ALMANYA’DA ÖNÜMÜZDEKİ 1 OCAK 2023 TARİHİNDE YÜRÜRLÜĞE GİRECEK OLAN VE TEMELDE KÜRESEL TEDARİK ZİNCİRLERİNDE İNSAN HAKLARININ KORUNMASINI HEDEFLEYEN “TEDARİK ZİNCİRLERİNDE ŞİRKETLERİN ÖZEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ HAKKINDA KANUN”, ALMANYA’NIN MAKİNE İHRACATIMIZDAKİ ÖNEMLİ BİR PAYI NEDENİYLE TÜRK MAKİNE İMALATÇILARINI DA YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR.

Geçtiğimiz yıl, 11 Haziran 2021 tarihinde Almanya Federal Meclisi’nde kabul edilen ve 22 Temmuz 2021’de Almanya Resmi Gazetesi’nde yayımlanan “Tedarik Zincirlerinde Şirketlerin Özen Yükümlülüğü  Hakkında Kanun” önümüzdeki 1 Ocak 2023 tarihinde 3.000’den fazla çalışanı olan şirketler için resmen yürürlüğe girecek.  Söz konusu Kanun, her ne kadar Almanya’da yayınlanmış ve uygulanacak olsa da sonuçları Türkiye’de Türk  şirketleri üzerinde de doğacak ve Türk şirketlerinin bu Kanuna uymamaları halinde, Almanya ile iş yapamaz hale gelmeleri söz konusu olabilecek.  Alman şirketlerinin gittikçe yoğunlaşan uluslararası ticaretleri sırasında insan  hakları ve çevre konusunda dünya düzeyinde duyarlı olmalarını sağlamayı amaçlayan Kanunda “Her ne olursa olsun mal üretip satmak” yerini, “Sosyal pazar ekonomisi ilkeleri ışığında çalışanların evrensel haklarını gözeterek ve çevreye zarar vermeden  üretip satmaya” bırakıyor. Almanya’da şirketlerin hem kendi üretim ve hizmetlerinde hem de tedarik zinciri içinde doğrudan ve dolaylı olarak yer alan tüm iş ortaklarında insan hakları ihlalleri olup olmadığını sıkı denetim altına alacak olan Kanunun getirileri ve Türk makine sanayisine olası etkilerini, Moment Expo’nun geçtiğimiz Mart ayında yayımlanan 166’ncı sayısında da ayrıntısıyla incelemiştik. Kanunun resmi olarak yürürlüğe girmesine birkaç ay kalmışken, konuyu yeniden anımsatmanın ve Türk makine imalatçılarının dikkatine sunmanın önemli olduğuna inanıyoruz.

ÜRETİM VE TEDARİKTE İNSAN HAKLARI İHLALLERİNİ ENGELLEMEYİ HEDEFLİYOR

Türkiye kamuoyunda kısaca Tedarik Zinciri Yasası olarak da anılan yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, küresel tedarik zincirlerinde insan haklarının korunması hedefleniyor. Çocuk işçiliğinin ve zorla çalıştırmanın yasaklanması gibi temel insan hakları standartlarının uygulanması tüm ekonomiler için büyük önem arz ederken, Birleşmiş Milletler verilerine göre  tüm dünyada 152 milyon kişi çocuk işçi kapsamında çalıştırılıyor ve bu rakamın yarıdan fazlası da çocuk emeğinin sömürüsü şeklinde gerçekleşiyor. Zorla çalıştırma kapsamında da 25 milyon kişi bulunduğu bildiriliyor.  Bu çerçevede, Tedarik Zinciri Yasası da Alman firmalarının kendi tedarik zincirlerine ve bu kapsamda insan haklarına uyulup uyulmadığına ilişkin sorumluluk üstlenmeleri ve çalışan haklarının korunmasına yönelik özen göstermelerini zorunlu kılıyor.  Buna göre, uluslararası alanda faaliyet gösteren ve yurt  dışından ürün veya malzeme satın alan tüm büyük şirketler Tedarik Zinciri Yasasından etkilenecek olup, 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren 3.000’den fazla çalışanı olan ve 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren ise 1.000’den fazla çalışanı olan firmaların, anılan yasaya uyması planlanıyor. Bu çerçevede, yasaya uygun bir çalışma biçimi geliştirilmesini teminen firmalara yaklaşık 2 ila 3 yıla yakın bir süre tanınmış olup yapılan hesaplamalara göre 2023 yılında yaklaşık 900 firma ve 2024 yılında da yaklaşık 4.800 firmanın anılan yasadan etkilenmesi bekleniyor. Yasanın yürürlüğe girişiyle birlikte, Alman şirketleri, üretim ve tedarik süreçlerinin herhangi bir aşamasında insan hakları ihlali olmadığı konusunu belgelemek zorunda olacaklar. Yasa kapsamında insan hakları ihlali, çocuk emeği kullanımı ve/veya zorla çalıştırma gibi bir durum tespit edilmesi halinde şirket uyarılacak ve bu süreçlerin insan haklarına uygun organize edilmesi istenecek. Ağır insan hakları kusurunun  tespiti halinde ise yetkili kurumlar söz konusu şirketin faaliyetini durdurabilecek. Yasa aynı zamanda, Avrupa’da üretim ve hizmet süreçlerinde insan haklarının korunması konusunda genel bir yasal çerçeve oluşturmayı da hedefliyor. Şimdiye kadar Alman şirketleri bu konuda Birleşmiş Milletler’in ve Avrupa Birliği’nin ilgili düzenlemelerine uygun olarak gönüllü bildirimde bulunurken, yasayla birlikte şirketler tedarik zincirinde meydana gelen insan hakkı ihlallerini kayıt altına alacak ve yetkili kurumlara iletecek. Yasa, yükümlülükler konusunda açık ve net bir çerçeve çiziyor.

 

ÜRETİMDEN SON ÜRÜNE HER AŞAMAYI KAPSIYOR

Çocuk işçiliği ve zorla çalıştırma başta olmak üzere tüm insan hakları ihlalleri, ham madde temininden nihai ürünün tüketiciye ulaşıncaya kadar geçen iş süreçlerini kapsayacakken, yasa çerçevesinde iş ortamında hava ve su kirliliği ve uygun olmayan çalışma koşullarında işçi çalıştırmak da insan  hakları ihlali kapsamında ele alınacak. İnsan hakları ihlallerinin tespiti halinde sivil toplum kuruluşları dava açma yetkisine sahip olmasa da insan hakkı ihlaline uğrayan kişilerin dava açmasına yardım edebilecek ve hukuki destek verebilecek.