Turkiye gıda sanayii makineleri sektoru bir donum noktasında duruyor. ucuz urunlerle cin piyasada hızla yukselirken, kalite rekabetinde ise avrupalı firmalar uygun fiyat arayışı icinde uretimlerini cin’e kaydırıyor. turk gıda sanayii makineleri...



Günümüzde gıdaların çoğu işlenmiş ve paketlenmiş olarak son tüketici ile buluşuyor. Market raflarında gördüğümüz her bir gıda maddesinin bizlere ulaşana kadar izledikleri uzun ve maceralı bir yol var aslında. Bu yolculu- ğun en önemli kahramanları ise yine makineler. Hammaddeler, tarlalardan, bağlardan, bahçelerden ve hayvanlardan toplandıktan sonra makinelerin maharetleriyle nihai ürüne dönüşerek raflardaki yerlerini alıyorlar. Beslenmenin temel gıda maddesi sayılan buğday ve diğer tahıllardan un üreten tesislerin kahramanları değirmen makinelerinden gıda ambalaj makinelerine, süt sağma makinelerinden su ve sıvı ihtiyacına cevap veren dolum, gazlı dolum ve etiketleme makinelerine kadar çok geniş bir skalaya sahip olan gıda makineleri sanayisi son yıllarda kabuk değiştirmeye başladı. Türkiye’nin şimdilik çoğunluğu ucuz makine arayan müşterilerin uğrak yeri olduğunu ancak kalite arayan müşterileri ülkemize çeken firmaların sayı- sında da artmaya başladığını söyleyen Alapala Makine Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Alapala, Türk gıda sanayi makinelerinin geleceğinin kalitesini artırmaktan geçtiğini söylüyor. Çünkü gıda sanayi makineleri konusunda iç piyasa doymuş olduğundan ihracat sektör açı- sından çıkış yolu olarak görülüyor. Türkiye Avrupa’nın kalitesini ve uygun fiyatları yakalayabilirse gıda sanayi makinelerinde oldukça büyük bir potansiyel barındırıyor.  

İHRACAT İSTİKRARLI BİR ŞEKİLDE ARTIYOR
Türkiye’nin gıda sanayi makineleri ihracatı na baktığımızda, son beş yıllık süreçte istikrarlı bir artış yaşanmış oldu- ğunu görüyoruz. 2003 senesinde 80,5 milyon dolar olarak gerçekleşen gıda sanayi makineleri ihracatımızın, 2007 senesinde bir önceki seneye göre yüzde 41 oranında ciddi bir artışın sonucunda 269 milyon dolara ulaşmış olduğu görülüyor. Bu senenin Ocak-Mayıs aralığında ise 141,8 milyon dolara ulaşan ihracat rakamı, sektörde bu yılın sonunda 2007 ihracatının geçileceğinin sinyalini veriyor. Ancak ihracatımızın sürekli artması na rağmen, ülkemiz bu sektörde dış ticaret açığı veriyor. İhracatımızın artışına paralel olarak, gıda sanayi makineleri ithalatımız da son beş senedir yükselmeye devam ediyor. Son beş senelik periyoda baktığımızda ithalatımı- zın 2005 yılı dışında hiç düşüş göstermediğ ini ve 2007 senesinde bir önceki seneye göre yüzde 18 oranında artarak 667,6 milyon dolara ulaştığını görüyoruz. İthalatımızın artış göstermesine rağmen, ihracattaki büyüme oranımızın ithalattaki büyüme oranının üstünde olması, ortaya ileriye dönük umut verici bir tablo çıkarıyor. Gıda sanayi makineleri ihracatımızı ülke bazında değerlendirdiğimizde, bu sektörde en önemli pazarımızın Kazakistan olduğunu görüyoruz. 2006 senesinde de 19,6 milyon dolarlık rakamla ihracatı- mızda ilk sırada yer alan bu ülkeye 2007 yılında 24,8 milyon dolar değerinde gı- da sanayi makineleri ihraç etmiş durumdayı z. İhracatta Kazakistan’ı 19,1 milyon dolarla Almanya ve 15 milyon dolarla İran takip ediyor. Gıda sanayi makineleri ihracatımızda en fazla büyüme oranını ise, yüzde 704,4’lük oranla Mersin Serbest Bölgesi yakalamış durumda. Bu alanda ikinci sırada yüzde 283,6’lık oranla Hollanda ve üçüncü sı- rada yüzde 156,3 büyüme oranıyla Gürcistan yer alıyor. Sektörde, 6 ülkeye gerçekleştirdiğ imiz ihracatın yüzde 100’ün üzerinde artmış olması önemli bir gelişme olarak dikkat çekiyor. Ancak sektör ihracatında düşüş yaşadığımız ülkeler de var. 2006 yılında 6,3 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiğimiz Cezayir’e 2007 yılında 5,8 milyon dolar değerinde ürün satabilmişiz ve ihracatımız yüzde 8,6 oranında küçülmüş durumda. Cezayir dışında, gıda sanayi makineleri ihracatı- mızda düşüş yaşanan bir diğer ülke ise Mısır. Bu ülkeye ihracatımız 2006 yılında 7,6 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 2007 yılında yüzde 7,6 oranında bir düşüş yaşanarak 7 milyon dolar seviyesine gerilemiş durumda. İhracatımıza göre fazla veren ithalatımı- zı ülke bazında değerlendirdiğimizde ise Almanya’nın 149,7 milyon dolarla ülkemizin en önemli ürün tedarikçisi olduğ unu görüyoruz. İthalatımızda ikinci sırada yer alan ülke ise, ülkemize 105,8 milyon değerinde ürün satmayı başaran Güney Afrika Cumhuriyeti. Bu ülkeyi, 94,7 milyon dolarla İtalya ve 42,5 milyon dolarla Fransa takip ediyor. İthalatımızda en fazla artış yaşanan ülke, bize ihracatı nı yüzde 3 bin oranında artıran komşumuz Bulgaristan oldu. Bu ülkeyi yüzde 261,5 oranında büyümeyle Cezayir ve yüzde 161,2 büyüme oranıyla Japonya takip ediyor. İthalatımızda ilk 20 sırada yer alan ülkelerden 6’sında ithalat rakamlarımızın gerilediği görülüyor. Bu ülkeler, yüzde 31,8 oranında gerilemeyle Polonya, yüzde 25,3 oranıyla Fransa, yüzde 23,6 oranıyla İsveç, yüzde 23,5 oranıyla İngiltere, yüzde 18,8 oranı yla İsviçre ve yüzde 7,2 oranıyla Danimarka şeklinde sıralanıyor.  

DEĞİRMEN MAKİNELERİNİN İHRACAT HACMİ 1 MİLYAR DOLAR
Değirmen makinelerinin de içerisinde yer aldığı, tohumların, hububatın, kuru baklagillerin temizlenmesine, tasnif edilmesine ve ayıklanmasına, hububatı n, kuru baklagillerin öğütülmesine veya islenmesine mahsus makine ve cihazlar gurubunun, genel makine sektörünün ihracatı içerisindeki payı 2007 yılı TUİK verilerine göre yüzde 1,3 olarak gerçekleşmiş durumda. Değirmen makineleri konusu, beslenmenin temel gıda maddesi sayılan buğ- day ve diğer tahıllardan un üreten tesislerin kurulması olarak özetlenebilir. Ancak değirmen makineleri sektörü yalnızca makine imalatı olarak değil, buğdayı n un olma prosesinin, müşteri isteklerine uygun rekabetçi çözümler sunarak projelendirilmesi, makine ve donanımları nın üretimi, kurulumu, devreye alınması ve satış sonrası servis hizmetlerini de içeren bir bütün olarak algılanmalı. Değirmen makineleri sektörü yerel üretimler hariç dünyada bir milyar doların üzerinde ihracat hacmi bulunuyor. Türkiye ne yazık ki olması gereken yerde değil ama firmalar hak ettiği yerlere doğru ilerlemektedir diyen Alapala Makine Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Alapala, Türkiye’nin şimdilik çoğunluğu ucuz makine arayan müşterilerin uğrak yeri olduğunu ancak kalite arayan müşterileri de ülkemize çeken firmaların bulunduğ unu ve bu firmalarında sayısının gün geçtikçe arttığını söylüyor.  

GIDA SANAYİ MAKİNELERİNDE TURKİYE’NİN İMAJI DEĞİŞİYOR
Sektörümüzde makine teknolojilerinde ve prosesin temel prensiplerinde değişiklik olmamasına rağmen detaylarda, verimliliği, kapasiteyi, performansı, kolay bakım imkânlarını, çalışan güvenli- ğini ve ürün hijyenini etkileyen önemli yenilikler olmakta ve otomasyon uygulamaları geliştirilmektedir diyen Alapala, Türkiye’yi tek bir bakış açısı ya da belirli bir seviyede sanayi imajı ile tanı mlamak mümkün değildir, Almanya, İtalya gibi standart bir kalite seviyesi ve teknolojik seviye belirlemekte mümkün olamamaktadır, bu anlamda ülkemizde ancak firmaların kalite ve teknolojik gelişmişliğ inden söz edebiliriz ve ülkemiz, bünyesinde her seviyedeki Firmayı barı ndırmaktadır, dünyada ucuz imajı oluşmuş olsa da kaliteli Firmaların gayretleri ile bu imajında değişmeye başladığı nı görmekteyiz diyor.  

DOĞRU AR-GE NASIL OLUR?
Gıda sanayi makinelerinde kaliteyi geliştirmenin yolu ve de dolayısıyla dünyada Türk gıda makineleri kalitelidir imajını uyandırmak için Ar-Ge çalışmaları yapılması gerektiği bir gerçek. Çünkü dünyanın herhangi bir yerindeki bir üreticinin potansiyel rakip olduğu dünyamı zda tüketicilerin sonsuz seçme imkânı, rekabetin gün geçtikçe artması, tüketici alışkanlıklarında farklılıklar yaratmakta, merak güdüsünü kışkırtarak yeni donanımlara sahip ürünlere ilgiyi artırmaktadır. Aslında bugün karşılaştı- ğımız her teknolojik yeniliğin büyük ço- ğunluğunun yeni bir icat olmadığı, bilginin işlenerek üst üste konulan birikimlerden yani bir Araştırma Geliştirme faaliyetinden geçtiği görülüyor. Rekabet üstünlüğü sağlamanın fark yaratarak, fark yaratmanın da AR-GE yaparak mümkün olduğu da artık biliniyor. Ancak ve ne yazık ki sektörümüzde genellikle her gördüğü ya da duyduğu yeniliğ i uygulama ve kopya etme yarışı sürmektedir ve adeta bir moda haline gelmiştir diyen Alapala, makinelerde çok sık değişiklikler yapılmakta bu da AR-GE zannedilmektedir ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen AR-GE’ de yapan birkaç Firma sayesinde dış pazarda Türkiye sektör adına olumlu bir imaj oluşturmaya başlamıştır diyor.  

“BİLGİ VE SERMAYE BİRİKİMİ YETERSİZ
“Değirmen makineleri sektörünün temel sorunu, sektörel bilgi birikimi ve sermaye birikimi yetersizliğidir diyen Alapala, bilim altyapısı olmadan bilgi birikimi oluşmadan sektörün inceliklerinin ve çözümlerinin elde edilemeyece- ğini söylüyor. Makine sektörünün makro hedefi sanayi ülkesi imajını oluşturacak kalite seviyesini yakalamak müşteri ihtiyaçlarına duyarlı bir kurumsal yapı- ya kavuşmak, bir tesis veya makinenin ekonomik ömrünü dünya standartlarına ulaştırmak olmalıdır şeklinde sözlerini sürdüren Alapala: “Girişimcilik takdir edilebilir ancak yapılması gereken gözü kara girişimciler yaratmak yerine, yetkili kurumlar olarak standartları ve kaliteyi iyi tanımlayıp hakkıyla denetlemektir, bu hem dünya pazarındaki yerimizi belirlemek, hem de iç pazarda da kaynak ve işgücü israfını önlemek için gereklidir” diyor.  

DEĞİRMEN MAKİNELERİ İCİN TEK YOL İHRACAT Değirmen makineleri sektörü için iç piyasada pazar doymuş ve talep kalmamı ştır, üretimin çok büyük bölümü ihraç edilmek zorundadır ve bu anlamda üretim potansiyeli yeterince değerlendirilememektedir diyen Alapala, uluslararası pazarda talebi yönlendiren en önemli unsurlardan birisinin ise referanslar olduğunu söylüyor. Dünya genelinde tesis kalitesine, makine ve ürün kalitesine çözüm sunabilme birikimine dur, nerede olacağınıza karar vermeniz gerekiyor, ucuz piyasaya Çin hızla girmekte, kalite rekabetinde ise Avrupalı firmaların üretimlerini Çin’e kaydırması ile uygun fiyat arayışı başlamaktadır, Türk firmaları kalitelerini yükselterek ucuz tedarikçi imajından kurtulup kaliteli ve uygun fiyat konumuna yerleşerek pazardan yeterince pay alabilecektir, bu nitelikte firmalarımızın olması gelecek için umut vermektedir diyen Alapala, işimiz tesis üretmektir, diğer ürünler gibi genellikle sürekli pazarı yoktur, devamlı yeni pazar arayışı söz konusudur, dünyanın her yerine ulaşmak zorundası nız, bu dönemin potansiyel pazarları ise, Orta Afrika, halen Orta Asya, Balkan ülkeleri olarak gözlenmekte diyor.  


“AVRUPALI RAKİPLERİMİZİN GERİSİNDEYİZ”
Hızlı tüketime tabi ve insanoğlunun en önemli ihtiyaçlarından biri olan su ve sıvı ihtiyacına cevap veren dolum, gazlı dolum, etiketleme, paketleme makineleri imal eden Ersey Makina’nın Genel Müdürü Hüdaver Yanova, firmalar bazında çeşitli atılımlar olmasına rağmen, gıda makineleri sektöründe Türkiye’nin genel anlamda Avrupa’daki rakiplerinden çok daha geride olduğunu söylüyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri Türk Firmaları n Ar-Ge çalışmalarına yeterince önem vermeyip teknolojiye yön verenlerin arasında değil, teknolojiyi takip edenlerin arasında olmasıdır giyen Yanova, kendi Firmalarında Ar-Ge bölümünde bu konuda yoğun araştırma ve çalışmalar yaptıklarını kaydediyor. Türk gıda makineleri sanayisinin en önemli probleminin yeterli ve kaliteli hammadde temininde yaşanan sıkıntılar olduğunun altını çizen Yanova, hammadde teminini kolaylaştırı- cı yasaların devreye sokulmasının sektör için bir gereklilik olduğunu belirtiyor. Diğer taraftan üretim tesislerinin modernleşmesi, modern teknolojiye geçilmesi ve bunun içinde eğitim ve uzun vadeli kredilerin verilmesi de Yanova’nın sektörün gelişimi için gerekli gördüğü düzenlemeler arasında. 

“ÇİN İLE REKABETTE ZORLANIYORUZ”
Ersey Makina’nın Genel Müdürü Hüdaver Yanova’nın sektörün geleceği konusunda en fazla endişe duyduğu konu ise Çin üreticilerinin sektör açısından oluşturduğ u tehdit. “Gıda makineleri için tüm dünya ihracat pazarıdır. Çünkü gı- da hızlı tüketime tabi ve çok çeşitli kalemlerden oluşur. Kaliteli ve uygun fiyata imalat yapabilen her Firma için tüm dünyaya ihracat yapmak mümkündür” diyen Yanova, fakat ülkemizde makine sanayicileri yeterince devlet teşviki ve ihracat kolaylığı göremediklerinden, kendi imkânlarıyla Çin gibi ucuz iş gücü ile imalat yapabilen ülkelerle rekabet etmekte artık çok zorlandıklarını söylüyor.  

“TÜRK MALI KALİTELİDİR İMAJINI YARATMALIYIZ”
Tarımak Dış Ticaret Müdürü Mehmet Karal, gıda makinelerinde dünyada “Türk malı kalitelidir” imajının oturmamı ş olması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşadı klarını, bu nedenle öncelikle bu imaj sorunun çözümünün gıda sanayi makineleri için de öncelikli sırada yer aldığını söylüyor. Tabii bunda en büyük kabahat yine bizim diyen Karal, kapasitesi, teknik bilgisi, vizyonu yetersiz uluslararası ticareti bilmeyen firmaların ürettiği dünya standartları na uygun olmayan makinelerin kolaylıkla ihraç edildiğini ve satıldıkları pazarda Türk malı her makineye karşı son derece katı ve küstahça bir önyargı oluştuğunu söylüyor. Bu önyargıyı yok edip pazardan tekrar pay almak ve iş yapmak zahmeti yine sektörün ciddi ve kalıcı firmalarına düşüyor diyen Karal, bunun da üreticilerimizi en azından belli bir süre düşük marjlarla çalışmaya mecbur bıraktığını ve firmaların döviz kurunda oluşabilecek dalgalanmalara karşı savunmasız kaldığının altını çizi   yor. Firmalarımızın makinenin her parçası nı kendi imkânlarıyla üretmek yerine bileşenler bazında uzmanlaşmasının kalite konusundaki sıkıntıların atlatılması nda faydalı olacağını düşünüyorum diyen Karal, ihracat yapan firmaların sı- kı denetiminin ve zaman içinde takibinin de faydalı olabileceğini söylüyor.  

AR-GE YATIRIMLARI ARTIYOR
Türk makine üreticileri Ar-Ge çalışmaları na doğal olarak Avrupalı firmalar kadar kaynak ayıramıyor diyen Karal, her tür makine üretiminde Avrupalı Firmalara göre çok geç başlamamıza rağ- men geldiğimiz noktanın gurur verici olduğunun altını çiziyor. Karal, kendi firmalarının teknoloji konusundaki faaliyetlerini ise söyle açıklıyor: “Tarımak olarak teknolojik gelişmeleri kesinlikle takip ediyoruz ancak her şeyi üretmek iddiasında değiliz. Henüz gerçek anlamda Ar-Ge yapacak birikim ve tecrübeye sahip olduğumuz söylenemez. Genelde Avrupa firmalarından esinlenerek ürettiğimiz makine ve bileşenlerimizi çoğu zaman geliştirip mükemmelleştirerek dünya pazarına satı- yoruz. Çeşitli nedenlerden dolayı henüz üretemediğ imiz bileşenleri dünyada söz sahibi Firmalardan temin ederek sistemlerimize adapte ediyoruz.”  

GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER EN İYİ PAZAR
İşlenmiş ve paketlenmiş gıdaya yeni geçiş yapan gelişmekte olan ülkelerin iyi bir pazar olduğunu düşünüyorum diyen Karal, özellikle beslenme alışkanlıkları ülkemizle benzer olan Balkan ülkeleri, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetlerinin önem arz eden pazarlar olduğuna dikkat çekiyor. Ayrıca ülkemizin sadece komşuları yla tarihi ve kültürel bağı olan ülkelerin bile yaklaşık beş yüz milyonluk bir nüfusunun olduğu göz önüne alınınca potansiyelin büyüklüğünün ortaya çıktığı- nı söyleyen Karal, Türk malı seyyar süt sağma makinelerinin özellikle Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’ya ihraç edildiğini, dünyanın hemen her ülkesinde süt hayvancılığı yapıldığını ancak sağmal hayvanların çoğunluğunun küçük aile işletmelerinde bulunduğu bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin kendileri için potansiyeli daha yüksek pazarlar olduğunu söylüyor. Bu pazarlarda kalite ve fiyat avantajımızı koruyarak sürüler büyüyüp talep şekil değiştirdi- ğinde orta boy süt sağma ekipmanı ve sağım sistemleri pazarından da pay almayı hedefliyoruz diyen Karal, pazarlama stratejilerinden önce süt sağma makineleri satmak daha sonra ise bu alandaki gıda makinelerini ihraç etmek olduğ unu belirtiyor.  

EN BUYUK SORUN MERDİVEN ALTI URETİM
Ülkemizde makine sanayi her geçen gün kendini yenileyerek ve güçlendirerek dünya piyasasına göstermekte ve ürün kalitesinde de belirli kriterleri aştı- ğından tercih sebebi olmaktadır diyen Sezer Makine Sağım Sistemleri ve Çiftlik Ekipmanları Planlama ve Satış Temsilcisi Emre Can, özellikle son dönemde otomotiv sanayinin parlayan bir yıldız durumunda olduğunu ancak ülkemiz bir tarım ve hayvancılık ülkesi olduğunun da unutulmaması gerektiğini söylüyor. Üretilen hammaddenin en iyi şekilde üretilmesi, toplanması, saklanması ve ikincil ürün olarak hazırlanması için insanları mız ve işletmelerimiz gıda maki- nelerine ihtiyaç duymaktadır diyen Can, ülkemizdeki gıda makineleri sanayinin özellikle sağım makineleri konusunda çok çeşitlilik gösterdiğini söylüyor. Üreticilerimizi mercek altına aldığımızda 1 – 3 ineği olup ta ürettiği sütü pazarlayan kişilere de cevap verebildiğimiz gibi son yıllarda artan destekler sebebi ile oluşturulan orta ölçekli veya büyük işletmelerin ihtiyacı olan merkezi sağım sistemlerine de çok çeşitli tip ve büyüklükte sağım odası seçenekleri ile uzun yıllardan bugüne yetiştiricilerimizin isteklerine cevap verebilmekteyiz diyen Can, sürekli değişen ve modernleşen dünyada süt sağım makinelerinin de değişmekte ve insanların iş gücünü azaltıp makineleşmesine, kullanılan sistemlerin de kolay anlaşılır ve tüm özelliklerinin en verimli kullanılabilir olması için Türkçe dil desteği ile üretmeye başlanması nın çok önemli gelişmeler olduğunu söylüyor. Ülkemizde çok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de karşımıza çıkan en büyük sorun, merdiven altı olarak tabir edeceğimiz kalite standartlarına uymayan, makinenin kullanım ve yedek parça tedarikinin göz ardı edildiği üretimler diyen Can, bu makinelerin ilk etapta ekonomik göründüğü ve üreticilerin yeterince bilinçli olmadığından var olmaya devam ettiğini ancak kısa vadede pazardaki payımızı azaltan bu ürünlerin zaman içerisinde kullanıcılarına çözülemeyen makine arızaları, ülkemize ise kaybolan katma değer olarak da döndüğünün bilinmesi gerektiğini ve önlemler alınmasının hayati bir konu olduğ unu söylüyor. Gıda sanayi makineleri üreticilerinin ortak Şkri dünya pazarının yeterince büyük olduğu fakat Türkiye gıda makineleri üreticilerinin bu pazardan hakkını alamadığı yönünde. Türk gıda sanayi makineleri üreticileri, iç pazarda doyuma ulaşıldığından dolayı var olan potansiyelin değerlendirilmesi için ucuz mal satmak yerine kaliteyi ön plana çı- karan üretimler ve tanıtımlar yapılması gerektiğinin altını çiziyorlar. Hem uygun Şyata hem de Avrupa gibi kaliteli gıda sanayi makinelerinin üretimine ihtiyaç duyulduğu ortada. Bunun içinse yeni Ar-Ge yatırımları yapılması ve tesisler kurulması gerekiyor. Bu durumda da büyük Firmalar sektöre öncülük ederek, Türk gıda makineleri kalitelidir imajını yurt dışı pazarlarda yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. Diğer taraftan üçüncü dünya ülkeleri de gıda makineleri sanayii için fırsatlar sunuyor. Ancak bu pazarlarda var olabilmek için maliyetlerin düşürülmesi fakat ürün kalitesinden de ödün vermeden fiyat politikaları belirlenmesi şart . Bu politikada Firmalar üzerine düşen özveriyi yapmaya çalışırken, devletin de Firmaları desteklemesi için farklı çözümler üretmesi gerekiyor.  

“ Günümüzde karşılaştığımız her teknolojik yeniliğin büyük çoğunluğunun yeni bir icat olmadığı, bilginin işlenerek üst üste konulan birikimlerden yani bir Araştırma Geliştirme faaliyetinden geçtiği görülüyor. Rekabet üstünlüğü sağlamanın fark yaratarak, fark yaratmanın da AR-GE yaparak mümkün olduğu artık biliniyor.”  

Emre Can Sezer Makine Sağım Sistemleri ve Çiftlik Ekipmanları Planlama ve Satış Temsilcisi Ülkemizde çok sektörde olduğu gibi bizim sektörümüzde de karşımıza çıkan en büyük sorun, merdiven altı olarak tabir edeceğimiz kalite standartlarına uymayan üretimlerdir.  

Mehmet Karal Tarımak Dış Ticaret Müdürü Gıda makinelerinde dünyada “Türk malı kalitelidir” imajının oturmamış olması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Bu nedenle öncelikle bu imaj sorunun çözümünün gıda sanayi makineleri için çok önemli olduğunu düşünüyorum.   SPOT: “Gıda sanayi makinelerinde, Türk firmaları kalitelerini yükselterek ucuz tedarikçi imajından kurtulup kaliteli ve uygun fiyat konumuna yerleşerek pazardan yeterince pay alabilir. Bu nitelikte Firmalarımızın her geçen yıl artması da gelecek için umut veriyor.”  

İsmail Alapala Alapala Makine Yönetim Kurulu Başkanı Türkiye şimdilik çoğunluğu ucuz makine arayan müşterilerin uğrak yeri ancak kalite arayan müşterileri ülkemize çeken Firmaların sayısında da artmaya başladı. Gıda sanayi makinelerinin geleceği de zaten kalitesini artırmaktan geçiyor