Sektörünü en geniş kapsamıyla temsil eden, türk tarım alet ve makinaları imalatçıları birliği yönetim kurulu başkanı mustafa ayar, tarım makineleri alanında gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşmak için...



Türk Tarım Alet ve Makinala- rı İmalatçıları Birliği’nin (Tarmakbir) üyelerine sun- duğu fırsatlar, bilgilendir- meler ve vizyonlar nelerdir? Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçı- ları Birliği (Tarmakbir), 1978 yılında ku- rulmuş olup ülkemizde traktör ve tarım makineleri ana iştigal konusu olan ima- latçı, ithalatçı ve satıcılarının üye olduğu mazisi en eski sektörel derneklerden bi- risidir. Birliğimizin halen 217 üyesi bu- lunmaktadır. Bakanlar Kurulu kararıyla unvanının başında “Türk” kelimesini kul- lanmaya hak kazanmıştır. Ülkemizde üretilen, ihraç ve ithal edilen tarım maki- nelerinin büyük çoğunluğu üyelerimiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Birliğimiz özellikle 2007 döneminden iti- baren sektörümüz adına çok önemli ve kayda değer çalışmalar yürütmüştür. Bu dönemde Üyelerimizin desteği ile gerek kamu ve gerekse özel sektör nezdinde yürüttüğümüz çabalar neticesinde bu gün Tarmakbir çok önemli bir noktaya gelmiştir. Birliğimiz bu gün Tarımsal Mekanizasyon Kurulu, Makine Teknik Komitesi, Tarım Makinaları Alt Komitesi, Traktör Alt Komitesi, TOBB Sektör Mec- lisi, Makine Sanayii Sektör Platformu, TÜBİTAK Teknoloji Platformları gibi or- ganizasyonlarda yönlendirici pozisyon- larda yer almaktadır. Kamu ile kurulan iyi ilişkiler neticesinde; KOSGEB tarafın- dan yurt içi sanayi fuarlarına katılım için verilen 24 metrekare desteğin arttırılma- sı için yaptığımız çalışmalar olumlu so- nuç vermiştir. Destek 40 metrekareye çı- karılmıştır. Deney yaptıran firmalara yüzde 50 hibe destek sağlanması amacıyla, yetkilendi- rilmiş Üniversite ve Test Merkezlerinin KOSGEB envanterine girmesi için çaba sarf edilmiştir. Bunun ilk meyvesi TVKB Ankara Test Merkezi ile alınmıştır. Artık KOSGEB desteğine hak kazanmış firma- ların Ankara Test merkezinde yaptıra- cakları deneylerin finansmanının yarısı KOSGEB tarafından karşılanmaktadır. Sektör-kamu ilişkilerinin yanı sıra Üyele- rimize verilen hizmette, birçok çevre ta- rafından oldukça takdir edilen bir nokta- ya ulaştık. Bu çalışmalarımız neticesinde; CE İşaretlemesi ve Kaliteli Süt Sağım Sistemleri konulu 3 adet seminer gerçek- leştirilmiş ve katılımcı üyeler uzmanlar tarafından bilgilendirilmiştir. Ocak 2008’de Tarmakbir ev sahipliği ve organizasyonunda, Türk Traktör Fabri- kası tesislerinde, 2008 Mart ayında Kon- ya’da düzenlenen Tarım Fuarı ile eş za- manlı olarak Tümosan-Alçelik tesislerin- de ve Rixos Hotel’de Türkiye Büyük Mil- let Meclisi- Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Milletvekilleri ile bir araya gelinmiştir. Bu organizasyon ile sektörümüzün ve Birliğimizin tanıtımı, tarımsal üretimde traktör ve tarım ekip- manlarının yeri, tarımsal girdileri bir ara- ya getiren tarımsal mekanizasyon araçla- rında eski ve yeni teknoloji farkının ve teknolojinin ulaştığı son noktanın bizzat milletvekillerimiz tarafından gözlemlen- mesi sağlanmıştır. Türkiye’de tarım alet ve makine imalatı gelişmiş ülkeler ile karşılaştı- rıldığında ne durumdadır? Türk tarımı mekanizasyonda gerek bitki- sel gerekse hayvansal üretim bakımın- dan batılı ülkelerin gerisindedir. Mesele mevcut traktör ve makine parkındaki araçların sadece çalışması; yani traktö- rün kontağına basınca çalışması, tarlada pulluğu çekmesi, arkasına bağlanan ekim makinesinin tohumları toprağa bı- rakması, ekinin makinelerle hasadı, har- man edilmesi, sütün makinelerle sağıl- ması değildir. Mesele; o traktörün ne ka- dar yakıt tükettiği, ne kadarlık bir arazi için alındığı, kaç gövdeli pulluk çektiği, ekim makinesinin iş verimi, tohumu ze- deleyip zedelemediği gibi temel sağlık ve güvenlik gereklikleri ile kalite, sağlamlık, ekonomiklik, verimlilik gibi faktörleri ye- rine getirmesidir. Çiftçilerin alım gücündeki dalgalanma ve düşüşler tarımsal girdiler içinde en es- nek girdi olan sektörümüzü direkt etkile- mektedir. Üretim girdilerinin yaklaşık yüzde 40’ı mekanizasyon girdisidir. Bu yüksek maliyet payına rağmen mekani- zasyon; tohum, gübre, ilaç ve mazottan daha az önemli görülmektedir. Hâlbuki mazotun da bir mekanizasyon girdisi ol- duğu düşünülürse konunun ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Me- kanizasyon girdisi, verimlilikten ziyade günü kurtarma endişesi ön planda tutul- duğu için göz ardı edilmektedir. Buğday verimimiz, süt verimimiz AB or- talamasının yaklaşık 1/3’üdür. Tarımda kişi başına düşen GSMH’da AB ile ara- mızda yaklaşık 8 kat fark vardır. Neticede modern tarım usullerinin, modern tarım ekipmanları ile yapılması, verim için son derece önemlidir. İklim, işletme büyük- lükleri gibi diğer faktörlerin de olumlu olması halinde birim alandan alınan ve- rim arttıkça çiftçimizin gelir seviyesi yük- selecek, gelir seviyesi yükseldikçe daha modern tarım ekipmanları ile çalışma imkânına kavuşacaktır.  Türk Tarım Alet ve Makineleri sana- yisinin gelişmesi için en önemli ge- reklilik yeni teknolojiler ve tasarım- lar üretmektir. Bu noktada sizce ül- kemizde yeterli derecede Ar-Ge ça- lışması yapılmakta mıdır? Yapılmı- yor ise bunun nedenleri sizce nedir?  Sektörümüzde yeterli AR-GE çalışması yapılamamaktadır. Bunun en önemli ne- deni mevcut AR-GE mevzuatının küçük ve orta ölçekli KOBİ’leri kapsamaması- dır. Bilindiği üzere bu mevzuattan fayda- lanabilmek için en az 50 kişilik bir AR- GE ekibinin çalışma şartı aranmaktadır. Bunun yanı sıra KOSGEB’in AR-GE des- teklilerinden de faydalanma oranı olduk- ça düşüktür. Bunun da en önemli nedeni bürokratik işlemlerin oldukça zahmetli ve uzun bir süreç almasıdır. Bütün bu mevzuatın ya- nı sıra firmalar arasında, bünyesinde hiç mühendis istihdam etmeyen veya varsa da bunları daha çok atölye şefi veya mü- dürü niteliğinde kullanan, imal edilen makinenin geliştirilmesi, mühendislik hesap ve imalat resimlerinin hazırlanma- sı konusunda hiçbir mühendisi bulun- mayan firma sayısı oldukça fazladır. Bu konuda diğer bir sorun yetişen mühen- dislerin kalitesidir. Genel olarak Türk Tarım Alet ve Makineleri imalat sektörünün siyasi otoriteden beklentileri nelerdir? Devletin hangi sorunlara çözüm üretmesi gerektiğini düşünüyorsu- nuz? Sektörün önemli sorunları hak- kında bilgi verebilir misiniz? Çiftçilerin alım gücündeki azalmalar ne- deniyle mekanizasyona gerekli kaynağı aktaramaması öncelikli sorunumuzdur. Çiftçilerin alım gücündeki dalgalanma ve düşüşler tarımsal girdiler içinde en es- nek girdi olan sektörümüzü direkt etkile- mektedir. Üretim girdilerinin yaklaşık yüzde 40’ ı mekanizasyon girdisidir. Me- kanizasyona gerekli kaynağın aktarıla- maması; birim alandan elde edilen veri- min ve ürünün kalitesinin düşmesi, tarla- ya fazla gübre, bitkiye fazla ilaç atılması, daha fazla egzoz emisyonu gibi insan, çevre ve canlılar için çok olumsuz sonuç- lar doğurması gibi sonuçlar ortaya koy- maktadır.Bu konuda “Tarımsal Mekani- zasyon Desteği” adı altında bir sistemi- nin oluşturulmasını ve aldıkları mekani- zasyon araçlarının faturalarını ibraz eden çiftçilere,  teşvik ve ilgi görecek oranlar- da hibe desteği ödenmesini önermekte- yiz.  Bu uygulama, ortalama olarak eko- nomik ömürleri 10 yıl olan tarım makine- lerinin yenilenerek, çalışma maliyetleri- nin düşürülmesi yönüyle ülkemiz meka- nizasyon seviyesinin gelişimine katkıda bulunurken, kayıt dışı satışları kayıt altı- na alarak, destekleme harcamalarının çok daha ötesinde Hazineye katkıda bu- lunacaktır. Ekonomik ömrünü tamamlamış traktör- lere hurda indirimi uygulaması, bakım masrafı yüksek ve büyük miktarda ka- yıplara yol açan araçların tedavülden çe- kilmesini teminen faydalı olacaktır. Bu yaşlı traktörlerin bir plan dahilinde uy- gulamaya konacak bir teşvik programıy- la hurdaya ayrılarak parkın yenilenmesi, ülke tarımı, sanayi ve ekonomisinde, programımın getireceği mali yükün çok ötesinde kazançlar yaratacak, ayrıca çev- re kirliliği ve iş güvenliği açısından da ciddi kazanımlar sağlayacaktır. Sektörde farklı KDV oranları uygulaması ise 2008 yılında tanıştığımız bir uygula- ma oldu. Leasing’de artan KDV oranı sonrası başlayan süreç, KDV’nin sadece leasing de değil, leasing’i de kapsayan bütün satışlarda inmesiyle sonuçlanmış- tır. Bu süreçte yüzde 8 KDV’ye konu olan malların belirlenmesinde Maliye Bakanlığı tarafından uluslararası bir nu- maralandırma sistemi olan GTİP (güm- rük tarife istatistik pozisyonu) kullanıl- mıştır. Bu sistemde tarım makineleri genel ola- rak 8432, 8433, 8434, 8436, 8701 pozis- yonlarında toplanmıştır. Bununla birlikte 8424, 8428, 8437, 8716, 8467, 8418 gibi birçok pozisyonda da sektörümüzde kul- lanılan makineler mevcuttur. Bu noktada temel sorun bu pozisyonlardaki tarım makinelerinin, tarım makinesi olmayan makinelerle birlikte sınıflandırılmasıdır. Örneğin; tarımsal amaçlı su tankeri ile her türlü eşya taşıyan römorklar aynı GTİP altındadır. Helezonlu dane götürü- cüleri ile tarım harici işlerde kullanılan mekanik elevatörler aynı GTİP altındadır. Tarımsal mevzuatın ve desteklerin belir- lenmesinde kurumlar arası koordinas- yon eksikliği de son dönemde giderek ön plana çıkan bir sorun olmuştur. Ge- rek tarımsal mevzuat ve gerekse tarımsal desteklemeye konu olan makinelerin be- lirlenmesinde kurumlar arası koordinas- yon ve işbirliği istenilen seviyelerde de- ğildir. Mevzuatın çok yönlü olarak yeterince in- celenmeden yayınlanması daha sonra revizyon ihtiyacı doğurmakta, bu da bazı kesimlerde haklı olarak işin ciddiyetini eleştiren reaksiyonlara sebep olmakta, uygulamalar gecikmektedir. Bu nedenle gerek destekleme kapsamındaki makine- lerin niteliğinde, gerekse mevzuatta bir takım aksaklıklar yaşanmaktadır. Tarım- sal Mekanizasyon Kurulunun 2007 yılı olağan toplantısında alınan tavsiye ka- rarlarından birisi de bu konuya ilişkin bir komite oluşmasına yöneliktir. Bu kritik sorunlarımızın yanı sıra kalifiye eleman eksikliği, teknik eleman istihda- mında eksiklikler, çiftçinin yaptığı işte eğitimsiz olması, patent ve faydalı model mevzuatında yaşanan sorunlar da önem- li sektörel sorunlarımız arasındadır. Türkiye’nin tarım makineleri ihraca- tında çok daha yüksek seviyelere ulaşabilmesi için sizce neler yapıl- ması gerekiyor? Öncelikle istihdam üzerindeki yüklerin azaltılması, AR-GE ve marka teşvikleri- nin tabana yayılması için tedbirler alın- ması, enerjinin rekabet edilebilir fiyatlar- dan temin edilmesi, dış ticaret müşavir- liklerimizin istihdam gücünü arttırarak daha etkin ve kapsamlı dış tanıtım ve pa- zar araştırma faaliyetlerinin yapılmasını çok önemsiyoruz. Ülkemiz OECD ülkeleri içinde istihdam üzerindeki prim ve vergi yükünün en fazla olduğu ülkelerden birisidir. Bu du- rum yatırımları caydırdığı, rekabet gücü- nü zayıflattığı gibi kayıt dışı istihdamı da teşvik etmektedir. Bu arada makine imalatı yapan bazı fir- maların tanıtım konusuna yeterli önemi vermediği, yurt içi ve yurt dışı fuarlara katılmanın önemini göremedikleri, sek- tör dergilerinde dahi kendilerini tanıtma- maları önemli bir eksikliktir. Sektörün yurt dışı tanıtımında, fuarlar ve bu kap- samda düşünülecek çeşitli organizasyon- lara gereken önem verilmelidir. Firma sayısının fazlalığı dolayısıyla dü- şük karlarla çalışılması, AR-GE ve halen imal edilen makinaların geliştirilmesi için tecrübeli eleman istihdamına kaynak ay- rılmasını güçleştirmektedir. AR-GE faaliyetleri için verilen destekler arttırılmalı ve firmaların bu destekten azami ölçüde faydalanması için bürokra- tik işlemler azaltılmalıdır.    

 Mustafa Ayar Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Tarımda maksimum verimlilikten ziyade günü kurtarma endişesi ön plan- da olduğundan dolayı tarım aletlerinde mekanizasyon sağlanamamaktadır.   SPOT: “ Çiftçilerin alım gücündeki azalmalar nedeniyle mekanizasyona gerekli kaynağı aktaramaması öncelikli sorunumuzdur. Çiftçilerin alım gücündeki dalgalanma ve düşüşler tarımsal girdiler içinde en esnek girdi olan sektörümüzü direkt etkilemektedir. Mekanizasyona gerekli kaynağın aktarılamaması; birim alandan elde edilen verimin ve ürünün kalitesinin düşmesi, daha fazla egzoz emisyonu gibi insan, çevre ve canlılar için çok olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.”