Ticaretin vazgecilmez unsurları arasında bulunan lojistik sektoru, son yıllarda rekor duzeyde buyume gercekleştiren dış ticaret ile beraber daha da onemli olmaya başladı. lojistik konusunda altyapısını guclendiren turkiye, sektorde calışacak...

Dış pazarlara sunma amacıyla pamuğun yaygın üretimine geçtiğimizde takvimler 1856’yı gösteriyordu. Bu tarih, bereketli Aydın Ovası’ ndan çıkan tarımsal üretimi dünyayla buluşturan130 kilometrelik İzmir-Aydın demiryolu hattının faaliyete geçtiği zamandı. İngilizler bu hatta yatırımı yaparken, ticari potansiyelinin yüksek olması nı ve kendi sanayilerinin gereksinim duyduğu hammaddeye kolay ulaşabilmelerini gözettiler. Batılılar dünyada dokundukları her ülkede demiryolunu tekstil hammaddesi tarım ürünlerini ve önemli madenleri en hızlı biçimde limanlara, oradan da kendi ülkelerine ulaştırmak için inşa ettiler. Çünkü üretilen malın ancak ulaştırılırsa ekonomik bir değeri vardı. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti de kuruluşunun hemen sonrasında ‘demir ağlarla ördü anayurdu bir baştan’ Bugün ise yıllık 100 milyar dolar ihracat,250 milyar dolar dış ticaret hacmine ulaşan Türkiye, bu seviyeyi birbirine entegre deniz, demir, kara ve hava ulaşımıyla sağlıyor. Posta işletmesini de katınca işe hacmi 50 milyar dolara ulaşan lojistik sektörüyle, Türkiye dünyaya bağlanıyor. Taşımacılığa ilişkin her türlü konsolidasyon, depolama, elleçleme (yüklemeboşaltma) paketleme, dağıtım, eşyanın gümrük beyanının yapılması sigortalanması, evrak hazırlığı ve tahsilat gibi işlemleri de kapsayan lojistik, tam anlamı yla zincirleme bir faaliyet. Türkiye’de lojistik sektörü, bu zincirin halkalarını 1990’lı yıllarda sağlam bir şekilde bağladı. 2000’lere gelindiğinde dış ticarette üst üste kırılan rekorlar da bu altyapı sayesinde geldi. Gün geçtikçe önemini artıran lojistik sektöründe doğal olarak, bu alanda eğitimli insana olan ihtiyacı da hızla artmış. Bu ihtiyaca yönelik olarak lojistik sektöründen İstanbul Üniversitesine gelen talebe dönük olarak Türkiye’nin ilk lojistik okulu olan Ulaştı rma ve Lojistik Yüksekokulu kurulmuş bulunuyor. “Ulaştırma ve Lojistik sektörüne, ülkenin ulusal ve uluslararası ilişkilerinde etkin rol alabilecek nitelikte, bilgili, yetenekli ve görgülü yönetici adayları yetiştirmek” amacıyla kurulmuş olan Okul, 1999–2000 Eğitim ve Öğretim yılında 65 öğrenciyle kapılarını öğreti me açmış ve 2003–2004 eğitim yılında ilk mezunlarını vermiş bulunuyor. İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Hayri Ülgen ile bu çerçevede bir röportajı sizinle paylaşıyoruz.

OKUL HİCBİR DEVLET DESTEĞİ ALINMADAN KURULDU
2000’li yıllarda lojistik sektörünün hızlı gelişip büyüdüğü bir dönem olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hayri Ülgen, kendilerinin de o dönemde İstanbul Üniversitesi olarak Ulaştırma ve Lojistik Yüksek Okulu gibi bir okul kurmayı düşündüklerini söylüyor. Hayri Ülgen, bu dönemde Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) ve UTİKAD gibi kurumların öncü olması ve birçok firmanın da desteği ile bu kurumu kurduklarını ifade ediyor. Kendisinin o dönemde İşletme Fakültesinin dekanı olduğunu söyleyen Ülgen, “İşletme Fakültesinin dekanı olduğum dönemde bu kurumu benim yönetmem söylendi. Bunu başta işletme fakültesinin altıda bir bölüm gibi düşündük. Daha sonra okulun özerkliği gündeme geldi yani kendi binasından kendi imkânları yla belli bir noktaya gelmesi söz konusu idi. İşte bundan 4 sene önce bu için- retide bulunduğumuz binayı sponsorlar aracılığıyla yaptık. Binanın İstanbul Üniversitesinde ilk olması şu açıdan önemli, bu bina herhangi bir devlet fonu katkısı görmeden kuruldu. Bu sektörde gerçekten yetişmiş insan gücüne ne kadar ihtiyaç duyulduğunu bilen ve zamanında kendisi biraz daha işlettikçe sorunları gören bir takım insanların, gerçekten eğitimli bir takım insanlarla çalışırsak gerçek yararlı olabileceğini düşündükleri için bu desteği verdikler. Okulun her tarafında okulla katkı sağlayan firmaların plaketleri bulunuyor. Özelikle UND ve UND’nin üyeleri bizim büyük destekçilerimiz konumunda bulunuyor. Ve böylelikle böyle güzel bir kurum oluşturduk. Her sene bu okulla 65 öğrenci alıyoruz” diyor.

TURKİYE JEOPOLİTİK GUCUNU EĞİTİMLİ İŞGUCU İLE PERCİNLİYOR
Türkiye’nin uluslararası pazarlara açılması nın lojistik sektörünü çok daha önemli bir konuma yükseltmiş olduğunu söyleyen Ülgen, bu sektörde çalışan insanların lisan bilgilerinin ve taşıma konusunda ki bazı temel bilgileri biliyor olmalarının fevkalade önemi olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasında İpek yolu üzerinde çok önemli bir yerde bulunduğunu söyleyen Ülgen, “Dolayısıyla Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya taşınacak bir takım ürünlerin taşınmasında Türkiye’nin çok önemli bir rolü bulunuyor. Türkiye hem üretici olarak hem de geçiş noktası üzerinde bulunması noktasında da önemli bir rol oynuyor. Bu geçiş noktalarının birçoğu Türkiye’nin deniz yolu ve kara yollarının üzerinde bulunuyor. Bilindiği gibi son zamanlarda Ulaştırma Bakanlı- ğının İpek Yolu’nun özellikle Orta Asya ülkeleri ile birlikte tekrar canlandırılması konusunda çalışmalarda bulunuyor. Bu araya bir tren yolu ya da otoyol yapmanı n ne kadar avantajlı olduğunu görüyorlar. Deniz yolu taşımacılığı belki daha ucuz olabilir ancak daha uzun süre aldığını görüyoruz. Bu aradaki bölgelerde taşıma çok önem taşıyor” diyor.

EĞİTİMLİ İNSANLAR AB NORMLARINI UYGULAR
Türkiye’nin ciddi bir araç filosuna sahip bulunduğunu söyleyen Ülgen, Türkiye’nin özellikle karayolu konusunda çok önemli bir filoya sahip bulunduğunu söylüyor. Bu filonun da etkin ve verimli kullanılması gerektiğini vurgulayan Ülgen, “Maliyetlerinin düşük olması gerekiyor. Yıllar önce İran ve Bulgaristan’ın çok ciddi filoları varken, bugün o filolar gündem çıktılar. fiu anda bu açıdan Türkiye araçların üretimi ve araç sayısı anlamında çok önemli bir konumda bulunuyor. Tabii kara taşımacılığın maliyetlerinin yüksek olmasının yanı sıra bir takım sorumlulukları bulunuyor. Avrupa’nı n belirli normlarda araçlar ve belirli normlarda insanlarla çalışma gibi koşulları bulunuyor. Türkiye’nin bu koşullara uyması gerekiyor. Bu arada da ülkeler bir birlerine geçiş olanağı yaratı- yorlar. Karne ve belgeler veriyorlar. Bu gibi durumlar bize çok sorunlar çıkarı- yor. Bunun için özellikle AB’ye uyum mevzuata bir takım eksikliklerin tamamlanması ve altyapının hem araç hem de yol anlamında sağlanması eğitimli bir işgücünün olması, Avrupa’da ki bu normları bilen kişilerin şirketlerde çalışması çok önemli” diye ortaya koyuyor.

LOJİSTİK YUKSEKOKULUNA YOĞUN İLGİ
İhracat artışının lojistik konusunda donanı ma sahip olmaya bağlı bulunduğunu ifade eden Ülgen, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bütün bunlarla ilgili bir takı m normları bilen insanları yetiştirmek zorundayız. İşte bizimde amacımız büyük oranda bu konuda öğrenci yetiştirmek. Bu okul yeni bir okul olmasına rağmen dikkat edilecek olursa buraya gelen öğrencilerin puanları da çok yüksek düzeyde bulunuyor. Birçok üniversitesinin işletme fakültesinin üzerinde puanlarla buraya geliyor öğrencilerimiz. Biz burada yalnız işletmecilik öğretmiyoruz. Sektörle ilgili gümrükleme, yükleme, liman yönetiminin nasıl olduğunu öğretiyoruz. Günümüzde koşullar o kadar değişti ve gelişti ki bir limanı ya da bir havalimanı ya da karayolunda bir aracı takip ederken artık elimizde çok gelişmiş araçlara sahip bulunuyoruz. Bunun için bu işin bilgi işlem bölümünün de bilinmesi gerekiyor. Derslerimizde havalimanları ve limanların yönetimi de bulunuyor. Özellikle hava alanlarında verilen hizmetler ile ilgili fonksiyonları anlatıyoruz. Gemilerin limanlarda bekleme süreleri gibi konuları olabildiğince kısa zaman aralığına çekersek o denli maliyetlerde düşüş gerçekleştirebiliriz.

SEKTORE YOL GOSTEREN DOKTORA TEZLERİ
Öğretim imkânları ve fiziksel imkânlar konusunda oldukça iyi bir konumda bulundukları nı ifade eden Ülgen, “Öğretim kadromuz belli bir noktaya gelmiş bulunuyor. Son 5 -6 sene içerisinde İşletme Fakültesinde ki öğretim görevlileri bizim alanımızda tezlerini vermeye başladılar. Bu sene ilk doktorumuzu verdik. İlk doktor öğretim görevine başladı. Lojistik konusunda birçok konuda tezler hazırlanmaya başlandı. Değişik fonksiyonele alanlarda hem üretim hem de hizmetin yapılması, dağıtım kanalları, hem de yönetim alanında tez yapan arkadaşlarımız var. Bir başka alanımızda taşımacılık hukuku ve lojistik hukuku. Aslında biz okulu yaparken bir Lojistik işletmeciliği konusunda bir yerimiz olsun istiyorduk. Biz bu düşü gerçekleştirdik. Mezunlarımızın sektördeki başarılarıyla da bu sektördeki düşlerini gerçekleştirmesini diliyoruz. Bu konuda okulumuza sektörden çok ciddi talep bulunuyor. Dikkat ederseniz iki yıllık meslek okulları var bizim olduğumuz gibi 4 yıllık yüksek okullar var. İki yıllıklar ara elemanlar yetiştiriyor. Biz ise daha çok bir fakülte gibi faaliyet gösteriyoruz. Ancak bir fakültenin gerekliliklerini yerine getirecek öğretim kadrosuna sahip değiliz. Yakın gelecekte bir fakülte olarak faaliyet göstermeyi arzu ediyoruz. Bizim okulumuzun bir avantajı da şu, sektörün en tepe noktasında ki isimlerle sürekli beraber olmamız olduğunu söyleyebilirim. Yani bakıyorsunuz birçok ulaştırma kurumunun başında olan isimler bizim yakınımızda bulunuyorlar. Ve onlar buralarda derslere geliyor ve tecrübelerini öğrencilerimizle paylaşı- yorlar. Bizde üçüncü sınıftan itibaren öğrencilerimizi bu kurumlara yolluyoruz. Daha doğrusu bu mesleki kuruluşların üyesi olan işletmelere yolluyoruz. Bu konuda da bize yardımcı oluyorlar. Hatta son sınıfta birçok öğrencimiz işyerinden buraya gidip geliyorlar. Öğrenciler açı- sından avantajlı durumlar yaratıyoruz” diyor.

LOJİSTİK URETİM KADAR ONEMLİ
Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu’nun ihtiyaçtan doğan bir okul olduğunun altı nı çizen Ülgen, sektörün bu kadar gelişmemiş olması durumunda bu okulun kurulmayacağına dikkatleri çekiyor. Küreselleşme ile beraber yerelden olmaktan öte global olarak davranmak zorunluluğ unun doğduğunu söyleyen Ülgen, geçmişte malların taşınması nakliyecilik olarak tanımlandığını ancak günümüz dünyasının şartları içerisinde taşımacılı- ğın lojistiğin içersinde bulunan bir bölüme dönüştüğünü söylüyor. Bu anlamda lojistiğin içinde birçok konuyu barındı ran daha komplike bir yapıyı ifade ettiğ ini söyleyen Ülgen, üretimin önemliliğ i kadar lojistiğinde önem arz ettiğini ifade ediyor  

TURKİYE ARA ELEMAN ACIĞINI KAPATMALI
Yüksekokula olan ilgi ve talebin çok yüksek olmasının kendileri için bir avantaj olduğunu belirten Ülgen, iktisat ve İşletme fakültelerine göre de alınan öğrenci sayısının az olmasının da avantaj olduğunu vurguluyor. Hayri Ülgen, “Bu anlamda buradan mezun olan öğ- rencilerin sektörde yer alma şansları çok yüksek düzeyde bulunuyor. Sektör daha önce kendi elemanlarını kendisi üretiyordu. Sektörde insanlar deneme yanılma yöntemiyle bir yerlere geliyorlardı. Yani bu gün işletme fakülteleri belirli alanlarda uzman eleman yetiştirmezler yani diyelim ki iletişim fakültesi mezunu mezun olduğu zaman bir kameraman olarak mezun olmaz. Belki kameranın temellerini okuldan alır ama kamera kullanımı- nı ve uzmanlaşmayı sahada öğrenir. Çok ciddi bir şekilde Türkiye’de yetişmiş ara eleman açığı bulunuyor. Üniversitelerden mezun olan insan sayısı çok fazla ancak bakıyorsunuz muhasebe elemanı, kalıpçı, makine operatörü gibi birçok konuda yetişmiş eleman bulmak çok güç” diyor.

HEDEF FAKULTE OLARAK FAALİYET VERMEK
Kendilerine her yıl hem kara, hem deniz hem de hava alanında uzmanlaşmış eleman yetiştirmeyi hedeşediklerini ifade eden Ülgen, bu hedeşere kısmen de olsa ulaşmış bulunduklarını belirtiyor. Kendi iç hedeşeri açısından da öğrenim elamanlarının belli bir noktaya getirmeye çalıştıklarını ifade eden Ülgen, “Belki bu durumda yurtdışında olduğu gibi burada da okulumuzun bir fakülte olarak tanımlanması imkan dahiline girebilir.Artık lojistikte bir bilim dalı oluyor. Yine lojistiğinde uzun vadede alanımızın YÖK’te kabul edilen bir doçentlik alanı olarak kabul edilmesini istiyoruz. Lojistik alanında da uzmanlaşmış öğretim görevlileri yetişiyor. Biz bunlarla ilgili çalışmalar yürütüyoruz” diyor. Lojistiğin bir bilim dalı olarak yeni bir alan olduğu için ciddi bir literatür eksikliğ i barındırdığını ifade eden Ülgen, taşıma araçlarının standartların ilişkin yayın ve bilgileri sahip bulunulduğunu ancak lojistiğin işletmeciliği alanında Türkiye’de büyük yayın bulunmadığını ifade ediyor. Bu konuda araştırmacı ve yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin bu konuya ilgi duymalarının sağlanabilece- ğini ifade eden Ülgen, Yüksekokul’da ki bazı arkadaşların özellikle AB’ye uyumda lojistik sektörü ile ilgili çalışmalar yaptıklarını ve bu konudaki tezlerin kitaplaştırıldığında büyük bir eksikliğ in giderileceğini ifade ediyor.   SPOT: “ Türkiye’nin Avrupa ile Asya arasında İpek yolu üzerinde çok önemli bir yerde bulunduğunu söyleyen Ülgen, “Dolayısıyla Avrupa’dan Asya’ya, Asya’dan Avrupa’ya taşınacak bir takım ürünlerin taşınmasında Türkiye’nin çok önemli bir rolü bulunuyor. Türkiye hem üretici olarak hem de geçiş noktası üzerinde bulunması noktasında da önemli bir rol oynuyor. Bu geçiş noktalarının birçoğu Türkiye’nin deniz yolu ve kara yollarının üzerinde bulunuyor.”    

Prof. Dr. Hayri Ülgen İ.Ü Ulaştırma ve Lojistik Yüksekokulu Müdürü Lojistik okulu sektörün ihtiyaçlarından doğdu. Okul sektörün desteği ile kuruldu.