Sektördeki serüvenine 1950’lerin başlarında küçük bir üretim atölyesinde başlayan Uğurtar Tarım Makineleri, bugün Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok...

Sektördeki serüvenine 1950’lerin başlarında küçük bir üretim atölyesinde başlayan Uğurtar Tarım Makineleri, bugün Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesinde oluşturduğu bayi ağlarıyla global bir oyuncu olarak yoluna devam ediyor. Kaliteli üretim anlayışını uluslararası pazarda da devam ettiren Uğurtar Tarım Makineleri, tüm ürünlerini CE belgesi ile piyasaya sunuyor.

Üretim hayatına pulluk imalatıyla başlayıp, 1980 yılından sonra ikinci kuşağın da desteğiyle diskaro imalatına yöneldiklerini belirten Uğurtar Tarım Makineleri Genel Müdürü Halil Uğur, firma olarak bugün itibariyle 550 farklı model ve kalıpta üretim gerçekleştirdiklerini söylüyor. Kaliteli üretim anlayışına ve inovatif çalışmalara büyük önem verdiklerini dile getiren Uğur, bu anlayıştan hareketle, bahçe ve açık tarım alanları için tam otomatik tekerlekli yeni bir diskaro modeli ürettiklerine dikkat çekiyor. Zaman ve işgücünden tasarruf sağlayan makine ile ilgili patent başvurularını da gerçekleştirdiklerini ifade eden Uğur, makinenin en dikkat çeken özelliğinin traktörden inmeden batma açılarının ayarlanabilmesi olduğunu söylüyor.

Uğurtar Tarım Makineleri Genel Müdürü Halil Uğur; firmalarının üretim, ihracat ve inovasyon anlayışını, iç ve dış pazarda ne gibi sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını Moment Expo dergisine anlattı.

Uğurtar Tarım Makineleri’nin şirket yapılanması ile ilgili bizi kısaca bilgilendirir misiniz?

Aile şirketimizde halihazırda üç kuşak birlikte çalışıyor. Genel Müdürlük görevini üstlendiğim firmanın üretim müdürlüğünü Ayhan Uğur, dış ticaret müdürlüğünü ise Aydan Uğur yürütüyor. Uğurtar Tarım Makineleri olarak üretim, insan kaynakları, muhasebe, pazarlama, dış ticaret, servis birimlerindeki nitelikli personelimizle çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Üretim kültürünüzü nasıl bir temel üzerine inşa ettiniz?

Bursa Oto Sanayi Sitesi’nde bulunan 1000 metrekarelik fabrikamızda; tecrübeli ustalarımız, mühendislerimiz ve uzman ekibimizle faaliyetlerimize devam ediyoruz. Diğer yandan ürünlerimizi, kaliteden ödün vermeden her geçen gün daha da geliştirmek için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Teknik resmin usta ellerle birleşiminden doğan makinelerimizi, Uludağ Üniversitesi Tarım Makinaları ve Biyosistem Mühendisliği Bölümlerinden deney raporları ile destekliyoruz.

Biraz da ürün yelpazenizden bahseder misiniz?

Sektördeki serüvenine pulluk imalatı ile başlayan firmamız 1980’li yılların ortalarında diskaro üretimine yöneldi. Uzmanlaşmanın üretim alanında taşıdığı önemin farkında olarak bugün itibariyle 550 farklı model ve kalıpta diskaro üretimi gerçekleştiriyoruz. Geniş ürün yelpazemiz, 16 beygir gücünden 300 beygir gücüne kadar olan tüm traktörlere hitap ediyor. Modellerimizi tam otomatik, yarı otomatik, manuel kaydırmalı, sabit açı ayarlı ve tekerlekli olmak üzere beş ana başlıkta toplayabiliriz. Arazinin yapısına, toprak cinsine, ağaç arasına ve bölgenin coğrafi koşullarına göre her modelimiz farklı şase dizaynı ve farklı altyapı özelliklerine sahip. Diskaro modellerinde en çok önem verdiğimiz ürünlerimiz işgücünü azaltan otomatik modeller. Ülkemiz tarımının oldukça önemli kısmını kapsayan meyve bahçeleri için en düşük 16 beygir gücünden başlayan traktörlere uyumlu makineler de ürün yelpazemiz dahilinde bulunuyor. Yıllardır kullandığımız şase takip sistemi sayesinde ürün takibini sağlıklı bir biçimde yapabiliyoruz. 10 yıl önce bizden ürün satın alan bir müşterimizin aldığı ürünün tüm parçaları sistemde kayıtlı. Bu sayede ürünün garanti süresi geçmiş olsa bile herhangi bir parçasında sorun çıktığında, söz konusu sistem üzerinden aynı parçayı kolayca temin edebiliyoruz.

“YENİ MAKİNEMİZİN PATENT BAŞVURUSUNU YAPTIK”

İmal ettikleri makineleri her geçen yıl iyileştirerek üzerine yeni bir şeyler koymaya gayret ettiklerini söyleyen Uğurtar Tarım Makineleri Genel Müdürü Halil Uğur, “Mevcut makinelerimizi geliştirmenin yanında, Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda portföyümüze son olarak ‘Utx porter’ adını verdiğimiz tam otomatik X tipi tekerlekli diskaro modelimizi de kattık. Patent başvurusunu gerçekleştirdiğimiz makinemiz hem bahçe, hem de açık tarım alanları için geliştirildi. Makinemizin en büyük özelliği traktörden inmeden batma açılarının ayarlanabilmesi. Ön ve arka bloklar birbirinden bağımsız şekilde hareket ederken, pistonlu tekerlek sistemi sayesinde de yolda ve arazide manevra kabiliyeti artıyor. Zamanın para demek olduğu günümüzde, zaman kaybını önlemek ve işgücü sarfını azaltmak için çiftçilerimize yeni teknolojiyi tercih etmelerini özellikle tavsiye ediyoruz” dedi.

Çalışanlarınızın mesleki gelişimi konusunda ne tür faaliyetler yürütüyorsunuz?

Öğrenmenin ve insanın kendisini geliştirmesinin yaşı olmaz diye düşünüyorum.Ürünlerimizi son teknolojiye uygun hale getirirken kendimizi de bu gelişim sürecine dahil etmenin oldukça önemli olduğuna inanıyorum. İşe başlamadan önce çalışanlarımızın ihtisas alanlarına yönelik gerekli eğitimleri almalarını sağlıyor ve ihtiyaç doğrultusunda dönem dönem çeşitli kurslarla kişisel gelişimlerine de destek olmaya çalışıyoruz.

Yurt içi ve yurt dışı fuarlarını şirket anlayışınızda nasıl bir yerde konumlandırıyorsunuz? Birçok sektör tarafından fuarlara sıcak satışların gerçekleştiği ticaret kanalları gözüyle bakılıyor. Sizin sektörünüz için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz?

Ürünlerimizi daha geniş bir kitleye tanıtmak ve sektörde kalıcı olduğumuzu göstermek adına fuarları oldukça önemsiyoruz. Bu bakış açısıyla yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen sektörümüzle ilgili çeşitli fuarlara katılıyoruz. Bursa, Konya ve Adana’da düzenlenen fuarlar yurt içinde önem verdiğimiz üç büyük sektörel etkinlik olarak öne çıkıyor. Yurt dışındaki fuarlar arasında da en son Almanya’nın Hannover şehrinde düzenlenen dünyanın en büyük tarım fuarı Agritechnica’ya katıldık. Yurt içinde çok sayıda fuara katılıyor olsak da, söz konusu organizasyonların tam olarak amacına ulaşmadığını düşünüyorum. Fuarlar, katılımcıların ürünlerini, teknolojilerini ve kalitelerini gösterdikleri sergi alanları olmasına rağmen sektörümüzdeki fuarlara sıcak satış odaklı yaklaşılıyor. Bu durum da çiftçilerimizin, ürünün mekanik özelliklerinden çok fiyatıyla ilgilenmesine yol açıyor.

“İHRACAT ROTAMIZI AVRUPA’YA ÇEVİRDİK”

Uğurtar Tarım Makineleri’nin yurt dışı pazarlara ilk olarak 2008 yılında Bulgaristan’da düzenlenen fuar aracılığıyla adım attığını belirten Halil Uğur, “Bugün itibariyle yaklaşık 10 farklı ülkeye ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Bahçe tipi ile ağır tip tarla diskaro modellerimiz ağırlıklı olarak ihraç ettiğimiz ürünler arasında. Ülkemizin coğrafi statüsü ve Avrupa’ya kıyasla işçilik maliyetlerinin daha düşük olması bizim için bir avantaj. Ancak komşu ülkelerde yaşanan iç karışıklıklar ihracat pastasından aldığımız payın küçülmesine ve sektörde yaşanan problemlere bir yenisinin daha eklenmesine sebep oluyor. Bu şartlar doğrultusunda firmamız artık ihracat rotasını Balkan ve Avrupa Ülkeleri’ne çevirdi.

İhracat odaklı üretim yapan bir firma olarak dış pazarda karşı karşıya kaldığınız en temel sorunlar neler? Sizce mevcut sorunların çözümü için neler yapılmalı?

Globalleşen dünyada artık komşunuzun problemi sizin de probleminiz haline geliyor. Bu anlamda ülkemizin komşularıyla geliştirdi ği iyi ilişkiler dış ticareti doğrudan etkileyen önemli hususlar olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçeveden bakıldığında ihracat konusunda yaşanan en büyük sıkıntı, Orta Doğu’da yaşanan kriz ve AB Ülkeleri’nin uyguladığı vize sistemi diyebiliriz. İş adamlarına yönelik özel bir uygulamayla vize konusunda karşılaştığımız sorunun çözülebileceğini düşünüyorum.

Türkiye’nin makine üretimi konusunda geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkemiz makine imalatı noktasında Avrupa’nın halen gerisinde olsa da aradaki mesafe hiç de uzak sayılmaz. İmalat her geçen gün daha iyiye giderken, diğer yandan makine sektörünün katma değere sunduğu katkı ve markalaşmaya verdiği önem de artıyor. Ekonomi Bakanlığı’nın marka değerini artırmaya yönelik sağladığı desteklerin oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Bu teşviklerin artarak devam etmesi Türk firmalarının marka değeri oluşturmasına önemli katkı sunuyor.

Hiç kuşkusuz sektörün üretim ve ihracat performansına etki eden bir çok sorun söz konusu. Size göre sektörün en büyük problemi nedir?

Makine üreticileri olarak yaşadığımız en büyük problemlerin başında “merdiven altı” diye tabir edilen kayıt dışı imalat yapan firmalar geliyor. Sektörün vitrinindeki firmalar en ufak ayrıntısına kadar denetlenirken illegal yollardan üretim yapan firmaların standartlardan uzak ve denetimsiz olarak üretim gerçekleştirmesi ciddi zararlara sebep oluyor.

Firma olarak 2015 yılını nasıl bir tablo ile kapattınız? 2016 yılına dair beklentileriniz neler?

2015 yılının ilk yarısı önceki yıllara kıyasla daha verimli geçerken ikinci yarısı bizim için oldukça durgundu. Yeni yılda, 2015’in ikinci yarısındaki açığı kapatma ve üretim kapasitemizi artırma yönündeki çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

Uğurtar Tarım Makineleri’nin yakın ve orta vadeli hedefleri arasında neler yer alıyor?

2016-2017 dönemini projelerimizi hayat geçireceğimiz yıllar olarak değerlendiriyoruz. Bu doğrultuda Ar-Ge departmanımızı geliştirmek, üretim kapasitemizi ve yurt dışı pazar payımızı artırmak en önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor.

Sektörün geleceği hakkında neler öngörüyorsunuz?

Artan nüfusla birlikte gıda ihtiyacı talebinin her geçen gün büyümesi tarım arazilerinin öneminin anlaşılmasına sebep oluyor. Bu konuda ülkemizin tarım politikaları gıda ihtiyacının karşılanması ve sektörün geleceği açısından önem taşıyor. Uğurtar Tarım Makineleri olarak sektörün geleceği hakkında oldukça umutlu olduğumuzu söyleyebiliriz. Gıdaya duyulan ihtiyaç dünyada hiçbir zaman azalmayacak. Tarım da gıdanın var olmasını sağlayan ana bir başlık. Bu yüzden geleceği oldukça parlak olan tarım makineleri sektörü gelişime devam ederek ülkemize katma değer sağlamayı sürdürecek.