Firmalarının Özhan Pak tarafından çeşitli idealler gözetilerek kurulduğunu ifade eden Paksan Makine Genel Müdürü...

Firmalarının Özhan Pak tarafından çeşitli idealler gözetilerek kurulduğunu ifade eden Paksan Makine Genel Müdürü Serdar Can, “Özhan Pak, Bursa Tophane Sanat Okulunu bitirdikten sonra, Almanya’ya giden ilk işçi gurubunda yer alıyor. Orada bir süre çalıştıktan sonra, Türkiye’de olmayan makineleri üretme fikriyle dönüp Paksan’ın temellerini atıyor. Küçük bir atölyede faaliyete başlayan Paksan, bugün Türkiye’nin gözde tarım makineleri üreticilerinden biri haline gelmiş durumda. 1970 yılında kurulan firmamız elektrik merdivenleri, taş kırma makineleri, seramik kurutma fırınları gibi boyutunu zorlayan işlerle tırmanışa başlayarak 1991 yılında da bugünkü asıl faaliyet konusunu oluşturan balya makineleri üretimine yöneldi” dedi.

Paksan Makina şirket yapılanması hakkında bilgi verir misiniz?

Firmamız Ar-Ge, planlama, satın alma, üretim, satış-pazarlama, mali işler bölümlerinden oluşan bir organizasyon yapısına sahip. Bu noktada özellikle Ar-Ge’nin, bizim için en önemli fonksiyonların başında geldiğini önemle vurgulamak isterim. Paksan’ın kuruluş ideali olan Türkiye’de olmayan makineleri yapma prensibi ilk günkü heyecanıyla devam ediyor.

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Üretim tesislerimiz firmamızın faaliyete başladığı ilk yıllardan sonra yavaş yavaş büyümeye başladı. Bugün itibariyle Balıkesir’in Bandırma ilçesinde 2010 yılında hizmete aldığımız ve her geçen gün son teknolojiyi adapte etmeye çalıştığımız fabrikamızda üretimimizi sürdürüyoruz.

Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi veriri misiniz?

1991 yılından bu yana balya makinesi üretimi konusuna yoğunlaşmış durumdayız. Bu alanı; hayvan yemi hazırlama işi çerçevesinde gerekli malzemeyi tarladan toplayıp, taşıma, istifleyip saklama noktasında faydalı olacak makineler olarak tanımlayabiliriz. Pazar lideri olduğumuz küçük balya makinelerine ek olarak Türkiye’deki ilk büyük prizmatik balya makinesi üretimini de gerçekleştirdik. Balyalamanın bir başka alanı olan prizmatik silaj paketleme makineleri de üretiyoruz. Rulo balya makineleri ve sarıcıları henüz üretim planımızda değil fakat yakın gelecekte bu makinelerin üretimiyle ilgili de çalışmalarımız var. Balya makinelerimiz müşteri taleplerine göre çeşitli ebat ve işlevlerde üretiliyor. Kalite konusundaki hassasiyetimiz dolayısıyla makinelerimizde kullanılan parçaların tamamına yakını fabrikamızda yapılıyor. Balyalama makinelerine ek olarak, uzun yıllar sonra 2014 yılında tekrar toprak işleme amaçlı kullanılan dik bıçaklı frezelerin üretimine başladık. Bunlar nispeten yüksek çekiş gücü isteyen ama verim artırıcı toprak hazırlık makineleridir.

“MAKİNE MODELLERİMİZ İSİMLERİNİ DENİZ CANLILARINDAN ALDI”

Türkiye’nin ilk büyük kare balya ve prizmatik silaj paketleme makinesini tarım sektörüne kazandırdıkları için mutlu ve gururlu olduklarını belirten Paksan Makina Genel Müdürü Serdar Can, “Makinelerimize deniz canlılarından isimler seçiyoruz. Balya makinelerimizin modellerinden birinin adı Yunus. Yeni geliştirdiğimiz Orkinos adlı büyük kare balya makinemiz; yoğunluğu yüksek, dayanıklı, maliyeti düşük balyalama işlemi gerçekleştiriyor. Bu makinenin üretimi Türkiye’de ilk kez firmamız tarafından yapıldı. Bu durumun önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yıl içinde kısa süre kullanılan ithal makineler bozuldukları takdirde yedek parça servis sıkıntısı yüzünden zaman kaybına neden oluyor. Beklemeyle geçen her dakika ekonomik kayıptır. Neredeyse tamamı yerli olarak üretilen Orkinoslar yedek parça ve servis yönünden kullanıcılar için mükemmel makinelerdir. Bu ürünümüze ek olarak 2012-2013 yıllarında TÜBİTAK projesi kapsamında ürettiğimiz prizmatik silaj paketleme makinemiz Ahtapot; paslanmaz çelikten sıkıştırma odası ile 30 tonluk mükemmel sıkıştırma, kare paketleme formu, yüzde 20’lik nakliye avantajı-kolay nakliye, düşük enerji tüketimi ve bütünleşik otomasyona sahip olması gibi özellikleri sayesinde yine Türkiye’de bir ilk ve tescilli ürün olduğundan alternatifi de yok. Sarımda, file kullanılmadığından benzer işi yapan yuvarlak formlu makinelere göre ayrıca daha ekonomiktir. Ahtapot, hayvancılık sektörü açısından önem taşıyan yemlik malzeme, küspelerin paketlenmesinde kullanılır. TÜBİTAK desteğiyle başarıyla tamamladığımız Ahtapot’a, ticari boyut kazandırarak ihracat gerçekleştirdik” dedi.

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür faaliyetler gerçekleştiriyorsunuz?

Genellikle işbaşı eğitime önem veriyoruz. Meslek lisesi ve üniversitelerden düzenlemelerin elverdiği kadar öğrenciye iş verip mesleki gelişimlerine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. İŞKUR’un işbaşı eğitim kurslarına destek oluyor ve bizler de işverenlere sağlanan faydalardan yararlanmaya çalışıyoruz. Bunun yanı sıra her çalışanımız işiyle ilgili özel eğitimler alıyor. Büyük şehirlerdeki gibi geniş bir insan kaynağı havuzu yok. Sağlanan eğitimler, çalışanlarımızın performanslarının yükselmesine yardımcı oluyor.

Ulusal ya da uluslararası fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız için öneminden bahseder misiniz?

Paksan Makina olarak sektörümüzle ilgili olarak yurt içi ve yurt dışında düzenlenen fuarları oldukça önemsiyor ve bu organizasyonlar içinde yer alıyoruz. Yurt içinde düzenlenen uluslararası ihtisas fuarlarına her yıl düzenli olarak katılıyoruz. BurTarım, Konya Tarım ve Avrasya Tarım fuarları sektörümüzde ses getiren ve hem ülkemizde hem de dünya çapında takip edilen fuarlar. Firma olarak biz de bu fuarların aranan katılımcılarından olduğumuzu düşünüyoruz. Ayrıca Paksan bayileri de yetkili olduğu alanlarda düzenlenen bölgesel fuarlara makinelerimize yer vererek katılıyor. Türkiye’de tarım makineleri ile ilgili fuar ve organizasyonlarda Paksan Makina’ya sıklıkla rastlayabilirsiniz. Yurt dışında düzenlenen ve tarım sektörü açısından önem taşıyan EIMA (İtalya ), SIMA (Fransa) ve Agritechnica (Almanya) Fuarları da katıldığımız ve takipçisi olduğumuz organizasyonlar arasında yer alıyor. Temel olarak yurt içi fuarlar, yeniliklerimizi ve firmamızın üstün taraflarını müşterilerimizin kendi gözleriyle görmesi açısından önem taşıyor. Yurt dışı fuarlarsa ihracat olanakları sunması bakımından gayet değerli. Paksan olarak bu faaliyetlerimizin çok faydasını gördüğümüzü söylemeliyim.

Firmanızın ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?

Önceki yıllarda bir elin parmaklarını geçmeyen ihracat sayımız, son üç yıldır tırmanışta ve satışlarımız her yıl katlanarak artıyor. Küçük balya makinelerimize gösterilen talep diğer ürünlerimize göre daha yoğun. Fakat yavaş yavaş o makineleri de ihraç ediyoruz. Latin Amerika‘dan Çin’e kadar uzanan geniş bir yelpazede ürünlerimizi müşterilerimizin beğenisine sunuyoruz. Afrika ve Doğu Avrupa ülkeleri başlıca ihracat pazarlarımız ve bu lokasyonlarda daha çok ilerlemeyi planlıyoruz.

İhracat konusunda yaşadığınız problemler var mı? Mevcut problemlerin çözüm yolu sizce nedir?

Temel olarak çiftçilere satılan makinelerde tahsilatlar normalden uzun vadelidir. Çünkü çiftçi hasattan hasada ödeme yapmak ister. Bu durum da çiftçilere malzeme satanlara yansır. Uluslararası satışlarda da önemli bir sorun olarak aynı olay söz konusu. Alacak sigortalarının daha uzun vadeli olmasına ihtiyacımız var. Kimi ülkelere giriş süreleri uzun ama bu bizden çok o ülkelerin prosedürleriyle alakalı. Bence tarım stratejik bir sektör.

Türkiye tarımsal üretim açısından büyük bir ülke. Aynı zamanda bu alana dünya çapında hizmet edecek sanayinin gelişmesi açısından da önemli bir potansiyel barındırıyor. Bu anlamda merkezi bir rol oynayabiliriz. Düşünün, Çin dünyaya makine satıyor ama bizim en önemli ihracat alanlarımızdan birisi. Tarım makineleri sektörümüzün küçük işletmeler seviyesinde olması uluslararası ticaret ve rekabet açısından bir engel. Devletimizin destek uygulamaları yerinde ancak tarım, hayvancılık ve bununla ilgili endüstri için biraz daha kapsamlı destek gerekli. Avrupalı rakiplerimizin önüne ancak bu şekilde daha kolay geçebiliriz.

 

Türkiye makine üreticiliği bakımından sizce ne durumda?

Yurt dışındaki müşterilerimizin de sıklıkla ifade ettiği üzere, 10 yıl öncesine göre çok büyük ilerleme kaydettik. Son dönemde geliştirdiğimiz makinelere bakarak Avrupa ile aramızdaki farkın gittikçe kapandığını söylemem gerekiyor. Artık sıra pazarlama ve satış sonrası hizmetlerin geliştirilmesine geldi. Bir makineyi satmak önemli değil; müşterinin bu makineyi başkalarına tavsiye etmesini sağlamalıyız.

“2014 YILINI BÜYÜMEYLE KAPATTIK”

Hasada yönelik makineler üreten bir firma olarak 2014 yılında yaşanan olumsuz hava koşullarının yarattığı kuraklık gibi nedenlerle genel olarak bir gerilemenin söz konusu olduğunu belirten Can, sözlerini şöyle sürdürdü: “2014 yılını bu olumsuz tabloya rağmen büyümeyle kapattık. 2015 yılı kendi içinde başka bazı zorlukları taşıyor. Seçimler belli bir durgunluğa sebep oldu ve Ramazan Ayı bizim hasat mevsimimizle birlikte başladı. Bu durum da genellikle kendi içinde bir durgunluk oluşturuyor. Ayrıca devlet bu yıl mekanizasyon desteklerini uygulamadan kaldırdı. Fakat tüm bunlara rağmen 2015 yılını aynı seviyede kapatmak için çabamızı sürdürüyoruz.”

Sektöre bakıldığında size göre en büyük sorun nedir?

Tarım arazilerinin miras nedeniyle parçalı ve dağınık yapısı Türk tarımının en büyük sıkıntılarından biridir. Tarlaların bölünmemesi için çeşitli düzenlemeler yapılıyor ama büyük tarla boyutlarına ulaşmak biraz zaman alacak. Bu, başlı başına sektörü küçük makine üretimine motive ediyor. Tarlalarda teknolojik olarak eski makinelerle çalışılması da ayrı bir sorun. Bu alandaki teşviklerin önemli etkileri oldu, makine ekipmanların yenilenmesi sonrası verimlilik artışları sonuçlara yansıdı. Ama devletimiz 2015 yılında bu desteklerin makine ve ekipmana yönelik olanlarını sonlandırdı. Bu durum ilerleyen yıllarda ters yönde bir etki yaratabilir. Öte yandan çiftçilerimiz hep borçlu konumda olduğu için bu durum satın alma kararlarını etkiliyor.