19. yüzyıldaki İlk Sanayi Devrimi makineleşmeyi, 20. yüzyılın başındaki 2’nci Sanayi Devrimi elektriği ve seri üretimi, 1980’lerde başlayan 3’üncü Sanayi Devrimi ise yazılım ve otomatik...

19. yüzyıldaki İlk Sanayi Devrimi makineleşmeyi, 20. yüzyılın başındaki 2’nci Sanayi Devrimi elektriği ve seri üretimi, 1980’lerde başlayan 3’üncü Sanayi Devrimi ise yazılım ve otomatikleşmeyi getirdi. Bugün ise “otomasyon”un karşılığı olarak kullanılan Endüstri 4.0’dan söz ediyoruz. “2’inci Makine” veya “Robotlar Çağı” olarak da anılan bu dönemde, makinelerin akıllanmasının ve istihdamın insandan makinelere geçişinin tamamlanması öngörülüyor. Endüstri 4.0 bu yıl 46’ncısı düzenenlenen Dünya Ekonomik Forumu’nun da gündemindeydi.

Endüstri 4.0’ı oluşturan teknolojiler istihdamı, iş kalitesini ve eşitliği destekleyecek bir güç olarak kullanılabilir mi, yoksa küresel siyasi irade yetersizliğine dev teknoloji firmalarının ve küresel danışma şirketlerinin teknolojiyi satma hevesinin de eklenmesiyle insanlığı küresel ölçekte dev bir işsizlik krizine mi sürükleyecek? Uluslararası İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ITUC) Genel Sekreteri Sharan Burrow’un da yanıtını aradığı bu soru, aslında bu yıl 20-23 Ocak tarihlerinde Davos’ta gerçekleşen Dünya Ekonomik Forumu’nun teması olan 4’üncü Endüstri Devrimi tartışmalarının ayrışma noktasıydı. Tartışmaların bir ayağında robotların eskiden beri olduğuna ve özellikle bu dönemin “Endüstri 4.0” ismini almasına itiraz edenler yer alıyor. Şüphesiz bu sürece en büyük katkıyı bilgisayarlar yapsa da bugün bu ölçüde ivme kazanmasına mobil telefonların sağladığı etki yadsınamaz. Üstelik şu anda dünyada her 10 bin çalışana göre robotlaşma sadece 66 adet seviyesinde ancak bu oranın sadece beş yıllık periyotta katlanması öngörülüyor. Yapay zeka, robotlar, sensörler, nesnelerin interneti, bulut bilişim gibi kavramlar son birkaç yılda hayatımıza süratle girdi ve günlük yaşamımızda da somut etkilerini bire bir gözlemlemek mümkün. Tabii ki bireysel olarak yaşamlarımızı, yaşam alışkanlıklarımızı, sosyal ilişkilerimizi bile yeniden dizayn eden bu teknolojilerin üretim modellerini, süreçlerini ve üretim alışkanlıklarını etkilememesi, yeniden düzenlememesi kısacası ekonomide köklü bir değişim yaratmaması beklenemez. Bu değişimi, işlerin sayısallaştırılması ya da sadece otomasyon olarak görmek ise yanlış olur. Bu endüstri devrimi hem arz yani üretim ve değer zincirinde hem de talep yani tüketim ve pazarlama tarafında önemli farklılıklara neden oluyor. Yine son birkaç yılda “paylaşım ekonomisi” ve “talep üzerine ekonomi” gibi tamamen yeni iş modelleri görmeye başlamamızın başlıca nedeni de yine Endüstri 4.0.

KİTLESEL İŞSİZLİK ÖNGÖRÜSÜ

Davos’ta ise teknoloji şirketlerinin başını çektiği bir grup, akıllanan ve becerileri artan robotların iş alanlarında insanlara karşı avantajlı duruma geçmesinin olumlu bir gelişme olacağını savundu. Ancak aynı zamanda bu yaklaşımı oldukça tehlikeli bulanlar da vardı. Dile getirilen eleştirilerin başında yapılan araştırmaların sonuçlarına dayandırılan kaygılar geliyordu. Örneğin 2050’ye kadar bugün insanlar tarafından yapılan işlerin yüzde 60’ının makinelere devredileceği ve bunun kitlesel işsizliğe neden olacağı öngörüsü, Davos’ta yapılan tartışmalara damgasını vurdu.

ALMANYA’DA 500 BINE YAKIN İSTİHDAM ALANI KAYBOLACAK

İstihdam Piyasası ve Meslek Araştırmaları Enstitüsü’nün (IAB) araştırmaları dijital dönüşümün önümüzdeki birkaç yıl içerisinde Almanya’da üretimde yaklaşık 430 bin yeni istihdam alanı oluşturacağını gösteriyor. Ancak 490 bin istihdam alanınınsa yine aynı endüstriyel gelişmeler nedeniyle yok olacağına da işaret ediyor. Yaşanacak bu değişimden çoğunlukla bugün makine ve çeşitli ekipmanları kullanan işgücünün etkilenmesi beklenirken uzmanlar, özellikle rutin üretim hatlarında çalışanlara, işsiz kalmamaları için gerekli meslek içi eğitimleri almaları yönünde tavsiyeler verdi. Yine Endüstri Devrimi’nin olası sonuçları nedeniyle Fransa, geçtiğimiz günlerde olağanüstü hal ilan etti ve yakın gelecekte ortaya çıkacak istihdam sorununu nasıl çözeceğine ilişkin çalışmaları başlattı.

Techinside’ın yayınladığı habere göre ise Davos’ta özellikle üstünde durulan konuların başında endüstride yaşanan teknolojik gelişmelerin insanlığın ihtiyaçlarını ne yönde giderdiği ve yaşamını ne ölçüde kolaylaştırdığı geliyordu. Haberde Endüstri 4.0, bugüne kadar tarımda yaşanan gelişmeleri bir adım öteye taşıyor. Nesnelerin interneti, drone tipi insansız hava araçları, uydu verilerinden uzun vadeli hava durumu takibi gibi işlemler, 5G gibi gelişmiş iletişim teknolojileri sayesinde ekilen tarlalardan çok daha yüksek verim alınabileceğine işaret ediliyordu. Dünya nüfusunun artış hızı da göz önüne alındığında daha verimli tarlalar önümüzdeki dönemde insanlığın temel ihtiyaçlarından biri olacak.

OTOMOTİV EN AZ ETKILENECEK ALANLARDAN BİRİ

Üretim sektörü, Dünya Ekonomik Forumu’nun raporunda da belirtildiği üzere Endüstri 4.0’dan en çok etkilenmesi beklenen alanların başında geliyor. Ancak otomotiv üretiminde endüstriyel robot kullanımının geçmişi 1959’lara dayandığı için otomotiv sektöründe bu oranda yüksek bir değişim beklenmiyor. Endüstriyel robotların en yoğun kullanıldığı ülkelerden biri olan Amerika’da oran bugün bile kimi tesislerde yüzde 80’lere ulaşabiliyor. Yine bir benzer manzara Almanya’da da karşımıza çıkıyor. Bir diğer büyük üretici Japonya için de değişim yine dramatik ölçülerde olmayacak. Zira otomotiv sanayisi öncü durumunda ve Japon otomotiv sanayisinde 10 bin kişiye karşılık bin 520 robot kullanılıyor ki bu oran dünya genelinde tüm sektörlerdeki otomasyon oranının oldukça üstünde seyrediyor. Yine sektörlerdeki büyüme oranları da dikkat çekici unsurlar arasında yer alıyor. Otomotivde 2010 yılına göre 2013 yılında yüzde 82 oranında robot kullanımı artmış görünüyor. Otomotivi yüzde 80 ile metal, yüzde 44 ile gıda, onu da yüzde 35 ile ilaç sanayisi izliyor. Endüstri 4.0 çağını anlamlandıranın ise 5G olacağı konusunda tartışmanın tüm tarafları hemfikir. Aynı şekilde inşaat, medya, finans, enerji, sağlık da Endüstri 4.0’dan en fazla etkilenecek sektörler arasında gösteriliyor. Diğer yandan verimliliğe olan katkısı sayesinde kimi çevrelerce küresel ısınmayla mücadelede de en önemli araçlardan biri olması bekleniyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos’un hemen öncesinde yayınladığı geleceğin meslekleri araştırmasına göre 2015-2020 yılları arasında bilgisayar ve matematik, mimarlık ve mühendislik alanlarında çalışanlar ve çalışmaya aday işgücü bu değişim sürecinden en çok etkilenecekler arasında gösteriliyor.