Un fabrikalarına yönelik makineler ve tesisler üreten Aybakar, 1932 yılından bu yana Ankara’da faaliyet gösteriyor. 2012 yılının Mart ayında 12 bin metrekarelik fabrikada hizmetine devam edecek olan firma, İran’ın en büyük irmik tesisini...

Üç kuşaktır aile şirketi olarak faaliyet gösteren Aybakar, ilk kez Singer dikiş makinelerinin tamirini yapma amacıyla 1932 yılında dede İhsan Aybakar tarafından kuruldu. 1970’li yılların başında ise ilk kez Ferruh Aybakar’ın işi devralmasıyla üretime yöneldi.

İlk aşamada matbaa makineleri üretilen Aybakar’da, ülkemizdeki gıda makinesi eksikliği fark edildi. Röportaj gerçekleştirdiğimiz İhsan Aybakar; Türkiye’de ilk vals makinesini kendilerinin ürettiğini belirtiyor. 1992 yılında iki farklı sektörde var olmak yerine tek  sektörde güçlü olmaktan yana politika izlediklerini vurgulayan Aybakar; bu nedenle matbaa makineleri üretimini durdurdu. 1992 yılından bu yana un fabrikalarına yönelik makine üretip tesisler kuran firma, bugün yurt dışında birçok ülkeye ihracat  gerçekleştiriyor.

  

  

  

  

  Mustafa İhsan Aybakar kimdir?

 Kanada’da University of Ottawa’da mühendislik eğitimini tamamladı.2007 yılında Aybakar’da görev aldı. Firmada daha önce satın alma yöneticiliği ve proje müdürlüğü yapan İhsan Aybakar, bugün Aybakar’da teknik müdür olarak görev yapıyor. Hem üretimden, hem de projelerden sorumlu olan Aybakar İngilizce, Fransızca ve Arapça biliyor.

 

 

 

İran’ın en büyük irmik tesisini yaptığımız fabrikamızı 2012 yılının Mart ayında 9 binden 12 bin metrekareye çıkaracağız.

Aybakar’da nasıl çalışmaya başladınız?

Üniversite yıllarımda senenin sekiz ayını okulda dört ayını Aybakar’da geçirdim. Aybakar’daki ilk yazımda bir şoför gibi çalıştım. Küçük alımlar yapmaya yetkiliydim. İkinci yazımda artık daha büyük alımlar yapıyordum. Üçüncü sene, okulda aldığım eğitimi de kullanarak üretimde tezgah başında çalıştım. Dördüncü senemde ise bütün yazımı Irak,İran ve Suriye’de satış bölümünde çalışarak geçirdim. Mezun olduktan sonra sırasıyla satın alma yöneticiliği ve proje müdürlüğü yaptım.Hiçbir zaman babamın patron olması benim çalışma şeklimi etkilemedi.

Aile şirketi olmanın zorluklarını yaşadınız mı?

Biz üç kuşaktır bu sektörde yer alıyoruz. Ülkemizde aile şirketlerinde genel mantık “Aile karar verir ve profesyoneller uygular” iken biz çalışanlarımızıda ailemizin içine aldık. Zaman içerisinde daha çok büyüdük. Hedeflerimiz için ekip ruhuyla birlikte mücadele ettik. Son 10 yıldır da kurumsallaşma adına sağlam adımlar atarak firmamızı ve sektördeki yerimizi güçlendiriyoruz.

Pek çok yerde aile firmasının zorluklarından bahsedilse de biz zorlukların hiçbiriyle karşılaşmadık. Her ne kadar firmanın sahipleri de olsak, her birimiz Aybakar’da en aşağıdan başladık.

12 BİN METREKAREDE MAKİNE ÜRETECEK

Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ülkelerine yoğunluklu olarak ihracat gerçekleştiren Aybakar, 2 bin 100 ton/ gün kapasitesine kadar anahtar teslim projeler gerçekleştiriyor. Şu an İran’ın en büyük irmik tesisi için çalışmalarını sürdüren firma fabrikasını yeniliyor. Şu an 9 bin metrekarede üretimini sürdüren Aybakar, 2012 yılının Mart  ayında 12 bin metrekarelik fabrikasında faaliyetlerine devam edecek.

Ürünlerinizin üretimini nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Ürünlerimiz Ankara Esenboğa Yolu üzerinde bulunan fabrikamızda üretiliyor. Makine parkımıza eklediğimiz CNC makineler hem hatasız üretim yapmamızı, hem de üretim kapasitemizi artırmamızı sağlıyor. Fabrikamızda bilgisayar kontrollü makinelerle mühendislerimiz sıfır hatayla üretim yapıyor. Aybakar olarak özellikle anahtar teslimi tesis kurulumunda iddialıyız. Yüksek kapasiteli, üstün teknolojili tesislerimizin ihracatını dünyanın dört bir yanında gerçekleştiriyoruz. Bunun yanı sıra 2012 Mart ayında inşaata başlayarak mevcut 9 bin metrekare kapalı alanımızı 12 bin metrekareye çıkarmayı planlıyoruz.

Satışını gerçekleştirdiğiniz ürün çeşitleri ve özellikleri nelerdir?

Un fabrikaları için makineler üretiyoruz. Eskiden müşteriler farklı üreticilerden makineler almayı tercih ederken bugün anahtar teslim tesislere daha cazip bakıyorlar. Zaten şu anda elimizdeki siparişlerin yüzde 70’i anahtar teslim tesisler. Anahtar teslimi projelerimiz 80 ton/gün kapasiteden başlayıp 2 bin 100 ton/gün’e kadar uzanıyor. Her ne kadar hep un olarak konuşsak da, ürünlerimiz irmik ve mısır unu tesislerinde de kullanılıyor. Mesela şu anda İran’ın en büyük irmik tesisini yapıyoruz.

Ürünlerinizin ihracat durumu nedir?

Un üretimi sektöründe iç piyasada ciddi bir kapasite fazlası söz konusu. Dolayısıyla yeni proje sayısı oldukça az. Üretimimizin yüzde 90’ını ihraç ediyoruz. Türkiye’ye çok uzak olan ülkelere dahi tesisler kurduk. Kazakistan’da -40 dereceden tutun da Irak’ta 50 derecede çalışan makinelerimiz var.

Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz ve ihracat rakamlarınız ne boyutta?

Sektörde gelişen pazarlar un fabrikası yatırımına daha aç durumda. Şu anda yoğunlukla iş yaptığımız pazarlar Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri. Makinelerimiz 30’un üzerinde ülkede çalışıyor. Bu ülkeler arasında Fransa, Almanya, İngiltere gibi sanayileşmiş ülkeler de mevcut. Geçtiğimiz senenin ihracat rakamlarına baktığımızda İran, Irak, Romanya ve Mısır ağırlıklı çalıştığımızı görüyoruz.

İhracat konusunda yaşadığınız sıkıntılar var mı?

Her ihracatçı gibi üzerimizde ciddi bir prosedür yükü var. Bunun yanı sıra ürünlerimiz tüketim ürünleri olmadığından ve gümrüklerde tanınmadığından dolayı sıkıntılar yaşayabiliyoruz. İran’la ticaret ise başlı başına bir problem. İran Devlet Bankası’nın açtığı bütün akreditiflerde fiyatların piyasa fiyatlarına uygunluğu ile ilgili ticaret odasından bir deklarasyon talep ediliyor. Türkiye’deki bazı ticaret odaları bunu yaparken bazıları yapmıyor. Biz Ankara Ticaret Odası’na (ATO) bağlıyız. ATO da bu uygulamayı yapmıyor. Bu deklarasyonu almak için çalmadığımız kapı kalmadı. En sonunda Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği’nin yardımlarıyla alabildik. Bunların yanı sıra Türk ekonomisinin hala dış şoklara açık olması ve dolayısıyla kur hareketlerinin yüksek olması da işimizi zorlaştırıyor.

Buğdayın içindeki taşları ayırmak için kullanılan yeni bir taş ayırıcı sistem geliştirdik. Şu an piyasada olan bu makinemiz yüksek verimlilikle çalışıyor.

“YALNIZCA MAKİNE VE AKSAMLARI İHRACATÇILARI BİRLİĞİ YARDIM ETTİ”

Makine sektöründe merdiven altı üretim konusunda sıkıntı yaşadıklarını belirten İhsan Aybakar, özellikle akreditif konusunda yaşanan sorunlara dikkat çekti. Aybakar, Ticaret Odaları’nın dahi bazı noktalarda kendilerine yardımcı olamadığını söyledi. Aybakar; İran’la yaptığı makine ihracatında bir tek birliğin yardımcı olduğunu vurguladı. İran ile iş birliklerinin Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği sayesinde devam ettiğini açıkladı.

Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda?

Türk makine sektörü bir evrim süreci geçiriyor. Artık başkasının teknolojisini çalarak üretim yapma devri bitti. Firmalar Ar-Ge yatırımları yapıyor. Akıllı, iyi eğitilmiş mühendislerle çalışarak kendi teknolojilerini üretiyor. Önümüzdeki yıllarda sadece bu altyapıyı kurmuş firmaların ayakta kalacağını öngörüyoruz. Basit bir örnek vereyim: Katıldığımız fuarlarda eskiden biz Avrupalı üreticilerin makinelerini incelemeye çalışırdık.

Şimdi aynı şekilde onlar bizim makinelerimizi inceliyor. Bizim teknolojimizi öğrenmeye çalışıyorlar. Bu çok gurur verici bir durum.

Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir?

Sadece un sektörünün değil, bütün Türk makine sektörünün bence en büyük sıkıntısı kontrolsüz merdiven altı üretimdir. Özellikle yurt dışında bunun negatif etkisini çok fazla görüyoruz. Türkiye’de alıcı A firması, B firması ayrımını yapıyorken yurt dışında Türk makinesi genellemesi altında kalınıyor. Dolayısıyla amatör bir girişimcinin yaptığı tek proje bir anda bütün pazarı Türk üreticilere kapatabiliyor. Bunun önüne geçmek için son yıllarda marka bilinirliğimizi artırmak üzerine çalıştık ve başarılı da olduk.

AYBAKAR’DA EĞİTİM VERİLİYOR

Çalışanların gelişimine yönelik Aybakar’da iş güvenliği ve teknik konusunda eğitim veriliyor. Firmada 30 yılını doldurmuş personelin olduğuna dikkat çeken Aybakar; “Bir şeyleri doğru yapmış olmalıyız ki, bu kişiler iş değiştirmeyi hiç düşünmemişler” dedi.

Aybakar olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Makine sektörü her geçen gün güçleniyor. Türk sanayici artık taşeronlukla değil, bilgi ve teknoloji yaratarak firmasını ileriye taşıyabileceğini anlamaya başladı. Yaşlanmış ve tembelleşmiş Avrupalı sanayicilere karşı her gün yeni zaferler kazanılıyor. Dolayısıyla geleceğe umutla baktığımızı söylemek yanlış olmaz.

Firma olarak fuarlara katılıyor musunuz?

Fuarlara tabii ki katılıyoruz. Üretimimizin büyük bölümü ihraç ediliyor. Dolayısıyla yeni pazarlara açılmak açısından fuarların önemi göz ardı edilemez. Sektörümüz sınırlı tüketiciye hitap ettiği için sektörel fuarları tercih ediyoruz.

Çalışanlarınızın gelişimi üzerine çalışmalar yürütüyor musunuz?

Aybakar’ın çalışanları sayesinde başarılı olduğunun bilincindeyiz. Firmamızı bir zincir gibi görüyoruz ve en zayıf halkamızın ne kadar güçlü olabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle firmamızda sürekli eğitim alan departmanlar bulunuyor. Bu eğitimleri de iş güvenliği ve teknik eğitim olarak sınıflandırıyoruz. Örneğin; formenimiz 16 yaşında bizimle çalışmaya başladı. Dedemin zamanından bu yana bizimle beraber çalışıyor. Şu an kendisi 55 yaşında ve hayatı boyunca tek işvereni Aybakar oldu. Aynı şekilde firmamızda 30 yılını doldurmuş dört elemanımız daha var. Bir şeyleri doğru yapmış olmalıyız ki, iş değiştirmeyi hiç düşünmemişler.

2011 yılı nasıl geçti ve şu andaki durumunuz hakkında bilgi verir misiniz?

2011 yılı bizim için beklediğimizden çok daha başarılı geçti. Global resesyonun etkilerini hissetmeyi bekliyorduk; ancak farklı pazarlarda çalışıyor olmanın avantajını yakaladık. Bugün itibariyle 2013 yılının sonuna kadar doluyuz, çok sayıda siparişimiz var. Bu nedenle kapasite artırımı projemizi de daha erkene aldık.

“RAKİPLERİMİZLE EL ELE VERMELİYİZ”

Buğdayın içerisinde yer alan taşları ayıklamak için ürettikleri makinenin ardından Aybakar; piyasaya Kasım 2012’de yeni vals makinesi sunacak. Değirmen makineleri alanında da özellikle Avrupalı üreticilerin pazar payı kaybettiklerine değinen Aybakar; “Türk makine sektörü olarak rakiplerimizle el ele vererek çalışmalıyız” dedi.

Yeni geliştirdiğiniz bir ürün var mı?

Ar-Ge çalışmalarımızı devlet desteği olmadan kendi öz kaynaklarımızla yürütüyoruz. Geçen sene buğdayın içindeki taşları ayırmak için kullanılan yeni bir taş ayırıcı geliştirdik. Testleri tamamlandıktan sonra piyasaya sürdüğümüz
bu makineler şu anda yüksek verimlilikle çalışıyor. Bunun yanı sıra vals projemiz devam ediyor. Bu makineyi de 2012 Kasım ayında piyasaya sürmeyi öngörüyoruz.

İleriye yönelik projeleriniz ve gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz?

Değirmen makineleri alanında Türkiye çok gelişmiş durumda. Türk üreticilerin yükselen kalitesi ve istikrarı karşısında
Avrupalı üreticiler pazar payı kaybettiler. Özellikle İtalyan rakiplerimiz birbiri ardına batıyor. Bundan sonraki
hedefimiz değirmen denildiğinde akla gelen ilk ülkenin Türkiye olması için rakiplerimizle beraber çalışmak.