AVRUPA KOMİSYONU, LİTYUM VE NADİR TOPRAK ELEMENTLERİ GİBİ MİNERALLERİN ARZINI ARTIRMAYA YARDIMCI OLMAK İÇİN “AVRUPA KRİTİK HAM MADDELER YASASI” ADLI YENİ BİR YASA TEKLİFİ HAZIRLIYOR.

Öneri, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen  tarafından 14 Eylül’de gerçekleşen “2022 Yılında Avrupa Birliği’nin Durumu” sunumunda duyuruldu. Leyen, konuşmasında, AB’nin nadir toprak elementlerinin yüzde 90’ının ve lityumun yüzde 60’ının işlendiği Çin dâhil olmak üzere ülkelere kritik mineral bağımlılığını azaltmayı planladığını söylerken, “İyi olmayan haber şu ki, bir ülke piyasaya hâkim. Yani petrol ve gazla aynı bağımlılığa düşmekten kaçınmalıyız.” sözlerini kullandı.  AB, yeni mevzuat aracılığıyla, tedarik zinciri boyunca çıkarmadan rafinasyona, işlemeden geri dönüşüme ve rezerv biriktirmeye kadar potansiyel projeleri belirlemeyi amaçlıyor. AB, nadir toprak elementleri talebinin önümüzdeki 10 yılın sonuna kadar beş kat artmasını bekliyor. Ülkelerin yeşil ekonomiye geçişine yardımcı olmak  için yeterli miktarda lityum ve nadir toprak kaynağı sağlamak için Leyen, Şili, Meksika ve Yeni Zelanda ile  ticaret anlaşmalarını onaylamanın yanı sıra Hindistan ve Avustralya da dâhil olmak üzere ortak ülkelerle görüşmeleri ilerletmeyi de düşünüyor.  AB İç Pazardan Sorumlu Komisyoner Thierry Breton ise Avrupa Kritik Ham Maddeler Yasası ile ilgili olarak değerlendirmesinde, kritik ham maddelere erişim güvenliği ve sürdürülebilirliği tesis edilmeden AB’nin iklim değişikliği hedeflerinin elde edilmesi, dijital dönüşüm ve hatta savunma politikalarının uygulanmasının mümkün olamayacağına değiniyor.  Breton, geçtiğimiz yıl yüzde 50 ila yüzde 90 fiyat ar tışı yaşanan nadir toprak elementlerinin büyük kısmını elinde tutan Çin’in, kendine olan arz bağımlılığını jeopolitik bir araç olarak kullanmaya eğilimli olduğunun da altını çizerken, ABD, Japonya ve Güney Kore gibi ülkelerin  de kritik ham maddele rin madenciliği, işlenmesi ve geri dönüşümüne olan bağımlılığın azaltılmasına yönelik yatırım ve destekleri artırdığına değiniyor. Benzer şekilde sadece hükümetlerin değil şirketlerin de nadir toprak elementlerinin  tedariki konusunda adımlar attığını hatırlatan Breton, Alman otomotiv sektörünün (Volkswagen ve MercedesBenz) Kanada Hükümeti ile elektrikli araç bataryaları üretmek için gerekli olan kritik ham maddelerin tedariği için anlaşmalar yaptığını söylüyor.  Bu gelişmeler kritik ham maddelerin arzı ve geri dönüşümüne yönelik küresel eğilimi artırırken, Avrupa Kritik Ham Maddeler Yasası kapsamında;

  • Öncelikle, dijital ve yeşil dönüşüm süreci, savunma ihtiyaçları, ekonomik önem,  arz yoğunluğu, muhte mel arz sıkıntıları dikkate alınarak hangi kritik ham maddelerin stratejik olduğu belirlenecek,
  • AB üye devletleri nezdinde faaliyet gösteren Ulusal Ham Madde Ajanslarını tek çatı altında toplayan Avrupa Ham Madde Ajansları Ağı ile AB genelinde arz güvenliği sağlanacak,  Kritik ham maddelerin madenciliği, işlenmesi ve geri dönüşümüne yönelik projeler desteklenecek; bunun için IPCEI (Important Project of Common European Interests) Projelerine AB’nin finansal katkısı artırılacak,
  • Kritik ham maddelerin madenciliğine yönelik çevresel ve sosyal sertifikasyon kuralları getirilecek, ham maddelere yönelik arz kısıtının önlenmesi için stratejik depolama kapasiteleri artırılacak, geri dönüşüm ve yeniden kullanım için AB içindeki atık yönetimin ortak kurallara  dayandırılması gibi araçlarla güçlü ve sürdürülebilir bir iş ortamı oluşturulması sağlanacak.


HAM MADDE KAVGASI DAHA DA ŞİDDETLENECEK

Öte yandan küresel gelişmeler, dünya ham madde arzı ve tedarik zincirlerinin de gelecekte daha karmaşık ilişkilere neden olabileceğini ortaya koyuyor. RusyaUkrayna krizi emtia piyasalarında zincirleme reaksiyonları tetiklerken, dünyanın ham maddeler üzerinde güç mücadelesi yaşadığı bir krize doğru gittiği görüşü de giderek güçleniyor. Örneğin elektrikli otomobillerde kullanılan bataryaların üretimi için önem taşıyan nikelde fiyatların savaşla birlikte keskin bir artış göstermesi dikkati çekerken, çip endüstrisi için vazgeçilmez neon gazında da tedarik sorunu yaşandığı biliniyor. Bu durum halihazırda tedarik sorunlarıyla boğuşan sanayinin geleceğini de belirsizliğe sürüklüyor. Yine, devam eden enerji  krizi de Avrupa Kritik Ham Maddeler Yasası kapsamında önemli olabilecek gelişmeler arasında gösteriliyor. Anadolu Ajansı’nda yayımlanan bir haberde, söz konusu gelişmelerin küresel bir mücadelenin sadece başlangıcı olduğu vurgulanırken, dünyanın ham maddeler üzerinde güç mücadelesi yaşadığı bir krize doğru gittiği görüşü de dile getiriliyor.  Örneğin, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) “Temiz Enerji Dönüşümünde Kritik Minerallerin Rolü” başlıklı raporunda, temiz enerji teknolojilerinin hızlı biçimde uygulamaya konulmasının belli demir dışı, nadir toprak ve değerli metallerin arzında sıkıntıya yol açabileceği; bunların fiyatlarını yukarı çekebileceği ve bunun sonucunda yenilenebilir enerji üretimindeki büyümenin yavaşlayacağı da ifade ediliyordu. Bakır, kobalt, nikel, lityum, grafit gibi nadir toprak metalleri  ve alüminyum, halen IEA tarafından kritik ham maddeler arasında gösteriliyor ve  arzda, bunun sonucunda da üretimde sıkıntı yaşanma riski bulunuyor. Son olarak, ABD, AB, Kanada, Avustralya ve Japonya’nın farklı tanım ve gerekçeler le kendi kritik ham madde listelerini oluşturduğu ve güncellediklerini de söyleyelim. Örneğin elektrikli otomobil bataryaları ve enerji depolama için acil kobalt ve grafite ihtiyaç bulunduğu belirtilirken, bilinen kobalt yataklarının yaklaşık yüzde 70’i Kongo’da, grafitin ise yüzde 74’ü Çin’de bulunuyor. Nikel de onlarca yıldır birçok çelik türü için bir alaşım olarak gerekirken, batarya üretiminde nikel talebi önem kazanıyor. Nikele benzer şekilde, bakır için de talepte önemli bir değişiklik olabileceğine işaret ediliyor. Söz konusu metal, tüm şekillerdeki elektrik kabloları ve bobinleri için gerekiyor. Elektrikli otomobillerden elektrik hatlarına ve rüzgâr türbinlerine kadar hepsinin bakıra ihtiyacı bulunuyor. En büyük bakır üreticisi olarak Şili öne çıkıyor.