1990’LI YILLARIN BAŞINDAN İTİBAREN BATI EKONOMİLERİNE UYUM SAĞLAMAYA BAŞLAYAN ROMANYA, ZENGİN DOĞAL KAYNAKLARI, GÜÇLÜ TARIMSAL ÜRETİMİ VE YENİLEMEYE DEVAM ETTİĞİ SANAYİ ALTYAPISIYLA AVRUPA’NIN ÜRETİM ÜSSÜ OLMAYA DEVAM EDİYOR. ANCAK ÜLKE, AB’Yİ GÜÇLÜ VURAN SALGIN NEDENİYLE OLUŞAN DURGUNLUKTAN DA ÖNEMLİ ÖLÇÜDE ETKİLENECEK İZLENİMİ VERİYOR. EN BÜYÜK TİCARET ORTAKLARI ALMANYA, İTALYA VE FRANSA’DAKİ EKONOMİK KAYIPLARIN, ROMANYA EKONOMİSİNDE DE YÜZDE 5’LİK BİR DARALMAYA NEDEN OLABİLECEĞİ ÖNGÖRÜLÜRKEN, TÜRKİYE ROMANYA TİCARETİNDE İSE İSTİKRARLI SEYİR DEVAM EDİYOR.

Orta Avrupa’nın güney doğusunda, Balkan Yarımadası’nın kuzeyinde bulunan Romanya, AB üyesi ülkeler içinde yedinci büyük yüz ölçümüne ve dokuzuncu büyük nüfusa sahiptir. Ülkenin başkenti ve en büyük kenti konumundaki Bükreş ise 2,2 milyonluk nüfusuyla en kalabalık altıncı AB kenti olarak gösteriliyor. Avrupa’nın en dağlık bölgelerinden biri olan Romanya için Tuna Nehri’nin özel bir önemi bulunuyor. Almanya’da doğup Orta Avrupa’yı boylu bo- yunca kat ederek Karadeniz’e dökülen Tuna Nehri, 19 ülkede 80 milyondan fazla insan tarafından paylaşılıyor. Nehrin yüzde 87’sinin nehir taşımacılığına uygun olması ise Tuna Nehri’nin doğal kaynak gücüne ekonomik bir güç de ekliyor ve toplamda 80’e yakın nehir limanı ile Tuna üzerinde önemli bir ekonomik hareketlilik gerçekleşiyor. Toplam uzunluğunun yüzde 29’u Romanya’dan geçen Tuna Nehri, ülkenin güneyi, güneybatısı, batısı ve kuzeydoğusunu çevirirken, komşusu olan ülkelerle sınırlarını da belirliyor. Ayrıca Tuna Nehri’nin Karadeniz’e döküldüğü deltanın büyük kısmı da Romanya topraklarında bulunuyor.

AVRUPA'NIN EN ESKİ İNSAN YERLEŞİMLERİNDEN BİRİ

Romanya’nın batısında bulunan “Peştera cu Oase” Mağarasında keşfedilen fosiller, bölgenin 40 bin yıl öncesinde insan yerleşimlerine ev sahipliği yaptığını ortaya koyuyor. Bölge, sunduğu tarihi verilerle Avrupa’daki en eski ikinci insan yerleşimi olma unvanını da halen koruyor. Romanya topraklarında kurulan ilk devletin ise Trakların kurduğu Daçya Krallığı olduğu biliniyor. MS 101-107 yılları arasında Roma İmparatoru Trajan’ın orduları tarafından işgal edilen Romanya toprakları, daha sonra Got, Hun, Avar, Slav, Bulgar, Macar, Peçenek, Kuman ve Tatarlarca istila edildi. Romenlerin tarihte kurdukları ilk devletlere ise 14’üncü yüzyıldan itibaren rastlıyoruz. Bunlar, 1310’da I. Basarab tarafından kurulan Eflak Beyliği ve 1352’de Dragoş tarafından kurulan Boğdan Beyliği iken günümüzdeki Romanya’nın bir parçası olan

Erdel ise 10 ila 16’ncı yüzyıllar arasında Macaristan Krallığının bir parçasıydı. 15 ve 16’ncı yüzyıllarda bu üç ülke de Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girdi. Ancak Osmanlılar Romanya’yı hiçbir zaman tamamıyla ilhak etmedi. Bükreş ve Yaş gibi büyük Romanya şehirlerinde sık sık Osmanlı vatandaşlarına rastlandıysa da oranları oldukça azdı. Bu şehirler hiçbir zaman Sofya, Belgrad, Selanik veya Üsküp gibi Osmanlı karakteri kazanmadı ve 1878’de yapılan Berlin Antlaşması ile Eflak ve Boğdan Osmanlı Devleti’nden bağımsızlıklarını kazandı; Romanya adı altında birleşerek 1881’de Romanya Krallığı ilan edildi. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın karşısında olan Romanya, İkinci Dünya Savaşı’nda ise Almanya’nın müttefiki oldu. 1944’te Sovyet güçlerince işgal edilen ülkede 1947’de Romanya Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1967’de iktidara gelen Çavuşesku 1989’daki devrimle iktidardan indirildikten sonra Romanya Batı tipi demokrasiye geçti. Ülke 2004’te NATO’ya, 2007’de ise Avrupa Birliği’ne katıldı.

KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİ ÜLKEYE GÜÇ KATIYOR

Romanya, Dünya Gezi ve Turizm Konseyi tarafından turistik açıdan en hızlı büyüyen ilk beş ülkeden biri olarak da gösteriliyor. Romanya’nın, Orta ve Doğu Avrupa arasında bir geçiş noktasında bulunması kültürüne de yansırken, ülkede hem Balkan hem Avrupa hem de komşu ülkelerin kültürlerinin bir karmaşası olduğunu söylemek mümkün. Yine, Romanya, Avrupa’nın en yüksek Roman nüfusuna sahip ülkesi olarak da biliniyor; ülkede Çingene kültürü çok önemli bir konuma sahip bulunuyor.

YURT DIŞINA GÖÇ HALEN ÇOK YÜKSEK

1989’daki rejim değişikliğinden  beri gerek dışarıya göç gerekse artan ölüm ve azalan doğum oranları nedeniyle, Romanya’nın nüfusu sürekli azalma kaydediyor. 1990’da 25 milyona yaklaşan nüfusun güncel olarak 20 milyon sınırında olduğu tahmin edilirken, ülkenin nüfus azalışında doğal sebeplerin yanı sıra göç de önemli bir faktör olmaya devam ediyor. Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre yurt dışında çalışan Romen sayısının halen iki milyonun üzerinde olduğu bildirilirken, bu rakam yetişkin Romen nüfusunun yüzde 10’luk kısmına karşılık geliyor. 1990’lı yıllarda başlayan dış göçün ilk hedef ülkeleri Yugoslavya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkeleriyken bugün Almanya, İtalya, İspanya gibi Batı Avrupa ülkeleri ve İsrail en fazla tercih edilen yabancı ülkeler haline gelmiş durumda. Bununla birlikte Romanya, Batı Avrupa ülkelerine göre daha genç bir nüfusa sahip olmaya devam etse de azalan doğum oranı, bu durumun değişeceğine ve gelecek 10 yılın sonuna doğru ülkedeki yaşlı nüfusun çalışma yaşındaki nüfusa bağımlılık oranının yükseleceğine de işaret ediyor. Ülkede 14 yaş altı nüfusta azalma gözlenirken, 65 yaş üstü nüfus ise artmaya devam ediyor ve bu durumun, emeklilik, sosyal sigorta ve sağlık sistemi üzerinde bir baskı oluşturması bekleniyor.

ROMANYA DEVRİMİ DÖNÜM NOKTASI OLDU

Polonya’nın ardından Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük ikinci pazarı durumunda olan Romanya’da, sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte güçlü bir kırsal göç gerçekleşti.
İkinci Dünya Savaşı’ndan ağır yaralarla çıkan Romanya, ekonomisini kalkındırmak için büyük bir mücadele dönemine girmiş, 1989 yılındaki devrimden sonra serbest piyasa sistemine uyum sağlamaya başlamıştı. Bu amaçla dış ticarete önem veren ülke, pek çok reform da gerçekleştirdi. Kısa sürede hisselerinin çoğu devlet kontrolü altında bulunan bütün kuruluşların hızlı ve şeffaf bir biçimde özelleştirilmesi ve vatandaşların hayat standardının yükseltilmesi yönünde politikalar uygulamaya koyulurken, bu reformlar özellikle, IMF, Dünya Bankası ve AB gibi uluslararası oluşumlar tarafından da desteklendi. Bu önemli gelişmelerle beraber 1 Ocak 2007 itibarıyla ülkenin AB tam üyesi olması, Romanya’yı Avrupa’nın cazip ülkelerinden biri haline getirdi.

EKONOMİSİ AB’YE BAĞIMLI

Bununla birlikte, ekonomisinin halen karşı karşıya olduğu çeşitli problemler de bulunuyor. Ülkede kayıt dışı ekonomimin büyüklüğü, vergi sistemine düşük oranda katkı sağlayabilen kırsal nüfusun yüksek olması, vergilerin düzenli olarak toplanamaması gibi sorunlardan dolayı vergi gelirleri yeterli düzeye ulaşamazken, eğitim, sağlık, refah, altyapı ve güvenlik harcamaları ise yeterli düzeyde gerçekleştirilemiyor. Bu yüzden de Romanya, Doğu Avrupa ülkeleri arasında en düşük kişi başı gelire, çevre standartları açısından en düşük seviyeye, en yüksek ödenmemiş vergi borçlarına ve en düşük eğitim harcamasına sahip ülke olarak gösterilmeye de devam ediliyor. Diğer yandan, ülkenin Euro Bölgesi ile kurmuş olduğu sıkı ticari ve mali bağlar, ekonomisini bu bölgedeki gelişmelere karşı da riskli hale getiriyor. Ancak Romanya’nın AB fonlarından faydalanma miktarının önümüzdeki dönemde diğer yıllara göre daha fazla olması ve bu durumun da ekonomiye olumlu katkı sağlaması bekleniyor.

Uluslararası Göç Örgütü’nün verilerine göre yurt dışında çalışan Romen sayısının halen iki milyonun üzerinde olduğu bildirilirken, bu rakam yetiş- kin Romen nüfusunun yüzde 10’luk kısmına karşılık geliyor. 1990’lı yıllarda başlayan
dış göçün ilk hedef ülkeleri Yugoslavya ve Polonya gibi Doğu Avrupa ülkeleriyken bugün Almanya, İtalya, İspanya gibi Batı Avrupa ülkeleri ve İsrail en fazla tercih edilen yabancı ülkeler haline gelmiş durumda. Bununla birlikte Romanya, Batı Avrupa ülkelerine göre daha genç bir nüfusa sahip olmaya devam etse de azalan doğum oranı, bu durumun değişeceğine ve gelecek 10 yılın sonuna doğru ülkedeki yaşlı nüfusun çalışma yaşıdaki nüfusa bağımlılık oranının yükseleceğine de işaret ediyor. Ülkede 14 yaş altı nüfusta azalma gözlenirken, 65 yaş üstü nüfus ise artmaya devam ediyor ve bu duru- mun, emeklilik, sosyal sigorta ve sağlık sistemi üzerinde bir baskı oluşturması bekleniyor.

ROMANYA DEVRİMİ DÖNÜM NOKTASI OLDU

Polonya’nın ardından Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük ikinci pazarı durumunda olan Romanya’da, sanayileşme sürecine girilmesiyle birlikte güçlü bir kırsal göç gerçekleşti. İkinci Dünya Savaşı’ndan ağır yaralarla çıkan Romanya, ekonomisini kalkındırmak için büyük bir mücadele dönemine girmiş, 1989 yılındaki devrimden sonra serbest piyasa sistemine uyum sağlamaya başlamıştı. Bu amaçla dış ticarete önem veren ülke, pek çok reform da gerçekleştirdi. Kısa sürede hisselerinin çoğu devlet kontrolü altında bulunan bütün kuruluşların hızlı ve şeffaf bir biçimde özelleştirilmesi ve vatandaşların hayat standardının yükseltilmesi yönünde politikalar uygulamaya koyulurken, bu reformlar özellikle, IMF, Dünya Bankası ve AB gibi uluslararası oluşumlar tarafından da desteklendi. Bu önemli gelişmelerle beraber 1 Ocak 2007 itibarıyla ülkenin AB tam üyesi olması, Romanya’yı Avrupa’nın cazip ülkelerinden biri haline getirdi.

EKONOMİSİ AB’YE BAĞIMLI


Bununla birlikte, ekonomisinin halen karşı karşıya olduğu çeşitli problemler de bulunuyor. Ülkede kayıt dışı ekonomimin büyüklüğü, vergi sistemine düşük oranda katkı sağlayabilen kırsal nüfusun yüksek olması, vergilerin düzenli olarak toplanamaması gibi sorunlardan dolayı vergi gelirleri yeterli düzeye ulaşamazken, eğitim, sağlık, refah, altyapı ve güvenlik harcamaları ise yeterli düzeyde gerçekleştirilemiyor. Bu yüzden de Romanya, Doğu Avrupa ülkeleri arasında en düşük kişi başı gelire, çevre standartları açısından en düşük seviyeye, en yüksek ödenmemiş vergi borçlarına ve en düşük eğitim harcamasına sahip ülke olarak gösterilmeye de devam ediliyor. Diğer yandan, ülkenin Euro Bölgesi ile kurmuş olduğu sıkı ticari ve mali bağlar, ekonomisini bu bölgedeki gelişmelere karşı da riskli hale getiriyor. Ancak Romanya’nın AB fonlarından faydalanma miktarının önümüzdeki dönemde diğer yıllara göre daha fazla olması ve bu durumun da ekonomiye olumlu katkı sağlaması bekleniyor.

Romanya, bu çerçevede, ihracatının yüzde 70’inden fazlasını AB pazarına gerçekleştirirken, ülkedeki bankacılık kaynaklarının yaklaşık yüzde 82’sinin de AB ülkelerinde yerleşik bankalara ait olduğu bildiriliyor.

TÜRKİYE İLE TİCARETİ OLUMLU İLERLİYOR

Romanya’nın dış ticaret hacmi 2015’ten bugüne düzenli olarak artıyor olsa da halen devam eden küresel salgın nedeniyle 2020 için ekonominin yüzde 5 daralması beklentileri güçlenmiş durumda. Geçtiğimiz üç yılda ithalatı yaklaşık yüzde 15, ihracatı yüzde 13 oranında artış gösteren Romanya’nın en güçlü ticaret ortakları ise Almanya, İtalya ve Fransa olarak öne çıkıyor. Bu ülke ekonomilerindeki durgunluk ise ne yazık ki Romanya ekonomisi üzerinde de doğrudan ve güçlü şekilde hissediliyor. Diğer yandan, Romanya’nın Türkiye ile de kuvvetli ticaret bağları bulunuyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre geçtiğimiz yıl Türkiye, Romanya’nın 78 milyar dolarlık toplam ihracatında 2,5 milyar dolara yaklaşan alımıyla sekizinci, 98 milyar dolarlık toplam ithalatında ise 4,5 milyar dolarlık değerle yedinci sırada yer almıştı. Halen AB ülkelerinde güçlü yatırımlar almaya devam eden ülkenin önemli ihracat kalemleri elektrikli makine ve ekipmanlar, otomotiv aksam ve parçaları ile makine ve aksamları olurken, aynı görüntünün ithalatta da gerçekleşmesi dikkat çekiyor.

ROMANYA PAZARINDA GÜÇLÜ POTANSİYEL DEVAM EDİYOR

Romanya’nın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre ülkenin makine ihracatının, geçtiğimiz yıl yüzde 0,7 düşüşle 9,6 milyar dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Romanya’nın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 2,7 milyar dolarla Almanya yer alırken, ikinci sıradaki Fransa 2019’da Romanya’dan 868 milyon dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki İtalya’ya da 648 milyon dolarlık makine ihraç edildi. 2019’da Türkiye ise Romanya’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 10’luk artışla 7’nci sırada yer aldı ve 308 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Romanya’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 2,4 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 12,6 olarak kayda geçti.

Aynı dönemde Romanya’nın toplam ihracatının 77 milyar dolara yaklaştığını ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 12,4 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 96,5 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde
13,9 pay aldığı Romanya’da, 2019’da 13,4 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Romanya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 3,2 milyar dolarla Almanya yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan İtalya’dan 1,4 milyar dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki Çin’den de 1,3 milyar dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde Romanya, toplam makine ithalatında 5’inci sırada yer alan Türkiye’den de yüzde 3’lük düşüşle 674 milyon dolarlık makine ithalatı gerçekleştirdi.

Bu veriyle, Romanya’nın toplam 13,4 milyar dolarlık makine ithalatından 2019’da Türkiye’nin aldığı payın yüzde 5 oranında gerçekleştiğini; Romanya’nın Türkiye’den yaptığı toplam ithalat içinde makinenin payının ise yüzde 15,9 olduğunu hatırlatalım.