Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği’nin Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2011-2014 konulu toplantısı 03 Mayıs 2011 tarihinde, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün katılımıyla İstanbul’da kamuoyuna duyuruldu.

Türkiye Makine Sektörü Strateji Tanıtım Toplantısı; kurum ve kuruluşları, sektörel dernekler, birlik ve odalar ile özel sektör temsilcileri, akademisyen ve basın mensuplarından oluşan yaklaşık 300 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda sırasıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hakan Gürsu, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, ALARKO Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün konuşma yaptı.  

“Makineler ‘Tıkır tıkır’ çalışacak”
Makine sektörünün 2023 yılında 100 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabileceğini belirten Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün 5 hedefe yönelik olarak 39 eylem belirlendiğini ifade etti. Kamu alımlarında yerli makinelerin tercih edilmesini sağlayıcı düzenlemelerin yapılacağını ve takip edileceğini bildirdi. Önümüzdeki 20 yıl içinde, üretimde veya tüketimde kullanılan birçok makinenin yenilenmesinin gerekeceğini vurgulayan Ergün, bu süreç iyi yönetildiği takdirde hem iç pazara hitap ederek ithalatı azaltan, hem de dış pazarlara daha agresif bir şekilde dahil olan bir sektör oluşturmanın mümkün olabileceğini aktardı. Türkiye’nin makine sektöründe oldukça başarılı bir ülke olduğunu, sektörde 10 milyar doları bulan ihracatın ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine yapıldığını, ancak böyle başarılı olunan bir sektörde, ihracatın 2 katı kadar ithalat yapıldığına dikkati çeken Ergün; “Ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak böyle bir tabloyu kesinlikle içime sindiremiyorum. Aynı kalitedeki malı, daha fazla fiyat ödeyerek, sırf yabancı olsun diye yurt dışından almayı izah edecek bir cümle kuramıyorum” dedi. Özellikle kamu ihalelerinde Türkiye’de üretilen ürünlerin tercih edilmesi için özel sektörle birlikte projeler üretildiğini, son Torba Kanunu’nda da Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yaparak bu konuda önemli bir adım attıklarını dile getiren Bakan Ergün, sektörde temel önceliğin net ihracatçı duruma gelmek olduğunu vurguladı. Makinelerin tıkır tıkır çalışacağını söyleyen Nihat Ergün; “İnşallah 2023 yılında, tıkır tıkır 100 milyar dolar ihracat yapacağız. Bunu başarmak için sektörü Ar-Ge, teknoloji ve markalaşma konusunda daha fazla geliştirmeli, işletme ölçeklerini optimum seviyeye taşımalıyız’’ diyen Ergün, şöyle devam etti: “Bu belge, nereye varmak istediğimizi ve oraya hangi vasıtalarla ve ne zaman ulaşacağımızın detaylı bir analizini sunmaktadır. Belgenin hazırlanma süreci, kamunun, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşlarımızın bir arada çalışmasının güzel bir örneği olmuştur.” Makine Sektörü Strateji Belgesi’nde, 5 farklı hedef için 39 tane eylem belirlediklerini ifade eden Nihat Ergün; “Bu kapsamda üreticilere sağlanan KDV iadesi uygulaması hızlandırılacaktır. Böylece özellikle makine sektöründe bürokrasiden dolayı yaşanan gecikmeleri önleyecek ve nakit akışını hızlandıracağız. Finansal kiralama işlemlerinin KDV karşısındaki durumu değerlendirilecek ve varsa aksayan yönlerin düzeltilmesine yönelik çalışmalar yapılacaktır. Mesela doğrudan yatırıma tabi makinelerin leasing işleminde yüzde 1 oranında KDV uygulanması, yatırımcılar için önemli bir kolaylık olacaktır. Yerli üretimi bulunan makinelerin 2. el ithalatı sınırlandırma uygulaması, AB tam üyeliğine kadar devam ettirilecektir. Kamu alımlarında yerli makinelerin tercih edilmesini sağlayıcı düzenlemeler yapılacak ve takip edilecektir. Piyasa gözetim ve denetim faaliyetlerinin, ithalat kontrolleri dahil olmak üzere, etkinleştirilmesi ile belgeli üretim yapan firmalar korunacaktır. Makine ana sanayi– yan sanayi iş birlikleri geliştirilecektir. Bu kapsamda, sektöre yönelik Ortak Satınalma Organizasyonu kurulacak ve sektör daha entegre bir yapıya kavuşacaktır. Zirai krediler konusunda bir çalışma yapılacak, 25 yaş ve üzeri traktörlerin hurdaya ayrılması için hurda bedeli ödenmesi konusunda mekanizma oluşturulacak. Makine ihtisas OSB’leri kurulacak, kümelenme projeleri hazırlanacak ve desteklenecek. Girdi Tedarik Stratejisi kapsamında yapılan çalışmalarla iş birliği ve koordinasyon sağlanacak.’’ İkinci hedefleri olan yurt içi ve yurt dışında sürdürülebilir büyümeyi ve ölçek ekonomisinin avantajlarını yakalamak amacıyla sektöre yönelik sağlıklı finansal çözümler sağlamak için de 5 hedef belirlediklerini ifade eden Ergün; “Eximbank tarafından yurt dışındaki müşterilere orta ve uzun vadeli ülke kredisi verilecek, orta vadeli ihracat sigortaları yaygınlaştırılacaktır. Gelişen işletmeler piyasasının işlerliği sağlanacak, başvurular yaygınlaştırılacak, halka açılmanın faydaları anlatılacaktır. İşletmelerde kullanılan makine ve teçhizat, kredi kuruluşlarınca teminat olarak kabul edilecektir’’ dedi.

Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği’nin Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı 2011-2014 konulu toplantıda sırasıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hakan Gürsu, SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdulkadir Konukoğlu, ALARKO Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün konuşma yaptı.

 

Makine sanayi sektörünün tıkır tıkır çalıştığını ifade eden Nihat Ergün; “2023 yılında 100 milyar dolar ihracat yapacağız. Bunu başarmak için sektörü Ar-Ge, teknoloji ve markalaşma konusunda daha fazla geliştirmeli, işletme ölçeklerini optimum seviyeye taşımalıyız’’ dedi.

Ergün, üçüncü hedefimiz olan sürdürülebilir, yetkinliğini kazanmış, yüksek performansa sahip, teknoloji odaklı, öğrenmeye ve değişime açık her düzeyde insan kaynağı sağlamak hedefi için ise 11 hedef belirlediklerini söyleyerek, şunları kaydetti: “Mesleki ve teknik eğitimi özendirici tanıtım faaliyetleri gerçekleştirilecek, teknik eğitim okul ve kurumları oluşturulacak. Mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumlarına güncel teknolojik donanım kazandırılacak. MEB ile protokol hazırlayarak bölgesel ihtiyaçlara öncelik tanıyan eğitim ve ara yönetici yetiştirme programları oluşturulacak ve öğrencilerin işletmelerde staj imkânları geliştirilecek. Makine sektörüne yönelik olarak meslek standartları hazırlanarak belgelendirme faaliyetlerine başlanılacak. Teknoloji eğitimlerine destek olan sanayiciler teşvik edilecek. Uygulamalı eğitim ve staj kapsamında üniversite eğitimi makro planı oluşturulacak. Stajların sadece yaz tatilinde değil, eğitim sürecinde de yapılmasını sağlayacağız. STK, üniversiteler ve sanayi iş birliğiyle, makine teknoloji enstitüsü kurulacak. Makine ve otomasyon sektörüne yönelik komple bir eğitim programı tasarlanacak.” Ergün, dördüncü hedefleri olan Türk makine sektörünün kalite, güven ve teknoloji unsurlarını ön plana çıkaran, yurt içinde ve dışında etkin bir tanıtım yapmak ve ihracatı arttırmak için 6 hedef belirlediklerini ifade etti. Ergün, bu kapsamda da başta en çok makine ithalatı yapan ülkelerde olmak üzere, gelişen pazarlarda tanıtım yapmak, lobi ve finansal destek faaliyetleri sağlamak amacıyla ofisler açılacağını, Türk makine sektörü ile ilgili olarak firma bazında veri tabanı oluşturulacağını ve kullanıma açılacağını söyledi. Ergün, TURQUM ve TSE Kalite Belgesi alan firmaların sayısının arttırılacağını, belgelerin tanıtımının yapılacağını ve belge sahibi firmalara ilave destekler sağlanacağını, dünyada marka olmuş makine ihtisas fuarlarına katılımın teşvik edileceğini ve bu fuarlarda Türk makine sanayi ile ilgili konferanslar düzenleneceğini anlattı. Beşinci ana ve son hedef olan ‘Global düzeyde rekabet edebilen, katma değerleri yüksek ürünler üretebilmek için Ar-Ge ve inovasyon yapmak’ başlığı altında ise 5 hedef bulunduğunu söyleyen Ergün; “Bu kapsamda Ar-Ge destekleri tanıtılacak ve kolaylaştırılacak; KOBİ’ler için yeni Ar-Ge ve inovasyon destek mekanizmaları geliştirilecek. Ortak Ar-Ge merkezleri ile Ar-Ge ve inovasyon teknoloji transfer merkezleri kurulacak. Ar-Ge ve inovasyonda geliştirilen ürünlere mevzuat ve belgelendirme konularında destek olunacak. Ar-Ge ve inovasyon sonucu ortaya çıkan teknolojinin ticarileşmesi konusunda destek sistemi oluşturulacak” diye konuştu.

“Dünyanın ilk 5’inde yer alacağız”
Türk makine sektörünün hedefleri arasında bulunan 2023 yılında dünyanın en çok makine ihraç eden ilk 5 ülkesi arasına gireceğini belirten Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran; Türk makine sanayi üreticilerinin dünya ihracatında teknoloji devlerinin yanında yer aldığını vurguladı. Dalgakıran konuşmasında, 2023’te 500 milyar dolar olarak hedeflenen toplam ihracattan yüzde 20 pay alarak 100 milyar dolar makine ihracatının hedeflendiğini aktardı. Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran; “‘2023’te 500 milyar dolar olarak hedeflenen toplam ihracattan yüzde 20 pay almayı ve 100 milyar dolar makine ihracatı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi. Dalgakıran; Türkiye Makine Sektörü Stratejisi ve Yol Haritası’nın açıklandığı toplantıda, Türk makine sanayi üreticilerinin dünya ihracatında teknoloji devlerinin yanında yer aldığını vurguladı. Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran; “Hedefimiz, Türkiye’nin toplam ihracatı içinde yüzde 8 olan makine payını yüzde 20’ye çıkartmaktır. 2023’te 500 milyar dolar olarak hedeflenen toplam ihracattan yüzde 20 pay almayı ve 100 milyar dolar makine ihracatı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz” dedi. Türkiye’de 2010 verilerine göre 11 milyar dolarla cari açığın ikinci en büyük kaleminin makine ithalatı olduğunu ifade eden Dalgakıran, makine sektöründe kayıt dışını önleyecek ve optimal ölçeği geliştirecek yeni bir teşvik ve yönlendirme sistemi geliştirilmesi gerektiğine işaret etti. Adnan Dalgakıran; “Vizyonumuz yüksek teknolojiye sahip bir makine sanayi yaratmak ve 2023’te dünyada ilk 5 makine ihracatçısı ülke arasına girmektir” diye konuştu. Makine sektörüne ve kamuya çağrıda bulunan Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran; “Üretmeden önce düşün. Türkiye için değil, her zaman yüksek kalite hedefiyle dünya için üretin. Ölçek ekonomisine göre destek ver, bürokratik engelleri azalt, ülkemize katma değer yaratan üretim teşviklerini, vergileri mümkün olduğu kadar azalt, gerekli destekleri sağla, katma değerli ihracata yüksek destekler ver” diye konuştu. İhraç edilen makinenin iki katından fazla miktarda ithal edildiğini aktaran Adnan Dalgakıran, konuşmasında son olarak Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği’nin ‘Makine Meslek Lisesi’ projesinin çalışmalarına devam edildiğini aktardı.

“İnovasyon gündeme oturdu”
Makine sektörünün sürdürülebilir üretim yapısına kavuşması ve rekabet üstünlüğünü arttırmasına yönelik ilgili kurum ve kuruluşlarla paydaşların bir araya gelerek katkı sağlaması için güncellenen 2011- 2014 dönemini kapsayan Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi’nin tanıtımında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Designnobis Ceo’su Dr. Hakan Gürsu da konuşma yaptı. İnovasyonun artık günümüzde giderek gündelik yaşamda gündeme oturan, sürdürülebilen bir rekabet için kaçınılmaz değişim ve gelişim hareketi olduğunun altını çizen Dr. Hakan Gürsu; gelişmiş ülkelerin inovasyona yaptıkları yatırım düzeylerinde GSMH’da ayırdıkları payın çok yüksek olduğuna değindi. Gürsu konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bizim başarılı bir inovasyon geçekleştirmemiz için değişim isteği, üretim refleksini geliştirme, toplumsal güveni arttırma, verimlilik bilincini oluşturma, entellektüel sermaye birikimi, çok yönlü iletişim,organizasyon becerimizi yükseltmek, sürdürülebilir bir istikrar düzeyini yakalamak ve küresel standartları belirleyebilme becerimizi geliştirebilmek gibi bileşenlere dikkat etmemiz gerekiyor. Dünyada her savaş ve her kriz dönemini izleyen dönemde yeni bir inovasyon, değişim dalgası gerçekleşir. Bunun yanı sıra önemli dönemleri belirleyen olaylardan diğeri de krizdir. Uzakdoğu’da kriz iki şekilde adlandırılıyor: Tehlike ve fırsat demek. Biz hep tehlikesinden ve riskinden korktuk. Aynı zamanda her kriz fırsatları da içinde barındırır. Yani kriz dönemleri Ar-Ge, yeni ürün geliştirme, yenileşip ürün pazar yapısında süreç ve hizmet anlamında sisteminizi revize etmek ve daha sonrasında iyi bir çıkış yakalamak için hazırlanma süreçleri yapıya hakim olmaktadır. İnovasyonun bir de tasarım boyutu var. Artık günümüzde pek çok tasarım ve teknolojik ürün eş değer buluş değerlerine sahip. Artık ürünlerin tasarım değeri ve kalitesi giderek farkı yaratmaktadır. Fark ise hedeflediğimiz toplam kalitenin en önemli boyutu olarak algılanmalıdır. Yani, yaptığınız ürün fonksiyonel olduğu kadar göze de hitap etmelidir.” Günümüzde marka olma ve küresel rekabete ayak uydurmanın bazı alt bileşenlerinin olduğuna dikkatleri çeken Gürsu; “Marka olma ve küresel rekabetin bazı bileşenleri vardır. Bunlar gelecek vizyonu, inovasyon isteği, sürdürülebilir politikalar geliştirilmesi, Ar-Ge yatırımı yapmak ve standartları geliştirmek ve yükseltmek. Odaklanılan sektörler itibariyle bakarsanız biz gelişmekte olan ülkeler çerçevesinde oldukça iyiyiz. Gelişmekte olan ülkelerin ürettiği ürünler bağlamında Türkiye’nin durduğu yerde otomotiv, gemi endüstri, ilaç, cam ve elektronik sanayinde oldukça iyi sanayilerimiz var. Bizim hedefimiz kilogram olarak ciddi katma değer sağlayan üst gruba yönelik üretim hedefimizi arttırmaktır. Her buluşun tasarlanmış bir ürüne dönüştürülmesi ancak katma değer yaratır. Dolayısıyla ticari olarak bir anlam ifade etmesi için ve sürdürülebilir bir ekonomiye katkı katmak için teknokentte bulduğunuz her buluşun bir şekilde ürünleşme ve marka kimliğiyle örtüşme süreçlerinin de yaşanması gerekiyor ki bu bizim ülkemizde biraz eksik kaldı. Sürdürülebilir kalkınmanın başarısı için gelecekte pazar şansı olabilecek, yenilikçi, yaratıcı ürünlerin gelişmesini sağlayacak tüm alt yapıyı, çalışmasını ve potansiyel pazar araştırmasının tamamlanması isteği, ihtiyaç duyulan kalite-insan gücünü ortaya çıkarmadaki beceri ve sabrınız, sebat ve kararlılığınız çok önemli bir faktördür” dedi.

“İmalat ülkemizde gelişmeli”
SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu makine sektörünün ülkemizde bugün geldiği noktayı görünce mutluluk duyduğunu ifade ederek; “Sektörün geldiği nokta beni çok gururlandırıyor. Oluşturulan yeni tedbirlerle satışlar biraz daha yaygınlaşacak. Eğer Türk sanayisi bu konuda satış yapamazsa, bir Türk’ün yaptığını Türk almazsa kim alacak? Biz şahsen kendi fabrikalarımızı kurarken de mümkün olduğu kadar aynı fiyat olsa dahi Türkiye’de yaptırma ve o işin imalatını ülkemizde geliştirmek için öncülük yapıyoruz” dedi. SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu konuşmasını Eximbank konusuyla ilgili herkese teşekkür ederek bitirdi.

 

 

 

 

“Rekabet edemeyen batar”
ALARKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton da Kanal İstanbul Projesi’nin konuşulduğunu ve olumlu tepkiler aldığını, bir gazetenin sürmanşetinin de ‘’herkes hayal satıyor’’ olduğunu anımsatarak, hayal etmeden yaşamanın çok zor olduğunu kaydetti. Kendisinin çok hayal kurduğunu, 2050 yılında insanların yaşam tarzı nasıl olacak diye merak ettiğini anlatan Alaton, şöyle devam etti: “Çok heyecan verici bir resim buluyorum karşımda. Hayal kurma takıntımda sevgili ortağım Üzeyir Garih’in sesi hep kulağımdadır. Benim uçuk fikirlerimi sabırla dinledikten sonra derdi ki ‘Hayal kurmak iyidir, yeni çareler üretirsin, sen istediğin kadar bulutlarda dolaş, yeter ki ayakların yerden kesilmesin, gerçekçi ol’ derdi. Ben burada biraz Üzeyir Garih gibi konuşacağım. Dünya hızla gelişiyor, değişiyor ve değişimin ivmesi de devamlı yükseliyor. Bu değişimi anlamakta bazılarımız zorlanıyoruz. Birçoğumuz değişimi anlamayı da reddediyor ve sıkıntılara yürüyor. Hâlbuki bugün elimizde gerekli veriler ve ayrıca da önemli bir alet var. O da bilgisayar. Mesleğimizle ilgili gelişimleri takip etmek bugün çok kolay. Sadece Türkiye’deki değişimi anlamak da yeterli değil. Dünyada neler değişiyor, hangi yeni metotlar uygulanıyor? Dünyayı anlamak şart, yoksa bugün ayakta kalamazsınız. Türkiye dünya ekonomisiyle entegre oldu. En son model makineleri Avrupa ya da Amerika’dan gümrüksüz getirebiliyoruz. Dünyanın en ileri ülkelerinde en iyileriyle rekabet edebilmek için belirli bir yatırımı göze almak gerekir. Yoksa daha yolun başındayken yatırımdan vazgeçmeniz gerekir. Sadece Türkiye’de mal satma rüyası dünde kaldı. Bugün dünyayla rekabet edemeyen sanayici er ya da geç batacaktır. Vazgeçilmez kural dünyayla rekabet edebilmektir. Kalite ve fiyatta dünyanın en ileri gelenlerinin arasında bir yer alabilmek için yola çıkılmalıdır.” Bürokrasinin zihinsel devrim yaşamasının gerekliliğine değinen Alaton; “Ancak bürokrasinin desteği ile bu çıtayı aşabiliriz. 1950 ile 2000 yılları arasında Ankara bürokrasisinin özel sektörün gelişmesine darbe vurduğunu, Almanya zenginleşirken Türkiye’nin zenginleşmesinin engellendiğini savunan Alaton; “Ben en çok buna üzülüyorum. Neden Türkiye zenginleşemedi, neden hala aç yatan insanlarımız var? Zihinsel olarak darbelere son verelim, demokrasimize sahip çıkalım. Sizlerin bürokrat karşısında boynunuz bükük kalmasın. İnsan odaklı hizmet etme heyecanı duyan yeni bir bürokrasi zihniyeti, bürokratla vatandaş ilişkisini geliştirelim. Zaten görevi topluma hizmettir, biz de bunu bekliyoruz” dedi. Alaton; “Türkiye’nin sağlıkla ilgili ithalatı 21 milyar dolar. Bugün 18 misli büyüyecek bir biyoteknolojiyi size müjdelemek istiyorum. Hayal kurmaya devam edelim ama başımız bulutlarda iken ayaklarımız yere sağlam bassın’’ diye konuştu.