Üretimin göklere çıkarıldığı sovyetler birliği döneminde makineler adeta kutsal sayılıyordu. Düzenin çökmesinin ardındansa makineler bir kenara bırakılarak, zengin yeraltı kaynakları tüketilmeye başlandı. Ancak şimdi ruslar yeniden ve son teknoloji makinelere sahip olmak istiyorlar. Bu durum da türkiye gibi makine ve aksamları sektörü hızla gelişen bir ülkeye büyük fırsatlar sunuyor.



Sosyalist dönem Rus klasiklerinde onlarca sayfa boyunca  makinelere güzellemeler yapılır. Dönemin romanlarında çarkların işleyişi, üretimin ve dünyayı yeniden şekillendirmenin ahenkli ve armonik seslerini temsil eder. Dünya tarihinde Sovyetler Birliği kadar makineye sevecen yaklaşan ve onları övgülerle göklere çıkaran bir başka yönetim yoktur.

Üretimin, sistemin temelini oluşturduğu bu düzenin 1991 yılında yıkılmasının ardından ise dönemin en son teknolojisi ile üretilen makineler suçluymuşlar gibi bir kenara itilirler. Eski düzenin artıkları gibi görülen bu kayan yıldızlar, paslanmak üzere kaderlerine terk edilirler. Fabrikalar ilerleyen teknolojiye ayak uyduramaz ve dönemin parlak yıldızları olan makineler gün ve gün eskimeye başlar.

Rusya Federasyonu artık makinelerin değil yeraltındaki doğal kaynakların kurtarıcı olarak görüldüğü bir döneme girer. Demir, bakır, nikel, altın, elmas ve diğer birçok değerli maden ile birlikte dünya petrol ve doğal gaz rezervinin yüzde 13’üne sahip olan ülke, madenlerini çıkardıkça zenginleşir. Her geçen gün de bu madenleri çıkarmak için yeni makineler satın alır. İhracatının yüzde 70 ila 75’lik kısmı petrol ve doğal gazdan oluşan ülkenin kasasına her gün sadece petrolden 500 milyon dolar girmeye başlar. Ancak aklı başında her ekonomist doğal kaynakları ihraç ederek büyümenin sürdürülebilir olmadığını bilir. Bu nedenle Rusya Federasyonu hükümeti de son 5 yıldır, eskiyen makinelerini gençleştirmek ve yeniden üretimini artırmak için makineler ithal etmeye başladı.

Birleşmiş Milletler verilerine göre; 2006 yılında Rusya Federasyonu’nun makine ve aksamları ithalatı bir önceki yıla göre yüzde 39 oranında artarak 15,7 milyar dolardan 21,9 milyar dolar seviyesine yükselmiş durumda. Bu durum da Rusya Federasyonu’nu Türkiye makine ve aksamları ihracatçıları için fırsatlar ülkesi haline getiriyor.



RUSYA MAKİNELERİNİ YENİLİYOR

Günümüzde gelişmiş ülkelerin endüstriyel üretimlerinin neredeyse yarısının makine sanayi ürünlerinden oluştuğu, Rusya’nın 2010 hedefine ulaşabilmesi için de makine sanayisinin büyüme hızını yüzde 26 ila yüzde 30 arasına çıkarması gerektiği biliniyor. Ancak bu performansı n yakalanmasının liberalleşme dönemiyle birlikte yaşanmaya başlanan teknik personel ve mühendis sıkıntısı nedeniyle çok zor olduğu ifade ediliyor. Bu sebeple makineler ve yedek parçalar, Rusya’nın en önemli ithal ürünleri arasında yer alıyor.

Sovyetler Birliği döneminde üretime yönelik yatırımlar yapılmış ancak yatırım amaçlı alınan makine ve aksamların zaman içinde teknolojilerinin eskimesi sonucunda teknolojinin yenilenmesi gerekliliği doğmuş. Dolayısıyla, ülkemizin makine ve aksamları sektörü ihracatı açısından Rusya Federasyonu önemli bir pazar haline gelmiş durumda. Bu duruma paralel olarak da özellikle son yıllarda Türkiye makine ve aksamları sektöründe, Rusya Federasyonu’na yönelik önemli bir ihracat artışı yaşanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2007 yılında Rusya’ya yönelik makine ve aksamları sektörü ihracatımız bir önceki yıla göre yüzde 45,7 oranında artış kaydederek, 248,2 milyon dolar’dan, 361,7 milyon dolar’a çıkmış durumda. Sektör ihracatında önemli yer tutan alt mal grupları arasında; en yüksek ihracat artışının “içten yanmalı, pistonlu motorların aksam-parçaları” kaleminde yaşandığı görülüyor. Bu kalemdeki ihracat değeri 1,4 milyon dolardan, 5,4 milyon dolara ulaşmış durumda. İkinci büyük artış ise yüzde 231 oranla, ihracat değerini 2,9 milyon dolardan 9,7 milyon dolara artıran “ısı, nem değiştirme tertibatlı, vantilatörlü klima cihazları” kaleminde gerçekleşmiş ve bunu yüzde 160 artış oranını yakalayan “toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler” takip ediyor. Rusya Federasyonu’na yönelik başlıca ihraç kalemlerimizi ise; “toprak, taş, metal cevheri vb. ayıklama, eleme vb. için makineler”, “buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları”, “havavakum pompası, hava/gaz kompresörü, vantilatör, aspiratör” oluşturuyor.


RUSYA EN ÇOK HANGİ MAKİNELERİ İTHAL EDİYOR?

Ülkenin makine ve aksamları ithalatında; “otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri”, “ısı değişikliği ile maddeleri işlemek için cihazlar”, “toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makineleri” başlıca kalemleri oluşturuyor. En yüksek artış, 2005 yılında sektör ithalatında 15. sırada yer alan “toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makineleri” kaleminde yaşanmış. Söz konusu alt sektörün, 2006 yılında yüzde 296’lık bir artış ile 3.sıraya yerleşmesi bu alanda ihracatçılarımız için büyük bir pazar fırsatı olduğunu gösteriyor.


RUSYA’YA İHRACATIMIZ ARTIYOR, İTHALAT GERİLİYOR

1930’lu yıllarda özellikle sanayinin ihtiyacı olan hammaddeleri üreten işletmelerin kurulmasını destekleyen Rusya, Türkiye sanayisine de önemli katkılar sağlamış ve iki ülkenin 20. yüzyıldaki sanayileşmeleri birbirini tamamlayıcı nitelikte olmuşlar.

Türkiye’de metal işleme sanayi ve plastik mamul üretimi gelişirken Sovyetler Birliği’nde metal ve petrokimya sanayileri paralel olarak gelişme göstermiş. 1985 yılında Sovyetler Birliği’nde başlayan açıklık ve yeniden yapılanma hareketinden en çok istifade eden ülkelerden birisi de Türkiye olmuş ve Sovyet ekonomisinin pazar ekonomisi kuralları na geçiş sürecinde Türk girişimcileri hızla aktif rol almaya başlamışlar.

Türk özel sektörü 1990’ların sonlarına doğru Rusya’da, tahmini tutarı 2 milyar doları aşan yatırımlar gerçekleştirmişler. Rus özel sektörünün de son yıllarda Türkiye’deki özelleştirme ihalelerine olan ilgisi ve yatırım kararları Türkiye’nin Rusya için cazip bir yatırım üssü olduğunu kanıtlamış. Turizm, hizmetler ve petrol/gaz işleme ve depolama alanında yoğunlaşan yatırımların yanında makine sanayi ticaretimizin de son yıllardaki artışına devam edeceği tahmin ediliyor.

Rusya Federasyonu’nun Türkiye ile dış ticareti incelendiğinde, genel ihracatımızın sürekli bir artış yaşadığı ve 2007 yılında iki ülkenin dış ticaret hacminin 28 milyar doları aştığı görülüyor. Rusya’dan ithalatımız ise 2001 yılından itibaren artışına devam etmiş ve Rusya lehine sürekli dış ticaret açığı verilmiş.

Her ne kadar dış ticaret açığı değer olarak artış gösterse de, son yıllarda ihracat artış hızının yükseldiği ve ithalat artış hızının azaldığı da gözden kaçmıyor. Sovyet dönemi ekonomik yapısını hızlı bir şekilde liberal ekonomiye dönüştürme sürecinde istikrarlı bir şekilde yol alan ve Dünya Ticaret Örgütü ile üyelik müzakerelerinde sona yaklaşan Rusya’ya yapılan makine ve aksamları ihracatımızın artış oranı, Türkiye’nin genel ihracat artış oranının yaklaşık 2 katı olduğu görülüyor.

Türk makine ihracatçıları açısından çok yakın ve çok önemli bir pazar olan Rusya’nın ihtiyacı olan makine ve ekipmanların, Türk makine imalat sanayinin ürettiği ürünlerle örtüşmesi sonucunda makine parkını yenileyen Rusya’ya bu süreçte motorlardan klimalara ve diğer endüstriyel tip sanayi makinelerine kadar çok geniş bir yelpazede ihracat yapılıyor.

İhracatçı Birlikleri kayıt rakamlarına göre,Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği iştigal alanına giren sektör ürünlerinde, 2007 yılı Ocak-Aralık döneminde Rusya’ya yapılan ihracatımızın, genel artışın üzerinde, yüzde 57 artış ile 315,7 milyon dolara ulaştığı görülüyor. Bu verilere göre yapılan sıralamada makine ve aksamları ihracatımızda Rusya’nın 4. en büyük paya sahip olduğu görülüyor.

2008 yılının ilk çeyreğinde Rusya’ya yapılan makine ve aksamları ihracatımız hızlı şekilde artışını korumuş ve 2007 yılının aynı dönemine göre yüzde 50 artış oranı ile 106,5 milyon dolar ihracat kaydedilmiş durumda.

Rusya Federasyonu ile makine ve aksamları (84. fasıl itibariyle) dış ticaretimiz incelendiğinde; 2007 yılı ihracatımızın yüzde 46 artarak 361,7 milyon dolara ulaştığı görülüyor. İthalatımızın ise 2007 yılında hızlı bir şekilde düşüş yaşadığı ve bu eğilimin 2008 yılı Ocak-Şubat döneminde çok daha fazla belirginleştiği dikkat çekiyor.

Rusya Federasyonu ile genel dış ticaretimiz içinde, makine ve aksamları sektörünün yeri incelendiğinde; Rusya’dan ithalatımızda sektörün payının 2006 yılından itibaren azaldığı, fakat Rusya’ya ihracatımızda 2002 yılından sonraki dönemde istikrarlı bir şekilde artış yaşandığı görülüyor.

RAKİPLERİMİZİ TANIYALIM

Rusya Federasyonu’nun en fazla makine ve aksamları ithalatı yaptığı ülkenin Almanya olduğu görülüyor. Rusya’nın gerçekleştirdiği makine ve aksamları ithalatından yüzde 22’lik payla 4.9 milyar dolar alan Almanya’yı 2,5 milyar dolarla Çin ve 2 milyar dolarla İtalya takip ediyor.

Pazarın en hızlı büyüyen oyuncusu ise Güney Kore. Yüzde 142’lik artış oranı ile Rusya makine ithalatının gözde ülkesi olan Güney Kore’yi yüzde 81’lik artış ile İspanya takip ediyor. 2006 yılında da Rusya pazarındaki gelişimine devam eden Çin, yüzde 77’lik artış oranı ile 3. büyük artışı yakalamış ve toplam ithalatta 2005 yılında İtalya’nın sahip olduğu 2.sıraya yerleşmiş durumda. Birleşmiş Milletler verilerine göre Rusya Federasyonu’nun Türkiye’den makine ve aksamları ithalatı, 2006 yılında yüzde 49 oranında artarak 210,8 milyon dolara ulaşmış. Bu rakamlarla Türkiye, Rusya Federasyonu’nun makine ve aksamları ithalatında 21. sırada yer alıyor.


RUSYA HANGİ ÜLKEDEN HANGİ MAKİNELERİ ALIYOR?

Rusya en fazla makine ithal ettiği ülke olan Almanya’dan 319 milyon değerinde “kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazları”, 269 milyon dolarlık “yıkama, temizleme, kurutma, doldurma işleri için makine ve cihazlar”, 264 milyon dolarlık ise “ısı değişikliği yöntemi ile maddeleri işlemek için makineler” alıyor.

Rusya’nın Almanya’dan yaptığı makine ve aksamları ithalatında en büyük yeri kaplayan ilk 20 üründen en yüksek artış kaydeden kalemin ise, tarım, ormancılık, kümes hayvancılığına mahsus makine ve cihazlar olduğu görülüyor. Bu ürün grubunda 2006 yılında bir önceki yıla göre yüzde 174 oranında artış sağlanması ve 69 milyon dolardan 190 milyon dolar seviyesine yükselmesi oldukça dikkat çekici.

Almanya’dan sonra Rusya’ya makine ihracatı nı en fazla gerçekleştiren ülke olan Çin ise, üretim sürecindeki avantajlarını, 2006 yılında yüzde 39 büyüyen Rusya makine pazarında da kullanmış ve ihracatını yüzde 77 oranında artırmış durumda. Bilindiği üzere, Çin, her ürün grubunda ucuz iş gücü, düşük enerji maliyeti gibi avantajlarını kullanarak, dünya üzerindeki bütün ülkelerde ticaret açısından avantajlı bir pozisyonda bulunuyor. Çin’in Rusya makine pazarında da bu özellikleri ile ciddi bir yer edindiği de bir gerçek. Rusya’nın, Çin’den ithal ettiği başlıca ürünler ise 1.157 dolar ile “otomatik bilgi işlem makineleri”, 197,4 milyon dolarla “yazı, hesap, muhasebe, bilgi işlem, büro için diğer makine ve cihazların aksamı”, 138.5 milyon dolarla “çamaşır yıkama makineleri” olarak sıralanıyor. Rusya’nın, Çin’den ithal etmiş olduğu ürünler arasında en yüksek ithalat artışı yaşanan ürün grubu ise “alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı motorlar” alt sektöründe gerçekleşmiş ve 2005 yılında 2,8 milyon dolar olan ithalat değeri, 2006 yılında 49,7 milyon dolara ulaşmış.

Rusya’nın sektör ithalatında 3. büyük paya sahip olan İtalya ise 203 milyon dolarla en fazla “çamaşır yıkama makineleri” ihraç ediyor. İtalya aynı zamanda 171 milyon dolarlık “yıkama, temizleme, kurutma, doldurma işleri için makine ve cihazları” ile 164 milyon dolarlık “ısı değişikliği yöntemi ile maddeleri işleme cihazlarını” Rusya’ya ihraç ediyor. Rusya’nın, İtalya’dan ithal ettiği makine ve aksamlarında en yüksek artış ise, yüzde 283’lük oran ile “toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makinelerinde” kaydedilmiş ve bu ithalat değeri 5,9 milyon dolar’dan, 22,8 milyon dolar seviyesine ulaşmış. Diğer taraftan yüzde 130 artış ile “yiyecek/içecek sanayinde kullanılan makine ve cihazlar” 2. sırada, “sıvı, tozları püskürtmeye, dağıtmaya mahsus mekanik cihazlar” ise yüzde 127 oranında bir artış ile 3. sırada yer almış. Rusya’ya ihracat gerçekleştirmek yönünde çalışmalar yürüten Türk makine ve aksamları üreticilerinin ve ihracatçılarının bu ilk 3 ülkenin en fazla sattığı ürünleri dikkate alarak pazarda talep edilenleri belirlemesi ile 21. sıradaki yerini çok daha yukarılara çekebileceği belirtiliyor.

YAPI SEKTÖRÜYLE BİRLİKTE YÜRÜMEK

Geçiş döneminin tüm sıkıntılarını yaşayan Rusya ekonomisi, uygulanan makro ekonomik politikalar sonucunda ciddi anlamda toparlanmayı başarmış, yıllık büyüme hızı yüzde 5’in altına düşmeden toplam iç ve dış borç stoku GSMH’sının yüzde 33’üne kadar gerilemiş bir ülke. Rusya ekonomisindeki bu olumlu tablonun değişmesi için de görünürde herhangi bir neden olmaması hatta dünyada yaşanan ekonomik durgunluk ve ABD’nin Irak’a müdahalesinin yol açtığı siyasal gerginliklerin dahi Rus ekonomisinde kayda değer bir etki yaratmaması dünya ticareti ve dolayısıyla da Türkiye açısında da çok önemli bir pazar sunuyor.

Rusya Federasyonu’nun genel ihracatının enerji ve hammadde olanakları dolayısıyla, ithalatından fazla olmasına rağmen, makine ve aksamları ihracatı, ithalatından çok daha az. Büyüme trendi sergileyen makine ve aksamları ithalatının 2006 yılında yüzde 39,2 artarak 21,9 milyar dolara ulaşmış olması dikkate alındığında Türkiye’nin makine ve aksamları sektörü ihracatı açısından Rusya’nın önemli bir pazar potansiyeli taşıdığı sonucuna varmak işten bile değil. 2006 yılında Rusya’ya gerçekleştirilen makine ve aksamları ihracatımız incelendiğinde Takım Tezgahları, İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler ile Aksam ve Parçaları, Pompalar ve Kompresörler mal gruplarında avantajlı olduğumuz gözleniyor. Söz konusu sektörde ve pazarda en önemli rakiplerimiz ise Almanya, Çin, İtalya, Kore ve ABD olarak sıralanıyor. Birleşmiş Milletler istatistik  verilerine göre Rusya Federasyonu’nun ithalat değerleri esas alınarak yapılan incelemede ise 2006 yılında yüzde 296 büyüyerek 1 milyar 68 milyon dolara yaklaşan İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler ile Aksam ve Parçaları dikkat çekiyor.

1990 yılından sonra Rus pazarına giren müteahhitlerimizin, 15 milyar dolara yakın proje taahhüdünü üstlendikleri ve 2005 yılında 2,3 milyar doları aşan iş hacminin yanında bu sürecin sonraki yıllarda da devam edeceği göz önüne alındığında, iş ve inşaat makinelerinin önemli ölçüde potansiyel arz ettiği düşünülüyor.

Rusya’daki sektörel potansiyel düşünüldüğünde ihracatımızın çok daha üst seviyelere çıkarılmaması için önemli bir sebep görülmüyor. Özellikle makine üreten makineler yani takım tezgâhları söz konusu olduğunda Rusya’ya uygun yeni teknolojilerin kullanılması önem taşıyor. Çünkü her alt sektörde büyük bir pazar potansiyeli taşıyan Rusya ithalatında, eski dönemden farklı olarak kaliteye ve ileri teknoloji kullanımına daha fazla özen gösteriliyor.

İleri teknolojiye sahip makineleri ile kaliteli ürün üretebilen Türkiye makine sektörü ulaşım ve nakliye avantajına da sahip olduğu bu büyük pazarın farkında olarak çalışmalarını hızla sürdürüyor. Yeniden dünyanın en güçlü devletleri arasına girmenin yolunu arayan Ruslar, artık tüketmenin de tıpkı üretmek gibi tek başına yeterli olmadığı düşüncesiyle ithalat ve ihracatın dengesini kurmaya çalışıyorlar. Sadece hammadde ve enerji ihraç ederek hedefe ulaşılamayacağını bilen Rusya Hükümeti’nin, ekonominin temel unsuru olarak tanımlanan makine sanayi içinde özellikle haŞf sanayi ve teknolojik yatırımların desteklenmesi yönündeki faaliyetlerine artırarak devam edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. 2008 yılı sonunda DTÖ’ye de üye olması beklenen Rusya Federasyonu, büyük nüfusuyla, ülkemiz makine sektörünün deneyimli ve ileriyi görebilen ihracatçıları ve yatırımcıları için büyük fırsatlar

 

SPOT:

“ Rusya’daki sektörel potansiyel düşünüldüğünde ihracatımızın çok daha üst seviyelere çıkarılmaması için önemli bir sebep görülmüyor. Özellikle makine üreten makineler yani takım tezgâhları söz konusu olduğunda Rusya’ya uygun yeni teknolojilerin kullanılması önem taşıyor.”

 

SPOT 2:

“ Rusya makine ve aksamları ithalatında 2005 yılında 15. sırada yer alan “toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makineleri” kaleminin, 2006 yılında yüzde 296’lık bir artış ile 3. sıraya yerleşmesi bu alanda ihracatçılarımız için büyük bir pazar fırsatı olduğunu gösteriyor.”

 

FOTO ALTI:

80’lerin sonunda Rus pazarına giren müteahhitlerimizin 15 milyar dolara yakın proje taahhüdünü üstlendikleri ve 2005 yılında 2,3 milyar doları aşan iş hacminin yanında bu sürecin sonraki yıllarda da devam edeceği göz önüne alındığında, iş ve inşaat makinelerinin önemli ölçüde potansiyel arz ettiği düşünülüyor.

 

KUTU:

RAKAMLARLA RUSYA EKONOMİSİ

>> 2007 yılında GSMH 1.270 milyar dolar

>> Kişi başına milli geliri 8 bin 940 dolar

>> 2007 yılı ihracatı 355.5 milyar dolar

>> 2007 yılı ihracatı 223.4 milyar dolar

>> 2007 yılındaki enflasyon oranı yüzde 11,9

>> Yıllık petrol üretimi 480 milyon ton

>> Doğal gaz üretimi ise 656 milyon metreküp

>> 2006 yılında ülkede özel tüketim yüzde 30, toplam sabit yatırımlar ise yüzde 13 oranında artmış

>> 2007 yılında mal ve hizmet ithalatı yüzde 26 oranında artmış

>> 2006 yılında da yüzde 6,7 oranında büyüyen ülke ekonomisinin 2008 ve 2009 yıllarında da yüzde 5,5 ila yüzde 5,7 oranında büyümeye devam edeceği tahmin ediliyor

 

KUTU 2:

RUSYA’NIN EN FAZLA İTHAL ETTİĞİ MAKİNELER

1- Otomatik bilgi işlem makineleri ve üniteleri

2- Isı değişikliği ile maddeleri işlemek için cihazlar

3- Toprak, maden, cevheri taşıma, ayırma, seçme vb. iş makineleri

4- Yıkama, temizleme, kurutma, doldurma işleri için makine ve cihazlar

5- Tarım, ormancılık, kümes hayvancılığına mahsus makine ve cihazlar

6- Yazı, hesap, muhasebe, bilgi işlem, büro için diğer makine ve cihazların aksamı

7- Alternatif-rotatif kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı motorları

8- Sıvı, tozları püskürtmeye, dağıtmaya mahsus mekanik cihazlar

Rusya’ya ihracat tüyoları

Dalgakıran Kompresör Yönetim Kurulu Başkanı ve OAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Rusya’da yeni faaliyet gösterecek olan firmaların mutlaka yerli bir partnerle işbirliğine geçmesi gerektiği söylerken, Elkon Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Alpagut ise Rusya ile ilgili hizmetlerde Rus dilini çok iyi konuşan ve konusunda yeterli teknik donanımlı insanlarla çalışmanın çok önemli olduğunu belirtiyor.

Meka Mühendislik Genel Müdürü Mehmet Kaybal, Rusya pazarında öncelikli olarak her pazarda olduğu gibi toplumun üreticiden beklentisinin ne olduğunun iyi analiz edilip, çözümlenmesi gerektiğinin altını çizerken, MIKROSAN Satış ve Pazarlama Müdürü Rauf Rüstemov ise Rusya’da çek veya senet üzerinden yapılan anlaşmaların kimi zorluklar yarattığının unutulmaması gerektiğini ve el verdiğince nakit çalışılması gerektiğini vurguluyor.

Rusya pazarında başarılara imza atan ihracatçıların bu tavsiyelerinin yanı sıra İhracat Genel Müdürlüğü Sanayi Dairesi Başkanlığı Şube Müdürü Gürkan Süzer’in “Rusya’da İş Yapmak İçin Faydalı Olduğuna İnandığım Düşünceler...” adlı kitabı da makine ihracatçılarına büyük bir bilgi hazinesi sunuyor.

MARKANIZ OLSUN

Süzer kitabında, marka olmanın öneminden bahsederken, marka olmayı yanlış anlayanlardan da söz ediyor. “Şimdilerdedünyanın en önemli markaları bu pazara girmeye çalışırken yurdum insanı yine cin fikirlerle hareket ederek Fransızca, İtalyanca veya hiç bir anlamı olmasa da bu etkiyi bırakacak markalar ile piyasada yer tutmaya çalışıyorlar. Sonuçta, bu markalar tutarsa İtalya veya Fransa sahiplenecek, tutmazsa da Türklerin taklit mal yaptıkları yetmiyormuş gibi bir de markalarını çalmaya çalıştıkları söylenecek” diyen Süzer, Rusya pazarında gerçek anlamda bir marka olabilmek için kendi isimlerimizle ama aynı zamanda özgün tasarım ve kalite ile var olmamız gerektiğini dile getiriyor.

MALİ MEVZUATI BİLİN

Süzer’in Rusya pazarı için kitabında verdiği tavsiyelerden bir diğeri ise mali mevzuatın mutlaka bilinmesi gerektiği üzerine. Rusya’nın sosyalist sistemden çıkarken mevzuatını aynı hızla değiştirememiş olmanın sıkıntılarını yaşadığını belirten Süzer, devlet egemen toplumsal sistemin hâlâ mevzuatta durduğunun altını çizerken Dünya Ticaret Örgütü ile ilişkilerin mevzuatın liberalleşmesi sürecini hızlandırdığının unutulmaması gerektiğini söylüyor. Süzer ayrıca çalışma mevzuatının da çok iyi bilinmesini öneriyor.

 

OFİS AÇIN, DEVLET ZATEN MALİYETİN YARISINI ÖDÜYOR

“Rusya’da iş yapmak üzere bulunmuş çoğu kişi bilir, Rusların ilk sordukları şey depo veya ofisin olup olmadığıdır” diyen Süzer, son yıllarda Türk girişimcilerin ofis, mağaza ve depolara yönelik olarak verilen devlet yardımları sayesinde maliyetlerini azaltabileceğini söylüyor.

Süzer kitabında ayrıca başkalarının tecrübelerine kulak vermenin öneminden, Rusça konuşmak konusunda hassas olunması gerektiğinden, müşteri ilişkileri ve pazarlamada Rus kültürüne göre davranılmasından ve mutlaka uzun vadeli planlarla Rusya pazarına girilmesinin öneminden dem vuruyor. Rusya pazarını tabii ki en iyi tanıyanlar ise yıllar boyunca bu ülkeyle başarılı ticaret ilişkileri yürütmüş olan makineciler. Şimdi onlara kulak verelim ve Rusya pazarında nelere dikkat edilmesi gerektiğini dinleyelim…

 

FOTO ALTLARI


Abdullah Yılmaz

PVC Yönetim Kurulu Üyesi

Biz Rusya’da çalışmaya aşağı yukarı 2000 yılında başladık. Faaliyet yürüttüğümüz ilk üç yılda açık hesapla hiç çalışmadık. Ancak 2003 yılında sonra pazarımız genişlemeye başladığı için ufak tefek açık hesaplar vermeye başladık. Bu hesapları da tanıdığımız ve güvendiğimiz firmalara verdik. Öncelikle ihracatçılarımızın bu hususa dikkat etmeleri gerekmekte. Pek çok ihracatçı daha belli bir güven tesis etmeden açık hesap verdikleri için zarara uğradılar, pazardan çekilmek zorunda kaldılar. Bunun dışında önemli bir diğer husus ise firmalarımızın ürünlerinin kaliteli olması. Kaliteli ve dayanıklı üretim yapanlar Rusya pazarındaki titiz alıcıyla işlerini sorunsuz yürütebilirler. Ayrıca güvenilir bir partner bulunduğunda yerli ortaklıklar kurmak da çok işe yarayabilir. Hem faaliyet yürüteceğiniz pazarı bilmesi hem de Rusya’da durumun ihracata çok müsait olması bakımından yerli ortaklıkların ihracatçı firmaları mıza katkı sunacaklarını düşünüyorum. Ama altı nı çizerek söylüyorum, güven faktörünün üzerinden atlamamak lazım. Son olarak da lisan konusuna dikkat çekmek istiyorum. Sadece Rusya değil faaliyet yürütülen bütün pazarlarda o pazarın diline hakim olmak ticaretin temel zorunluluklarından biri haline geldi. Gözlemlediğim kadarı ile ihracatçılarımızın bir bölümü son süreçte bu gerçekliğin farkında olmadan iş yapmaya çalışıyorlar. Kendi bünyelerinde, hem Rusça bilen hem de sektöre hakim olan kalifiye elemanlar çalıştırmak yerine işlerini tercümanlar aracılığıyla yürütmeye çalışıyorlar. Bu durum da, hem anlaşmayı hem de birlikte iş yapmayı güçleştiren olumsuz bir referans oluşturuyor. Genel olarak Rusya’da iş yapacak ihracatçılarımızın bahsettiğim hususlara dikkat ettiklerinde başarılı olmamaları için bir neden görmüyorum. Çünkü Rusya’nın makineleşmeye yeniden yatırım yapmak istemesi ve ülkemizin Rusya’ya yakınlığından ötürü elinde bulundurduğu avantajlar bu pazarı çok cazip hale getiriyor.

 

Mustafa Alpagut

Elkon Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı

Rusya dünyanın en zor, en titiz ve en büyük pazarlarından biridir. Kalite, ileri teknoloji ve güvenilirlik Rus müşterilerin en önem verdiği konuların başında geliyor. İklim koşulları nedeniyle çok zor şartların yaşandığı bu ülkede zor şartlarda problemsiz çalışacak makineler üretmek ve her türlü satış sonrası desteği anında vermek çok önemlidir. Rusya pazarının büyüklüğü nedeniyle internet şirketi olarak veya küçük boyutlu bir firma olarak bile tesadüfen bir şeyler satmak ve bundan para kazanmak mümkün olabilir. Ancak daha sonraki destek ve hizmet safhasında bu firmaların gerekli performansı verememesi Türk malına ve Türk ihracatçısına çok büyük prestij ve pazar kaybettirmektedir.

Coğrafi boyutu olarak çok büyük ölçekli olan Rusya’nın bölgesel koşulları ve ihtiyaçları çok farklıdır. Talepleri iyi inceleyip doğru ürün teklif edilmediği taktirde her zaman problemlerle uğraşmak zorunda kalınır. Rusya ile ilgili hizmetlerde Rus dilini çok iyi konuşan ve konusunda yeterli teknik donanımlı insanlar büyük önem kazanmaktadır. Aksi taktirde satışın içindeki iletişim kaosu her iki tarafa da çok fazla kayıplar verdirecektir. Türkiye’de genelde en çok yapılan yanlışlardan biri firmanın kendisini olduğu ölçekten daha büyük gösterme çabaları ve gerçek olmayan referansların münasebetler sırasında kendilerine aitmiş gibi kullanılmasıdır. Bu durum fark edildiğinde ise firma zarar gördüğü gibi talep eden müşteriye karşı da sıkıntılar yaşanmaktadır. Rusya’ya ihracat yaparken o ürünlere ait GOST-R sertifikasının olması gümrüklerden geçmesi ve daha sonraki kabulü için çok önemlidir. Ancak bir şekilde GOST-R sertifikasını almayı beceren firmaların ürünlerini gerçekten GOST-R koşullarına uygun yapmadıkları taktirde daha önce belirttiğim gibi büyük problemler yaşanmaktadır.

firmamız yıllarca Rusya pazarı için alt yapı hazırlığı yaptıktan sonra Rusya pazarının gerekli koşullarını oluşturmuş ve pazarda faaliyet göstermeye başlamıştır. Şu anda Rusya pazarında 6. yılını dolduran firmamız 4 ayrı bölgedeki satış ve destek ofisleri ve 4 ayrı bölgedeki yedek parça depoları ile tüm Rus müşterilerine kusursuz hizmet verebilmektedir. Bu nedenle de Rusya’nın geniş coğrafyasında birbirinden değişik  kapasite ve tiplerde kurulmuş halen faaliyet gösteren 200’ün üzerinde hazır beton tesisimiz bulunmaktadır. Global dünyada Rusya ve tüm ülkelere ihracat için vazgeçilmez anahtarlar kalite, sürekli hizmet ve dürüst satıcılıktır. Firmamızın elde ettiği başarı tamamen bu prensiplere dayanmaktadır. Geçen seneki ihracatları ile beton santralı ihracatında 1. sırada, genel sıralamada ise ilk 500 ihracatçı Şrma arasına girerek 371. sırada yer alan firmamız çalışmalarına artan süratle devam etmektedir.

Mehmet Kaybal

Meka Mühendislik Genel Müdürü

Rusya pazarı şu anda dünyada en hızla büyüyen ve coğrafi yapısının genişliğinden dolayı önümüzdeki yıllarda daha da cazip hale gelecek ve dünya pazarının ilk sıralarında yer alan ülkelerden birisi olacaktır. Geçmişte sosyalizm döneminde ve SSCB’nin dağılmasından sonra yatırımların durmasıyla birlikte bir gerileme dönemine giren ülke, 2000’li yıllardan sonra yatırımlarını hızlandırmış ve dağılmadan sonra yeniden dünyadaki eski gücüne kavuşmak amaçlı yeni bir planlamanın içerisine girmiştir. Bu bağlamda tüm ülkenin altyapısının değiştirilmesi, yıllardır hiçbir bakım görmemiş yollarının yenilenmesi, nüfusun gereksinim duyduğu alışveriş merkezlerinin yapılması çalışmaları başlatılmıştır. Geçmiş dönemden kalan toplu yaşam alanlarının tekrar düzenlenmesi ve yenilerinin ilave edilmesiyle birlikte, makine üreticilerine ve inşaat sektörüne de inanılmaz fırsatlar sunmuştur. Bugün dünya üzerinde haritadan ülkeler dağılımına bakıldığında Rusya’nın ne kadar geniş bir coğrafyaya yayıldığı ve taleplerinin de her geçen gün kaçınılmaz artması gerektiği daha kolay anlaşılır.

Dünya pazarında talepleri, nüfusu ve yatırımları kısıtlı olarak nitelendirilen birçok Ortadoğu ve Avrupa ülkesi bile halen yeni makine yatırımlarına ihtiyaç duymaktadır. Rusya’nın yeniden yapılanan ve gelişime ihtiyaç duyan bir ülke olduğu düşünülüp, bir de dünyanın kaçta kaçını ihtiva eden bir toplum ve toprak yapısına sahip olduğu göz önünde bulundurulursa, ilerleyen yıllarda da; dünya pazarının büyüyen gözdelerinden birisi olacağı konusunda hiç kuşku yoktur.

Rusya pazarında öncelikli olarak her pazarda olduğu gibi toplumun üreticiden beklentisinin ne olduğunun iyi analiz edilip, çözümlenmesi gerekmektedir. Burada makine üreticilerinin toplumla aynı dili konuşan bir ekiple, müşterinin somut olarak ürünün performansını kendi ülkesinde test edebilme fırsatlarını müşteriye sunabilmesi gerekmektedir. İlaveten, görselliğe düşkün bir toplumun, ürünlerin pazarlanmasında ürün detaylarınıda resimleyerek müşteriye sunması gerekmektedir. Pazara giriş için en kolay ve doğru yollardan birisi de, pazarı ve konusunu iyi bilen yerel bir ortakla çalışmaktır. Çünkü pazar hacminin genişliği ve büyüklüğünden dolayı pazarlamanın bulunduğunuz ülkeden yapılmasının zorlukları çoktur.

 

Rauf Rüstemov

MIKROSAN Satış ve Pazarlama Müdürü

Rusya komünist sisteminin çökmesinin ardından makineleri unuttu. Yıllar içerinde bu makineler hızla gelişen teknoloji karşısında duramayarak ya da kullanım sürelerine yenik düşerek bir kenara atıldılar. Fakat doğal kaynakları oldukça zengin olan bu ülke, hükümetin de çalışmaları sayesinde kendisini toparlamayı başardı. Şimdi Rus hükümeti yeniden eski güçlü günlerine kavuşmak için doğal kaynaklarından elde ettiği zenginliğini üretim araçları olan makinelere aktarma gayretinde. Bu durumda ülkemiz makine ihracatçılarına önemli fırsatlar sunuyor.

Ancak bu pazarda diğer tüm ülkelerde olduğu gibi dikkat edilmesi gereken kendine has özellikler bulunuyor. Bunların da başında ise para alışverişi geliyor. Rusya’da çek veya senet üzerinden yapılan anlaşmaların kimi zorluklar yarattığının unutulmaması faydalı olacaktır. Bu pazarda ihracatçılarımızın nakit çalışmalarında fayda olduğu görüşündeyim. Diğer taraftan Rusya iç pazarında güçlü olan makine firmaları ile ortaklıklar geliştirilmesi de ihracat kapılarının çok daha kolay açılmasını sağlayacaktır. Ayrıca bu firmalardan pazarın işleyişi konusunda da değerli bilgilere ulaşmak mümkün olabilecektir. Böylelikle ayakları yere çok daha sağlam basan bir ticaret ilişkisi geliştirilebilir diye düşünüyorum.

Ayrıca Rusya pazarında farklı sektörlerde çalışan Türk firmaları da bulunuyor. Özellikle yapı sektörü alanında milyarlarca dolarlık projelere imza atan şirketlerimiz mevcut. Buralardan referans alarak inşaat makineleri satışlarımızı gerçekleştirebiliriz. Rusya’nın inşaat makinelerine son dönemlerde oluşan ilgisini çok iyi değerlendirmeliyiz diye düşünüyorum. Günümüzde ve gelecekte Rusya’nın Türk makine sektörü açısından çok önemli olduğunun bilincinde olarak hareket edersek ihracatımızın sürekli artmasını sağlayabiliriz.