Avusturyalı wintec firmasıyla lisans anlaşması yapan model enerji, 30 milyon avroluk yatırımla ankara’da turkiye’nin ilk yerli ruzgar turbinlerini uretmeye başlıyor. halen yapımı devam eden fabrika, 2009 sonunda uretime hazır hale gelecek.



Rüzgar enerjisi tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de yaşanan enerji darboğazına bir alternatif olarak görülüyor. Hükümetin de teşviklerle desteklemeye başladığı sektör, Türkiye’nin ilk yerli rüzgar türbinlerini Model Enerji ile üretecek. Ankara’da 38 bin metrekarelik bir alanda fabrika inşaatına başlayan Model Enerji, ilk üretimini ise 2009 yılı sonunda yapmayı planlıyor. Ayda 8, yılda 100 rüzgar türbini üretmeyi hedeşeyen firma, bu proje için 30 milyon Avroluk yatırım yaptı. Model Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Güç İçelli alternatif enerji kaynaklarının bir ülkeyi daha az dışa bağımlı yaptığına değinerek, “Alternatif enerji kaynakları içinde rüzgarın şöyle bir özelliği var; Türbin dediğimiz şey sonuçta tek başına diktiğimiz ve tek noktada hava estikçe havadan para kazandığı nız bir olaydır. Yatırımın hayata geçiş süresi, yatırım maliyeti, belli bir kapasiteye kadar, güneşe ve hidrotermale göre çok daha düşük maliyetlidir” diyor.

MW BOYUTUNDA İLK SERTİFİKALI URETİCİ
Türkiye’nin megavat (MW) boyutunda sertifikalı olarak rüzgar türbini üreten ilk firması olduklarını söyleyen Model Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Güç İçelli, “Türkiye?de daha düşük güçlerde türbin üreten firmalar var. Ayrıca rüzgar türbininin belli parçalarını üreten tedarikçi boyutunda firmalarımız da var. Fakat bu parçaların hepsini tamamıyla kendi markasında ve ürettiği güç açısından da megavat boyutunda üreten bir firma yok” diyor. Türkiye’de sertifikasyonla üretim yapan firma olmadığına da değinen İçelli şöyle devam ediyor: “Sertifikasyonun önemi şurada ortaya çıkıyor: Rüzgar türbininde kullanılan ekipmanlar çok pahalı ve büyük ekipmanlar. Lisans sahibi yani enerji üreterek özel sektöre ve devlete elektrik satmak isteyen firmalar bu yatı- rımlarını finans kuruluşları aracılığıyla hayata geçirebiliyorlar. İşin içine bankacı lar girdiği zaman her şeyden şüphelendikleri için onlar bu makinelerin bir takım standartları sağlayabileceğine dair kendilerini garantiye almak ve emin olmak istiyorlar. Sertifikasyon işte bu noktada ortaya çıkıyor. Zira makine üreticileri bu belgelere dayanarak fonksiyon garantilerini verebiliyorlar. Yatırımcı, rüzgar çiftliği sahasında ölçümlerini ve gözlemlerini yapıyor. Hangi makineyi kullanırsa ne kadar enerji üreteceğini ve bu enerjiyi sattığında ne kadarlık bir gelir elde edeceğini hesaplıyor. Yatırım için ne kadarlık bir bütçeye ihtiyacı olduğ unu çıkarıp finansman kuruluşunun önüne belli bir resim koyuyor. O noktada finansör firma ‘Gerçekten bu rüzgar değerleri doğru mu? Doğru ekipmanla mı ölçülmüş? Kalibrasyonları tamam mı?’ gibi değerlendirmelerde bulunuyor. Bir dizi kontrolden sonra bütün olayı finanse etmeye karar veriyorlar. Bu açılardan baktığınızda dünyada belli kapasitelerde rüzgar türbini üreten, belli sayıda firma var. Bu firmaların hepsi uluslararası standartlara sahip ürünler üretiyorlar. Dünyanın kabul ettiği çok geçerli olan lisanslardan bir tanesi, Germanischer Lloyd sertifikasyonu. Bu sertifikasyona sahip ürünler gerek yerli, gerek yabancı pek çok finans kuruluşu tarafından kabul edilebiliyor. Bu özellikler önemli.” Yenilenebilir enerji sektöründe dünya liderleri arasında bulunan American Superconductor (AMSC) firmasının bir yan kuruluşu olan Avusturyalı Windtec’ten 1,6 - 2 ve 2,5 MW’lık ürünlerinin lisanslarını aldıklarını söyleyen Model Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Güç İçelli ürünlerinin en önemli farkının da bu olduğ unu söylüyor ve ekliyor: “Ürünümüzün farkı saatte ürettiği rüzgar enerjisi açısından megavat boyutunda büyük bir ürün ve Germanischer Lloyd sertifikası na sahip olması. En büyük farkımız bu. Bu anlamda bir ilkiz Türkiye’de.

” TURKİYE RUZGARI DUŞUK VE ORTA ŞİDDETLİ
Türkiye’nin bölgesel karakteristiği nedeniyle rüzgarın düşük ve orta şiddette estiğine de değinen İçelli, “Her ülkenin kendine has iklimsel, meteorolojik, demografik ve coğrafi bir takım özellikleri var. Bu özellikler ışığında da siz özellikle ona hitap edecek bir makine yaparsanı z, terzi tipi yaptığınız makine diğerlerine kıyasla daha verimli olur” diye konuşuyor. Türkiye’nin rüzgarlarının 12 aylık ortalamalarda genellikle, buna doğu, batı, kuzey, güney dahil 5 m/sn ile 10-12 m/sn arasında değiştiğini aktaran İçelli, “Yatırımcı olarak makine alıp rüzgar çiftliği kurduğunuz zaman, eğer çok büyük kapasiteli rüzgar türbinleri kullanırsanı z bu rüzgarda o türbinler kendilerinden beklenen performansı sergileyemezler” diyor. Türkiye’nin kendi şartları na özel terzi dikimi türbinlere ihtiyacı olduğunu ifade eden İçelli şöyle devam ediyor: “Bu durum çok yüksek güçlü türbinlerin verimli bir yatırım olmasının önündeki en önemli etkendir. Özel sektörümüzün yanıldığı nokta da budur. Büyük kapsamlı bir makine alıyorsunuz. Bu makine 14 m/sn bir rüzgarda saatte 3 MW üretiyor. Ancak bu türbini kurduğ unuz zaman eğer o rüzgar bir yıl içinde sadece 10 gün esiyorsa, yapılan yatırım çok daha uzun bir sürede kendisini amorti eder. Bu açıdan bakıldığında rasyonel bir iş yapmıyor oluyorsunuz. Çünkü büyük makine demek aynı zamanda çok daha büyük bir temel çalışması ve çok daha ağır bir makine kullanmak demektir. Yapılacak saha çalışması da eklendiğinde finansman ihtiyacı daha yüksek rakamların oluşmasına sebep olur. Bu yatırım yine kendini belli bir vadede öder ama daha düşük bir kar marjı bırakır yatırımcıya. Önemli olan doğru bir makine seçmektir. Rüzgarı nıza uygun ve yatırım maliyetinde en kısa sürede kendisini amorti edecek olan makineyi seçmeniz gerekir

AMERİKA’YI YENİDEN KEŞFETMİYORUZ
Ürettikleri türbinlerin 1,5 MW sınıfı hacmine sahip olmasına karşın çıkış gücünün 1,6 MW olduğunu belirten İçelli, “Makinenize özellikle kanat tarafında bir takım optimizasyon çalışmalarıyla ürettiğ i enerjide verim kaybını minimize edecek şekilde de bir tasarım kullanmanı z gerekiyor. İşin sırrı aslında burada. Biz Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. Biraz terzi dikimi bir iş yapıyoruz. Dünya geneline baktığınızda büyük üreticiler büyük makineleri daha genel olarak piyasaya sürüyorlar. Türkiye olarak biraz daha özel bir ürün istediğimiz için üretim bantları çok da bize yönelik olarak optimize edilmiyor” diyor. Ürün dı- şında, hizmet olarak da bir takım avantajları ve üstünlükleri olduğunu sözlerine ekleyen İçelli şöyle devam ediyor: “Rüzgar türbinleri faydalı ömrü uzun olan aletler. 20-25 yıl gibi sürelerden bahsediyoruz. Elbette ki sürekli çalışan dolayısıyla da sürekli bakım isteyen ürünler. Bunların bakım masraşarı, yedek parçaları, özellikleri yurt dışından gelecek ürünlerde dışa bağımlılığı uzun süreler devam ettirebiliyor. Yurt dışından bir üreticiden rüzgar türbini siparişi verdiğinizde, üretici bunları dünyanın çeşitli noktalarındaki tedarikçilerine yaptırıyor. Çünkü bir rüzgar türbini ortalana 300-500 parçadan oluşuyor. Bu parçaları tedarikçilerinden alıp, fabrikası nda topluyor ve size gönderiyor. Bu sürecin oluşturduğu maliyet ise alıcı ta rafından karşılanıyor. Ayrıca ürün ülkeye giriş yaptıktan sonra uygun olan yere dikimi yabancı firma tarafından yapı- lıyor ve bütün bunlar alt alta toplandı- ğında yine alıcı için büyük mali külfetler oluyor. Bu noktada biz çok ciddi rakibiz. Çünkü biz bu ülkede üretiyor olacağız ve ekibimiz de burada.” İçelli, hedeşerinin önümüzdeki 5 yıl içinde rüzgar türbini için gerekli olan tüm parçaları üretebilir kapasiteye gelmek olduğunu söylüyor. Sertifikasyonun zaman alan ve ciddi yatırımlar gerektiren bir süreç olduğuna da değinen İçelli, “Rüzgar türbinine parça üretmek çok da herkesin bildiği bir şey değil. Avusturyalı Windtec firmasından bir bedel ödeyerek bütün bilgileri satın aldı k. Tedarikçilerimizle de bu bilgileri paylaşıyoruz” diyor. Bütün bu uygulamalarla dünyada 3,5 yılı bulan türbin teslim sürelerini de düşürmeyi amaçladı klarını aktaran İçelli şöyle devam ediyor: “Enerjide Türkiye, Avrupa ve Amerika gibi dışa bağımlı. Ülkeler bu ba- ğımlılık ilişkilerini kırmak için yeni bir takım teşvikler ve politikalar geliştiriyorlar. Almanya 2012 yılına kadar ülkede üretilecek enerjinin yüzde 25’ini alternatif enerjiden sağlayacağını açıkladı ve bunu teşvik ediyor. Bu da türbin üreten firmaların üretim bantlarını dolduruyor. Oradaki firmaların temsilcileri bunlara sipariş geçmeye başlıyorlar. Bu fabrikaların kapasiteleri belli, o açıdan baktığınızda cebinizde paranız olsa bile beklemek zorundasınız. Böyle bir kuyruk var.

AYDA 8 TURBİN URETECEĞİZ
2009’un son çeyreğinden ve 2010’un başı ndan itibaren ayda 8 tane türbin teslim edebileceklerini belirten İçelli, “Yıllık üretim hedefimiz de 100 adet. Bunu 150 veya 200’e çıkarmak için çalışmalarımızı yaptık ama şimdilik 100 olarak deklare ediyoruz” diye konuyor. Devletin 7 yıl alım garantisi getirdiğini de sözlerine ekleyen İçelli şöyle devam ediyor: “Makinenin ömrü 20 yıl. Verimli bir yatırım 3-5 yıl içinde kendisini amorti ediyor. Kalan 15 ya da 17 yıl yatırımcının cebine para kalması anlamına geliyor. Türkiye’de enerjide yıllık ortalama yüzde 7 bir açıktan bahsediyorsak, böyle bir ortamda insanlar bir an evvel buna cevap verecek bir ürünü kullanmak isteyeceklerdir.” Şimdiden birkaç firma ile de irtibat halinde olduklarını aktaran İçelli, ürünlerine beklediklerinden fazla hatta yurt dı- şından bile talep olduğunu söylüyor. İçelli şöyle devam ediyor: “Özel sektörden ilgi görüyoruz. Hükümetimiz de bize destek veriyor. Enerji tarafında çok ciddi adımlar atıldı Türkiye’de. Lisans sahibi firmaların önündeki engeller kalktıkça ve prosedürler azaldıkça göreceksiniz Türkiye orta vadede daha az dı- şa bağımlı bir enerji politikası uygulayan ve enerjisini yurt dışına da satabilen bir duruma gelebilecek.” Tüm dünyada yaşanan küresel kriz ortamı nda, krizden çıkabilmek için enerjiye ihtiyaç olduğunu aktaran İçelli, “Akılcı hareket etmek ve kaynakları doğru kullanmak lazım” diyor. İçelli şöyle devam ediyor: “Rüzgar, gece-gündüz, yaz-kış esiyor. Bunu kaçırmamak lazım. Bunu geliştirdiğimizde Rusya’nın doğal gazını veya nükleer enerjiyi düşünmeyebilirsiniz. Alternatif enerji kaynakları doğal kaynaklarla sizi daha az dışa bağımlı kı- lacak şekilde elinizin altındayken bunun farkında olup, yasal zemini bunu doğru yönlendirmek lazım. Rüzgarın şöyle bir özelliği var: Türbin dediğimiz şey sonuçta tek başına dikti- ğimiz ve tek noktada hava estikçe havadan para kazandığınız bir olaydır. Yatı- rımın hayata geçiş süresi, yatırım maliyeti, belli bir kapasiteye kadar, güneşe ve hidrotermale göre çok daha düşük maliyetlidir.   SPOT: “ Windtec firmasının 1,6 - 2 ve 2,5 MW’lık ürünlerinin lisanslarını aldıklarını söyleyen Model Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Güç İçelli ürünlerinin en önemli farkının da bu olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ürünümüzün farkı saatte ürettiği rüzgar enerjisi açısından megavat boyutunda büyük bir ürün ve Germanischer Lloyd sertifikasına sahip olması. En büyük farkımız bu. Bu anlamda bir ilkiz Türkiye’de.””    


Güç İçelli Model Enerji Yönetim Kurulu Üyesi Hedefimiz önümüzdeki 5 yıl içinde rüzgar türbini için gerekli olan tüm parçaları üretebilir kapasiteye gelmek.