Değerli okurlarımız,

Türkiye’nin makine ihracatı yılın ilk 10 ayında, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde
7,7 artış gösterdi ve 20,5 milyar dolar oldu. Makine ihracatında ilk iki ülke olan Almanya ve ABD’ye gerçekleşen ihracatın toplam büyüklüğü ise bu dönemde 4 milyar dolara ulaştı. Diğer yandan Rusya, uzun bir aradan sonra üçüncü sıraya kadar yükseldi; bu dönemde Rusya’ya olan makine ihracatımız yüzde 43,8 artarak 1 milyar dolar eşiğine dayandı. 10 aylık süreçte ortalama birim fiyatı ise kilogram başına 6,3 dolar olarak gerçekleşti.

İyi başlayan bir yılın sonuna yaklaştığımız bu günlerde, salgın döneminin mirası olan küresel enflasyon baskısını da yoğun olarak hissetmeye devam ediyoruz. Üstelik 2023 için de beklentiler durgunluğu işaret ediyor.

Bununla birlikte, önümüzdeki sisli süreç, önemli fırsatları da barındırıyor olabilir. MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “İhracatımızın yüzde 60’ını yaptığımız Avrupa ülkelerinde uygulamaya koyulan tasarruf tedbirleri, başta enerji yoğun sektörlerdeki müşterilerimizi etkileyecek. Ancak peş peşe ilan edilen devlet desteklerini ve nükleer santral üretimlerini de dikkate alarak, baharla birlikte hedef pazarlarımızın sabit sermaye yatırımlarında bir iyileşme görmeyi bekliyoruz. Euro Bölgesi’nde en belirleyici aktör ise Almanya olacak. Almanya’nın 200 milyar doları bulan yerli imalatçıyı koruma şemsiyesinin, ülkedeki yatırım ortamını canlandıracağını tahmin ediyoruz. Alman sanayisine entegrasyonu en üst seviyede olan sektörümüz, bu furyadan azami şekilde yararlanacaktır. Makine teknolojilerinin daha hızlı geliştirilebilmesi ve sektöre yatırım çekilebilmesi için benzer tedbirlerin Türkiye’de de etkin hale gelmesi gerekiyor. Birçok ülke jeopolitik risklerle yeni yeni tanışıyor, biz ise fırsatlarına odaklanmak alışkanlığımızla bu durumu jeoticari kazanca dönüştürmeye herkesten daha yakınız.” değerlendirmesinde bulunuyor.

Jeopolitik risklerle mücadele ederken, gündemi ve üretimde değişen eğilimleri de yakından takip etmeye devam etmemiz gerekiyor. Bu anlamda biz de Moment Expo olarak, üretim süreçlerindeki bu dönüşümleri yakından takip ediyor ve bu yönde hazırlanmış detaylı çalışmaları zaman zaman Moment Expo okurlarıyla buluşturmaya gayret ediyoruz. Bu sayımızın “Kapak” sayfalarında da benzer bir içerik bulacaksınız. Münih merkezli uluslararası yönetim danışmanlığı şirketi Roland Berger’in “Düşün: Harekete Geç” serisi kapsamında hazırladığı “Yeni Nesil Üretim Yola Çıkmaya Hazır” başlıklı çalışma, üretim süreçlerindeki yükselen altı trende odaklanıyor ve sürdürülebilirlik, paylaşım ekonomisi, bölgeselleşme, popülizm, bireyselleşme ve dijitalleşme olarak sıralanan bu trendlerin her birinin, gelecek odaklı şirketler için nasıl büyük fırsatlar oluşturabileceğini ortaya koyuyor. Bu fırsatları gören ve emin adımlar atmaya kararlı şirketler, CEO’lar ve üretim müdürleri, operasyonlarını yeniden düşünüp yeniden yapılandırabilir ve üretimlerini değer yaratan bir noktaya getirebilirler. MAİB’in Türkçeleştirdiği bu çalışmanın, Moment Expo okurları için de ufuk açıcı olacağına inanıyoruz.

Moment Expo’nun bu sayısında öne çıkarmak istediğim bir başka içeriğimiz ise MAİB Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz ile Stratejik Danışman Ömür Demir Kızılarslan’ın birlikte hazırladıkları “Emisyon Ticaret Sistemi ve Sürdürülebilirlik” başlıklı makaleleri olacak. İklimle mücadele kapsamında üretim ekosisteminde çok sayıda sertifikasyon ve yoğun bir enformasyon saldırısı olduğu halde çoğu kavrama halen aşina olamadığımız gerçeğinden yola çıkan makalede, “Karbon piyasası ve Emisyon Ticaret Sistemi”ne odaklanılıyor.

EDİTÖRDEN

Sağlıklı günler ve keyifli okumalar diliyorum,