100 milyar dolar ihracat hedefine ulaşabilmek adına makine sektöründeneler yapılması gerekiyor?

100 milyar dolar ihracat hedefine ulaşabilmek adına makine sektöründe neler yapılması gerekiyor?

Makine sektörünün 100 milyar dolar hedefine ulaşabilmesi için daha fazla katma değerli alanlara yönelmesi gerekiyor.

Şu an ürettiklerimizle 100 milyar doları yakalamamız mümkün değil. Eğer buradaki avantaj ve dezavantajlarımızı objektif şekilde görüp ona göre bir strateji belirlemezsek hayal kırıklığına uğrarız.

Basit bir rakam vermek gerekirse,bugün Türkiye’nin makine ihracatında kilogram başına elde ettiği gelir 6,5 dolardır. Almanya’nın makine ihracatında kilogram başına elde ettiği gelir ise 100 dolardır. Demek ki, benim sektörümün daha katma değerli alanlara doğru hızla girmesi gerekiyor.

Bu çerçevede yapılması gerekenlere baktığımız zaman, üretim de verimliliği sağlamak, dünyayı takip etmek ve Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi gerekiyor. Ülkemizde ciddi Ar-Ge teşvikleri ve destekleri olduğunu görüyoruz.

“Ar-Ge’nin ne olduğunu biliyor muyuz?”,

“Ar-Ge konusunda yeterince istekli vearzulu muyuz?”, “Bu teşvik ve destekleri nasıl değerlendirebileceğimizi biliyormuyuz?”

Bu alanlarda eksiklerimiz var. En kısa zamanda eksiklerimizi

gidermemiz gerekiyor. Keza aynı şekilde Ar-Ge, üniversitelerle yürütülebilecek bir organizasyon.Üniversitelerimizin de bu konuda daha istekli ve yaratıcı olmaları gerekli. Onlarda bu konuda kendi payına düşenleri yapmalı. Sanayi ve üniversitelerin çok daha büyük işbirliklerine doğru yürümeleri gerekiyor. Ayrıca, biz yurtdışına gittiğimiz zaman dünya ticaretindeki bazı adaletsizliklerle karşı karşıya kalıyoruz.

Yurtdışındaki serbest ticaret anlaşmalarında sektöre zarar veren yüksek gümrük duvarları var. Ülkelerle yeni anlaşmalara gidilerek bu duvarların daha aşağı indirilmesi için çaba sarf edilmeli. Bu alanlarda gerekli gelişmeleri sağlayabilirsek 100 milyar dolarlık hedefin üzerine dahi çıkabiliriz.

2023 tarihinden önce nasıl bir strateji planı izlenmeli?

Türkiye bu alanda ilerlemeye çalışıyor.Ar-Ge yatırımları artmaya başladı. Daha çok sayıda firmanın bu yarışa katılması gerekiyor. Aynı üründen üreten onlarca

firmanın, farklı ürünler üreterek dünyada kendine rekabet alanı oluşturacak farklı alanlarda açılması gerekiyor. Bu zihniyet değişimi tabii ki zaman gerektirir; ama çok fazla zaman yok.

Bütün alt sektörler kendi analizlerini yapıp, hemen çalışmalara başlamalı. Bu çalışmaları başlatan pek çok makineci var; ama bunlar yeterli değil. Biz de zaten Makine İhracatçıları Birliği olarak daha fazla sayıda şirketin Ar-Ge veinovasyonla iç içe bu yarışta var olması için çalışıyoruz.

Bana göre yeni planlamalarda uygun fiyatlı yatırım alanları açılmalı. Sanayi Bakanlığı da bu konuda çalışıyor. Atıl duran organize sanayi bölge arazilerinin üretim için faaliyete geçirilmesi gerekiyor. Buraları rant için elinde tutanların elinden alınması ve gerçekten üretim yapacak sanayiciye verilmesi lazım.

Buralardaki yüksek fiyatlara mutlaka bir çare bulunmalı. Bu açıdan baktığımız zaman,Almanya’nın en sanayileşmiş şehrinde 20 kilometre mesafede metrekaresi 20 euro’ya arazi bulabiliyorsun, Türkiye’de ise bu rakam hayal gibi.

 Yatırım yapmak için arazi çok önemli ve Türkiye’de arazi bol. Teknolojik bir yatırım yapmak, kalkınmamış bölgelerde mümkün değil. Çok yüksek kalitede insan kaynağına ve ciddi bir yan sanayiine dayanıyor. Bunların da makine üretebilen 45 şehrin etrafında kümelenmesi gerekiyor.

Bu konuda Sanayi Bakanlığı’nın hazırladığı bir strateji belgesi var. Bu belgenin hayata geçirilişini hep birlikte gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bürokrasinin bizi, bizim de bürokrasiyi takip ederek bu süreçleri beraberce ilerletebileceğimize inanıyorum.

Strateji Belgesi ve Eylem Planı Mayıs ayında açıklandı. Gelinen süreçte hangi ilerlemeler kaydedildi ?

İstediğimiz hızda olmasa da ilerlemeler kaydedildi. Bu belgenin check up’ını her yıl yapacağız. “Nerelere kadar gelmişiz,nerelerde eksiğimiz var?” diye. Yine bu belge çerçevesinde odak yatırımlarının desteklenmesi çok önemli.

Burada bir uyumun öneminden bahsedebiliriz. Strateji belgesinde sektöre, bürokrasiye ve yatırımcıya düşen görevler var. Bu anlamda hepimizde zaman zaman yavaşlıklar olabiliyor. Sektör anlamında da ilerleme noktasında sıkıntılarla karşılaşabiliyoruz.

Hem makinecilik, hem mühendislik, hemde yöneticilik yapıp stratejiyi kurgulamanız gerekiyor. Ben ilerlemeleri görebiliyorum;ama hâlâ tabii ki eksik kaldığımız yerler var.

Makine İhracatçıları Birliği’nin başkanı olarak, birliğin ihracat hedefindeki konumundan bahsedebilir misiniz?

Makine İhracatçıları Birliği sektörü bir araya getiren, onları derleyip toplayan da bir örgüt. Bu birlikle derneklerimizi de bir araya getirdik. Konfederasyona çevirme çabalarımız var. Aynı şekilde pek çok konuda, çeşitli projeler gerçekleştiriyoruz. TURQUM projesi gibi, detaylarıyla bakıldığı zaman Türkiye için çok önemli.

Şu anda pek çok ülke kendi standartlarını oluşturma noktasında çok ciddi adımlar atmaya başladı. Aynı şekilde‘MAYSİM’ projemiz var. Genç Ar-Ge’cileri destekleyen projelerimiz var. Makine derneklerinin faaliyetlerini destekliyoruz.

Türk makine sektörünü yurtdışında tanıtmaya gayret ediyoruz. Makine Tanıtım Grubu ile ilgili fuarlarda çok ciddi tanıtımlara girişiyoruz. Bunun dışında da pek çok faaliyetin içerisindeyiz. Bu faaliyetlerin de neticelerini görebiliyoruz. Bundan 6-7 yıl evvel Türkiye’de makinenin varlığı bilinmezken,bugün makine stratejik öneme sahip bir sektör konumuna geldi.

Bunun sağlanması Makine İhracatçıları Birliği’nin içeride ve dışarıda yürüttüğü lobi ve tanıtım faaliyetleri sayesinde oldu. Cumhurbaşkanımız bile açılış konuşmasında birinci derecede makine sektörünün ve üretim araçlarının önemini vurguluyor. Bu çok önemli bir gelişme.Kısa sürede bu bilinç sağlandı. Şimdi hep birlikte bunu daha ileriye götürmenin yollarını araştırmamız gerekiyor.

Hiçbir kargaşanın olmadığı, kolektif bir çalışmanın ve birlikteliğin yaşandığı bir sektör olmak,Makine İhracatçıları Birliği Başkanı olarak bana gurur veriyor.

2023 hedefi bakış açısıyla MAKFED’in kurulmasına ilişkin düşünceleriniz nelerdir?

Ben her zaman hem ülke demokrasisinin,hem de ülkenin gelişmesi açısından sivil toplum örgütlerinin çok önemli olduğunu düşünen birisiyim. Merkezi anlayışta değilde, lokal anlayışlarla herkes kendi sorunlarına çok daha iyi çözümler bulabilir.

Makine sektörü o kadar farklı sektörü ve alt grupları kapsıyor ki, pompacıların pompacılar derneği, asansörcülerin asansörcüler derneği gibi… Dolayısıyla da bu derneklerin hepsinin güçlenmesinden yanayım.

Onların güçlenmesi için de elimden gelen çabayı göstereceğim. Bunların aynı federasyon çatısı altında toplanıp, ortak stratejiler belirlemesi bizim sektörümüzün geleceği için en önemli adımlardan biri olacak.

Bugün derneklerimizle konuştuğumuzda görüyorum ki, kiralarını ve sekreterlerinin maaşlarını ödemekte güçlük çekiyor. Ama devlet örgütleri çok ciddi kaynaklara sahip. Açıkçası, burada bir dengesizlik olduğunu düşünüyorum.İleriye dönük olarak bu konular gündeme gelecek.

Biz bu derneklerin öncelikle güçlenmesi için üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız.

KUTLU KARAVELİOĞLU Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu BAŞKAN YARDIMCISI


“MAKİNE İHRACATINI 100 MİLYAR DOLARA ÇIKARAMAZSAK, GENELİHRACATI 500’E ÇIKARMAMIZ MÜMKÜN DEĞİLDİR”

Bu yılı 11,2 milyar dolarla kapatırsak veönümüzdeki 12 yıl boyunca yıllık ortalama yüzde 20 ihracat artışı yakalarsak 2023’de ulaşacağımız değer 100 milyar dolar olur. Yıllık yüzde 20 artış bizim normal performansımızın altındadır, fakat 12 yıl da, hem dünyada hem ülkemizde hafife alınabilecek bir istikrar süreci değildir; hele mevcut ortamda.

Sorunlarımız, ihtiyaçlarımız belli;her platformda bunları dile getiriyoruz. Çözümleride belli; pek fazla siyasi riskler ihtiva etmiyor; ülke kaynakları yeterli. Planlı ilerlemek,süreci çok yakından izlemek ve gidişatta sorunlar yaşanmadan tedbirler almak gereklidir. Bunun için sektörün koordinasyonu,çalışma ve rekabet şartlarının küresel rekabete uygun tutulması çok önemlidir.

En başta, yatırım, üretim ve pazar koşullarını düzenleyen, bunlardan mesul mercilerin tam bir uyum içinde ve bizlerle yakın mesai halinde olmaları şarttır. Bu diyalog vardır;giderek önemsenmekte ve dikkate alınmaktadır.

Daha önce bu kadar büyük bir artış süreci yaşadık mı?

Evet. 2003’ü izleyen beşyıl, krize kadar, makine ihracatımız Çin’inde üzerinde 5 misli arttı; dünyada en çok bizim arttı ve artıyor; bir sene yüzde 20’nin altına düştük sonra tekrar yüzde 20-30 aralığına oturdu. Makine satışı geometrik artar;bir ülkeye giren iyi bir Türk malının rakipleri derhal peşinden giderler; çünkü o pazarda malımıza bir talep yaratılmış olur.

Kalite-fiyat dengemiz mükemmel. İmaj sorunu tanıtım grupları sayesinde ortadan kalkmak üzere. Birde alt sektörlerde bilinçlenme, örgütlenme,temsilde güçlenme var; derneklerimiz arı gibi çalışıyorlar; dünyada ne kadar örgüt, toplantı,fuar varsa katılıyoruz.

Bu hedefin bugünkü fiyatlarla koyulduğunu da unutmayalım; para değer kaybediyor, hammadde fiyatları, işçilikve iş yapma maliyetleri sürekli artıyor, bunlarda var. Katma değeri yüksek makineler yapıyoruz giderek, bilgi de satar hale geliyoruz.Yani daha pahalı makineler satılıyor günden güne. Örneğin, bazı segmentlerimiz var, sattığı makine tonajı yüzde 20 artarken, ihracat tutarı yüzde 30 artıyor. Yıllık satılan makinelerin bakım, servis, yedek parça getirileri giderek artacak. Yine de yabana atılacak bir hedef değildir; çünkü küresel gidişat istikrarlı değildir.

500 milyar dolar olan genel ihracat hedefini yakalamak ise oransal olarak daha kolay görünüyor; ama bunu da hafife almayalım. Bu yılı 128,5 milyar dolarla kapatırsak, önümüzdeki 12 yıl boyunca yıllık ortalama yüzde 12 ihracat artışı yakalarsak, ulaşacağımız değer 500,6 milyar dolar olur.

Yani, makinenin neredeyse yarısı kadar yıllık artışla bu hedefe ulaşılabilecek gibi görünüyoruz. Sanayi mamullerinde artış olacak; çünkü yerli makineyle yatırım yapmak giderek kolaylaşacak.

Bizim üretim ve firma ölçeklerimiz büyüdükçe daha ekonomik çözümler geliştireceğiz, daha teknolojik olanların yanında. İleri ülkelerde makine ihracatı genelin içinde yüzde 20 pay alıyor; bizde de böyle olacak. Şöyle diyebiliriz; makine ihracatını 100 milyar dolara çıkaramazsak,genel ihracatı 500’e çıkarmamız mümkün olmayacaktır. O yüzden bizim sektörümüz dikkatle izlenmesi gereken, hiç hata yapılmaması gerekendir.

O yüzden ileri ülkelerin stratejik sektörüdür. Her makineyi üretecek miyiz, hangilerinde pazar boşlukları var, hangi yan sektörlerin güçlenmesi lazım, nerelerde yatırım eksiği var, bunlar hep biliniyor, konuşuluyor.

Daha ucuz üretmek ve daha pahalı satmak için ihtiyaçlarımız bellidir; sektörel örgütlere güvenelim, herkes kendi segmentini gayet iyi biliyor.

Kendi sektörümde ise, sıvı ve gazların nakli giderek büyüyecek bir alandır. Dünyada içme suyu ve özellikle kanalizasyon şebekelerinin olmadığı o kadar büyük coğrafyalar var ki. Endüstri, altyapı, belediye hizmetleri,tarım, konut, yüzlerce uygulama; pompa ve vana en çok kullanılan makinelerdir.

Bir bilgi vereyim, bu sektörün geldiği noktayı ve vaat ettiği potansiyeli ortaya koyan, 2011’de iki pompa ve bir vana firmamız Alman, Amerikan ve Avusturya firmalarına satıldılar; üç pompa ve iki vana firmamızda Alman, Japon ve Amerikan firmalarıyla görüşmeler yapıyorlar.

Hiç yadırgamayalım, zaten yıllardır birçok Avrupa firması için üretim yapıyoruz. Acıdır ki bu malları Avrupamalı diye geri ithal ettiklerini anlatmak pek mümkün olamadı kullanıcılara.

SEROL ACARKAN Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu BAŞKAN YARDIMCISI

 “YERLİ MAKİNE ÜRETİCİLERİ DESTEKLENMELİ”

“Gelişmiş ülkelerde makine ihracatı, toplam ihracat içerisinden yüzde 20 pay alıyor.Türk makine sektörü olarak hedefimiz;Türkiye’nin toplam ihracatı içinde şu anyüzde 8 olan makinenin payını yüzde 20’ye çıkarabilmek.

Böylece 2023’te 500 milyar dolar olarak hedeflenen toplam ihracattan yüzde 20 pay alarak, 100 milyar dolar makine ihracatını gerçekleştirebiliriz. Bu da mevcut ihracatımızın 10 kat artırılması anlamına gelir. İhracatımızın 10 kat artırılması için yüksek teknolojiye sahip bir makine sanayii yaratılması gerekir. Teknolojiyi satın alan bir ülke olmaktan ziyade,teknolojiyi üreten bir ülke haline gelmeliyiz.

Türkiye’nin dünya ihracatından daha fazla pay alabilmesi ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojiye dayalı ürünlerin üretilmesinden geçiyor.

Türkiye’nin Ar-Ge’ye ayırdığı pay milli gelire oranla yüzde 0,7 seviyesinde. Bu oran Çin’de 4,3 Japonya’da 3,5’dir. Kendi oranımızı hızla yüzde 2’ler seviyesine çıkarmak önceliklerimiz arasında olmalı. Türkiye’de yatırım ve iş ortamı becerilerini sürekli geliştirebilen, mevcut rekabet ortamında ayakta kalabilme ve büyüyebilme becerisine sahip şirketlerin gelişimine imkân verecek şekil derevize edilmeli.

Kendi beceri ve kabiliyetlerini sürekli geliştirebilen şirketler orta ve uzun vadede küreselleşmenin ortaya çıkardığı değişimlere ve baskıya uyum sağlayabilir ve ülke ekonomisinin gelişebilmesine neden olur.

Özellikle uluslararası ticarette ortaya çıkan yeni standartlara uyulması büyük önem arz ediyor. Ülkemiz pazarına uluslararası standartlara uymayan ürünlerin girmesi Piyasa Gözetim ve Denetimi faaliyetleri ileetkin şekilde kontrol edilmeli. Kaliteli üretim yapan makinecilerimizin haksız rekabetten korunması için bu bağlamda Turkish Quality of Machinery (TURQUM®) kalitemarkası desteklenmeli.

Türkiye’de üretilmeyen ve makine sanayii için çok önemli olan temel girdi, araç ve gereçlerin yurt için değerli üreticiler tarafından üretilmesinin sağlanması için proje bazında özel destekler verilmeli. Avrupa için üretimin pahalı hale gelmeye başladığı ürün grupları için Türkiye,en uygun üretim merkezidir.

Bunun için zayıf olduğumuz konularda da yabancı yatırımcılar ülkemizde üretim yapmalılar.

Makine sektörümüz global değer zincirini değer almalı. Yüksek katma değer yaratacak sistemler desteklenmeli. Kayıt dışını önleyecek ve optimal ölçeği geliştirecek yeni bir teşvik ve yönlendirme sistemi geliştirilmeli.

Ayrıca nitelikli işgücü arzını ve talebini artırmaya yönelik adımların atılması da sonderece önemli.”

Sevda KAYHAN YILMAZ Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

“GELDİĞİMİZ NOKTAYA ULAŞMAK 100 MİLYAR HEDEFİNDEN DAHA GÜÇ BİR BAŞARIYDI”

“Türk makine sektörünün 2023 yılındaki100. yılda 100 milyar dolar ihracat hedefiiçin doğru yoldayız. Yaptığımız işlerdeki öğrenme eğrisini de düşünürsek, makineciler ihracat yapmak için bugüne kadar yaptıklarını,gelecekte daha iyi yapacaklar.

Başlarda fason üreticiyken gittikçe artan Türk makine markaları için 100 milyar dolar son derece ayakları yere basan bir hedef. Bugüne kadar geldiğimiz nokta, elde edilmesi daha güç başarılardı. Son 10 yılın makine ihracat rakamlarına bakarak, global kriz yılını bir kenara bırakırsak, hedefin gerçekçiliğini görebiliriz.

Bu rakamlara KOBİ’lerle ulaşıldı, bireysel çabalarla yakalanmış başarılardır. Bundan sonra ölçek ekonomisi yakalanacak ve kalite artacak.

Bizler bir araya gelince başarabileceklerimizi gördük. Bu birlikteliğin korunması sağlanmalı.Merdiven altı üretimi, kaliteli makine üreticisinden ayıracak sistemi kurmak şu anda atılması gereken en önemli adım. Bu konuda da Makine Tanıtım Grubu ve Makine İhracatçılar Birliği TURQUM® projesine başladı.

Makine üreticilerinin hedefi, sadece ihracatı artırmak değil, dış ticaret açığının azaltılmasınıda sağlamak. Gelişmiş bir ekonomi için makine üreten bir toplum olmak gerektiği bilincini aşılamaya çalışıyoruz. Makineciler, bilinçli ithalat ve yaygın ihracat yaparak örnek sektör olmalı.

Şu ana kadar birliğimizin uygulamaya koyduğu projeler, birçok sektöre örnek teşkiletti. Böyle devam etmesi dileğimiz.”

Hüseyin DURMAZ Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

“2023 HEDEFLERİNE ULAŞMAK İÇİN YATIRIM İNDİRİMİ İSTİSNASI GETİRİLMELİ”

2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefinden makine sektörümüz 100milyar dolarlık pay almayı hedefledi.Biz Durmazlar olarak da kendi 2023 yılı hedefimizi belirledik. Dolayısıyla bizim gibi, birçok firmanın da 2023 yılı ihracat hedefini belirlemesi gerekiyor.

Bu şekilde devlet ile sanayicinin süren istişaresini daha da geliştirebiliriz. Temel adımlarımızı kısa zaman içerisinde atarak, makine imalat sanayii olarak 100 milyar doları göğüsleyebiliriz. Yapabileceğimize inanıyoruz.Hep beraber bürokrasi, imalatçıve ihracatçı, daha sıkı çalışıp mevzuatın değişmesi gerekiyorsa mevzuatı, teşvik verilmesi gerekiyorsa teşviklerimizi gözden geçirmeliyiz.

Konunun istişaresini daha sık yaptığımız zaman alınan kararlarıda daha hızlı uygulamaya koyabilir ve 500 milyar dolar hedefini yakalayabiliriz.Durmazlar olarak, 2023 yılında 600 milyon dolar ihracat hedefliyoruz. Bu ihracatı hedeflerken, yıllık büyümemizi baz aldık. Bu bazda gittiğimiz zaman 657 milyon Euro civarında ihracat yapabiliyoruz.

Eğer dünyada bir savaş, felaket olmazsa bu hedefi gerçekleştiririz.

1980 ile 2000 yılları arasında yatırım indirimi istisnası verildi. Bunlar bölge bölge değil, her yatırımcıya verildi. Bu yatırım istisnası imalat sanayisini çok özendirdi.

O gün verilen yatırım indirimi istisnaları,yüzde 100 civarında olduğu için sanayicimiz büyümeye çabaladı. Halbuki ogünlerde, bugün gibi banka faizleri düşük değildi. Bugün çok daha uzun vadeli kredilerle düşük enflasyon ile yatırımcının çok daha fazla adım atacağına inanıyorum.

2023’teki hedefimizi yatırım indirimi istisnası da kamçılayan faktörlerden birisi olacak.”

TAMER GÜVEN Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

“Makine sektörünün başarısı diğer sektörlerin başarısını daberaberinde getirecektir ”

Türk makine ihracatının tarihi çok gerilere dayanmadığı için maalesef dünya makine ihracatı sıralamasında henüz istenilen noktada değiliz. Yıllara göre rakamlar incelendiğinde, 2010 yılı makine ihracatımızın yüzde 14’lük bir artış gösteriyor.

Bu,sektörün umut vaat ettiğini ve gelişiminin iyi olduğunu gösterse de istediğimiz noktaya gelmemiz için önümüzde uzun bir yol var.Türkiye makine sektörünün hedefi, 2023yılında 500 milyar dolar olarak öngörülen toplam ihracattan yüzde 20’lik bir pay alarak100 milyar dolar rakamına ulaşabilmek.

Bunun için gerekli olan; şu anki makine ihracatının toplam ihracattan aldığı payı yüzde 8’den yüzde 20 seviyesine çıkarmak.

Bunu nasıl yapacağımıza gelince, elbette yüzde 20 rakamına ulaşmak için hem devletin,hem de üreticilerin elini taşın altına koyması gerekiyor. Sektöre yatırım yapmak isteyen yatırımcılara teşvikler verilmeli, üretim parkurları genişletilmeli, sektörün yurt dışında tanıtımına, ülkelerarası teknolojik ve ticari işbirliklerinin artırılmasına çalışılmalı. Bunun yanı sıra teknoloji üreten bir ülke olabilmemiz için Ar-Ge’ye ayrılan payın artırılması dagerekiyor.

Makine sektörü ihracat rakamı 2010 yılında yüzde 14’lük bir artış göstererek 6,4 milyardolar oldu. 100 milyar dolarlık toplam ihracat hedefi için performansımızı önümüzdeki yıllarda daha da artırmayı planlıyoruz.

Her yıl yüzde 20’lik bir artış, bizi hedefimize ulaştırırken, aslında bu artış sektör olarak yatırım malı ürettiğimiz için diğer sektörlerin başarısını da beraberinde getirecek. Bu yüzden makine sanayini sektör olarak öncelikli sektör haline getirmek istiyoruz.”

ALİ EREN Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

“İhraç edilen katma değerin önemi daha fazla ”

Makine sektörünün hedeflediği 100 milyar dolar ihracat, Türkiye için hedeflenen diğer 500 milyar dolar ihracatın tamamından daha önemlidir.

Türkiye ekonomisi için gerekli olan itici güç nominal ihracatın tutarı değil, ihraçedilen yerli katma değerin boyutudur. Makine üretimindeki yerli katma değer oranı yüksek olduğundan, makine ihraç ettiğimiz zaman büyük oranda gerçek ihracat yaparız.

Örneğin; otomobil endüstrisindeki yerli katma değerimiz yüzde 17 civarındayken, makine üretiminde yerli katma değerimiz yüzde 80 civarına kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla 100 dolarlık makine ihraç ettiğimiz zaman 80 dolarlık yerli katma değer satarken, 100 dolarlık otomobil ihraç ettiğimizde 17 dolar yerli katma değer satmış oluyoruz.

Herhangi bir endüstriyel mamulün ihracat tutarına katma değer analizi yaparsak bu rakamın bir bölümü yerli katma değer,diğer bölümü ise endüstriyel dış ticarettir.

EDT içerisinde ihraç ettiğimiz ürünlerin bünyesine giren ithal hammadde ve ithal ara malları vardır. YKD ise kabaca kullandığımız yerli hammadde ve yerli ara malları, işçilik, genel gider kalemleri ve kar olarak tarif edilebilir. Dolayısıyla İEYKD ekonomimizde yatırım, büyüme ve istihdamı yurtdışına ödeterek kendimize yarattığımız değerdir.

Bugünün global dünyasında YKD’si yüzde100 olan bir endüstriyel ürün üretmek çok zor, hatta imkânsızdır. Ancak ihracat içerisindeki İEYKD oranımız halen çok düşük ve kocaman bir artış marjı mevcut.İhracatımızın rekor üstüne rekor kırarak artmasına rağmen daha büyük hızla artmaya devam eden cari açığımız budurumun en açık göstergesidir. Buradanda varacağımız pratik sonuç şudur:

Bizim esasında ihracat rakamını değil, İEYKD’yi büyütmeye ihtiyacımız vardır.Onun için 2023 hedefleri arasında 500 milyar dolar ihracat hedefinin önemini ikincil buluyorum. İhraç edilen yerli katma değer hedefini daha çok önemsiyorum.

Örneğin; 360 milyar dolar yerli katma değer ihracatı ihtiva eden toplam 500 milyar dolar ihracat hedefi daha neticeye odaklı bir hedef olurdu. Aksi takdirde 500 milyar dolar hedefini 150 milyar dolar yerli katma değer ile gerçekleştirmeye kalkarsak, zaten o hedefe varamadan cari açık finanse edilemeyecek boyutlara ulaşacağından batmış oluruz.

Ana hedefolan 2 trilyon dolar GSİH hedefine deulaşmamız zaten mümkün olmaz.

Sanırım bu örnek, makine sektörününsadece nominal ihracat hedefi değil, ihracatınfaydalı kısmını sağlaması bakımındanönemini vurguluyor.

Bu konuda yeni çıkacak olan teşvik yasası büyük önem taşıyor. Bu yasanın mutlaka ihracatta yerli katma değeri desteklemesi gerekir. Yerli katma değere odaklanan bir teşvik mevzuatı, makine sektörünü de dolaylı olarak desteklemiş olacak.

Ülkemizde makine sektörünün önemli bir sorunu da, henüz ölçek ekonomilerine ulaşmamış olmasıdır. Bunu temin etmek için devletimizin öncelikle satın alma gücünü makine sektörümüz lehine kullanması gerekir. Sonra da tüm özel sektörün yerli kullanmasını teşvik eden önlemler alınmalı.

Özellikle makine piyasasında yersiz ithalat had safhadadır. Bunun için herhangi bir kaynağa ihtiyaç yok. Sadece mevcut kaynakların ithal özentisinden yerli makineye yönlendirilmesi ile büyük bir katkı sağlanacak.

Devlet gerek teşvik mevzuatında, gerekse satın almalarında bu destekleri sağlarsa makine sektörü gerekli yatırımları kendiliğinden yapacak.Kendi yerel yan sanayisini yerli katma değer odaklı olarak kuracak. Ölçek ekonomilerine yaklaşırken yüksek yerli katma değerli durumunu muhafaza edecek.”

Ferdi Murat GÜL Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi

“KALİTELİ MAKİNELERİ, REKABETÇİ FİYATLARLA ÜRETEBİLMELİYİZ”

“Türk makine sektörü 2023 yılında 100milyar dolar hedefini koymuştur; çünkü bu hedefe ulaşabilecek seviyededir. Türk sanayisinin bu hedefi gerçekleştirebilecek gücü de, bilgisi de, becerisi de var.

Her zaman bahsettiğimiz ülke içi enerji maliyetleri,vergiler, nitelikli işgücü sorunlarını bir kenara koyarsak ve bu konulardaki iyileştirmeleri cepte kabul edersek, dünyaya satabilmek için dünyanın her noktasında olmamız gerekir.

Dolayısıyla da makine sektörü üyelerini dünyaya açmak için ‘Satabilirim’ diyenleri oralara taşımak gerekir. Satışı yaptıktan sonra, üretim için yukarıda bahsi geçen ve zaten iyileştirileceğini düşündüğümüz sorunların halledilmesi, üretim sonrasında da sattığımız malları hızlı bir şekilde yerine ulaştırabileceğimiz alt yapının sağlanması gerekir.

Bahsi geçen gerekenleri bir parantez içinde toplarsak da bunların eşzamanlı olarak halledilmesi mecburidir. Özetle daha çok üretmeye devam edeceğiz. Dünyanın her köşesine gidip mallarımızı satacağız .Bütün bunları yaparken de devletimizin yardımını arkamızda hissedeceğiz ve gerekli bütün altyapı çalışmalarını eşzamanlı olarak devam ettireceğiz.

Mevcut altyapı ile mevcut

hacmi 1’den 10’a çıkarmak mümkün olamaz.

Öncelikle bugün itibariyle 2023 yılındaki toplam ihracat hedefi 500 milyar dolar olan ülkemizin bu hedefi yakalamasında makine sektörünün payına bakmak gerekir.

Daha sonrasında da “Biz ülke olarak neler satabiliyoruz ve neler satabiliriz ?” bunları gözden geçirmek gerekir. Tabloya baktığımızda, makine sektörünün yeri ve potansiyeli ile beraber 2023 hedefindeki yeri açıkça görülecek. Dünya üzerinde üretmek, doğal kaynakları ortaya çıkarmak,var olanı iyileştirmek için yardımcı olan güç makinedir.

Bugün hangi sektöre giderseniz gidin faaliyet alanlarının merkezinde makineler var ve vazgeçilmesi mümkün değil. Biz madem ki kaliteliyi rekabetçi fiyatlarda yapabildiğimizi iddia ediyoruz ve dünya üzerindeki kullanım zorunluluğunu da biliyoruz, bahsi geçen hedefte ciddi yüklenici sektörlerden biri olmamız gerektiği çok açık. Biz buna 500 milyar doların yüzde 20’si diyoruz ve çalışmalarımızı bu hedef doğrultusunda yapıyoruz.

Bu hedefi koymak çok kolaydeğil, ulaşmak daha zor görünebilir;ancak hedefe ulaşmadaki bilgi, beceri ve insan gücü bu topraklarda faaliyet gösteren makineci ruhta mevcuttur.”

Özkan AYDIN ORTA ANADOLU İHRACATÇI BİRLİKLERİ Genel Sekreteri

“2023 ihracatı için strateji haritası , hedef ve ölçütleribelirlendi ”

“Türkiye’nin 2023 yılı için öngörülen 500milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşması için ‘Türkiye’nin 2023 İhracat Strateji Haritası ve Performans Programı’nın sektörel bazda yapılarak, her bir sektör için ayrı strateji haritası ve performans ölçütünün ortaya çıkarılması hedefleniyor.

Bu çerçevede, 12 ana sektörden biri olarak belirlenen makine ve aksamları sektörü için hazırlanan strateji haritası ile sektörün ve alt gruplarının 2023 ihracatı ile ilgili hedef ve ölçütleri belirlendi. Bu hedefler ve ölçütler doğrultusunda eylem planlarının oluşturulması çalışmalarına devam ediliyor.

2023 yolunda Makine ve Aksamları Sektörü Strateji Haritası’nda yer alan ve tüm ölçütlere uygulanarak hazırlanacak çalışma ile makine ve aksamları sektörünün 100 milyar dolar ihracat hedefine ulaşması planlandı.

Makine ve Aksamları Sektörü Strateji Haritası ile sektörün genelinde ve alt sektörlerde istikrarlı ihracat artışının sağlanması, ölçek ekonomisine geçmiş dinamik şirketlerin artırılması, yabancı firma satın almaları ve ortaklar ile pazar paylarını ve rekabetçi gücün yükseltilmesi hedeflerine ulaşılması planlanıyor.

Bu hedefler doğrultusunda üretim, pazarlama-satış, ürün geliştirme,lojistik ve hizmetler, mevzuat, insan kaynakları, bilgi altyapısı ve kurumlar arası işbirliği alanlarında planlanan eylemler ve ölçütler doğrultusunda strateji planı hayata geçirilecek.”