörel bir seviyeye ulaştığının altını çizen Altınay, bu gelirin yüzde 60’ının ise mühendislik hizmeti ve yerli üretim olduğunu söylüyor. Dünya endüstriyel otomasyon pazarına bakıldığında, Türkiye’nin oldukça alt sıralarda yer aldığına da değinen Altınay şöyle devam ediyor: “Avrupa'nı n sanayileşme ile elde ettiği katma değeri bugüne kadar yaptığı faaliyetleri ile elde edemeyen imalatçılarımız, otomasyon sistemi için gerekli olan nitelikli işgücü istihdamı ve ekipman yatırımını gereksiz giderler olarak algılamış veya finansal yetersizlikler nedeniyle de gerçekleştirilememiştir. Bugün ülkemizdeki fabrikaların sadece yüzde 25’i otomasyon sistemiyle üretim yapmaktadır.”

 

SEKTÖRÜN ÖNEMİ KAVRANMALI”

Toplumun, bilginin bir bedelinin olduğunu yeni yeni kabul etmeye başlıyor olmasının da sektörün gelişmesi önünde, aşılması gereken zorluklardan bir olduğunu vurgulayan Altınay, “ENOSAD, kurulduğu günden itibaren endüstriyel otomasyon sektörünün tek başına bir sektör olması ve hükümet nezdinde sektörün tanıtılması, sorunları, ihtiyaçları ve çözümleri konusunda bilinçlendirme girişimlerini sürdürmektedir” diyor. Sektör yapısı gereği birçok birbirini tamamlayıcı disiplini bir arada barındırmasından dolayı halen ayrı sektör başlıkları altında kayıtlarda yer alıyor. Altınay şöyle devam ediyor: “Ayrıca, toplumun ve dolayısıyla devletin belirttiğimiz nedenlerden ötürü sektörün önemini kavrayamaması, üretim yapan firmaların otomasyonun avantajlarını bilmemesi ve sanayimizde endüstriyel otomasyon konusunda resmi standartların oluşmaması diğer önemli sorunlar olarak karşımızda durmaktadır.” ENOSAD olarak sektörün yaşadığı sorunlardan sıyrılabilmek için ‘Endüstriyel Otomasyon’un tek bir başlık altında toplanması yönünde devletin ve odaları n derneğe destek vermelerini talep ettiklerini aktaran Altınay, bu bağlamda İTO ve İSO nezdinde ayrı bir meslek komitesinin bu sektörün temsili için oluşturulması gerektiğine inandıklarını söylüyor.

Altınay şöyle devam ediyor: “ENOSAD’ı n üyeleri, konularında uzman, yüksek teknolojik bilgi birikimine ve yurt içinde ve yurt dışında sağlam referanslara sahip uluslararası ve ulusal firmalar. Bu açıdan bakıldığında otomasyon sektörünün gelişiminde yaşanan en büyük eksiklikler, yapılan yatırımların yetersiz olması ve Türk kamu ve özel sektörünün henüz otomasyonun getirileri hakkında yeterince bilinç düzeyine ulaşmaması. Gelişmiş ya da sanayileşmiş ülkeler ile Türkiye sanayisi arasındaki fark temelde Ar-Ge yetkinliği ve otomasyondur. Bu nedenle devletin yatırımlara, niteliklerine göre desteği sağlaması gerekmektedir. Devlet, otomasyon, yazılım donanım ve nitelikli üretim konusunda yüksek teknoloji üreten şirketlerin belli bir bölgede kümelenerek üretimlerini teşvik ederek hem Ar-Ge’nin tabana yayıldığı hem de farklı disiplindeki üretimin yan yana yapıldığı teknoloji bölgeleri oluşturmalıdır.”

 

İLERİ TEKNOLOJİ KENTLERİ KURULMALI”

Ulusal strateji ve hedeflere dönük kurulacak yeni teknoloji kentleri, vadileri veya bölgelerinin Türkiye’yi kalkındıracak gerçek varlıklar olarak görülmesi gerektiğine de vurgu yapan Altınay, bu düşünceler ile ENOSAD’ın, 2006 yılı başında Türkiye’nin kalkınmasında yeni bir model olarak hazırladığı ulusal İleri Teknolji Kenti “İLTEK” projesini ilgili bakanlıklar, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yerel yönetim ve kurumlara sunduğunu belirtiyor. İLTEK projesinin hayata geçirilmesi kapsamında gerekli adım ve süreçler ENOSAD tarafından aktif olarak takip ediliyor. Endüstriyel Otomasyon sektörünün ileri teknolojiyi kullanması ve teknolojik ürünlerin satımı ile şekillenmiş pazarın büyümesiyle gerek teknolojik üretim gerekse teknolojik hizmet üretimi konusunda çalışmalar artıyor. ENOSAD üyeleri arasında uluslararası pazar için teknolojik ürün üreten, teknolojik hizmet veren firmalar da bulunuyor.

 

AB İLE MAKİNELEŞME ARTACAK”

Avrupa Komisyonu 2007 yılı Türkiye İlerleme Raporuna göre 2006 yılı verilerinde Ar-Ge’ye yapılan harcamalar GSYİH’ nin yalnızca yüzde 0.7’sini oluşturuyor. 2007 – 2013 yıllarını kapsayan Ulusal Kalkınma Planında 2010 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının GSYİH’nin yüzde 2.0’sine çıkarmak hedefi gözönünde bulundurulursa bu alanda yapılacak iyileştirmelerin bir an önce hayata geçirilmesi elzem. AB süreci ile birlikte üretime getirilecek standartların makineleşmeyi arttıracağını ve otomasyon sistemlerine olan talebin artması ile mühendisten ziyade ara eleman konusunda eksiklikler yaşanacağını belirten Altınay, “Bu eksiklik bugün de yaşanıyor. Bunun tek çözümü de meslek okulları, teknik eğitim veren okulların gerekli eğitimi sağlamalarıdır” diyor. Günümüzde, Türkiye şartlarında otomasyon bakımından eğitim veren kurumların sayısal yeterliliğinin tatmin edici odlunu söyleyen Altınay şöyle devam ediyor: “Ancak kalite bakımından daha yukarı ları hedeflemek zorunluluğu vardır. Ara eleman sıkıntısının büyük boyutlarda olması sebebiyle Avrupa Birliği tarafından üye ve üye olmaya aday ülkelerin mesleki eğitime yönelik politikaları nı desteklemek ve geliştirmek amacıyla açılan hibe programlarına Türkiye’nin koşulları göz önünde bulundurularak gerçekçi projeler üretmek ve bu projeleri mümkün olduğunca çoğaltarak her anlamda kalkınmanın temeli olan eğitim konusunu en üst seviyelere taşımak bugün için olmazsa olmaz bir zorunluluktur. Disiplinler arası kümelenme sağlayacak teknoloji bölge, kent veya vadi oluşumları hızla hayata geçirilmedir.”

 

TÜRKİYE’NİN YILDIZI MAKİNE İMALATI

Üretimde kalite, verimlilik, tekrarlanabilirlik, insana saygılı üretim ve çevre koruması gibi küresel kavramların ancak otomasyon sistemi ile gerçekleştirilebileceğini aktaran Altınay, “Türkiye imalat sektöründe otomasyon sisteminin önemine bu noktadan bakıldığında başka hiç bir sektörde olmayan disiplinler arası özelliklere sahip olduğu görülmektedir. Bütün sektörlere her yönden hizmet etmekte, sektörlerin rekabet edilebilirliğini, verimliliğini artırmakta, kaliteyi yükseltmektedir” diyor. Altınay buna örnek olarak da Türkiye’nin parlayan yıldızı ‘Makine İmalat Sektörü’nün ihracat şansını endüstriyel otomasyon sektörünün artırdığını söylüyor ve ekliyor: “Ülkemizin yeni sanayi hedefini, nitelikli ürünler için üretimde otomasyona geçmek olarak vermelidir.” “Sanayileşen ve gelişen bütün ülkelerin ortak noktaları, bilim ve teknolojiye hakim olmak gerektiğinin farkına varmış olmalarıdır” diyen Altınay, bu ülkelerin farkına vardığı ve en az bunun kadar önemli bir diğer noktayı ise şöyle açıklıyor: “Toplumsal refahın, bilim ve teknolojiyi ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürme yetkinliğine de bağlı olduğunu kavramalarıdır. Bu düşünceler ile ENOSAD ülkemizin ve sektörümüzün kalkınması konusunda teknoloji üretme ve tabana yayma, bilgiyi üretebilen ve yönetebilen insan yetiştirme, ulusal ve uluslararası kurumlara katkı sağlayarak ülkeyi bilgi toplumu haline dönüştürecek stratejilere destek olma görevini de üstlenmiş bulunmaktadır.”

 

 

 


Hakan Altınay

ENOSAD Yönetim Kurulu Başkanı

Otomasyon sistemleri bütün sektörlere

her yönden hizmet etmekte, sektörlerin

rekabet edilebilirliğini, verimliliğini

artırmakta ve kaliteyi yükseltmektedir.

 

SPOT:

 

“ Otomasyon sektörünün gelişiminde yaşanan en

büyük eksiklikler, yapılan yatırımların yetersiz olması ve

Türk kamu ve özel sektörünün henüz otomasyonun

getirileri hakkında yeterince bilinç düzeyine

ulaşmaması. Gelişmiş ya da sanayileşmiş ülkeler ile

Türkiye sanayisi arasındaki fark temelde Ar-Ge yetkinliğ

i ve otomasyondur.