Türk savunma sanayi, dünyanın “En hızlı gelişen ve dış pazarlara açılan”savunma sanayileri arasında yer alıyor. Böylesine Ar-Ge gerekti renbir alanda yaklaşık 28 yıldır mühendislik hizmeti veren Semiha Yaşarile söyleşi gerçekleştirdik.

Türk savunma sanayi, dünyanın “En hızlı gelişen ve dış pazarlara açılan”savunma sanayileri arasında yer alıyor. Böylesine Ar-Ge gerekti renbir alanda yaklaşık 28 yıldır mühendislik hizmeti veren Semiha Yaşarile söyleşi gerçekleştirdik.

Yaşar, röportajımızda ülkemizdeki savunma sanayisinde çalışan kadınların, yurt dışındakilere oranla daha fazla olduğuna dikkat çekti.

FNSS’de yaklaşık 22 yıldır hizmet veren Semiha Yaşar ile görüştük. FNSS Savunma Sistemleri’nde makine yüksek mühendisi olan Yaşar, geliştirme programları direktörü olarak faaliyet gösteriyor. “Kadınlar kendilerini bu işleri yapmaya yetkin görüp kendilerini bu görevlere hazırladıkları zaman sektördeki etkinlikleri artacak” diyen Semiha Yaşar, başarısını çok çalışmasına borçlu olduğunu belirtti.

Semiha Yaşar’ı daha yakından tanıyabilir miyiz?

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden1983 yılında mezun oldum. Aynı bölümde yüksek lisans çalışmalarımı yaparken Aselsan’da mekanik tasarım mühendisi olarak işe başladım.Yüksek lisans çalışmalarımı 1986 yılında tamamladım. 1990 yılında FNSS’de, mühendislik ve

Ar- Ge bölümünde uzman mühendis olarak çalışmaya başladım.

Daha sonra aynı bölümde şef ve müdür olarak devam ettim. Ağustos2009’dan itibaren FNSS’de Geliştirme Programları Direktörü olarak devam ediyorum. Aynı zamanda FNSS Ar-Ge Merkezi Direktörü görevini de yürütüyorum.

Neden savunma sanayini tercih ettiniz?

İş hayatına Aselsan’da başlayarak savunma sanayisine adım attım.Savunma sanayisinde çalışmaya başlamamın nedenlerini şöyle açıklayayım:İşe başladığım 1984 yılında Aselsan, mühendislik ve tasarım açısından birinci sırada tercih edilen bir firmaydı.

Ayrıca yüksek lisansa teşvik ediyordu. Bu nedenle üniversiteden yüksek derece ile mezun olan mühendisler için Aselsan birinci seçenek oluyordu. Bende aynı nedenlerle Ar-Ge’ci olmak için Aselsan’ı, dolayısı ile savunma sanayisini tercih ettim. FNSS benim dördüncü iş yerim. FNSS dışında Ankara’da bulunan diğer savunma sanayi şirketleri ya Silahlı Kuvvetleri GüçlendirmeVakfı’ndan ya da yazılım/elektronik alanında gelişmiş şirketlerden oluşuyor.

FNSS tamamen özel bir şirket. Ürünleri makine mühendisliğinin yoğun bir şekilde kullanılmasıyla geliştiriliyor. 1989’da lisans altında üretimyapmak üzere kurulmuş olan FNSS, bugün tamamen özgün tasarımlı ürünler geliştiriyor. PARS Tekerlekli Araç Ailesi, Seyyar Yüzücü Hücum Köprüsü, AZMİM Amfibi Zırhlı İş Makinesi, Ağır Paletli Platform ile ürünlerini Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve yurt dışındaki orduların hizmetine sunuyor.

Son yedi yılda, ihracat projelerinin satışları yurtiçi satışlarının önüne geçti. Malezya’da, Suudi Arabistan’da, Birleşik Arap Emirlikleri’nde ortaklıklar, işletilen fabrikalar, ofisler bulunuyor. FNSS uluslararası bir şirket durumundadır.

Bu nedenlerle FNSS benim için 22 yıldır severek ve kariyer açısından büyük bir tatminle çalıştığım iş yerim oldu.

Erkek egemen bir yapıya sahip iş hayatında kadın olmanın zorluklarını anlatabilir misiniz?

Zorlukların başında işin doğası geliyor. Bu sektörde atölye ortamında bulunmak,işçilerle iç içe olmak, gerektiğinde onlara sözünüzü dinletebilmek gerekiyor. Bu durumu biz kadınlar işimizin bir parçası olarak görsek de karşı tarafın bunu kabullenmesi kolay olmuyor. Ayrıca kadın olarak bu sektörde ilerlemek kolay değil.

Sektörde yönetici pozisyonunda çoğunlukla erkekler var. Dolayısı ile terfilere de onlar tarafından karar veriliyor. İster istemez yeni pozisyonlarda erkek adaylar kadınların önüne geçiyor. Bu sebeplerle, ilerlemek isteyen kadınların daha çok çalışıp kendilerini göstermeleri gerekiyor. Bunların dışında,işe yönelik yapılması gereken tüm çalışmalarda kadınlar erkeklerle aynı şekilde ve yeterlilikte yer alabiliyor.

Yaşadığınız zorluklarla ilgili olarak özellikle savunma sanayi sektöründe başınıza gelen ilginç bir anınız var mı?

Zorluk olarak adlandırmayacağım; ancak bayan olduğum için yaptığım işe şaşırılmasından bahsedebilirim. FNSS’de yürüttüğüm projelerle ilgili olarak yapılan sunuşlarda proje yöneticisinin kadın olması her zaman ilgi çekiyor. Kadın olarak bu işleri nasıl yaptığıma ilişkin sorulara maruz kalıyorum.

Alanınızda önemli bir kariyere sahipsiniz. Aile yaşamınızı nasıl dengede tutuyorsunuz?

21 yaşında bir kızım ve 18 yaşında bir oğlum var. Kızım üniversite öğrencisi ve

okulu Ankara’da olduğu için bizimle birlikte yaşıyor. Oğlum ise lisede ve İstanbul’da okuyor. Eşim de benim gibi makine mühendisi. O da savunma sanayisinde çalışıyor. Aile olarak birbirimize zaman ayırmaya çalışıyoruz.

İşlerimizin çok yoğun olması durumunda genellikle hafta içi uzun saatler çalışıp,hafta sonunu boş bırakmaya çalışıyoruz.

Hafta sonu daha çok İstanbul’a oğlumuzun yanına gidiyoruz. Bazen kızımız da bize eşlik ediyor. Böylece İstanbul tatili yapmış oluyoruz. Her yıla ilece tatile gidiyoruz. Bayram tatillerimizde de bir arada oluyoruz.

Bir iş gününüz nasıl geçer?

FNSS’de çalışma saatleri sabah 8’de başlayıp akşam 5’te bitiyor. Ben genellikle sabah 8’de başlayıp akşam 7 gibi işten ayrılıyorum. Sabahları 8:30-9:30 arasında tüm yöneticilerin katıldığı toplantılar yapıyoruz. Mühendislikve Ar-Ge bölümü olarak bizim için en önemli çalışma, tasarımlara nasıl yön vereceğimiz konusudur.

Bu nedenle her gün planlı olarak tasarım gözden geçirme toplantıları yapıyoruz. Haftanın iki veya üç günü projelerle ilgili olarak müşterilerimiz ile toplantılarımız oluyor. Müşteri toplantılarının olduğu günlerde bu toplantılar en az iki ya da üç saatimi alıyor. Yaptığımız iş, tasarımın yanı sıra projelerle ilgili çeşitli dokümanların hazırlanmasını da gerektiriyor. Her gün yaklaşık bir saatimi bu dokümanları incelemeye ayırıyorum. Bunun dışında günde yaklaşık bir saatim de personelle ilgili eğitim, görüşme talepleri gibi işlerle geçiyor.

Ar-Ge’den savunma sanayi mühendisliğine kadar geniş ve detaylı bir sektörde hizmet veriyorsunuz. Bu birikimi nasıl sağladınız?

Öncelikle almış olduğum mühendislik eğitiminin bu konuda katkısı büyüktür.Mühendislik yapma isteği ile işe başlamış olmam ve bugüne kadar yürüttüğüm çalışmalar beni bu noktaya getirdi diyebilirim. Çalışma hayatım 28 yılı geçti.

Ürün geliştirme sürecinin her aşamasında bulundum. Detay tasarım, tasarım yönetimi ve proje yönetimi yaptım. Türk Silahlı Kuvvetleri için geliştirdiğimiz ürünlerde Savunma Sanayii Müsteşarlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı ile çalıştım.

Bu ürünler için kullanılacak yurt dışı alt sistemlerin seçilmesi, tedarikçilerin belirlenmesi süreçlerinde yer aldım. Çalıştığımız bazı projelerin uluslararası olması nedeni ile bu projelerdeki yurt dışı paydaşlarla ve ilgili ülkelerin kara kuvvetleri ile çalışma imkanım oldu. Ayrıca FNSS’nin kurumsallaşması yönünde yapılan tüm süreç çalışmalarında aktif olarak rol aldım. ISO 9001, AQAP, Sistem Mühendisliği, Proje Yönetimi Süreçleri içinde bulunduğum çalışmaların bazılarıdır. Ayrıca Sanayi Bakanlığı tarafından FNSS’nin Ar-Ge Merkezi olarak onaylanması çalışmalarını yürüttüm. FNSS şu anda Türkiye’deki 86 Ar-Ge merkezinden biridir.

Birikimimi çok çalışmak ve çalışmalarda öncü rol almaya borçluyum diyebilirim.

Yurt dışında çalışan kadınlarla ülkemizde çalışan kadınları kıyaslarsak,sizin hangi konular dikkatinizi çekiyor?

Türkiye’de savunma sanayisinde çalışan kadınların erkeklere oranı, yurtdışından daha yüksek. Şu ana kadar yurt dışında çalıştığımız hiçbir firmada teknik yönetici olarak kadın yönetici ile karşılaşmadım. Az sayıda mühendis kadın var; ancak yönetim pozisyonlarına gelemiyorlar. Sadece savunma sanayisi değil, tasarım ve üretim içeren sektörlerdeki erkek egemenliği yurtdışında çok belirgin. Ancak tüm alanlarda Türkiye’de çalışan kadının yurtdışından bir eksiği veya geri kalmışlığı söz konusu değil.

Hatta üniversite mezunlarının çalıştığı tüm alanlardaTürkiye’de kadınların durumunun daha iyi olduğunu söyleyebilirim.

Kadınların çalışma üslubunu erkeklerle kıyasladığımızda hangi noktalarda kadınlar sizce kendini daha donanımlı hale getirmeli?

 Kadınlar erkeklerin dünyasında biraz çekingen kalabiliyorlar. Bu çekingenliğin bence en önemli nedenlerinden biri azınlık olmak. Türkiye’de iş hayatında erkek sayısının fazlalığı ve yöneticilerin genellikle erkek olması kadınları çekingen yapıyor.

Ancak okul hayatında herkes aynı konuları birlikte öğreniyorsa,iş hayatında da, bedensel güç farkı dışında, aynı işleri yapmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Kadınlar bunu hukuk ve tıp gibi alanlarda ispatlamış durumdalar. Yazılımda da aynı başarıyı gösteriyorlar.

Tasarım ve üretim konularına da aynı ilgiyi ve başarıyı gösterdikleri an bu konularda da erkeklerle aynı duruma geleceklerdir. Ayrıca sektörde çok çeşitli alanlarda erkek kadın ayrımı olmadan çalışmak mümkün.

Örnek olarak; kalite, proje yönetimi, sistem mühendisliği, ELD mühendisliğini verebilirim. Kadınlar kendilerini bu işleri yapmaya yetkin görüp kendilerini bu görevlere hazırladıkları zaman sektördeki etkinlikleri de artacak.

Sektöre bakıldığında erkek egemen bir sektörde çalışıyorsunuz, sizce niçin sayıca az kadın yer alıyor?

Aslında bu sonuç kadınların tercihleri sonucunda ortaya çıkmış durumda. Makine mühendisliği kız öğrenciler tarafından çok tercih edilmiyor. Bizim üniversitede okuduğumuz dönemde 196 öğrencinin sadece beşi kız öğrenciydi. Bu beş kişiden de ikisi birinci senenin sonunda “Bu meslek bize göre değil” diyerek yeniden üniversite sınavına girdi. Tıp fakültesinde devam ettiler. Kadınlar mühendisliği ağır iş olarak gördükleri için çok fazla tercih etmiyorlar.

Böylece bu sektör erkek egemen bir yapıya dönüşüyor.Kadınların iş hayatında daha aktif olabilmesi için neler yapılmalı?

Bu sorunun cevabını yine kadınların davranışları belirleyecek. Kadınlar için aile ve annelik erkeklere göre daha önemli. Bu durum iş hayatı içinbir engel olarak görülebiliyor. Ancak kadınların günün moda tabiri ile“çocuk da yaparım, kariyer de” şeklinde düşünmeleri ve bunu uygulamaya çalışmaları, kadınları kendilerine daha güvenli hale getirecek. İş hayatında aktif katılımlarını sağlayacak.

İşverenlerinde kadınların iş hayatının kısa bir dönemini etkileyen doğum izinlerini bir dezavantaj olarak görmemeleri lazım. Böylelikle kadınların istihdamı ve iş yaşamına aktif katılımları sağlanmış olacak.

Diğer kadın çalışanlara neler söylemek istersiniz?

Türkiye’de eğitimde eşitlik olan bir ortamda bulunuyoruz. Bunu iş hayatına uygulamak için kadınlar da beklentilerini yüksek tutmalı. İş yaşamının gerektirdiği tüm alanlarda bilgi ve becerilerini geliştirmek için emek harcamalılar.

Bugün gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında kadın sanatçıların,bilim insanlarının, şirket ve devlet yöneticilerinin sayıları hızla artıyor. Başarılı olmuş ve isim yapmış kişiler; kadınlarımız ve genç kızlarımız içinörnek oluşturmalı.

Gelecekte bir kadın girişimci, sanatçı, yönetici olmak için hedef koymaları gerekir. Unutmamalıyız ki kadınlar her zaman daha sabırlı,daha anlayışlı ve daha iyi ilişkiler kuruyor. Bunu avantaj haline getirmemiz onların elinde.

Sonuç olarak, çalışma hayatı kadın veya erkek olsun, herkes için zorluklar ve fırsatlarla dolu. Zorlukları aşmak ve fırsatları değerlendirmek bilgi, beceri ve çalışmakla mümkün olur. Kadın çalışanlara da bilgi ve becerilerini artırmak için çalışmalarını ve bulundukları konumun gerektirdiği donanıma sahipolmalarını öneriyorum.