Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumlardan biri olan Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneğinde (ENOSAD), bayrak değişimi yaşandı.

Makine Sanayii Sektör Platformu (MSSP) üyesi dernek, birlik ve diğer sektörel kurumlardan biri olan Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneğinde (ENOSAD), bayrak değişimi yaşandı. Dr. Hüseyin Halıcı başkanlığında oluşturulan yeni yönetim kurulundan son dönem çalışmaları, hedefleri ve beklentileriyle ilgili bilgi aldık.

Kısaca sizi tanıyabilir miyiz? Sektörel örgütlerde üstlendiğiniz görevler hangileridir? ENOSAD’ın Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenme sürecinizden bahseder misiniz?

Yıldız Üniversitesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümünden 1990 yılında mezun oldum. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik Haberleşme Bölümünde yüksek lisans ve doktora eğitimimi tamamladım. Türk Telekom’da dört yıllık çalışmanın ardından, 1994 yılında Halıcı Elektronik firmasını kurduk. Halen şirketin genel müdürü olarak görev yapıyorum. ENOSAD’da 2009-2013 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği, 2013-2015 yılları arasında ise genel sekreterlik görevini üstlendikten sonra bu yıl yönetim kurulu başkanlığına seçildim.

ENOSAD’ın sektörünüz açısından önemi nedir? Derneğinizin öncelikli görevleri, misyonu ve vizyonuyla ilgili bilgi alabilir miyiz?

Otomasyon sektörü, genel endüstriden demir çeliğe, petrokimyadan suya, kağıttan enerjiye, inşaat, çevre gibi akla gelen tüm sanayi kollarına hizmet eden ve çok geniş bir yelpazeye sahip bir sektördür. Bu sektörlerin gelişmesi otomasyon sektörünün gelişimi ile orantılıdır. Dolayısıyla ülke sanayisinin gelişimini etkileyen bir sektörün tek derneği olması sebebiyle ENOSAD önemli bir misyon üstleniyor. Endüstriyel otomasyon ve endüstriyel proses kontrol alanında faaliyet gösteren, ileri teknolojiler üreten ulusal ve uluslararası menşeli firmaları bir çatı altında toplayarak sektörün birlikteliğini ve uluslararası rekabet gücünü artırmak, sektörün dış pazarlara açılması ve uluslararası alanda iş yapma olanaklarının artırılmasına yönelik çalışmalar yapmak, sektörün sorunlarına çözüm üretebilmek, sektör içi hizmet ve çalışma standartlarını oluşturmak, bilgi ve birikimi paylaşmak, sektör içi eğitimi yaygınlaştırmak, üniversite- sanayi işbirliği çerçevesinde üniversite kurumlarıyla sektör arasında köprü görevi oluşturmak, kamu ve sivil örgütler nezdinde sektörü temsil etmek, benzer yabancı dernekler ile işbirliği sağlamak amaçlarıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kurulduğumuz tarihten itibaren ilgili kamu otoritesine ve siyasi partilere sektörün ve derneğin tanıtımı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesindeki Elektrik ve Elektronik Sanayi Teknik Komitesi (ELTEK) ve Makina Teknik Komitesinde (MAKTEK) yer alınması, çeşitli kamu kurumları ve meslek odaları ile ilişkilerin güçlendirilmesi, benzer dernek ve birlikler, üniversiteler, teknik ve meslek liseler ile işbirliği, büyükelçilikler ve ticaret ataşeliklerine dernek ve üyelerinin temsili, yurt içi ve yurt dışı sektörel fuarlara katılarak üye firmalar ve derneğin bilinirliğinin artırılması gibi faaliyetlerde bulunarak derneğin amaçları doğrultusunda çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizin kalkınmasında temel alanlardan biri kabul edilen endüstriyel otomasyonun tek başına bir sektör olabilmesi için çalışmalar yapmak ise başlıca hedeflerimiz arasındadır.

Yönetim Kurulu olarak görev süreniz içinde izleyeceğiniz bir yol haritanız var mı?ENOSAD’ın kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri neler olmalıdır?

Sektörün tek ve en önemli sivil yapılanmasıyız. 2015 yılının Mayıs ayında yapılan genel kurulumuz ile yeni bir yönetim oluştu. Yönetim olarak 2015’te ve sonrasında kat etmemiz gereken çok yol var. ENOSAD olarak yeni binamıza taşındık. Bu yerimizde bir seminer salonumuz bulunuyor. Salonu eğitim ve benzeri faaliyetler için kiralayarak derneğimize gelir kazandırmak istiyoruz. 100 civarında üyemiz var. Bu sayıyı artırmamız gerekiyor. Siyasi erkle ile daha yakın ilişkiler kurmaya çalışacağız. Ülkemiz için elimizden gelenin en iyisini yapmak için uğraşıyoruz. Türkiye’nin zaman içinde özellikle endüstriyel üretim açısından daha iyi yerlere geleceğini umuyor ve diliyoruz. Ülkemiz çok zengin kaynaklara sahip. Bunların aktif ve verimli kullanmanın yollarını bulmayız. Endüstriyel otomasyonun devlet tarafından özel olarak desteklenmesi gereken bir alan olduğunu düşünüyoruz. Dünya ile rekabet edebilmemiz için endüstriyel otomasyonun yeni bir sektör olarak ele alınması ve kabul edilmesi gerekiyor. Akıllı fabrikalar, akıllı sistemler yapmamızın hem devlette hem üretim sektöründe sağlayacakları konusunda farkındalık yaratmamız, bilinç oluşturmamız gerekiyor.

Endüstri 4.0 kavramını 2014 yılında yaptığımız 1. Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre ve Sergisinde Türkiye kamuoyuna tanıttık. Ancak Endüstri 4.0 kavramını kavramaktan öte uygulayan bir ülke olmamız gerekiyor. Bunun için dernek olarak elimizden geleni devlet kurumlarını ve hükümeti yanımıza alarak yapmak hedefindeyiz. Endüstri 4.0’ın bir devlet politikası olarak ele alınması imalat sektörümüzün geleceği için çok önemlidir. Bu konuda ENOSAD danışman ve yönlendirici rol üstlenmeye hazırdır. Ayrıca 2016 yılında 2. Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre ve Sergisini gerçekleştirmek istiyoruz.

Sektörünüzün gelişebilmesi için ivedilikle atılması gereken adımlar ve çözüm bekleyen sorunları nelerdir?

Günümüzde artık rekabet ve sürdürülebilir bir başarı sağlamak için teknolojiyle otomasyona dayalı üretim kaçınılmaz bir hal aldı. Ancak ve ancak insandan bağımsız üretim ve sanayi hedefi olan firmalar sektörde başarılı olabilirler. Dolayısıyla Türkiye sanayisine dünyadaki otomasyon sistemlerini uygulamak durumundayız. Yurt dışı çözümler, ilk yatırım ve bakım açısından maliyetlidir. Lokal çözümler olmadan gerekli adaptasyon ve sistemlerin geliştirilmesi çok zordur. Bu nedenle ileri teknoloji otomasyon çözümlerini sunacak bir yapılanmaya geçişimiz teşvik edilmelidir. Diğer yandan küçük ve orta ölçekli şirketlerin piyasadaki rolü çok önemlidir. Artık küçük şirketler dünyada olduğu gibi Türkiye’de de uzun zaman dilimlerinde yaşayamıyor. Biri başlıyor biri bitiyor. Küçük şirketlerin birleşmesi ve daha fonksiyonel bir yapıya bürünmesi zorunluluktur. Bunun mutlaka teşvik edilmesi gerekiyor. Küçük şirketler birbiri ile rekabet etmekten iş yapamıyor. Karlılıkları çok düştü. Karlılık düştükçe de yaşama periyotları düşüyor. İkinci nesile geçen şirketler parmakla gösterilecek kadar az. Türkiye’de şirketlerin ömrü 10 yıl bile sürmüyor. Rakamlar çok ürkütücü. Herkes ben bu işi biliyorum diyerek bir şirket kuramamalı. 10 yıl sonrasını planlayan şirket sayımız çok az. Küçük şirket meselesini Türk endüstrisi ve siyasi erk bir an önce ele almalı. KOBİ tanımlı otomasyon şirketlerinin ortak hareket etmeleri ve inovasyona dayalı ortak projelerle yurt dışı pazarlara (özellikle Avrupa dışında Rusya, Latin Amerika ve Asya gibi) açılmaları konusunda destek bulmaları bir miktar rahatlama yaratabilir.

İnsandan bağımsız üretim ve sanayi hedefinde olan firmalar ve bu firmalara proje geliştirerek çözüm sunan şirketler için mühendislik, teknisyenlerin istihdamı giderek daha önemli bir hal alıyor. Çünkü kalifiye ve gelişen teknolojiye ayak uydurabilen mühendis ve teknisyen bulmak tüm dünyada firmaların en önemli sorunları arasında. Bunun için personel bulmak, çalıştırabilmek, faydalanabilmek ve firmada tutabilmek çok ama çok önemlidir. Ayrıca çözümü çok zor olmakla beraber, haksız rekabete karşı mutlaka önlem almak zorundayız.

Sivil toplum yapılanmalarının karar vericiler üzerinde etkinliğini artırabilmesi için kimlere ne tür görevler düşüyor?

Sivil toplum yapılanmalarının karar vericiler üzerinde etkinliğini artırabilmesi için en önemli görev sivil toplum yapılanmalarına düşüyor. Bizler kendi alanlarımızdaki sorunlara odaklanıp onları karar vericilere en yalın ve başka konulara sapmadan anlatmalıyız. Sorunlarımızın çözümü için Türkiye’nin ortak çıkarı göz önüne alınarak çözümler üretilmeli böylece karar vericilerin işlerini kolaylaştırmış oluruz. Diğer taraftan medya çok önemli bir araç olup, görevini eksiksiz yapmalıdır.

Üyelerinize yeni dönemde tavsiyeleriniz neler olur?

Üyelerimize öncelikle yüksek moralle ve geleceğe umutla bakmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü endüstriyel tesisler, fabrikalar, akıllı binalar başta olmak üzere genel olarak sanayi için otomasyon artık kaçınılmazdır. O yüzden iş potansiyeli en yüksek sektör olduğunu çok rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak elbette bu potansiyeli değerlendirebilmek için firmalarımızın da hazırlıklı olmaları gerekiyor. Haksız rekabet ve personel sorunlarının çözülmesi halinde, firmalarımız ülkemiz ve dünya otomasyon sektöründe önemli bir oyuncu olabilir. Bu potansiyel firmalarımızda fazlası ile mevcuttur. Sektörümüzde bölünme ne yazık ki çok fazla. Çok küçük ölçekli firma var ve bu durum sektörü çok olumsuz etkiliyor. Farklı küçük otomasyon şirketlerinin bir araya gelerek daha büyük işlere aday olmalarını sağlamak model olabilir. Bu hedef doğrultusunda birleşmeler yaşanmalı. Çok zor olduğunu biliyoruz. Kültürümüze de pek uygun değil. Yine de bir yol bulunmalı ve bunu başarmalıyız. Dernek olarak bunun bilincinde firmalara bu konuyu aşılıyoruz. Farklı olmak ve bu farklılığı sanayimize anlatmak için çalışmalar yapıyoruz.

Eklemek istedikleriniz?

Türkiye hem jeopolitik açıdan çok önemli bir konuma, hem de genç ve dinamik iş gücü kaynağına sahip. Globalleşen dünyada firmalarımızın da global düşünmesi gerekiyor. Teknolojiye dayalı bir sektör olmamız nedeniyle sürekli gelişmeye açık olmalıyız. Aksi halde başarılı olmamız mümkün değildir.