Çocuk kitaplarına bakıldığında kadınların daha çok ev kadını, hemşire, öğretmen gibi mesleklerle tanımlandığını, özellikle teknoloji tabanlı mesleklerde ise daima erkeklerin tarif edildiğini aktaran Vispera...

Çocuk kitaplarına bakıldığında kadınların daha çok ev kadını, hemşire, öğretmen gibi mesleklerle tanımlandığını, özellikle teknoloji tabanlı mesleklerde ise daima erkeklerin tarif edildiğini aktaran Vispera Bilgi Teknolojileri CEO’su Prof. Dr. Aytül Erçil, “Bu durum, çok küçük yaştan itibaren ‘erkek ve kadın işi’ gibi önyargılara yol açıyor. Öncelikli olarak toplumda bu tür önyargıların oluşmaması için çaba gösterilmeli. Yapılan araştırmalarda görüldüğü üzere kadınlar bir işi yapabileceklerinden yüzde 100 emin olmadan başvuruda bulunmazken erkekler ise yüzde 60 oranında emin olduklarında başvuru gerçekleştiriyor. Kadınların kendilerine güveninin artması için karşılarında başarılı rol modellerin olması gerekiyor” diyor. Akademik kökenli başarılı bir iş insanı olan Erçil, makine imalat sektöründe daha fazla kadın yönetici görmek için yapılması gerekenleri Moment Expo okurları için anlattı.

Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?

İstanbul’da 1958 yılında doğdum. İlk ve ortaokulun ardından bir öğretmenimin tavsiyesiyle Robert College’ın sınavına girdim ve Türkiye ikincisi olarak kazandım. Robert College’ın ardından 1979 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Matematik Bölümü’nünden mezun oldum. Sonrasında ABD’deki Brown Üniversitesi’nden 1980 yılında master, 1983 yılında da doktora derecelerini aldım.

İş hayatına başlama ve bulunduğunuz göreve gelme süreciniz hakkında bilgi verir misiniz?

Doktora eğtimimi tamaladıktan sonra bir süre ABD’de çalışıp deneyim kazanmak istedim. Beş yıl boyunca GM Research Lab’de “senior research scientist” ve “staff research scientist” olarak çalıştıktan sonra, Boğaziçi Üniversitesi’ne döndüm. 13 yıl Boğaziçi Üniversitesi’nde görev aldım ve daha sonra Sabancı Üniversitesi’ne geçtim. 13 yıl süresince de burada görev yaptıktan sonra emekli oldum. Boğaziçi Üniversitesi’nde Boğaziçi University Pattern Analysis and Machine Vision Laboratory (BUPAM) isimli bir yapay görme laboratuvarı kurdum. Daha sonra Sabancı Üniversitesi’nde de VPALAB isimli bir laboratuvar kurdum. Bu laboratuvar 2006 yılında Avrupa Birliği tarafından “mükemmeliyet merkezi” seçildi. Boğaziçi Üniversitesi’ndeyken VISTEK Limited adlı firmayı kurdum. Sabancı Üniveristesi’ne geçtikten sonra VISTEK Limited’i kapatıp Sabancı’nın da ortaklığıyla VISTEK A.Ş.’yi kurduk. 2009 yılında görüntü işleme tabanlı otomasyon sistemleri alanında Avrupa’da bir numara, dünyada ise üçüncü sırada olan Alman ISRA VISION şirketinin CEO’su bize ortaklık teklif etti. İlk önce sıcak bakmasam da ISRA’nın bizim yaptığımız çalışmaları dünyaya açma potansiyeli olduğu için bu teklifi kabul ettim ve ISRA ile ortaklığımız başladı. 2013 yılında da modern terimle “exit” ederek hisselerimizin tümünü ISRA’ya sattık. Daha sonra VISTEK’teki Ar-Ge ekibinin önemli bir bölümüyle beraber Vispera’yı kurduk. Bugün itibarıyla Vispera’nın Türkiye’den çıkacak bir “high-tech unicorn” olma hedefiyle çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Kaç yıldır bulunduğunuz görevi sürdürüyorsunuz? Ortalama bir iş gününüz nasıl geçiyor?

Vispera’da dördüncü yılımızı tamamladık. Ben genelde sabah 08:00 civarında ofise gelirim. Tüm gün toplantılar, müşteri ziyaretleri ve ekip içi çalışmalarla geçiyor. Aksam 19:00 -19:30 sularında ise ofisten çıkıp eve gidiyorum. Yemekten sonra tekrar bilgisayarın başına oturup yapmam gereken acil işler varsa onları yapar, yoksa maillerimi ve dosyalarımı toparlayıp organize olurum.

Yoğun bir iş temposuna sahip olan makine sektöründeki başarınızı neye borçlusunuz? Bilgi birikimi, çok çalışma ve hepsinden de önemlisi çok iyi bir ekibe sahip olmak başarının temel anahtarıdır. Zira siz ne kadar iyi olursanız olun, ekibiniz sizinle aynı vizyonu paylaşmıyorsa ve aynı tempoda çalışmıyorsa başarıya ulaşmak mümkün değil.

Erkek egemen bir sektörde kadın yönetici olmanın zorluklarını yaşıyor musunuz?

Ofis ortamında bir zorluk yaşamadım. Ekibimizin tamamı bilgiye, deneyime önem veren ve önyargıları olmayan kişilerden oluşuyor. Ancak dışarıda bazı zorluklar oluyor tabi ki. Kadın yöneticilerin çok az olduğu bir ortamda, özellikle de teknolojik çalışmalar yapan bir firmanın yöneticisinin kadın olması biraz yadırganabiliyor. Bu durum sadece Türkiye’de değil, yurt dışında da benzer bir şekilde gelişiyor. Katıldığım birçok AB projesinde veya görüntü işleme teknolojileri firmalarının yöneticilerinin bulunduğu ortamlarda çoğu zaman tek kadın veya az sayıdaki kadından biri oluyorum.

İş hayatında kadın olmaktan kaynaklanan problemler yaşadınız mı?

Öğretim üyesi olmanın getirdiği belli bir saygınlık olduğu için birçok kadın yöneticiden daha az problem yaşıyorum. Fakat tabi ki önyargıya dayalı birçok problemle de karşı karşıya kalıyorum. Yurt dışındaki bir toplantının akşamında bir firmanın yöneticisi, beni toplantıya katılan birinin eşi olarak düşünerek “Eşlerin programı nasıldı?” diye sordu. Türkiye’de de toplantılarda eğer kartvizitimi vermemişsem ve yanımda bir erkek varsa, teknik konularda genellikle yanımdaki kişiyi muhatap alıyorlar.

İş ile ilgili yurt dışı seyahatleri gerçekleştiriyor musunuz? Yurt dışı gezilerinizde makine sektöründe yönetici pozisyonda görev yapan bir kadın yönetici olarak nasıl tepkiler alıyorsunuz, gözlemleriniz nelerdir?

Oldukça sık seyahat ediyorum. Üniversite öğretim üyeliği dönemlerinde her yıl birkaç konferansa giderdim. Birçok AB ve ABD projesinde yürütücü olarak görev aldım. Bu çerçevede toplantılar için seyahatler gerçekleştirdim. 2005 yılından bu yana AB projelerinde hakem olarak görev yapıyorum. Bu vesileyle her yıl birkaç kere Brüksel’e gidiyorum. Mevcut işim Vispera bünyesinde de yurt dışı müşterilerle temasalar, fuarlar için seyahat etmeyi sürdürüyorum. Yurt dışında da bir teknoloji firmasının CEO’sunun kadın olması çok rastlanan bir şey değil. Bu yüzden oralarda da benzer şekilde şaşkınlık ifadeleriyle karşılaşıyorum.

Başarılı bir kadın yönetici olarak aldığınız ödüller var mı?

Yıllar içerisinde; Uluslararası Başarı Ödülü, Eureka Başarı Öyküsü, Endeavor Girişimcisi, 2010 Teknoloji Ödülü Finalisti, Veuve Clicquot Yılın En Etkin Kadın Girişimcisi Ödülü, 1. Makine ve Aksamları İmalat Teknolojileri Ar-Ge Proje Pazarı Akademisyen Kategorisi Birincilik Ödülü, 2013 Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Kristal Ağaç Yılın Kadın Girişimcisi, 2014 ANSİAD Yılın Kadın Girişimcisi, Microsoft Bilişimde Fark Yaratan Kadın Lider Ödülü olmak üzere ulusal ve uluslararası birçok ödüle layık görüldüm.

Erkek egemen bir sektör olan makine imalat sektöründe, diğer sektörlere kıyasla sizce neden daha az sayıda kadın çalışan görev yapıyor?

Bunun önemli bir nedeni toplumdaki kadınların ve erkeklerin yapabileceği işler şeklinde ön yargıya dayalı bir sınıflandırmanın olması. Ancak bir başka önemli neden ise kadınların yeterince kendilerine güvenmemesi veya yeteneklerini küçümsemesi. Bilgisayar sektöründe, sekiz yıllık programlama deneyimine sahip kadınların kendine güveni bir yıllık programlama deneyimi olan erken programcıların kendilerine olan özgüvenine eşit durumda. Kadınlarla erkeklerin aynı teste tabi tutuldukları ve kendilerini değerlendirmelerini istedikleri birçok çalışmada, gerçek notlar arasında bir fark olmamasına rağmen, kadınların kendileri hakkında gerçek notlarının altında bir değerlendirme yaptığı, erkeklerin ise aldıkları gerçek notun üzerinde bir değerlendirmede bulunduğu görüldü. Bizim ve dünyadaki diğer birçok toplumda çocuk bakımı ve eğitimi annenin görevi olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden de birçok kadın doğumdan sonra iş hayatına geri dönmüyor ve özellikle de erkeklerin baskın olduğu sektörlerde mücadele etmeye çalışmıyor.

Makine imalat sektöründe daha fazla kadın çalışan ve yönetici görmek için neler yapılabilir?

Bence çocukların eğitimine henüz yuva çağından itibaren başlamak gerekiyor. Çocuk kitaplarına baktığınızda kadınlar daha çok ev kadını, hemşire, öğretmen gibi mesleklerle tanımlanıyor. Özellikle teknoloji tabanlı mesleklerde ise daima erkekler tarif ediliyor. Bu durum da çok küçük yaştan itibaren erkek ve kadın işi gibi önyargılara yol açıyor. Öncelikli olarak toplumda bu tür önyargıların oluşmaması için çaba gösterilmeli. Yapılan araştırmalarda görüldüğü üzere kadınlar bir işi yapabileceklerinden yüzde 100 oranında emin olmadan başvuruda bulunmazken erkekler ise yüzde 60 oranında emin olduklarında başvuru gerçekleştiriyor. Kadınların kendilerine güveninin artması için karşılarında başarılı rol modellerin olması gerekiyor.

Sektörünüzle alakalı olarak dünyada durum nasıl? Türkiye’de makine sektöründe daha mı az kadın çalışan/yönetici bulunuyor?

Reuters’ın bir çalışmasına göre 450 teknoloji yöneticisinin yüzde 30’u kendi grupları içinde liderlik pozisyonunda hiçbir kadın bulunmadığını belirtiyor. Mühendislik dalları ve bilişimde genellikle erkeklerin hâkimiyeti söz konusu. Fakat yapılan son bir araştırmada, Github denilen bütün yazılımların, kodların biriktiği bir yerde kadın yazılımcıların kodlarının daha çok beğenildiği ve kabul gördüğü ortaya çıktı. Fakat bu, cinsiyet bilinmeden yapılan bir araştırmanın sonucu. Aynı araştırmada cinsiyet söylendiğinde çok farklı sonuçlar çıkıyor. Kodların kadınlar tarafından yazıldığı bilindiğinde beğeni oranı daha az oluyor. Bu, bir takım önyargılarımızın hâlâ gündemde olduğunu gösteren çok çarpıcı bir durum. Fakat kimliklerin, cinsiyetlerin önemsiz hale geldiği internet ortamında kadınların çalışmaları gittikçe ön plana çıkacak diye düşünüyorum.

Diğer kadın çalışanlara ve yöneticilere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

DDI danışmanlık firmasının yaptığı bir araştırmaya göre en iyi performans gösteren 20 firmada anahtar liderlik pozisyonlarında yüzde 27 oranından fazla kadın yönetici bulunuyor. En başarısız 20 firmada ise ortalamadan yüzde 19 daha az kadın yönetici görev alıyor. Bunun gibi birçok araştırmada kadınların yönetim kademesi dahil her kademede firmanın başarısına ciddi katkıları olduğu görülüyor. Başarıya ulaşmak için kadınların öz güvenle hareket etmesi, engellerden korkmaması ve kendilerini geliştirmesi gerekiyor.