İnovasyon konusunda uluslararası duzeyde yaygın bir une ve guclu bir konuma sahip olan technopolis group’un turkiye yoneticisi şirin elci, makine sektorunde yapılacak inovasyonların diğer sektorlerden farklı olarak tum ulke ekonomisini ilgilendiren cok daha stratejik bir konu olduğunu soyluyor.


Son yıllarda her sektörün gelişimi açısından üzerinde hassasiyetle durulan inovatif fikirler ve faaliyetler makine sektörü için çok daha fazla anlam ifade ediyor. Çünkü makine sektöründeki inovasyon faaliyeti sadece sektörün kendi rekabetçiliği için önem arz etmiyor. Ekonominin tüm sektörlerine üretim altyapısı sağlayan sektörün makine sektörü olduğunu düşünürsek, bu sektördeki inovasyon faaliyetleri aslında ekonominin tamamını doğrudan etkiliyor ve bu nedenle de ülke için stratejik önem arz ediyor. Dünyanın en tanınmış ve kendini ispatlamı ş danışmanlık Firmalarında biri olan Technopolis Group’un Türkiye yöneticisi Şirin Elçi, Türkiye için inovasyonun beyninin makine sektörü olması gerektiğ ini söylüyor.

Genelde Türkiye sanayi sektörü, özelde ise makine sanayi sektörü açısında inovasyonun ve patent olgusunun önemi nedir? İnovasyon, ekonomik ve toplumsal de- ğer yaratmak için ürünlerde, hizmetlerde ve iş yapış yöntemlerinde yapılan değişiklik, farklılık ve yenililiklerdir. En geniş anlamıyla bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak tanımlanır. Bu nedenle de teknik, ekonomik ve sosyal süreçler bütünüdür. Firmalar için inovasyon, verimliliği ve kârlılığı artırdığından, yeni pazarlara girilmesini ve mevcut pazarın büyütülmesini sağladığından çok önemli bir rekabet aracıdır. Verimli, kârlı ve rekabet gücü yüksek Firmaların faaliyet gösterdiğ i ekonomiler kalkınır, gelişir ve küresel ölçekte rekabet avantajı kazanır. Dolayısıyla, ülkeler için inovasyon, istihdam artışını, sürdürülebilir büyümeyi, toplumsal refahı ve yaşam kalitesini artırmak anlamına gelir. İnovasyonun, inovasyon olarak adlandırılabilmesi için “Firma için yeni” olması yeterlidir. Örneğ in, tekstil sektöründe faaliyet gösteren bir Firma, yıkandığında buruşmayan bir kumaş geliştirebilir; bir restoran bilgisayar kontrollü sipariş ve faturalama sistemine geçebilir; bir seyahat acentası on-line rezervasyon ve bilgi servisi ile müşterilerine hizmet verme- ye başlayabilir; bir ürünün teslim süresini kısaltmak veya bir hizmetin sunuş kalitesini artırmak için kalite standartları uygulanmaya başlanabilir; bir imalat Firması tam zamanında üretim tekniklerini kullanarak üretim sistemini yeniden yapılandırabilir. Tüm sektörlerde olduğu gibi makine sektörü için de inovasyon çok önemli bir rekabet aracıdır. Ancak diğer sektörlerden farklı olarak makine sektöründeki inovasyon faaliyeti sadece sektörün kendi rekabetçiliği için önem arz etmiyor. Ekonominin tüm sektörlerine üretim altyapısı sağlayan sektörün makine sektörü olduğunu düşünürsek, bu sektördeki inovasyon faaliyetlerinin aslında ekonominin tamamını doğrudan etkiler ve bu nedenle de ülke için stratejik öneme sahiptir. Patent, inovasyon faaliyetlerinin sonucunu değerlendirmede kullandığımız önemli göstergelerden birisidir. Hem Firma düzeyinde, hem de ülke boyutunda, inovasyon performansını ölçerken ele alınan gösterge, ürün ve süreç inovasyonu sonucun da elde edilen başarı- nın düzeyini ortaya koyar. Ancak inovasyon süreci her zaman patentle sonuçlanmayabilir; özellikle Firmalar için sürdürülebilir rekabet avantajını sağlamada kritik öneme sahip artımsal inovasyon olarak ifade ettiğimiz inovasyon yaklaşımında ya da inovasyonun teknolojik boyutu dışında yer alan ancak teknolojik inovasyon kadar önemli olan organizasyonel inovasyon ve pazarlama inovasyonunda inovasyon sürecinin bir çıktısı olarak patentten söz etmek doğ- ru değildir.

Ülkemiz makine sanayi diğer gelişmiş ülkelerin aynı sektörü ile karşı- laştırıldığında inovasyon ve patent konusunda nasıl bir noktada?
Bu karşılaştırmayı yapabilmek için kapsamlı bir çalışma yapmamız gerek. Sektör özelinde bu tür bir çalışma Avrupa makine sektörü için Technopolis’in de aralarında bulunduğu bir grup kuruluş tarafından yapılıyor. Bu çalışmada, makine sektörü, Avrupa’daki inovasyon açısından en kilit sektör olarak öne çıkı- yor. Sektörde, diğer sektörlerin rekabet gücünü de belirleyen 150 bin şirketin varlığından bahsediliyor. Avrupa’daki makine sektöründe işletmelerin yaklaşık yüzde 70’inin ürün veya süreç inovasyon gerçekleştirdiği yönünde. Bu inovasyonlar, ağırlıklı olarak artımsal inovasyon olarak kendini gösteriyor. Sektörün 2001 yılında yaptığı toplam Ar-Ge yatırımı 9 milyar euro’nun üzerinde. İnovasyonda Firmalar arasındaki işbirli- ğinin yoğunluğu da dikkat çekici boyutta. İnovasyonun Firma içinde dış ortamdan izole şekilde yapılması istenen sonucu getirmediğinden, inovasyon işbirliğ inin yoğun olması performans ve rekabetçiliğ in üst seviyelere çıkmasını sağlıyor.

Batıda inovasyon kavramı hızla yaygınlaşırken Türkiye’deki sanayiciler neden geleneksel üretimden vazgeçmiyorlar?
Her ne kadar inovasyon ülkemizde yeni yeni geniş kitlelerce tartışılmaya ve konuşulmaya başlanmış olsa da, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin pek çoğunun gündemlerini uzun yıllardır meşgul ediyor. Ülkemizde işletmelerin ve karar vericilerin dikkatini inovasyona çekmek kolay olmadı. Özellikle de asıl inovasyonu yapacak olan kesimlerin, yani Firmaların konuya ilgisi yeni yeni oluşmaya başladı ve hala yeterli düzeyde değil. İnovasyonun vaad ettiklerinden Firmaların, toplumun ve ülkenin yararlanabilmesi, ancak bu ilginin konuya bir “moda” olarak yaklaşmaktan öteye gitmesiyle; bunun için de politika ve stratejilerin inovasyona odaklanması amacıyla bilinçli ve doğru adımların atılmasıyla mümkün olabilir. Artık işletmelerimiz inovasyon olmadan değil rekabet etmek hayatta kalmamın bile imkansı z olduğu görmek durumundalar. Bu konuda herşeyi Firmalardan beklememek gerek. İnovasyonun önemini kavratmak ve işletmeleri inovasyon yapar hale getirmek için gerekli adımları atmak, doğru mekanizmaları geliştirip uygulamak için çok çeşitli kuruluşlara önemli rol düşüyor.

Türkiye’de üretimde patentlerin az olması neyin göstergesidir?
Türkiye’de pek çok işletmenin ortaya koyduğu inovasyonlar için patent değeri taşımasına rağmen patent almadığını biliyoruz. Özellikle KOBİ’ler için maliyetlerin yüksekliğinden tutun da patent almanın ne anlama geldiği ve getirileri konusunda farkındalığın yetersizliğine kadar pek çok faktör işletmeleri bu yola girmekten alıkoyuyor. Başkalarına ait patentin ihlali veya kopya ürün yapmak gibi konular olayın çok daha ciddi, yasal suça giren ve farklı çözüm yolları gerektiren boyutu ki bunun varlığını sürdürmek veya rekabet etmek için bir çözüm yolu olarak görülmesi bugünün dünyası nda kabul edilemez.

Peki, inovasyon nasıl bir süreç izler? Bir Firmanın inovatif bir ürüne ulaşma yolunda kat etmesi gereken engeller nelerdir? Ar-Ge çalışmaları nın inovatif çalışmalardaki önemi nedir?
Uzun yıllar inovasyonun Ar-Ge çalışmaları nın bir sonucu olduğu ve doğrusal bir zincirde gerçekleştiği düşünüldü. Bu yaklaşıma göre, inovasyonu ya bilim (temel araştırma) ya da pazardan gelen talep tetikler. İşe temel araştırmayla başlanır, ardından sırasıyla uygulamalı araştırma, deneysel geliştirme, pazarlama ve satış gelir. Doğrusal inovasyon yaklaşımı olarak adlandırılan bu anlayı- şa göre ürünün pazara sürülmesiyle de inovasyon faaliyeti son bulur. Ancak, inovasyon, bu tür basit bir süreçte de- ğil; her aşamasında önemli geri beslemelerin olduğu, kişiler, kuruluşlar ve bunların içinde bulundukları ortam arası nda karmaşık etkileşimlerin yaşandığı bir süreçte gerçekleşir. Tüm bu süreçlerde faaliyetler birbirinden bağımsız yürümez. Süreçlerin hepsinde belirsizlikler vardır; bu da doğrusal bir ilişkiyi olanaksız hale getirir. Her aşama bir öncekine geri beslemeler sağlar ve özellikle pazardan gelen sinyaller ve değişen talepler dinamik bir sürecin varlığını gerektirir. Bu yüzden, artık doğrusal inovasyon yaklaşımı yerini sistemik inovasyon yaklaşımına bıraktı. Buna göre Ar-Ge inovasyonu destekleyen faaliyetlerden biridir; ancak vazgeçilmez parçası değildir. İnovasyonun farklı türlerini ele aldığımızda da sürecin her zaman Ar-Ge ile başladığını söyleyemeyiz. Di- ğer yandan, Ar-Ge yapanların girişimcilik niteliği yoksa değer yaratmaları beklenemez; Ar-Ge sonuçları inovasyona, dolayısıyla ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülemez. Bu nedenle de Ar-Ge’ye yapılan yatırımın büyüklüğü, ne Firmalar ne de ülkeler için rekabet gücünün ve büyümenin artacağı anlamı na gelmez. Bu açıdan baktığımızda, devletin inovasyonu destekleyen politikaları nın ve destek mekanizmalarının olması gerekir. Bunun bir açılımı olarak Ar-Ge politika ve desteklerini görmek gerek. Örneğin Avrupa inovasyona, ilgili politika alanlarıyla entegre, tüm aktörlerin dahil olduğu, farklı düzeylerde (yerel, bölgesel, ulusal ve Avrupa düzeyi) ele alınan bir konu olarak yaklaşıyor. AB müktesebatının sadece “Bilim ve Araştırma” ve “Sanayi Politikası” gibi fasılları değil; mal ve hizmetlerin serbest dolaşımından rekabet politikasına, sosyal politikalar ve istihdamdan bölgesel politikalar ve yapısal araçların koordinasyonuna kadar pek çok faslı inovasyonla doğrudan bağlantılı. Çünkü devletlerin önemli bir görevi işletmeleri inovasyona yönlendirecek ve inovasyonu teşvik edecek bir ortamı oluşturmaktı r. Bu da eğitim sisteminden vergilendirmeye, yatırım ortamından kamu satı n alımlarına kadar pek çok alanda inovasyonu destekleyici düzenlemeler ve iyileştirmeler yapılmasını gerektirir. İnovasyonun da sadece Ar-Ge aşaması- nı destekleyen teknolojik boyutuna de- ğil, teknolojik olmayan inovasyon türlerine ve Firmaların inovasyon yeteneğini artıracak farklı ihtiyaçlara yönelik teşvik ve desteklerin şekillendirilip uygulanması gerekir.

Technopolis Firmanızın çalışmaları ve faaliyetleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Technopolis Group, inovasyon stratejileri geliştirme, uygulama ve değerlendirme konularında lider araştırma ve danı şmanlık kuruluşudur. 1989 yılında kurulan Technopolis Group, danışmanlık hizmetlerinin somut etkisi ve araştırmaları nın önemli sonuçlarıyla, uluslararası düzeyde yaygın bir üne ve güçlü bir konuma sahiptir. Technopolis Group’un İngiltere Brighton’daki genel merkezi ve Ankara, Amsterdam, Brüksel, Paris, Stockholm, Tallin ve Viyana’daki ofisleri, tüm Avrupa’da ve dünyanın diğer bölgelerinde Firmalara danışmanlık, araştırma ve eğitim hizmetleri sunmaktadır. Ana çalışma alanlarımızı, sektörel, bölgesel veya ulusal inovasyon stratejilerinin geliştirilmesi, bu stratejilerin uygulanması için gerekli mekanizma ve programları n tasarlanması, uygulamanın izlenip değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi için teknik destek, inovatif kümelenmeler, sürdürülebilir büyüme ve eko-inovasyon oluşturmaktadır. Sektörünüzle ilgili yaptığımız çalışmalara örnek vermek gerekirse, Avrupa Komisyonu için makine sektörü dahil olmak üzere Avrupa’nı n en kritik on sektörü için sektörel inovasyon performanslarının ölçülmesi ve rekabet alanlarının tespiti; İsveç Ekonomik ve Bölgesel Gelişme Kuruluşu NUTEK için Makine Ar-Ge’si için verilen devlet desteklerinin değerlendirilmesi; Avusturya’da Makine Kümelenmesi Analizi ve makine sektörü için potansiyellerin araştırılması; Hindistan İleri Üretim Teknolojileri Merkezinin değerlendirilmesi gibi çalışmalarımızı saymak mümkün.

 “ Diğer sektörlerden farklı olarak makine sektöründeki inovasyon faaliyeti sadece sektörün kendi rekabetçiliği için önem arz etmiyor. Ekonominin tüm sektörlerine üretim altyapısı sağlayan sektörün makine sektörü olduğunu düşünürsek, bu sektördeki inovasyon faaliyetleri aslında ekonominin tamamını doğrudan etkiler ve bu nedenle de ülke için stratejik öneme sahiptir.”  


Şirin Elçi Technopolis Türkiye Yöneticisi Avrupa’daki makine Firmaları 2001 yılında inovasyon faaliyetlerine 9 milyar euro harcama yapmış.