Ufuk Yercan ve Turgut Yılancı tarafından 1992 yılında İzmir’de kurulan Ege Proses, teknolojik tesisat ve proses alanında...

Ufuk Yercan ve Turgut Yılancı tarafından 1992 yılında İzmir’de kurulan Ege Proses, teknolojik tesisat ve proses alanında faaliyete başladı. İlerleyen yıllarda EPS strapor (köpük) konusuna ağırlık veren firma bugün itibariyle EPS prosesi ile ilgili tüm makine ve ekipmanların imalatının yanı sıra anahtar teslim EPS blok ve enjeksiyon kalıplama tesisleri üretimi de gerçekleştiriyor.

Ege Proses şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Firmamız yaklaşık 35 kişilik idari ve teknik kadrodan oluşuyor. Firma içinde teknik müdürlük şemsiyesi altında dizayn ofis, kaynaklı ve talaşlı imalat, proses ve otomasyon ile boyama ve estelasyon-test ekibi olmak üzere dört ana departman, iş gurubumuz var. Firmamızın ortaklarından Turgut Yılancı bu departmanı yönetiyor. Satış, pazarlama, yurt dışı ilişkileri, ihracat ve proje yönetimi gibi ticari konularla ise daha çok ben ilgileniyorum.

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Üretim faaliyetlerimizi, İzmir’in Menderes ilçesinde bulunan İTOB Organize Sanayi Bölgesindeki iki fabrikamızda eş güdümlü olarak gerçekleştiriyoruz. İlk fabrikamızda tüm teknik ve üretim birimleri tek çatı altında bulunurken fabrikalar arasında dizayn ofis, kaynaklı ve talaşlı imalat, proses ve otomasyon, boyama ve estelasyon ile test ekiplerini ayırdık. İkinci fabrikamızda daha çok finishing işleri olan proses, otomasyon, boyama, enstelasyon ve test işlerini gerçekleştiriyoruz. Her iki fabrikada toplam 4 bin metrekarelik üretim alanımız mevcut.

Satışını gerçekleştirdiğiniz ürün çeşitleri ve özellikleri nelerdir?

Üretim alanımızı EPS stropor tesislerine yönelik hammaddenin ürüne transformasyonunu sağlayan proses makine ve ekipmanları oluşturuyor. EPS kalıplama yani transformasyon sürecinde; blok ve şekil kalıplama olmak üzere iki ana metot söz konusudur. Blok kalıplama, hammaddenin ilk önce EPS boncuğa dönüştürülmesine sonra kürlenmesine, daha sonra ise blok halinde kalıplanarak bu blokların sıcak tel teknolojisiyle kesilip levha haline getirilmesine yöneliktir. Blok kalıplama daha çok izolasyon ve dekorasyona yönelik olduğu için inşaat sektörüne hitap eden malzemeler üretilir. Şekil kalıplama ise adından da anlaşılacağı üzere, şeklin kalıp vasıtası ile tayin edildiği ve piyasada EPS enjeksiyon olarak bilinen bir transformasyon sürecidir. Alüminyum kalıplar içinde şekillenen ürünler ambalaj, dekorasyon, izolasyon, inşaat başta olmak üzere akla gelebilecek onlarca sektöre hitap eder. Ege Proses olarak, bahsettiğim bu her iki üretim sürecinde kullanılan tüm makinelerin üretimini gerçekleştiriyoruz. Ayrıca yeni yatırımcılar için anahtar teslim yardımcı sistemleri ve eğitim ile know-how hizmetlerini bütüncül olarak sunuyoruz.

“TEYDEB PROJEMİZİ BAŞARIYLA SONUÇLANDIRIYORUZ”

Ürettikleri bütün makinelerin firmalarının dizayn ofisi çatısı altında gerçekleştirilen mühendislik faaliyetlerinin ürünü olduğunu söyleyen Ege Proses Genel Müdürü Ufuk Yercan, “Firmamızın hizmetleri, standart makinelerin yanı sıra, müşterinin özel isteğine göre geliştirilen makineleri de ihtiva ediyor. Bu anlamda üretim esnekliğimiz ve kabiliyetimiz çok geniş bir sahaya yayılıyor. Teknolojik esasları çok farklılık taşımamakla birlikte bir takım değişikliklerle Brezilya pazarı için ayrı, Avusturalya pazarı için ayrı makine modelleri üretebiliyoruz. Burada önemli olan nokta, çeşitli pazarların kendine has ürünlerini daha hızlı, daha kolay ve hesaplı imalini sağlayan otomasyon ve ekipmanları dizayn etmektir” dedi. Ege Üniversitesi Bilim-Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBİLTEM) ve Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ile birlikte çalıştıkları yenilikçi bir TÜBİTAK TEYDEB projesini bugünlerde sunmak üzere olduklarını belirten Yercan sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslında bu konuda çok geç kaldık, firma içindeki Ar-Ge çalışmalarını daha bilimsel formatlarda hazırlamamız gerekiyordu. Fakat firma hızla gelişirken her konuda aynı eşit gelişim sağlanamıyor. Sanıyorum bu projemizin arkasından 2016 yılında en az iki yeni projemiz daha olacaktır.”

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz?

Açıkçası bu konuda bilinçli ve şanslı bir firmayız. 2011 yılından bugüne; üniversiteden emekli, teknik konularda yıllarca ders vermiş değerli hocamız Hamit Berber, firmamızın üretim metotları, kalite kontrol, personel eğitimi ve kurumsallaşma hususlarında danışman ve öğretmen olarak hizmet sunuyor. Firmamızda eğitim, gelişim ve kalite çerçevesinde devamlı bir devinim söz konusudur. Bu konuda çok kısa zamanda ciddi bir mesafe kaydettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim.

Ulusal ya da uluslararası fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz?

Firmamız 2009 yılında belirlediği yurt dışına açılma hedefi doğrultusunda ilk olarak 2010’da dünyanın en büyük plastik fuarı olan K-2010 Fuarına katıldı. Bu konuda ülkemizde EPS makine üreticisi olarak bir ilkiz. Daha sonra katıldığımız K-2013 Fuarında daha büyük bir alanda, büyük bir dik tip blok makinesi sergiledik. Tabii ki bütün büyük Alman, İtalyan, Avusturyalı makine üreticileriyle aynı holde makine sergilemek, cesaret ve güven gösterisiydi. Ülkemiz adına bir ilk olan bu girişim aynı zamanda bir milli katılımdı. Üç yılda bir düzenlenen bu fuar dünyanın her tarafından gelen EPS fabrika-tesis sahiplerinin, fabrika teknik müdürleri ve teknik personelinin buluşma yeridir. Eksiksiz yeni yatırım amacıyla ve kapasite artışları ile teknik değişimleri- yenilikleri görmek için fuara gelen ziyaretçiler firmamızın çalışmalarından etkilenerek bizi tanımış oldu. Almanya’nın Düsseldorf şehrinde düzenlenecek K-2016 Fuarına da katılacağız. Fuar takvimimiz K Fuarları ile sınırlı değil. 2011 yılından bugüne hemen her yıl ABD, Brezilya, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve İtalya’da düzenlenen; EPSMA-EXPO EPS Exhibition, BRASIL PLAST, INTERPLAST, ARABPLAST ve PLAST Milano fuarlarını devamlı takip ediyoruz. Bu yıl, dış pazarlara çok açık ve ilgi çeken bir organizasyon olan EURASIA Plast Fuarına da katılıyoruz. EURASIA Plast 2015, firmamızın 2005 yılından sonra katıldığı ilk yerli fuar olacak. EURASIA Plast Fuarının uluslararası bilinirliğe kavuşması bizim de katılım kararı almamızda oldukça etkili oldu.

Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?

Çok baskın olmamakla birlikte oldukça yaygın bir pazarımız var. Bugün itibariyle dünyanın beş kıtasında makinelerimiz çalışıyor. Hareketli duvar özelliği olan dik tip vakumlu blok kalıplama makineleri, standart vakumlu dik tip blok makineleri, batch tip şişirme makineleri, sürekli tip kesme hatları, enjeksiyon makineleri, anahtar teslimi blok ve enjeksiyon kalıplama tesisleri olmak üzere ürün gamımızın tümünde ihracat gerçekleştiriyoruz. Brezilya, Fas, Cezayir, Mısır, İsrail, Arnavutluk, Rusya, Ukrayna, Körfez Ülkeleri, Pakistan, Azerbaycan, Avustralya makinelerimizi ihraç ettiğimiz başlıca ülkeler arasında yer alıyor. Uzmanlık alanımızda hemen hemen tüm dünyada çok yaygın üretim yapılmasına rağmen firmamız her geçen gün ihraç pazarlarını ve bu pazarlarda çalışan makinelerinin sayısını artırıyor. Son dönemde Güney Amerika, Kuzey Amerika ve Afrika da potansiyel pazarlar olarak öne çıkıyor.

İhracat konusunda yaşadığınız sorunlar var mı? Mevcut problemlerin çözüm yolu sizce nedir?

Öncelikle Eximbank kredilerinin taahhüt sürelerinin uzatılmasının ihracatı olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. İhracatımızı artırma noktasında gerçekleştirdiğimiz iş gezilerindeki masraf dosyalarının geri dönüşlerinin çok geç yapılması ve devamlı bir şüphe içinde incelenmesi motivasyonumuzu zedeliyor. Fakat fuar katılımları konusunda sağlanan teşviklerin olumlu katkı sağladığına inanıyorum. Bu noktada bana göre, her firmanın iki-üç yılda bir olmak üzere bazı fuarları ana fuar olarak belirlemesi ve bu fuarlara özel bazı masrafların (dekor ve özel makine sunumu yapmak) daha kapsamlı ve yüksek oranlı karşılanması, hedefe uygunluk açısından ülkemiz adına daha verimli sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Biz firma olarak bir fuar ve pazarlama politikası belirledik. Tabii ki bu politikayı yaptığımız hatalardan ve/veya edindiğimiz tecrübeler neticesinde oluşturduk. Bu çerçevede yetkili resmi merciiler, ihracatçı firmalara görevlileri aracılığıyla daha bilinçli hedefler belirleme noktasında katkıda bulunabilir.

Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda?

Açıkçası bazı konularda sıkıntı olduğunu düşünüyorum. Makinenin temel malzemesi olan metal konusunda rakiplerimize göre avantajdan ziyade dezavantajımız var. Ayrıca kullandığımız komponentler dünyanın en iyi markaları olmak zorunda. Bu durum da dışa yani yabancı markalara bağımlı bir makinecilik pratiği oluşturuyor. Vakum pompalarımız haricinde tüm otomasyon, hidrolik-pnömatik komponentlerimiz yabancı markalara sahip. Bu ürünleri ne kadar uygun şartlarda alıp-alamadığımız da ayrı bir konu. Tüm bunların yanında en büyük sıkıntımız ise yetişmiş kalifiye elemana duyduğumuz ihtiyaç. Makineciler olarak bizlerin üretim gücüne ülkemizdeki meslek liseleri gerçek bir kaynak olamadığı takdirde işimiz çok zor. Çünkü mevcut elemanlar yetersiz. Devamlı olarak kaynakçı, montajcı, makineci, enstelasyon ustaları, kalfaları yani işçi ve teknik eleman arıyoruz. Bu açıdan bakıldığında Türkiye makine sektörünün geleceği ne yazık ki puslu görünüyor. Eğer bir günde 10 mühendis iş başvurusu yapıyor fakat 10 günde bir kaynakçı bulunamıyorsa söyleyecek pek fazla bir şey kalmamış demektir.

Firmanız açısından 2014 yılı nasıl geçti ve 2015 yılına dair beklentileriniz nedir?

Yurt içi pazarda bizim açımızdan 2012 yılından bu yana ciddi bir durgunluk söz konusu. Fakat 2014 yılının son çeyreğinde başlayan yurt dışı kaynaklı hareketlilik 2015’te de devam ediyor. Çok büyük bir firma olmadığımız için bizim rüzgarımız tüm dünyayı temsil etmeyebilir. Ama şurası gerçek ki, 2010 yılında başlayan yurt dışı tanıtımlarımız yeni yeni meyvelerini veriyor. Bu noktada makine imalatçılığının ve bilhassa ihracat ayağının çok zor bir iş dalı olduğu söylemek isterim. Her ihracatçıya saygımız var ama makine ihracatı yapmak çok ciddi bir süreç. Bence hükümetlerimiz makine üretimi ve ihracatı konusunu ciddi biçimde mercek altına alıp incelemeli.

“AMACIMIZ SEKTÖRÜN EN BÜYÜK AKTÖRLERİNDEN BİRİ OLMAK”

EPS stropor sektörüne makine-kalıp imal ve temin eden, anahtar teslim tesisler kuran, bu alanda mühendislik hizmeti veren, müşterilerine hammadde sağlayarak danışmanlık hizmeti sunan bir işletmeler topluluğu olarak hizmet ve ürünleriyle en yüksek kaliteyi sunduklarını belirten Yercan sözlerini şöyle sürdürdü: “Ege Proses’in gelecek hayali, cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 2023 yılında dünyanın altı kıtasına makine ve tesis ihraç eden, ülkemizin en büyük, dünyanın en saygın EPS sektörü aktörlerinden biri haline gelmektir.”

Ege Proses olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Fuar ve tanıtım yardımlarını küçümsemiyorum fakat masrafların yüzde 50 oranında karşılanmasına rağmen bize düşen diğer yüzde 50’lik kısmı alt alta toplandığınızda çok yüksek rakamlar ortaya çıkıyor. Ortalama büyüklükteki bir K Fuarının maliyetinin yaklaşık 80 bin euro. Bu rakamın her kalemi masraf sayılmadığı için ancak bunun 30 bin euroluk kısmı geri döndüğünde, firmaların karşılaması gereken tutarın ne kadar ciddi büyüklükte olduğu görülüyor. Bu çerçevede fuarlara katılım firmaların büyük oranda kişisel çabalarının sonucunda gerçekleşiyor. Daha etkin yürütülecek sanayi-üniversite işbirliği süreci, daha çok Ar- Ge projesi, kalifiye eleman sayısını yükseltmeye yönelik çalışmalar ve fuar ile diğer tanıtım teşviklerinin artışının sektörü olumlu olarak motive edeceği kesindir.