YAPAY ZEKÂ ÖZELLİKLE SON YILLARDA DÜNYA GÜNDEMİNDE ADINDAN SIKÇA SÖZ ETTİREN KONULARDAN BİRİ HALİNE GELDİ. AB TARAFINDAN YAPAY ZEKÂNIN GELİŞTİRİLMESİ VE KULLANILMASI KONUSUNDA BÜYÜK ETKİSİ OLACAK YASA TASARISININ YASALAŞTIRILMASI, KÜRESEL ANLAMDA YENİ GELİŞMELERİ DE BERABERİNDE GETİRECEK. TÜRKİYE'NİN HENÜZ YAPAY ZEKÂ ALANINDA TASLAK BİR YASA METNİ BULUNMASA DA, AB’NİN BU ALANDA YAPACAĞI ATILIMLARDAN HEM KISA HEM UZUN VADEDE ETKİLENECEĞİ ÇOK AÇIK.

Avrupa Birliği tarafından hazırlanan Yapay Zekâ Yasa Tasarısı 11 Mayıs’ta Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler ve İç Pazar Komiteleri üyelerinin büyük çoğunluğuyla kabul edildi. Sırada Parlamento tarafından genel olarak kabul edilmesi yer alıyor. Yasa Tasarısı, Avrupa’da yapay zekânın geliştirilmesi ve kullanımı üzerinde büyük etkisi olacak önemli bir mevzuat parçası olarak yapay zekâ sistemleri için şeffaflık, insan gözetimi, sağlamlık, güvenlik ve doğruluk dâhil olmak üzere bir dizi gerekliliği ortaya koyuyor. Bu gereklilikler, yapay zekâ sistemlerinin güvenli ve şeffaf bir biçimde geliştirilmesini ve kullanılmasını sağlamak üzere tasarlanıyor. KP Law avukatları Melodi Özer ve Melis Atalay’ın hazırladığı ve KP Law internet sitesinde yayımladıkları makalenin, Moment Expo okurları içinde önem arz ettiğine inanıyoruz. 

DÜZENLEMENELER GETİRİYOR?

Yasa Tasarısı ile yapay zekâ sistemleri açısından birçok konu yasal çerçeve kapsamına alınıyor. Bu konulardan bazıları şu şekilde karşımıza çıkıyor; Yapay Zekâya Risk Temelli Yaklaşım ve Yasaklanmış Yapay Zekâ Uygulamaları: Yasa Tasarısı, yapay zekâ sistemlerini risk seviyelerine göre kabul edilemez risk, yüksek risk, sınırlı risk ve minimum risk olmak üzere dört kategoriye ayırıyor. Bu sınıflandırmaya göre Yasa Tasarısı yapay zekâ faaliyetlerine ilişkin farklı kuralları uygulayabiliyor. Örneğin; kasıtlı olarak manipülatif teknikler kullanan, insanların hassas noktalarını istismar eden ve insanları sosyal davranışlarına, sosyoekonomik durumlarına ve kişisel özelliklerine göre sınıflandıran sistemler insanların güvenliği için kabul edilemez risk olarak değerlendiriliyor ve bu yapay zekâ sistemlerinin kullanımı yasaklanıyor. Bu sistemler Yasa Tasarısı içerisinde şu şekilde gösteriliyor; • Halka açık kamusal alanlarda “gerçek zamanlı” uzaktan biyometrik tanımlama sistemleri,• Hassas özellikleri (örneğin cinsiyet, ırk, etnik köken, vatandaşlık durumu, din, siyasi yönelim) kullanan biyometrik kategorizasyon sistemleri, • Tahmine dayalı olarak kolluk tarafından yapay zekâ ile oluşturulan profil çıkarma, konum ve geçmiş suç davranışlarına dayalı sistemler, • Kolluk kuvvetleri, sınır yönetimi, iş yeri ve eğitim kurumlarında kullanılan duygu temelli tanıma sistemleri, • Sosyal medya veya CCTV kameralar aracılığıyla gelişi güzel bir biçimde biyometrik toplayan sistemler. Parlamento üyeleri, 11 Mayıs’ta gerçekleştirdikleri toplantı neticesinde, Yasa Tasarısında belirtilen yüksek risk içeren yapay zekâ sistemlerini; insanların sağlığını, güvenliğini, temel haklarını ve çevreye verilen zararları da içerecek şekilde genişletti. Üyeler, buna ek olarak, seçmenleri siyasi kampanyalarda etkilemek için üretilen ve kullanılan yapay zekâ sistemlerini ve bu süreçte sosyal medya platformları tarafından kullanılan programları da yüksek risk listesine ekledi. Genel Amaçlı Yapay Zekâ Sistemleri: Yasa Tasarısının orijinal versiyonunda genel amaçlı yapay zekâ sistemlerine yer verilmemişti. Ancak “ChatGPT”, “Bard” ve diğer büyük dil sistemlerinin evrensel olarak başarılı olması sonrasında Yasa Tasarısı içerisinde genel amaçlı yapay zekâ sistemlerinin de düzenlenmesi yoluna gidildi. Genel amaçlı yapay zekâlar çeşitli alanlarda kullanılan ve çeşitli görevleri yerine getirebilen yapay zekâ sistemlerini ifade ediyor. Bu yapay zekâ sistemleri; karmaşık verileri analiz etme, kararlar verme, problem çözme ve belirli görevleri otomatikleştirme gibi işlevleri yerine getiriyor. Bu sistemler derin öğrenme, makine öğrenimi ve doğal dil işleme gibi teknikleri kullanarak çalışıyor. Yasa Tasarısı ile genel amaçlı yapay zekâ sistemlerine temel hakların, sağlık ve güvenliğin, çevrenin, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün güçlü bir biçimde korunması amacıyla birtakım yükümlülükler de getirildi. Örneğin bu sistemler olası riskleri değerlendirmeli ve değerlendirme sonucunda bu riskleri azaltmalı; ayrıca Avrupa Birliği veri tabanına kaydolmalıdır. İnovasyonun Desteklenmesi ve Vatandaşların Haklarının Korunması: Yasa Tasarısında faaliyetlerin temel haklara ve geçerli Avrupa Birliği yasalarına saygı gösterilerek yürütülmesi koşuluyla,bir yapay zekâ sisteminin piyasaya sürülmesinden veya hizmete alınmasından önce bu sistemle ilgili araştırma, test ve geliştirme faaliyetleri hakkında yasanın uygulanmayacağı hüküm altına alınıyor. Burada uygulanan muafiyetlerin temel amacı inovasyonun desteklenmesi olarak karşımıza çıkıyor. Avrupa Yapay Zekâ Kurulu: Yasa Tasarısı içerisinde her bir üye devletin yasanın uygulanması ve bunun gözetimi açısından yerel bir otorite belirleyeceği belirtiliyor. Bu yerel otoritelerin yanı sıra ayrıca Avrupa Birliği nezdinde Avrupa Yapay Zekâ Kurulu oluşturulacağı da açıklanıyor. Kurulun görevleri arasında yerel otoritelerle iş birliğinin ve hukuka uygun işleyişin sağlanması gösteriliyor.

KİMLERİNASIL ETKİLEYECEK?

Yasa Tasarısı, yasalaştıktan sonra yapay zekâ alanında birçok paydaşı yakından etkileyen bir düzenleme olacak. 

Bu paydaşların en başında yapay zekâ sistemleri geliştiren veya kullanan şirketler yer alıyor. Bu şirketlerin risk değerlendirmesi yapmasıve değerlendirme sonucu belirlenen risklerin azaltılması için adımlar atması gerekiyor. Ayrıca sistemlerinin şeffaf ve hesap verebilir olmasını sağlamak da yaptırımlara maruz kalınmaması adına büyük önem arz ediyor. Yasadan etkilenebilecek diğer paydaşlar ise yapay zekâ sistemi kullanıcıları, sivil toplum örgütleri, kamu yetkilileri ve araştırmacılar olarak karşımıza çıkıyor. 

TÜRKİYE’YİVE AB DIŞINDAKİ ÜLKELERİ NASIL ETKİLEYECEK?

Yasa Tasarısının yasalaşmasıyla Avrupa’daki yapay zekâ sistemleri için yeni birüzenleyici ortam ortaya çıkacak. Bu durumla birlikte Avrupa Birliği dışındaki şirketlerin Avrupa Birliği pazarında yapay ze sistemi satabilmesi için sistemlerini ilgili yasaya göre uyumlanması gerekecek. Yasa ile ayrıca yapay zekâ sistemlerinin düzenlenmesi adına küresel bir standart belirlenecek. Bu da diğer ülkelerin yapay zekâ alanındbenzer düzenlemeleri benimsemesini daha olası hale getirecek. Yasanın bir diğer faydası ise yapay zekâ sistemlerin riskleri ve faydaları konusunda farkındalık yaratacak olması. Böylece sistemler faaliyetlerini güvenli ve hukuka uygun bir biçimde yürütecekler. Türkiye’de henüz yapay zekâ alanındbir hukuki düzenleme bulunmuyor. Ancak20 Ağustos 2021 tarihinde Resmi Gazete’de Türkiye’nin 2021-2025 yılları arasında Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi kapsamında çalışmalar yürüteceği, ilgili kurum ve kuruluşların da her türlü destek ve rdımı sağlayacağı açıklanmıştı. 

YASA NE ZAMAN YÜRÜRLÜĞE GİRCEK?

Yasa Tasarısının Sivil Özgürlükler ve İç Pazar Komiteleri tarafından kabul edilmesinin ardından haziran ayında Parlamento’da genel olarak kal edilmesi bekleniyor. Böylelikle Yasa Tasarısı, yasama sürecinin son aşamasına girecek, Avrupa Birliği Konseyi ve Avrupa Komisyonu’nda üçlemer olarak adlandırılan müzakerelerin ardından Yasa haline gelecek. 

YAPTIRIMLARNE OLABİLİR?

Yasa Tasarısı içerisinde yapay zekâ alanında hukuki yükümlülüklere uymamanın yaptırımları üç ana konuya ayrılıyor. İlgili maddeler;• Yasaya uyulmaması halinde bir önceki mali yıla ait dün çapındaki toplam yıllık cironun yüzde 6’sına veya 30 milyon avroya kadar, • Yasa tarafından öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde bir önceki mali yıla ait dünya çapındaki toplam yıllık cironun yüzde 4’üne veya 20 milyon avroya kadar, • Yetkililere yanlış, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi halinde bir önceki mali yıla ait dünya çapındaki toplam yıllık cironun yüzde 2’sine veya 10 milyon avroya kadar idari para cezası öngörüyorBu idari yaptırımların uygulanması hakkında Avrupa Birliği nezdinde merkezi bir kurum bulunmuyor. sa Tasarısı içerisinde idari yaptırımların, yetkili mahkemeler veya diğer yetkiliurumlar nezdinde uygulanıp uygulanmayacağının ise ulusal hukuki düzenlemelere bağlı olacağı belirtiliyor.