Kale-Baykar ortaklığı tarafından geliştirilen Bayraktar Taktik İnsansız Hava Aracının (TB2 İHA) Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) teslim süreci başladı.

Kale-Baykar ortaklığı tarafından geliştirilen Bayraktar Taktik İnsansız Hava Aracının (TB2 İHA) Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) teslim süreci başladı.

Uçuş testlerini başarıyla tamamlayarak teslimat ve kabul süreci işlemleri başlayan İHA’ların tüm yazılım ve donanım sistemleri Türk mühendisleri tarafından üretildi. Bayraktar TB2 İHA, sürecin tamamlanmasının ardından ilk etapta altı uçak, iki yer kontrol istasyonundan oluşan sistemiyle TSK envanterine girecek. Böylece Türk Ordusu cumhuriyet tarihinde ilk kez taktik sınıfı yerli bir İHA kullanmış olacak. İlk partinin ardından 2015’in ortasında yine altı uçak ve iki yer istasyonundan oluşan ikinci parti teslim edilecek.

24 Saat 34 Dakika Havada Kaldı

İHA’ları üreten Baykar Makina 1984’te otomotiv sanayisine üretim yapmak içini Bayrampaşa’da bir atölyede yüksek makine mühendisi Özdemir Bayraktar tarafından kuruldu. Özdemir Bayraktar projeyi, biri işletme eğitimi almış diğer ikisi ise mühendis olan üç oğluyla birlikte yürütüyor. Orta irtifa ve uzun menzil (MALE) sınıfı İHA olarak geliştirilen Bayraktar TB2; milli ve özgün tam otomatik uçuş kontrol sistemiyle hangardan pist başına kadar taksi, kalkış, seyir, iniş ve park gerçekleştiriyor. Dünyada ilk kez üç yedekli uçuş kontrol sistemi Bayraktar’da kullanılıyor. Milli İHA’da sekiz çeşit servo eyleyici, ısıtmalı pilot statik, akıllı dengeleme sistemine sahip lityum tabanlı batarya gibi birçok kritik sistem yer alıyor. Bayraktar TB2 ihale aşamasında 10 saat havada kalma ve 18 bin feet irtifada uçuş gerçekleştirme şartlarına karşılık, Edirne Keşan Askeri Havaalanında yapılan uçuş testlerinde 24 saat 34 dakika havada kalarak 27 bin feet irtifaya çıktı.

Ar-Ge ekipleriyle iki yıldır yoğun bir şekilde yüksek motivasyonla çalıştıklarını ifade eden Baykar Makina Genel Müdürü Haluk Bayraktar, “Geliştirdiğimiz sistem, performansı ve teknik özellikleri ile bizden talep edilenin çok üzerinde. Bu sonuca ulaşmamızın altında, kritik öneme sahip stratejik bileşenlerin milli ve özgün olarak geliştirilmesi yolunu seçmemiz yatıyor. Yıllar önce yanma pahasına olsa da bir kıvılcım çakma niyetiyle girdiğimiz bu alanda, artık kıvılcım alevlenmiş durumda” dedi.