TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ, SEKTÖREL RAPORLAR SERİSİNDE BU KEZ, PLASTİK VE MAKİNE SANAYİSİ İLİŞKİSİNE ODAKLANIYOR. TÜRKİYE MAKİNA FEDERASYONU (MAKFED) İLE PLASTİK SANAYİCİLERİ DERNEĞİ’NİN (PAGDER) HAZIRLADIĞI “PLASTİK VE MAKİNE SANAYİ ETKİLEŞİMİ RAPORU” BAŞLIKLI ÇALIŞMA, HER İKİ SEKTÖRÜN ORTAK ÇALIŞMA BAŞLIKLARINI ANALİZ EDERKEN, YEŞİL MUTABAKAT İLE GÜNDEMİMİZE GİREN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EKSENİNE DE DİKKAT ÇEKİYOR.

Türkiye’nin Makinecileri, sektörün yurt içi ve yurt dışındaki tanınırlığı ve katma değerini artıracak faaliyetlerini aralıksız sürdürürken, sektörün büyüme politikalarına ışık tutacak rapor ve çalışmalarla sektör temsilcilerine yol göstericilik görevine de devam ediyor. Bu kapsamda geride kalan altı yılda 28 önemli raporve yayına imza atan, bunların 16’sını salgın dönemi olan 2020 ve 2021 yıllarında yayımlayan Türkiye’nin Makinecileri, makine sektörünün bağlantılı sektörlerle ilişkilerinden dış pazar analizine, ihracat potansiyeli araştırmasından makine imalat sektörünün Türkiyeve dünya değerlendirmesine değin derinlikli çalışmalar ortaya koymuştu.Moment Expo sayfalarında da ayrıntılarıyla incelediğimiz bu raporlar serisinde son olarak, bu ay yayımlanarak makine sektörü, politika yapıcılar ile kamuoyunun dikkatine sunulan “Plastik ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu” başlıklı çalışmanın, sadece sektör temsilcileriiçin değil, sanayi sektörünün tamamı için önemli bir içerik sunduğuna inanıyoruz. Türkiye Makina Federasyonu (MAKFED) ile Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PAGDER) iş birliğinde hazırlanan “Plastik ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu” başlıklı çalışma, plastik sanayisinde öne çıkan gelişme eksenlerini, çeşitli sektörlerin plastik sanayisi ile ilişkilerini, plastik ve makine sanayisi etkileşimini ve küresel ölçekte gelecek perspektiflerini inceleyerek ayrıntılarıyla ortaya koyuyor. 

PLASTİKLER HAYATIMIZINHER ANINDALAR

Bugün, modern dünyamızı oluşturan tüm bileşenleri düşünerek plastiklerin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu söylenebilir. Ancak yalnızca belirli materyallerle sınırlanan ve hayatımıza kazandırdıkları gündelik yaşam içinde pek de farkında olunmayan plastik, nedir? Kelime kökeni Yunanca “kalıba sokmak, şekillendirmek” anlamına gelen plastikos, kimyasal olarak değerlendirildiğinde karbon içeren monomer denen moleküllerdir. Kimyasal tepkime ya da katkı maddelerinin yardımıyla birbirine bağlanan bu monomerler ise birleşerek polimerleri meydana getirir. Polimer kelimesi “birçok parçadan oluşan” anlamına gelir ve polimerler uzun molekül zincirlerinden oluşur. Uzun molekül zincirlerinden oluşan polimerlerise pek farkında olunmasa da doğada bol miktarda bulunur. Örneğin, bitkilerin hücre duvarlarını oluşturan malzeme olan “selüloz” çok yaygın bir doğal polimerdir. Diğer bir ifadeyle, aslında, insanlık hayal edilebileceğinden çok daha uzun süredir doğal olarak elde edilen polimerleri kullanır. Bu durumda, bugüne dek doğanın polimerlerinin kullanıldığını söylemek pek de yanlış olmayacaktır. Kauçuk ağaçlarından elde edilen ve sepet, su geçirmez kıyafet gibi ürünlerin yapımında kullanılan “lateks”, takı ve silah yapımında kullanılan “kaplumbağa kabukları” ve “gergedan boynuzları”, doğal polimerlerin bilinen örneklerinden birkaçıdır. Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da raporun sunuş metninde, bu gerçekliğe vurgu yaparken, “Tarihin ilk çağlarından itibaren inorganik materyaller geliştirerek, doğanın sunduklarından daha fazla fayda sağlamaya çalışan insanoğlu; ilk dönemlerde sakız ve şellak gibi doğal malzemeler, daha sonra kauçuk, nitroselülöz, kolajen, galalit gibi kimyasal olarak değiştirilmiş maddelerle sağladığı gelişimi modern plastiklerle sürdürüyor. Modern yaşamın her anında kullanılır hale gelen plastik, çocukların oyuncaklarından tutun da diş fırçalarımıza kadar günün her anında bize temas ediyor.” sözlerini kullanıyor. Gerçekten de birçok sektörün temel ham maddelerinden olan plastik türlerinin kullanımı bir yandan sınırlanmaya, azaltılmaya ve hatta yasaklanmaya çalışılırken, bir yandan da hiçbir başka maddenin sağlayamayacağı fiziksel ve kimyasal üstünlüklerin nasıl elde edilebileceği düşünülüyor. Kutlu Karavelioğlu, her yıl dünyada 400 milyon tona yakın plastik üretildiğini ve küresel ölçekte 600 milyar dolara yakın bir pazar büyüklüğü oluşturulduğunu söylerken, ambalaj, makine, elektrik-elektronik, otomotiv, inşaat, tekstil ve tarım birçok sektör tarafından kullanılan plastik ihtiyacını karşılayabilmek için de her yıl değeri 40 milyar dolara yaklaşan plastik işleme makinesi üretildiğinin altını çiziyor. 

TİCARETİN GELECEĞİNİ GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR PLASTİKLER BELİRLEYECEK

Diğer yandan plastiğin daha güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde üretilmesi, günümüzde her zamankinden daha fazla önem taşıyor. “Döngüsel Ekonomi” olarak tanımlanan ekonomi anlayışının en fazla etkileyeceği alanlardan birinin plastik olacağı öngörülürken, özellikle geri kazanımı mümkün olmayan termosetler Yeşil Mutabakatın ve elbette AB direktiflerinin odağında bulunuyor. Plastiklerin yasaklanmasına yönelik hazırlık ve girişimlerin sektörler üzerindeki muhtemel etkileri de çeşitli platformlarda tartışılmaya devam ediliyor. Kutlu Karavelioğlu, plastik mamulleri ve plastik işleme makineleri sektörlerinin ortak dönüşümlerinin, daha az çevresel ayak izi ve daha az bir maliyetle üretim yapmanın da önünü açacağını ifade ederken, “Avrupa Birliği’nin karbon-nötr kıta hedefi doğrultusunda 2030 yılın-da piyasadaki tüm plastik ambalajların geri dönüştürülebilir ve yeniden kullanılabilir olması ısrarı ancak bu suretle gerçekçi bir hedef olacaktır. Plastik işleme makinelerinin sürdürülebilirlik kapsamındaki gerçek niteliğini ortaya koyacak olansa hiç şüphesiz geri dönüşüm makineleridir. Kamunun geri dönüştürülmüş materyal kullanımını teşvik etmesiyle birlikte hurda plastiği faydalı ürüne dönüştürmek için ileri teknoloji kullanan plastik geri dönüşüm makinelerine olan ihtiyaç günbegün artacaktır. Her türlü plastik malzemeyi işleyebilen bu makinelerin uygun niteliklerde imalatının yaygınlaşması, ülkemizin küresel pazardaki payını da yukarı taşıyacaktır.” değerlendirmesinde bulunuyor. 

MALZEME BİLİMİNİN PRENSİ PLASTİKLERDİR

Günümüzde plastiğin modern hayatın temel yapı taşlarından biri olduğu ortadadır. Girdi sağladığı 30’dan fazla sektör ile insan hayatını kolaylaştırır ve şekillendirir. Gündelik yaşamda farkın-da olmadan kullanılan tüm ürünlerin bir yerde plastikle kesişiyor olduğu gerçeği yadsınamaz. Tesisat, mobilya, aydınlatma, teknolojik aletler, mutfak ürünleri, iletişim, ulaşım ve modern tıp gibi saymakla bitmeyecek pek çok alanda plastiğin dokunuşu vardır. Örneğin, bugün modern cerrahi, eklem ameliyatları için plastikten yapılmış yapay eklemler kullanıyor. Plastik kaplı kalp pilleri pek çok insanın hayatını kurtarıyor. Dünya üzerinde yaşayan 35 milyon şeker hastası plastik şırıngalar sayesinde yaşamlarına daha rahat devam edebiliyor. 3D yazıcılar sayesinde üretilen işitme cihazlarıyla milyonlarca insan ses buluyor. Plastik dokuma ile üretilen emniyet kemerleri her gün trafikte ölüm riskini azaltıyor. Görüşü netleştirmek için kullanılan gözlüklerin çerçevesi ve lensleri plastikten yapılıyor. Bir evin oturma odasını aydınlatmak, bir telefonu şarj etmek veya yemek pişirmek için gerekli enerji, güç kablosu aracılığıyla iletiliyor. Bu güç ise koruyucu plastikle kaplanmadığı sürece ısınarak tehlikeli hale gelebilecek tellerden akıyor. Tüm bu örneklerin ardından şunu söylemek mümkündür ki, insanlık tarihinde başka hiçbir malzeme plastiğin sahip olduğu çok yönlülüğe erişememiştir. Bu nedenle de plastik sektöründeki insanlar bu materyali insanların yaşamlarını iyileştirmek için kullanılabilecek yeni yollar bulmak için çalışıyor; daha güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir bir geleceğin yolunu bulmak adına keşifler devam ediyor. 

RAPOR İÇERİĞİNDE NELER VAR?

Bu çerçevede “Plastik ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu”, plastik sektörünün gelişim aşamaları ve makine sektörüyle olan etkileşimini detaylı bir şekilde analiz ederken, ulusal ve uluslararası ölçekler göz önüne alınarak plastik ve makine sanayilerinde yaygın kullanım alanı bulunan üretim şekilleri de işleniyor ve ilgili araştırmalara bağlı olarak plastik sektörü ve etkileşim halindeki plastik makineleri sanayisinin mevcut durumuna, sektörü yakın gelecekte bekleyen gelişmelere odaklanılıyor. Raporda ayrıca, bir ilk olarak plastik sanayisi Ar-Ge çalışmalarına, makine sanayisi etkileşiminde verimlilik trendine, plastik işleme makinelerinin alt sektörleri, yan, ara ve yardımcı sanayi ve ekipman kırılımları ile küresel gelişmelerin sektör üzerindeki etkilerine dair analizlere de yer veriliyor. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PLASTİK VE MAKİNE SANAYİLERİNİN GELECEĞİNE BAKMAK

Raporun son bölümünde plastik ve makine sanayilerinin gelecek perspektiflerine de yer verilmiş. Mevcut durum içerisinde plastik üretimine bakıldığında son dört yılda önemli bir artışın olduğu görülürken, önümüzdeki yıllarda da üretimin kademeli bir şekilde artarak devam edeceği öngörülebilir. 2021’de en yüksek seviyesine ulaşan plastik ihracatındaki artış, ülke ekonomisine ve üreticilerine sağladığı katkıyla sektörün daha da önem kazanmasına yol açarken, buna paralel olarak artan makine üretiminde ithal makine yatırımına ayrılan payın azaldığı ve ihracatın arttığı görülüyor. Raporda, Türkiye’nin ihracat hedeflerine ulaşmasında plastik işleme makinelerinin de katkı verebilecek potansiyele sahip olduğuna değinilirken, yerli makine yatırımlarının Türkiye’de son dört yılda dikkat çekici bir sıçrama gerçekleştirdiğinin altı çiziliyor. Bu kapsamda, plastik sektöründe yaygın görülen ve makine sanayisiyle olan etkileşimini belirleyen temel hususlar arasında;• Sektöre ve makine etkileşimine dair ulusal strateji ile bir master planın bulunmaması, • İthal-yerli makine dengesini gözetebilecek esaslı bir dış ticaret politikasına ihtiyaç duyulması, • İşgücünü de yanına çekebilecek cazibede organize edilen üretim bölgelerinin oluşturulması, plastik ve makine sanayilerinin teşviklerle metropol alanlar dışında konumlandırılabilmesi, • Daha fazla katma değerli üretim, Ar-Ge, Ür-Ge, endüstriyel tasarımda belirgin sıçramalar yapabilecek insan kaynağının yetiştirilmesine odaklı programlar geliştirilmesi, • Sektörün standart ve teknik yeterliliklere ilişkin uyuma yönelik ulusal ve uluslararası ölçeği esas alan programları devreye alması, • Katma değerli üretime yönelik yatırım ve projelerin finansmana erişimine yönelik programların devreye alınması gibi bazı önceliklere de dikkat çekiliyor.