Günümüz ekonomi dünyasında şirketler, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde gitgide artan bir rol oynuyor; yeni işbirlikleri sadece şirketlere değil, ülke ekonomile...

Günümüz ekonomi dünyasında şirketler, ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde gitgide artan bir rol oynuyor; yeni işbirlikleri sadece şirketlere değil, ülke ekonomilerine de önemli bir ivme kazandırıyor. Diğer taraftan bu işbirlikleri sadece ekonomik katkı sağlamakla da kalmıyor, aynı zamanda politik, sosyal ve kültürel yakınlaşmalara da imkân tanıyor.

İş dünyası, elbette yeni işbirlikleri kurma yolunda güçlü iş ağı platformlarından etkin şekilde faydalanıyor. Bu anlamda ülkelerin yabancı ülkelerle kurduğu iş konseyleri ekonomik ilişkilerin bir ayağını oluştururken, ikili iş dünyası dernekleri, birlikleri, yerli ve yabancı ticaret odaları da sürece ivme kazandırıyor.

Geçtiğimiz iki sayıda, Türkiye’de kurulmuş ilk yabancı ticaret odalarından İtalyan Ticaret Odası Derneği ve Türkiye’de İngiliz Ticaret Odası’nı Moment Expo okuyucularına tanıtmış ve bu yapıların Türk iş dünyasına sunduğu hizmetleri aktarmıştık. Bu sayımızın konuğu ise Türkiye’deki ilk yabancı ticaret odası olan ve 1885’te kurulan Türk- Fransız Ticaret Derneği (CCFT) oldu. Türk-Fransız Ticaret Derneği, iki ülke arasındaki mevcut ikili ekonomik ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla, Türk yasalarına uygun olarak 1885 yılında İstanbul’da kurulmuş bir dernektir. CCFT Müdürü Raphaël Esposito, o dönemde Osmanlı İmparatorluğu topraklarında 30 binden fazla Fransa vatandaşının yaşadığını ve bu kalabalık topluluğun özellikle finans alanında etkin olduğunu söylerken, CCFT’nin kuruluş amacının da aslında bu finansal yapıyı korumak ve geliştirmek olduğunun altını çiziyor. Halen Türkiye’de yerleşik olan ve sanayi, ticari ve finans sektörlerinde sayıları 450’ye ulaşan Türk ve Fransız menşeli firmayı bünyesinde toplayan dernek, firmalara sağladığı danışmanlık ve lojistik desteklerin yanı sıra iki ülke arasındaki önemli ekonomik aktivitelerin gerçekleşmesine yönelik çalışmalarına devam ediyor.

TÜİK rakamlarına göre Türkiye-Fransa arasındaki ticaret son 10 yıldır 13-14 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmeye devam ediyor. Fransa, Türkiye’nin ihracat ve ithalatında 6’ncı sırada yer alırken, Fransız gümrüklerinden derlenen verilere göreyse geçtiğimiz yıl iki ülke arasındaki ticaret hacmi tarihi zirvesine ulaştı ve 14 milyar 43 milyon euro olarak gerçekleşti. Bu dönemde Fransız firmalarının Türkiye’ye ihracatı yüzde 1,3 oranında gerilerken, Türk firmalarının Fransa’ya ihracatı ise yüzde 5,4 artış gösterdi.

Diğer yandan Fransa, Türkiye’deki yabancı yatırımcılar arasında üçüncü sıradayken, son 25 yılın toplam yatırım miktarına göre ise ilk sırada yer alıyor. Ancak yine de iki ülkenin ekonomik potansiyelinin daha yüksek olabileceğine işaret eden uzmanlar, bu ekonomik potansiyele ulaşmak için iki ülke iş dünyasının birbirine daha sıkı bağlanması gerektiğini vurguluyor. Bu çerçevede, merkezi İstanbul’da olan CCFT de, iki ülke kuruluşlarına destek olmayı kendine amaç edinirken, bu destek görevini Türkiye ile ticari ilişkiler içine girmek isteyen Fransız firmalarına, Fransa pazarında gelişmeler sağlamak isteyen Türk firmalarına ve tabii ki Türkiye’de yerleşik 400 Fransız firmasına yönelik olarak sunuluyor. 132 yıldır Türk iş dünyası ile etkin bir iletişim ve işbirliği kuran CCFT’nin bugününü ve faaliyet alanlarını, Derneğin Müdürü Raphaël Esposito’ya sorduk.

Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin kuruluş amacı neydi?

Derneğin kurulduğu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nda 30 bin Fransız yaşıyordu ve Fransız vatandaşlarının finansal getirileri son derece yüksekti. Fransızların özellikle Osmanlı Bankası’nda etkin olduğunu biliyoruz. 1885’te ise bu finansal getirileri korumak amacıyla Türk-Fransız Ticaret Derneği kuruldu. İlk kurucuların arasında Türk katılımcı yoktu; kurucuların tamamı Fransız vatandaşlarıydı. Tabii o dönem, Türk-Fransız Ticaret Derneği gibi yapıların tüm dünya genelinde kurulmaya başlandığı dönemdi ama Türkiye’deki organizasyonun en eskilerden biri olduğunu söylemeliyiz. Halen dünya genelindeki 90 ülkede toplam 120 Fransız Ticaret Odası faaliyetlerine devam ediyor. Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin önceki dönemlerde farklı hedefleri olsa da şu an iki temel amacımız mevcut: Yerleşik Fransız firmaların faaliyetlerine yardımcı olmak ve iki ülke arasındaki ticari ilişkileri canlı tutmak.

Dernek, Fransa pazarına açılmak isteyen Türk üreticilere ne tür hizmetler sunuyor? Bu hizmetlerin içerikleri ve ölçütlerinden söz edebilir misiniz?

Türk iş insanları ya Fransa’ya ihracat ya da Fransa’ya yerleşmek ve orada iş kurmak üzerine bizimle işbirliği geliştirmeye çalışıyor. Biz, bu iki konuda Türk iş dünyasına danışmanlık hizmeti verebiliyoruz. Fransa’da iş kurma ve Fransa’ya yerleşme konularında aslen Fransa hükümetine bağlı Business France kurumu ilgileniyor. Fransa’ya ihracat konusunda ise ya zaman zaman bizim faaliyetlerimize Türk iş dünyasını davet ederek birlikte bir işbirliği geliştirebiliyor ya da bizim danışmanlığımıza başvuran Türk iş dünyası temsilcileri ile Fransız iş dünyasını buluşturacak bilgi paylaşımlarında bulunuyoruz; B2B buluşmalar düzenleyebiliyor; Fransa’daki satın alma kültürü hakkında önemli bilgi aktarımları gerçekleştirebiliyoruz.

Diğer yandan, Fransa’daki Türk-Fransız Ticaret Odası’nın, Türk iş dünyasına yönelik çalışmalarında biz, duyurular ya da direk başvurularla kendileriyle ortak çalışmalar sürdürebiliyoruz.

Türkiye-Fransa ticaretinin güncel durumu için neler söyleyebilirsiniz? Geçtiğimiz yıl oldukça verimliydi ama bu yılın ilk çeyrek rakamlarında bir düşüş izleniyor, bu süreci nasıl yorumlarsınız?

Geçtiğimiz yıl, Fransız gümrüklerinden aldığımız bilgilere göre iki ülke arasındaki ekonomik hacimde tarihi zirveyi yaşamıştık. Bu yılın ilk çeyreğinde kayıplar izleniyor olsa da düzelme işaretlerini de izlemeye devam ediyoruz. Mevcut durumda asıl etken, Türkiye üzerindeki küresel risklerin yükselişi. Türkiye’ye gelen yurt dışı kaynaklı yatırımlarda azalış trendi devam ediyor ve bunu biz de teyit ediyoruz. Ancak az önce söylediğim gibi son birkaç aydır düzelme işaretlerini de izliyoruz. Dolayısıyla biz de, Türk-Fransız Ticaret Derneği olarak, kuruluş amaçlarımıza uygun şekilde süreci takip ediyor ve uygun faaliyetleri gerçekleştirmeye gayret ediyoruz.

Fransa ile ticaret yapmak zor mudur?

Bazı Türk firmaları için Fransa ile ticaret yapmak İtalya, Almanya ya da İspanya’ya göre daha karmaşık gelebilir. Öncelikle dil problemi nedeniyle Türk iş dünyasının zorluklarla karşılaştığını görüyoruz. Kültürel sebepler de iki ülke arasındaki ticarette zorlayıcı olabiliyor. Fransa’da yanlış adresten doğru bilgiyi alamazsınız. Organizasyon şemaları çok kesin ve güçlüdür. Dolayısıyla o organizasyon içerisinde ancak doğru iletişim kanalları ile doğru yolu bulabilirsiniz. Evet, metodoloji olarak Fransa’daki işleyiş, Avrupa ülkelerine göre farklıdır ama buna rağmen Fransa halen dünyadaki altıncı en büyük ihracatçı ülke konumundadır.

Fransa’nın rekabetçi sektörleri nelerdir? Bu pazarda Türk üreticiler hangi sektörlerde daha rekabetçi olabilir?

Fransa’da fiyat ve kalite kriteri çok önemlidir. Dolayısıyla rekabetçi sektörlere değil, rekabetçi kalite ve fiyata önem veririz. Ancak otomotiv, otomotiv yedek parçaları ve tekstil sektörlerinde Türk iş dünyasının avantajlı olabileceğini de söyleyebiliriz. Hem kalite hem fiyat açısından bu üç sektörde, Türk iş dünyası Fransa pazarında her zaman tercih ediliyor.

Diğer yandan inovatif bir ürüne sahip olan her firma Fransa için değerlidir. Burada ölçek de önemli değildir, ister KOBİ olsun ister büyük ölçekli bir şirket, inovasyon kaynaklı bir ürününüz varsa Fransa ile ticarette öncelikli olabilirsiniz.

Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin kaç üyesi var?

450 üyemiz var ve tüm üyelerimiz Türkiye’de yerleşiktir. Bunun 150 kadarı Türkiye’de yerleşik Fransız firmalarıyken, 300’ü de ya Fransa ile çalışan ya da Türkiye’de yerleşik Fransız şirketleri ile işbirliği olan firmalardır. Diğer yandan, net rakam veremesem de üyelerimizin 300’den fazlası KOBİ, 100’ü de büyük ölçekli firmadır. Görülebileceği üzere Türk-Fransız Ticaret Derneği’nin Türkiye’de oldukça güçlü bir iş ağı bulunmaktadır ve bu iş ağı, Türk iş dünyasının Fransa ile kuracağı ticari ilişkilerde önemli bir avantaj olarak değerlendirilebilir.