1999 yılında kurulan Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği...

SEKTÖR İMALATINDAKİ TEMEL GİRDİLERİN İTHALATI VE KURLARDAKİ HAREKETLİLİK NEDENİYLE SEKTÖR ÜRETİMİ VE İHRACATINDA SIKINTILAR YAŞADIKLARINI SÖYLEYEN ARÜSDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI BURHAN FIRAT, “KURLARDAKİ DALGALANMANIN DAHA DENGELİ HALE GELMESİ, ENFLASYONLA MÜCADELE KONUSUNDA ATILAN ADIMLAR VE YERLİ-MİLLİ SLOGANIYLA SAĞLANAN POZİTİF YAKLAŞIMLAR, GELECEĞE DAİR DAHA ÜMİTLİ OLMAMIZI SAĞLIYOR. ÇÜNKÜ SEKTÖRÜMÜZÜN ANA, TEMEL GİRDİLERİ İTHAL PARÇALARDAN OLUŞUYOR. BURADA YERLİYE DÖNMEK, HALİYLE YENİ AR-GE ÇALIŞMALARINI, YENİ YATIRIMLARI, İMALATTA HAREKETLİLİĞİ VE DÜŞÜK MALİYETLERİ BERABERİNDE GETİRECEKTİR” DİYOR.

1999 yılında kurulan Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği (ARÜSDER); araç, araç üstü ekipman ve iş makineleri sektörünün gelişmesine yönelik hizmetlerini Ankara’daki dernek merkezinde, 15 üyeden oluşan bir teknik komiteyle sürdürüyor. Bir sivil toplum kuruluşu olmanın önemi ve sorumluluğunun bilincinde olarak sayıları 70’e yaklaşan üyelerinin hak ve çıkarlarını korumak amacıyla çalıştıklarını söyleyen ARÜSDER Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Fırat, “Üyelerimizin kamu kurum ve kuruluşlarıyla olan ilişkilerine sektörel gücüyle destek olan ARÜSDER, aynı zamanda üyeleri arasında iş birliğini sağlama, bilgi alışverişine aracılık etme, etik rekabet koşullarının oluşmasına katkı verme ve üyelerinin ekonomik, mali, hukuki, idari ve teknolojik sorunlarını çözme gayretiyle çalışıyor” diyor. ARÜSDER, oluşturduğu sektör platformuyla üyelerinin sorun ve beklentilerini en hızlı şekilde çözülmesine aracılık ederken, aynı zamanda ulusal ve uluslararası alanda da üyelerinin tanıtımına aracılık ediyor. Bu kapsamda, gerçekleştirdiği çalışma ve etkinliklerle özellikle üst yapı sektörünün temsilini sağlayarak sektöre ivme kazandıran ARÜSDER, düzenlediği Araç Üstü Ekipmanlar Fuarı ile sektör üyelerini uluslararası alıcılarla buluştururken, sektörün son teknolojik yeniliklerinin de takip edilmesine olanak sağlıyor.

 

“Türkiye üst yapı sektörü, Avrupa ve Asya’nın üretim üssü haline gelecek” sloganıyla faaliyetlerini sürdüren ARÜSDER’in bugünü ve gelecek beklentilerini, Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Fırat ile konuştuk.

ARÜSDER’ i kısaca tanıyabilir miyiz?

Sektörde yaşanan gelişmeler doğrultusunda meydana gelen sorunların aşılması için araç üstü ekipman üreticileri olarak 1999 yılında kısa adı ARÜSDER olan bir dernek çatısı altında buluştuk. Bugün 70’e yakın üyesi bulunan ARÜSDER, sektörde adını duyurmaya ve araç üstü ekipman üreticilerine ulaşmaya; üyesi olsun veya olmasın bir sivil toplum kuruluşu olması nedeniyle, tüm üreticilerin sorunlarıyla ilgilenmeye devam ediyor.

ARÜSDER, üyelerinin üretimlerini geliştirmesini, üyeleri arasında iş birliği, dayanışma ve bilgi alışverişi sağlar; üyelerin ekonomik, mali, hukuki, idari, teknolojik ve imalatla ilgili ortak sorunlarını çözümleyecek çalışma ve teşebbüslerde bulunur; üyelerinin üretim konularındaki sektörel sorunlarını inceler ve bunlarla ilgili önerileri sektör adına ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlara iletir, sonuçlarını izler. Ana amacımız, sektörü ve üyelerini kamu kurum ve kuruluşlarında, çeşitli kuruluş, komisyon, kurul, komite gibi ortamlarda temsil ederek bunların çalışmalarına katılmak, sektörün ve üyelerinin hak ve çıkarlarını korumaktır. Bu amaçlarla, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde oluşturulan AİTM ve MARTEK alt komisyonlarında ARÜSDER’in de üst yapı sektörünü temsilen bir temsilci bulunmaktadır.

Geride kalan yıl sektörünüz ve ARÜSDER için nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir?

Geçen yıl çok istediğimiz gibi bir yıl olmadı. İç pazarda sektörü hareketlendiren ve kan akışını sağlayan devlet projeleridir. Ağırlıklı olarak Devlet Malzeme Ofisi üzerinden yapılan alımlar için kamudan talep gelmesi gerekir. Hükümetin aralıklarla çıkardığı belediyelerin ihtiyaçlarına yönelik İller Bankası destekli projelerle hayat bulan sektörümüz, ne yazık ki bu yıl iç pazarda çok ciddi bir talep daralması yaşıyor.

Diğer taraftan dış pazara yönelik hareketlilikle sektörümüzün biraz nefes aldığını da söyleyebiliriz. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) verilerine bakarsak; bu yıl üçüncü çeyrek sonunda Türkiye’nin toplam ihracatı yüzde 7 artarak 123 milyar dolara ulaştı ve makine ihracatı da yüzde 17 artarak 12,4 milyar dolara yükseldi. Bu, kümülatif bir rakam. Özellikle kurlardaki dalgalanmanın daha dengeli hale gelmesi, enflasyonla mücadele konusunda atılan adımlar ve yerli-milli sloganıyla sağlanan pozitif yaklaşımlar, daha ümitli olmamızı sağlıyor. Çünkü sektörümüzün ana, temel girdileri ithal parçalardan oluşuyor. Burada yerliye dönmek, haliyle yeni Ar-Ge çalışmalarını, yeni yatırımları, imalatta hareketliliği ve düşük maliyetleri beraberinde getirecektir.

Yine, MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu’nun geçtiğimiz günlerde açıkladığı gibi; üçüncü çeyrek sonunda 18 milyar dolarlık yıl sonu hedefini destekleyen bir başarıya imza atan sektörümüzde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 58,6’ya yükseldi. Yılın üçüncü çeyreği sonunda toplam makine ihracatında en büyük üç pazar ise Almanya, ABD ve İngiltere olmayı sürdürüyor. Almanya’nın Türkiye’den ithal ettiği makinelerin değeri 1,8 milyar doları aşarken, ABD ve İngiltere’ye yapılan ihracatın yüzde 22’nin üzerinde büyüdüğü bu dönemde en fazla artış Rusya’da görüldü. Yılın ilk dokuz ayında Rusya’ya yapılan makine ihracatı yüzde 43 artarak 300 milyon doları aştı. Rusya’ya en fazla ihraç edilen mal grubu takım tezgâhı olurken, bunu sırasıyla inşaat ve madencilikte kullanılan makineler ile pompa ve kompresörler takip etti. Burada bizim sektör olarak şanssızlığımız; ağırlıklı olarak Orta Asya, Afrika ve Türk Cumhuriyetleri’ne daha fazla makine satıyor olmamız ve ne yazık ki bu coğrafyalardaki siyasi ve ekonomik sıkıntılar, sektörümüzü derinden etkilemeye devam ediyor. Haliyle bizler de yeni arayışlara girerek yeni stratejiler arama yoluna gidiyoruz.

ARÜSDER’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz? Türk makine imalat sektörlerinin güncel durumu ve gelecek stratejileri için neler söyleyebilirsiniz?

Yeni pazarlar aramak, mevcut olan pazarlarda dikey gelişimi sürdürmek dediğimizde, her şey çok daha net ortaya çıkıyor. Özellikle ihracat söz konusu olduğunda kurumsal çalışma, standart kalite ve Ar-Ge çalışmaları önem kazanıyor. Rekabetin küresel düzeyde daha da hırçınlaştığı bir ortamda, kurlardaki oynamaların sadece bizde değil tüm dünyada ciddi etkiler yarattığı bir gündemde daha iyi organize olmak zorundayız. Nitekim dünya devi diye anılan firmaların evlilikler yaparak belli çatılar altında toplandığına da tanık oluyoruz. Bu şirket birleşmeleri neden yapılıyor? Çünkü rekabet çok sert yaşanıyor. Bu gerçek bizim için de geçerli; iş gücü, deneyim, tecrübe, Ar-Ge ve teknoloji ile finans gücünün bir araya gelmesi, daha da güçlü yapıların oluşması şart. ARÜSDER bu anlamda çok önemli bir misyona sahip: Bu birliğin oluşması, gücün katlanması, küreselleşmesi ve devletten beklentilerin iletilerek, çözüm yollarının bulunması açısından ARÜSDER çok önemli bir aktördür.

Sektörünüzün Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir? Sektör temsilcilerinin Ar-Ge çalışmalarına ARÜSDER’in katkısı hangi aşamalarda gerçekleşiyor?

Rekabetten söz ediyorduk, güç birlikteliğinden veya şirket birleşmelerinden. İşte bu noktada çok önemli bir hususa dikkat çekmek gerekiyor: Artık yeni dünya düzeninde bilim, teknoloji, adaptasyon ortaya çıkıyor. Yani yeni üretim teknolojileri kullanmazsanız; otomasyonu, adaptasyonu sağlayamazsanız verimlilikten söz edemezsiniz. Bu da maliyet artışı demektir. Buna direnemezseniz oyunun dışında kalır, rekabet gücünüzü kaybedersiniz. Ne yazık ki ülkemizde hâlâ profesyonel yönetim anlayışı aile şirketlerinde çok yaygın değil. Hâl böyle olunca da Ar-Ge gibi, yeni yönetim anlayışı gibi, personel yönetiminden tutun da satın alma alışkanlıklarına kadar pek çok şey verimli ya da profesyonel biçimde gerçekleştirilemiyor. Bu anlamda biz ARÜSDER olarak üyelerimize gerek lojistik gerekse teknik anlamda destek olmaya çalışıyoruz. Ar-Ge’yi çok iyi uygulayan firmalarımız, bilgi ve deneyim konusunda çok yetkin üyelerimiz var. Zaman zaman bir araya gelip paylaşımlar için zemin yaratıyoruz.

Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir?

Kalite yönetimi konusunda oldukça iyi bir noktada olduğumuzu söyleyebilirim. Geçmişi çok eskilere dayanan, ciddi tecrübe sahibi firmalarımız var. Bu noktaya gelebilmek için taviz vermeden yatırım yapmış, iyi markalardan girdiler temin eden ve asla kalitesini bozmayan çok prestijli markalardan söz ediyorum; dünyaca tanınan markalarımız var. Dolayısıyla biz, özellikle yurt dışı fuarlarda bunu çok net gözlemleyebiliyoruz. Bugün neredeyse üyelerimizin tamamı gerekli kalite belgelerine sahip.

Halen devam eden ve projelendirilecek çalışmalarınız hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

Öncelikle ARÜSDER gibi yapılar, üyelerine iş bulmak, yeni işler ve bağlantılar oluşturmak için var olmaz. Yani Bakkallar Federasyonu veya Dolmuşçular Odası hiçbir zaman üyelerine müşteri toplamakla yükümlü değildir. Bu, bizim için de geçerli. Bu anlayışı yıkmak gerekiyor. Bizler, üyelerimizden gelecek öneri, talep ve problemleri ilgili makamlara iletmek, güçlü bir birliktelikle çözüm aramakla mükellefiz. Bu anlamda gerekli düzenlemelerin yapılmasını sağlamak bizim asli işimizdir. Üyelerimize bir takım teşviklerin sağlanması, muafiyetlerin çıkartılması, mevzuat düzenlemeleri, finansal imkânlar yaratılması temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. En basitinden bir örnek vermem gerekirse; bugün bir kamyon alımı için bankalardan kredi temin edebiliyorsunuz ancak üst yapı için kredi temini mümkün değil. Biz, işte bu gibi sorunları tespit ederek çözüme ulaştırmak için varız.

Yerli makine kullanımının artması için neler yapılmalı?

Bu konuda ARÜSDER’in stratejisi nedir? Bizler zaten alternatifi olduğu sürece yerli üretimi tercih ediyoruz. Bu, bizim için milli bir dava olduğu kadar maliyetler konusunda da bu duruş önem arz ediyor. Neredeyse ithalle yerli arasında 1/3 oranına kadar yükselen farklardan bahsediyorum. Bu nedenle yurt dışı fuarları veya heyetler aracılığıyla temasları çok önemsiyoruz çünkü bu mecralarda kendi ürünlerimizi tanıtma olanağı buluyoruz. Peki, bu yetiyor mu? Elbette hayır, daha fazla desteklenmeli; özellikle Avrupa’da kendimizi daha iyi anlatmalı ve daha fazla göz önünde olmalıyız.

Sektörünüzün insan kaynağı niteliği için neler söyleyebilirsiniz?

Bizim sektörümüz usta-çırak ilişkisi olarak tanımlayabileceğimiz sistemde yürür. Ciddi anlamda meşakkatlidir; her düzey için söylüyorum bunu. Bir gün Angola’da bir ihaleye çok özel bir projeye gidersiniz, bir başka gün İtalya’da. Standartlar değişir, beklentiler farklılaşır, mevzuatlar devreye girer ama sonuçta işi alan, finanse eden, üreten herkes için çok zordur. Elbette gençlerin üretime ilgisizliği, bizim sektörümüzde de büyük bir sorun başlığı olmaya devam ediyor: Ne yazık ki gençler bilgili olmaya ilgili değil.

Türk sanayicilerinin sivil toplum kuruluşlarına yaklaşımı ve bu yapılar içinde görev alma kabiliyetleri/istekleri için neler söyleyebilirsiniz?

Bakış açısının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Beklentiler, ödenen aidatın bir yıllık tutarının sağlanan işe oranlanması olursa, çok büyük bir hata yapılır. Bunu ciddi anlamda aşmış çok faal çalışan sivil organizasyonlar var, çok ciddi işler yapıyorlar. Ancak bir STK için başkan ve yönetim kurulu seçmek yeterli değildir, tüm üyelerin sorumluluk alması ve işin içinde olması gereklidir. Birlikten güç, ancak böyle doğar.

Eklemek istediğiniz diğer başlıkları da bizimle paylaşabilir misiniz?

Neye bakarsanız, onu görürsünüz. Bugün yeniden bir doğuş yaşıyoruz. Burada güçlerimizi birleştirmemiz ve tek bir hedefe yürümemiz gerek. Katma değer yaratmaya çok müsait bir sektörde çalışıyoruz. İthalata bağımlılığı azaltmak, yerli üretimi desteklemek ve birbirimize daha fazla omuz vermek durumundayız. Özellikle KOBİ’ler, bu hırçın rekabet ortamında ayakta kalabilmek için birlikte hareket etmeli. Her zaman söylediğimiz gibi: Birlikten, kuvvet doğar. Bizim de ARÜSDER olarak amacımız bu.