Teknoloji uretiminin yaşamsal oneme sahip olduğu makine sektöründe bu teknolojiyi uretmenin yolu da universiteler ve sanayi arasında gercekleşen işbirliğinden geciyor. ulkemizde kişisel cabalar dışında kurumsal olarak bir universite sanayi işbirliğinden bahsetmenin zor olduğunu soyleyen selcuk universitesi makine muhendisliği bolum başkanı prof. dr. kemal altınışık, universite sanayi işbirliğinin bir plan dahilinde baştan tesis edilmesi gerektiğini belirtiyor.



Türkiye Makine Sanayi Sektörü’nün son yıllarda istikrarlı bir şekilde büyüme gösterdiği son yıllardaki ihracat kayıt rakamlarına bakı ldığında açık bir şekilde ortaya çıkı- yor. Ancak sektörde yaşanan bu gelişmelere ve yakalanan büyüme çizgisine rağmen, ülkemizdeki makine sektörünün gelişmiş ülkelerdeki rakipleriyle kıyaslandığında kimi eksiklikleri oldu- ğu da görülüyor. Tabii ki sektörde her alanda istenilen seviyede olunamaması nın en temel sebebi henüz yolun başlarında olunması. Ülkemizde özel sermayenin makine sektöründe ağırlık kazanmasıyla beraber atılımlar yaşanmaya başlandıysa da yarışa bayağı ge riden başlamış olduğumuz da açık bir gerçek. Bu gecikme neticesinde ülke çapında hala sektörün yaşamsal önemi tam olarak anlaşılabilmiş değil. Bu sebepten ötürü de sektör temsilcileri pek çok alanda Amerika Birleşik Devletleri ve gelişmiş Avrupa Ülkeleri’ndeki rakiplerinin yararlandığı finans destekleri, fuar katılım destekleri, Ar-Ge destekleri gibi teşviklerden eşit oranda yararlanamıyor. Bütün bu eksikliklere rağmen içinden geçtiğimiz süreçte Türk makinecilerinin dünyanın hemen her noktasında faaliyet yürütüyor olmaları ilerisi için umut veriyor ve sektörün gelişiminin potansiyellerini açıkça ortaya koyuyor. Mevcut durumda, ülkemizde sanayinin amiral gemisi konumunda olan makine sektörünün rekabet gücünü koruması ve daha da artı rması, pazar payını genişletip dünya çapında bir aktör haline gelebilmesi için gelişmiş rakiplerini teknoloji alanı nda da yakalaması ve hatta geçebilmesi gerekiyor. Bu noktada sektör temsilcilerinin de sıklıkla dile getirdiği bir diğer sorun kendini gösteriyor. Teknoloji üretiminin olmazsa olmazı diyebileceğimiz üniversite sanayi işbirliğ i henüz ülkemizde istenilen seviyeye gelebilmiş değil. Hem sanayi temsilcileri hem de üniversiteler bu eksikliğe uzun süredir işaret ediyorlar. Son yıllarda, bu alanda da pek çok olumlu adım atılmış ve kimi teşvikler artırılmış olmasına rağmen, hem sanayi temsilcileri hem de üniversite temsilcileri aradaki ilişkinin geliştirilmesi için mesafe daha fazla kat edilmesi gerektiği görüşünde ortaklaşıyorlar. Özel olarak Türk makine sektörünün, genel olarak ise ülke ekonomimizin ve toplumsal refahımızın artmasında büyük önem taşıyan üniversite sanayi işbirliğinin güçlendirilerek ülkemizin bir teknoloji üssü haline getirilmesi herkesin önünde bir görev olarak duruyor. Moment Expo ekibi olarak geçtiğimiz dört sayı boyunca bu işbirliğine üniversitelerin nasıl baktığını yetkili ağızlardan öğrenerek sektör temsilcileri ile paylaştık. Bu sayımızda da üniversite sanayi işbirliğ i, ülkemizdeki makine sektörünün genel görünümü, üniversitelerin sektöre sunduğu hizmetler ve eğitim kalitesi başlıklarında Konya Selçuk Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Altınışık ile verimli bir haber çalışması gerçekleştirdik.

Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliğ i Bölümü Başkanı olarak Türk Makine Sanayi Sektörü’nün mevcut durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’ de Makine sanayi başlangıcı 1950’li yıllara dayanmaktadır. Başlangı ç dönemlerinde makine sanayi yatı- rımları yüzde 100 devlet eliyle gerçekleştirilmiştir. Özel sermayeli makine sanayi sektörü ancak 1960’lı yıllardan itibaren oluşmaya başladı. Bu gün ka- mu yatırımlarının yerini büyük ölçüde özel sektör yatırımları almış durumda. Türk makine sanayi sektörü diğer imalat sektörlerine göre son 20 yılda daha başarılı olarak hızlı bir gelişim sürecine girdi. Dünyadaki küresel hareket, sanayii ve ekonomik faaliyetlerin örgütlenmesinde önemli değişimler meydana gelmesine sebep oldu. Bu değişimler, Küçük ve Orta Boy İşletmeleri (KOBİ) ön plana çıkmasına sebep oldu. Bu gelişmelere paralel olarak da esnek üretim teknolojileri ve firma bağlantıları yoluyla yeni yerel sanayi odakları oluştu. Sanayi dağınık yapıdan ihtisaslaşmaya doğru hızlı bir şekilde yöneldi. Bütün bu gelişmeler doğal olarak makine sanayisini de etkiledi. Birçok işletme, teknolojide dünya standartlarını yakalayan firmalarla iş birliği içine girerek uluslararası reka bet şanslarını artırma gayreti içine girdiler. Makine sektörü hususunda son yıllarda müşteri istekleri doğrultusunda makine imalatına doğru bir eğilim ağırlığını hissettiriyor. Bu durum, spesifik bazda mühendislik hizmetleri gerektirdiğ inden, batı ülkelerinde fiyatları n artmasına neden oldu. Türkiye?de işçilik ve mühendislik hizmetlerinin dünya şartlarına göre düşük olması- nın, ivmeyi Türk makine sektörüne yönlendirmekte olduğunu söyleyebiliriz. Bu durum, rakipleri karşısında Türk makine imalat sektörünün rekabet gücünü artırmaktadır. Son yıllarda küresel etkileşim nedeniyle çeşitli sektörlerde ufak bir gerileme söz konusu ise de, Türk makine imalat sektörünün, mevcut potansiyeli, teknoloji alanı ndaki birikimi ve yakaladığı trend ile geleceğe ümitle bakması gerektiği ve mevcut gidişatın çok olumlu olduğu rahatlı kla söylenebilir.

Türk Makine Sanayi Sektörü’nün son yıllarda hızlı bir gelişim yaşaması na rağmen gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında henüz yolun başında olduğu bir gerçek. Sektörün sıçramalı bir şekilde ilerlemesi için nasıl bir kalkınma politikası hayata geçirilmelidir?
Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa Birliği içinde bulunan ve gelişmişlik kriterlerini sağlayan ülkeler teknoloji üretimi için çok büyük paralar harcayarak Araştırma – Geliştirme (Ar-Ge) çalı şmaları yapmaktadırlar. Bu çalışmaları n sonunda katma değeri yüksek yeni ve ileri teknoloji barındıran ürünleri piyasaya arz etmektedirler. Bu ülkeler, sanayi üretimlerini ya da özel olarak makine imalatlarını teknolojik yatırımları ön planda tutarak hayata geçiriyorlar. Bu noktada ülkemizin de sektörde söz sahibi olması için teknoloji üretebilmesi gerektiğ inin altını çizmek gerekiyor. Teknolojinin kendiliğinden oluşmayacağını hepimiz biliyoruz. Teknoloji üretimi için iyi bir alt yapı ve finans desteği çok büyük önem taşıyor. Teknoloji üretimi önemli bir politikadır. Devletin, gelece- ğin teknolojileri, yükselen teknolojiler, teknoloji transferi, teknolojik yenilik, milli yenilik sistemleri, Ar-Ge, bilim ve teknolojinin gelişmesi ve topluma yansı- ması konularını içeren bilim ve teknoloji politikalarını oluşturması ve hayata geçirmesi gerekiyor. Genel olarak Türk makine sektörünün gelişmesi için, bahsetmiş olduğum gibi teknoloji üretimini öncelikli olarak önümüze koymamız gerektiğ ini düşünüyorum. Böylesi bir kalkı nma planı çerçevesinde atılacak adımla sektörde dünya pazarlarında ağırlık sahibi olmamızı sağlayabilir. Aynı zamanda, makine sektörünün artı değeri çok yoğun ve kalkınmanın kilit sektörlerinden biri olduğunu düşünecek olursak teknoloji eksenli gelişimi gerçekleştirecek uygulamalara bir an önce başlanması nın da önemli bir zorunluluk olduğ unu görüyoruz.

Her sektörde olduğu gibi makine sektöründe de teknoloji geliştirmek büyük önem taşıyor. Bu gelişimi gerçekleştirmek için üniversiteler ve sanayi neler yapmalıdır?
1980 yılından itibaren Avrupa Birliği Ülkeleri, teknoloji üretiminde üniversite sanayi iş birliğinin çok daha ön plana çıkarılması gerektiğini fark ettiler ve üniversite – sanayi, devlet ve yerel yönetimler bir araya gelerek teknoparklar kurdular. Teknoparklarda çok sayıda araştırmacının çalışması, endüstrinin teknoparklarda temsil edilmesi, yoğun Ar-Ge faaliyetlerinin yapı lması teknolojinin ve teknolojik ürünlerin yoğun bir şekilde ortaya çıkması na neden oldu. Türkiye’de sanayinin ve üniversitelerin, maalesef istisnalar hariç tutulursa bir araya gelip proje üretmeleri oldukça zordur. Bu nedenle, üniversiteler içinde KOBİ enstitüleri kurularak bu eksiklik giderilebilir. Enstitüsünün yönetiminde gözlemci sıfatıyla sanayi sektöründen temsilcileri bulunmalıdır. Sanayinin ihtiyaç duyduğu ve üzerinde Ar-Ge yapılabilecek olan konular KOBİ enstitüsü tarafından üniversite içindeki tüm birimlere duyurulmalı ve karşılıklı iletişim sağlanarak çalışmalar yürütülmelidir.

Türk Makine sanayi sektörüne sunduğunuz hizmetler konusunda bilgi verir misiniz?
Üniversitemiz içinde gayet iyi yapılanmı ş bir teknokent kuruldu. Üniversite – sanayi iş birliği bazında yapılabilecek konuların üniversite içi envanteri çıkarıldı. Sanayici hangi konuda ihtiyaç belirtirse, teknokent, ilgili birime veya kişiye olayı yönlendirerek sanayicinin problemini çözüme kavuşturuyor. Bu güne kadar özellikle makine imalat sektörü alanında TÜBİTAK, DPT, Hazine Müsteşarlığı, Avrupa Birliği’ne dönük sanayiciler ile birlikte çok sayıda proje gerçekleştirilmiş durumdayız. Ayrıca son iki yılda ortaya konulan SANAYİ TEZ (SAN-TEZ ) projeleri tamamen Ar- Ge niteliğinde olup, son derece önemli projeler üniversitemiz tarafından yürütülüyor ve hayata geçiriliyor.

Makine mühendisi yetiştiren bir bölün olarak üniversitenizin altya pısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konuda sanayicilerden talepleriniz nelerdir?
Selçuk Üniversitesi Anadolu’ da bulunan alt yapısı ve donanımı ile önde gelen üniversitelerimizden biri olarak öne çıkıyor. Üniversitemiz, akademik kadrosu, laboratuarları, kullanım mekânları ve huzur ortamı ile başarılı öğ- rencilerin tercih ettiği bir üniversite durumunda bulunuyor. Sadece Makine Mühendisliği Bölümü’nün belli başlı büyük kentlerin üniversiteleri içinde eş değer bölümleri ile karşılaştı rıldığında, akademik kadro, bilimsel çalışmalar ve laboratuar alt yapı gibi temel nitelikler bakımından son derece iyi olduğunu açıkça görebilmekteyiz. Başkanlığını benim yaptığım ve Konya’da büyük sanayicilerle bir araya gelerek kurduğumuz “Üniversite sanayi iş birliği ve Teknoloji Geliştirme Derneği” aracılığıyla sanayi ile çok güzel bir koordinasyon yakalamış durumdayı z. Sanayinin ihtiyaçları doğ- rultusunda öğrencilerimizin yetişmesini ön plana alıyoruz. Sanayi ile öğrencilerimizin iletişimini sağlamak için, sanayicileri sınıflara davet edip konuşma imkânı sağlıyoruz. Bütün bunlar üniversiteyi sanayiye, sanayiyi ise üniversiteye yaklaştırmak için yürüttüğümüz çalışmalar olup sanayi ile ilişkimizi sürekli geliştirtmeye dönük hedeflerimiz de bulunmaktadır.

Sanayiciler ülkemizde yetişen mühendislerden düşük verim aldıkları nı söylüyorlar. Sizce bunun sebebi nedir? Yetiştirdiğiniz mühendisler sanayide hizmet vermeye yeterliler mi?
Yeni mezun bir mühendis bir işletmeye gittiği zaman özellikle Anadolu firmaları, ondan çok kısa sürede çok şey bekliyorlar. Bu mümkün değil. Firmaların kendi ihtiyaçlarına göre mühendis yetişmesi için ona yatırım yapmaları gerekir. Bilgi ve beceri bakımından gerekli donanımı sağladıktan sonra mühendis kendine yapılan yatırımı geri vermeye başlar. Bu noktada bir hususu ifade etmek isterim. Öğrencilerin stajları yeterli değil. Özellikle mühendislik eğitiminden sonra en az iki yıl düşük ücretle Şili staj yapmalıdırlar. Her öğrenci stajının bitiminde mühendislik haklarını kullanabilmelidir. Firmaların bu konuya özellikle destek vermeleri gerekiyor. Üzülerek ifade etmeliyim bu gün birçok firma, stajer öğrenciyi kabul etmiyor, ya da naylon staj yapılmasına göz yumuyor. Bu gerçekliğin üzerinden hareketle firmaları mızın bizden beklentilerini karşı- layabilmemiz için staj gibi konularda onların da duyarlı davranmaları gerekti- ğini söyleyebilirim. Bu anlamda bir işbirliğ i hayata geçirilemez ise yani öğ- rencilerimizin stajları gerektiği gibi yapı lamazsa sanayinin istediği kalitede mühendislik hizmetlerinin verilmesi zaten imkânsız hale gelir. Tabii ki bu noktada sanayiye olduğu kadar bizlere de önemli görevler düşmekte. Bizler de sanayi ile aramızdaki işbirliğini geliştirmek üzere çalışmalarımızı hızlandı rmalıyız. Bu işbirliği ilerlediği takdirde, sanayinin de staj konusunda hassasiyetinin çok daha fazla gelişeceği kanaatindeyim.

Ülkemizde üniversite ve sanayi arasındaki işbirliği sizce hangi noktada? Mevcut işbirliğinin geliştirilmesi için nelerin yapılması gerekiyor?
Açıkça ifade etmek gerekirse, üniversite – sanayi işbirliğinin, kişisel çabaları n dışında ne doğru ne de eksik işleyen tarafı var. Üniversite sanayi işbirli- ğinin oluşması için öncelikle 2547 sayılı Yasanın içine katma değeri yüksek Ar- Ge projelerinin üniversite – sanayi işbirliğ i ile gerçekleştirilmesi mutlak suretle teşvik edilmelidir. Teşvikler iki türlü düşünülmelidir. İstihdama ve teknoloji üretimine göre teşvikler değerlendirilmelidir. Üniversite içinde Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) aynı zamanda sanayiye açılmalıdır. Sanayii talep ettiği Ar-Ge projelerinin finansının dörtte üçü BAP tarafından dörtte biri ise sanayici tarafından finans edilmelidir. Bu ve benzeri uygulamalar hayata geçirildiği takdirde sanayi ile üniversiteler arasında kurumsal bir işbirliğinin ilk kurumsal adımları atılmış olur diye düşünüyorum.

Bölümünüzün şu anda yürüttüğü çalışmalar ve vizyonu nedir?
Selçuk Üniversitesi Mühendislik – Mimarlı k Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün vizyonu, çağdaş, araştırmacı, çağın şartlarına kolay uyum sağ- layabilen, bulunduğu konumda söz sahibi ve uluslar arası niteliklere sahip mühendisler yetiştirmektedir. Makine Mühendisliği Bölümü çeşitli bilimsel aktivitelerin yanında bölüm başkanı ve Üniversite – Sanayi İş Birliği ve Teknoloji Geliştirme Derneği’nin başkanı olarak üniversite – sanayi işbirliğine son derece önem vermekteyim. Üniversitemizde yüksek lisans tez konuları nı, mümkün olduğunca sanayicinin çözüme ihtiyaç duyduğu konulardan seçmeye özen gösterilmektedir. Özellikle üretim, tasarım, Ar-Ge, kalite geliştirme yeni gelişmeler, yeni teknikler ve uygulamaları, kurslar ve eğitim alanları nda çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca TÜBİTAK, DPT ve Avrupa Birliği projelerinin hazırlanmasında destek sağlanmaktadır. Makine Mühendisliği, Accreditasyon Board for Engineering Technology (ABET) almak üzere çalışmalarını sürdürmektedir.

SELCUK UNİVERSİTESİ MAKİNE MUHENDİSLİĞİ BOLUMU NE YAPIYOR?
>> Bünyesindeki teknokent aracılığıyla sanayinin problemlerine çözüm üretiyor
>> “Üniversite sanayi iş birliği ve Teknoloji Geliştirme Derneği” aracılığıyla sanayi ile işbirliğini geliştiriyor.
>> Sanayi ile öğrencilerin iletişimini sağlamak için, sanayicileri sınışara davet edip konuşma imkânı sağlıyor.
>> TÜBİTAK, DPT, Hazine Müsteşarlığı, Avrupa Birliği’ne dönük sanayiciler ile birlikte projeler gerçekleştiriyor.
>> Üretim, tasarım, Ar-Ge, kalite geliştirme yeni gelişmeler, yeni teknikler ve uygulamaları, kurslar ve eğitim alanlarında çalışmalar yapıyor.  

“Selçuk Üniversitesi Mühendislik – Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün vizyonu, çağdaş, araştırmacı, çağın şartlarına kolay uyum sağlayabilen, bulunduğu konumda söz sahibi ve uluslararası niteliklere sahip mühendisler yetiştirmektir.”