Yakma sistemleri ve brülör üretiminde 54 yılı geride bırakan Ecostar,ürünlerini dünyanın 80 ülkesine ihraç ediyor...

Yakma sistemleri ve brülör üretiminde 54 yılı geride bırakan Ecostar, ürünlerini dünyanın 80 ülkesine ihraç ediyor. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi ile imzaladıkları anlaşmayla üniversite-sanayi işbirliği kapsamında önemli bir adım attıklarını belirten Ecostar Genel Müdürü Cem Özyıldırım, “Köklü ve yüzü ileriye dönük bir firma olarak genç kuşakları aramıza katmak istiyoruz” dedi.

Sami Özyıldırım tarafından İstanbul’da kurulan Ecostar; elektrikli termosifon, yağlı radyatör, konvektör, fırın, ızgara, soba, fritöz gibi elektrikli ev aletleri imalatıyla başladığı üretim çalışmalarını bugün domestik ve sanayi yakıcıları imalatıyla sürdürüyor. 

Ecostar şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?
Ecostar aile şirketi olarak faaliyet göstermesine rağmen şirket yönetimi kurumsal yapıyı daima destekledi. Ortaklık yapısı dahilinde şirketin başarılı süreçlerini yürütmüş olan kadro firma yönetimi içindeki yerini koruyor. Şirketimizin İstanbul Maltepe’deki
merkezini 2013 yılı sonunda Kartal’daki yeni adresimize taşıyacağız. Türkiye yakma sistemleri/brülör pazarının yüzde 45’ine hakim, lider bir marka olarak Türkiye pazarını tamamıyla kapsayan bir satış ve satış sonrası hizmet organizasyonuna  sahibiz. Avrupa, Uzakdoğu, Güney Amerika öncelikli olmak üzere, ihracat faaliyetlerimizi kendi organizasyonumuz içindeki beş kişilik ihracat ekibimiz ile yürütüyor ve dünyanın 80 ülkesine ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Firmamızın en önemli niteliklerinden biri, yüksek kalitede üretim yapma kabiliyeti ve kendi bünyesinde faaliyet gösteren Ar-Ge birimidir. 

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
300’e yakın çalışanımız ve ürünlerimizde kullandığımız kaliteli komponent ve parçalar ile Türkiye’nin önde gelen lider yakma sistemleri üreticisi olarak, üretimimizi 1997 yılından bu yana Tekirdağ Çorlu’da 50 bin metrekaresi açık, 15 bin metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 65 bin metrekare alanda kurulu fabrikamızda gerçekleştiriyoruz. Kaliteye öncelik veren bir anlayışla Avrupa standartlarında üretim yapıyoruz. 

Ürün çeşitleriniz ve pazara sunduğunuz ürünlerin özellikleri nelerdir?
Firmamız 40 KW - 11.500 KW arası domestik brülörlerin yanı sıra, Türkiye’nin büyük sanayi kuruluşlarına 57 MW’a kadar yakma sistemleri üretmekte uzman bir kuruluştur. Ayrıca enerji santralleri, şeker fabrikaları ve çimento tesislerinin; dönüşüm, otomasyon ve modernizasyon uygulamalarını da hayata geçiriyoruz. Özellikle taahhüt grubu ile buharın enerji üretimi ve proseste kullanıldığı her türlü buhar kazanında; yakıcı sistemlerin tedariki, montajı ve devreye alınması işlemleri de verdiğimiz hizmetler arasında yer alıyor. Talebe göre mevcut sistemin montajı ve sistemin hazırlanması da proje taahhüt grubumuz tarafından gerçekleştiriliyor. Referansları arasında Yeniköy Termik Santrali, Sivas Kangal Termik Santrali de olan firmamız 80’e yakın ülkeye 500 çeşit ve modelde ürün ihraç ediyor.

Yeni geliştirdiğiniz ürün ve teknolojiler var mı?
Ecostar olarak her yıl birçok yeni teknolojiyi hayata geçiriyor ve bu teknolojileri yakma sistemleri ve brülörlerde kullanıyoruz. Çalışmalarımız çerçevesinde en son geliştirdiğimiz ürünler CIB low nox brülörü, kare brülörü ve reküperatif bek’tir. Sanayiden konuta kadar geniş bir kullanım alanına sahip bu ürünlerle ses şiddetini Avrupa standardı olan 85 desibelin altında; 78 desibelde sabitleyerek sesin kazan dairesinin dışına çıkmasını engellemiş bulunuyoruz. Çevreci yönü daha yaygın, dış görünümü tamamen farklı yeni brülörler; azot oksit miktarı fazla olan gazları yakarken soğutma sistemi ise alev sistemini soğutuyor ve böylece azot etkisini azaltmış oluyor. Geliştirilen NOx’in AB standartlarındaki oranının 110 miligram, Ecostar brülör ürünlerinin emisyon değerinin ise 80 miligrama kadar düşürüldüğünü de söylemek isterim. Ürünlerimizin aynı zamanda çevreye duyarlı ve hassas kalite kontrol değerlendirmesinden geçen ürünlerdir.

Üzerinde çalıştığınız bilimsel projelerden bahseder misiniz?
Firmamızda şu an iki farklı TÜBİTAK TEYDEB projesinin çalışmalarını eş zamanlı olarak sürdürüyoruz. Bunun yanında bir SAN-TEZ projesi için hazırlık aşamasını tamamlayıp gerekli başvuruyu yaptık. Bu saydığım çalışmalara ilaveten Çorlu Teknopark’ta Ar-Ge ve inovasyona dönük çeşitli faaliyetlerimiz devam ediyor. Şirketimiz ısı sektöründe teknolojinin gelişmesini sağlayacak yeni bilgi ve bulgular elde etmek ve mevcut olanlarla yeni ürün, malzeme ve sistemler üretmek, süreç ve hizmetler oluşturmak adına; düzenli, kayıtlı Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını sürdürüyor.

“ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİ İÇİN ADIM ATTIK”
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi ile  geçtiğimiz günlerde anlaşma imzalayarak üniversite-sanayi işbirliği kapsamında önemli bir adım attıklarını belirten Ecostar Genel Müdürü Cem Özyıldırım, “Bu anlaşmayla genç beyinlere fabrikamızda düşüncelerini uygulama, atölyelerimizi ve imalat hatlarımızı kullanabilme olanağı yaratarak bir inovasyon ortamı sağladık. İşbirliği anlaşması Namık Kemal Üniversitesi için olduğu kadar bizim için de çok önemli. Anlaşmamızın hem üniversiteye, hem de öğrencilere büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Biz, köklü ve yüzü ileriye dönük bir firma olarak genç kuşakları aramıza katmak istiyoruz. Bunun yolu da ülkemizin önemli üniversiteleriyle işbirliği çalışmaları yapmaktan geçiyor. Aynı zamanda üniversitedeki hocalarımızın teknik bilgisinden de yararlanmak istiyoruz. Bu kapsamda hocalarımızla da görüşmeler yaptık” dedi.

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Ecostar kuruluşundan itibaren sektörüyle alakalı tüm teknolojik gelişmeleri daima yakından takip eden ve bu kapsamda gerekli olan çalışmaları eksiksiz yerine getiren bir firma olageldi. bu hassasiyeti aynı şekilde eleman seçimimizde ve bünyemize kattığımız  elemanların eğitiminde-uzmanlaşmasında da gösteriyoruz. Elemanlarımızı sürekli çeşitli seminer ve eğitimlere gönderirken fabrika içindeki eğitimlerini de güncel tutuyoruz. Brülör, ısı ve yakma sistemleri konusunda verdiğimiz eğitimleri sadece kendi elemanlarımızla sınırlandırmıyoruz. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel sektör şirketlerde çalışan birçok mühendise de bu kapsamda eğitim veriyoruz.

Sektörünüzü ilgilendiren fuar ve etkinliklere katılıyor musunuz?
Hem yurt içinde, hem de yurt dışında sektörümüzle alakalı birçok fuara katılıyoruz. Fuarlar, markaların prestijlerini artırmaları ve yeni teknolojileri takip edebilmeleri açısında son derece önemli organizasyonlar. Aynı zamanda fuarları, firmaların yeni bağlantılar ve yeni ticari ilişkiler kur - maları noktasında en hızlı yollardan biri olarak değerlendiriyoruz.

“AVRUPA’NIN EN FAZLA ÜRÜN ÇEŞİDİNE SAHİP FİRMASIYIZ”
Ecostar’ın ürün yelpazesinde bulunan 500’e yakın ürün çeşidi dikkate alındığında Avrupa’da tek firma olduğunun altını çizen Özyıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü; “Ürün gamında bulunan her kalemde ihracatımız mevcut. Ciromuzun yüzde 30’unu ihracat oluşturuyor. Hedefimiz orta vadede bu rakamı yüzde 70’lerin üstüne çıkarmak. Japonya, Güney Kore, Finlandiya, Avusturya, ABD, Kanada, İngiltere gibi sanayi ülkelerine dahi ihracat yaparak kalitesini dünyaya kabul ettirmiş olan firmamız bu ülkeler haricinde 80’e yakın ülkeye daha ihracat gerçekleştiriyor.”

İhracat konusunda yaşadığınız sorunlar var mı? Bu sorunların çözüm yolu sizce nedir?
İhracatta yaşadığımız en büyük sorun,Türk makinesi imajının Avrupa ve dünyada henüz yeterince iyi bir noktada olmamasıdır. Birçok pazara girişte olumsuz önyargılarla karşılaşıyoruz. Buna ek olarak Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin birçok ülkeyle yıllar önce imzalamış olduğu serbest ticaret anlaşmaları, fiyat konusunda rekabet etmemizi zorlaştırıyor. Türk firmalarının yurt dışı
pazarlarda kazandığı 
başarıların, Türk makinesinin “kaliteli” olduğu algısının oluşmasında faydalı olacağını düşünüyorum. Hali hazırda birçok ülke ile devam eden serbest ticaret anlaşması müzakerelerinin hızla sonuçlandırılması da karşılaştığımız sorunları önemli oranda azaltacak çözümlerin başında geliyor.

Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda?
Türkiye’nin, Avrupa’ya yakınlığı, iki kıtayı birleştiren bir coğrafyada bulunması gibi avantajları nedeniyle çok kültürlülüğün global ticaret ve iletişimde önemli olduğu böyle bir zamanda, makine üreticiliği alanında şu anda olduğu noktadan çok daha iyi bir durumda olması gerekirdi. Geçmişte uygulanan hatalı politikaların ve/veya alınan yanlış kararların bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Ancak şimdi bu durumun hızla değişmeye başladığını, bazı bürokratik engellerin aşıldığını, eğitime ve Ar-Ge’ye önem verildiğini ve her alanda hızlı hareket edilebildiğini de memnuniyetle gözlemliyorum. Bu sebeple ülkemizin makine üretiminde çok kısa zamanda hak ettiği konuma geleceğinden hiçbir şüphem yok.

Sektöre bakıldığında size göre en büyük problem nedir?

Ara eleman eksikliği sektörün yaşadığı problemlerin başında geliyor. Herkesin mimar, mühendis, avukat, doktor olmaya çalıştığı bir dönem yaşıyoruz. Fakat unutmamak gerekir ki, üretimde çalışan eğitimli kalifiye eleman ve ustalar olmadan bu meslekler de değersizleşir. İç pazardaki tipik tüketici davranışlarından biri olan yabancı hayranlığı da problemlerimiz arasında yer alıyor. İç piyasa olmadan ihracatınızı destekleyecek sermaye yapısını yaratamayabilirsiniz. Türk makineleri, dünya çapında kaliteye sahip ürünleri ve satış sonrası hizmetleriyle yabancı markaların önünde olmasına rağmen; hem kamunun hem de yerli müşterilerin ilk sıradaki tercihleri arasında bulunmuyor.

“HEDEFİMİZ DÜNYA MARKALARI İÇİNDE İLK SIRAYA YÜKSELMEK”
2013 yılına hızlı bir başlangıç yaptıklarını belirten Özyıldırım, bugün itibariyle hedefledikleri ciroyu aştıklarını ve bunun firma olarak sergiledikleri başarının bir göstergesi olduğunu söyledi. Ecostar’ı ısıtma ve hatta iklimlendirme sektöründe, dünya markaları içinde ilk sıraya taşımayı ve firmanın ihracat payını artırmayı hedeflediklerini de vurgulayan Özdemir, “Kaliteyi her alanda zaten en üstte tuttuğumuz için bir diğer hedefimiz, yenilikçi ürünlerle tasarruflu, doğa dostu yüksek teknolojilerin üretimimizde ağırlık kazanmasıdır” dedi.