Endüstrinin hedeflerini gözeterek, güncel bilgiler ile donatılmış, dünyayla rekabet edebilecek yetkin mühendisler yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten...

Endüstrinin hedeflerini gözeterek, güncel bilgiler ile donatılmış, dünyayla rekabet edebilecek yetkin mühendisler yetiştirmeyi amaçladıklarını belirten Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fuat Okumuş, Türkiye’nin ileri teknolojiler geliştirebilecek mühendisler yetiştirecek bilgi birikimine ve teknolojik altyapıya sahip olduğunu söyledi.

Faaliyetlerine 2009-2010 eğitim döneminde başlayan Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, çağdaş bir eğitim modeli oluşturarak makine mühendisliği iştigal alanlarında üst düzey araştırma projeleri ortaya koymayı amaçlıyor. Bu yıl ikinci mezunlarını verecek olan Makine Mühendisliği Bölümünün köklü geçmişe sahip rakipleri ile yarışabilecek düzeye ulaştığını vurgulayan Prof. Dr. Fuat Okumuş, gerçekleştirdikleri bilimsel projeler ve akademik yayınlar açısından örnek oluşturduklarını söyledi. Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünün yapısıyla ilgili de bilgi veren Prof. Dr. Fuat Okumuş, bölümün geleceğe yönelik planlarını paylaştı.

Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir?

Gediz Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2008 yılında kuruldu. Makine mühendisliği bölümü üniversitenin kuruluşu ile birlikte faaliyete geçti. Eğitime ise İngilizce hazırlık sınıfı ile 2009 - 2010 eğitim-öğretim yılında başladı. Bölüm olarak eğitimde belirlediğimiz temel hedef; makine mühendisliği ile ilgili kuruluşlarla yakın işbirliği içinde ve endüstrinin gelecekteki hedeflerini de gözeterek, güncel bilgiler ile donatılmış, dünya ile rekabet edebilecek yetkin makine mühendisleri yetiştirmektir. Bölümümüz vizyonu doğrultusunda, çağdaş bir eğitim modeli oluşturarak makine mühendisliği iştigal alanlarında üst düzey araştırma projeleri ortaya koymayı amaçlıyoruz. Bu yolda yeni tasarım ve üretim teknolojileri ile araştırma-geliştirme faaliyetleri hayati önem taşıyor. Bunların disiplinler arası çalışmalar olarak kurgulanması da yenilik potansiyelini artırıyor. Ülkemizde katma değerli ürünler tasarlayabilecek ve ileri teknolojileri geliştirebilecek düzeyde makine mühendisleri yetiştirme adına oldukça zengin bir bilgi birikiminin ve teknolojik alt yapının mevcut olduğuna inanıyor, bu düşünceyle öğrencilerimizi yetiştiriyoruz.

Kuruluşundan bugüne bölümünüzde ne tür değişimler yaşandı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz?

Bu yıl ikinci mezunlarını verecek olan bölümümüz, kuruluşundan itibaren oldukça köklü değişimlere uğradı. Dört yıllık süre zarfında altyapı ve personel ihtiyacını büyük oranda tamamlayan bölümümüz, köklü geçmişe sahip rakipleri ile yarışabilecek düzeye ulaştı. Özellikle insan kaynağına ve akademisyen kalitesine önem veren bölümümüzün eğitim altyapısı yanında, bilimsel projeler ve akademik yayınlar açısından da performansı tüm üniversitede örnek bir birim olmamızı sağladı.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Öğretim programımız, emsalleri arasında en iyiler ve dünyadaki tek - nolojik gelişmeler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Sekiz yarıyıla dağıtılan dersler, yüzde 54’ü alan bilimleri, yüzde 38’i temel bilimler ve yüzde 8’i insan ve toplum bilimleri olmak üzere toplam 149 kredilik (240 AKTS) bir yüke sahiptir. Programdaki teknik seçmeli dersler mesleki ihtisaslaşmaya, teknik olmayan seçmeli dersler ise toplum, çevre ve meslek etiğinin kazandırılmasına yöneliktir ve bu derslerin program içindeki payı yüzde 18’dir. Programda yer alan “Bitirme Projesi” ise, öğrencilere ilgi duydukları alanlarda araştırma tekniği ve alışkanlığı kazandırma ve bu çalışmalarını sözlü ve yazılı olarak sunma becerilerini geliştirme amacına yöneliktir. Bunların yanı sıra öğrencilerimizin sanayicilerle bir araya gelerek mesleklerini yakından tanımaları adına, önemli sanayicileri okulumuzda misafir ediyor, sundukları yararlı bilgilerden faydalanıyoruz. Çeşitli iş alanlarına geziler yaparak ve bu kapsamda proje ve ödevler hazırlamak suretiyle mezun olduktan sonra onları nasıl bir iş yaşamının beklediğinin öğretilmesi de programlarımız içinde önemli yer tutuyor.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Öğretim programımız, her türlü makine, teçhizat ile donanımların tasarımını, imalatını, bakımını, bunlarla ilgili proseslerin, süreçlerin işleyişini ve kontrolünü kapsıyor. Bu kapsamda derslerimizde laboratuvar ekipmanlarından faydalanıyor ve öğrencilerimize mümkün mertebede teorik eğitimin yanında bu teorik bilgileri pekiştirecek deneyler yaptırıyoruz. Üniversitemizin en geniş laboratuvar imkanlarına sahip bölümlerden biri olan makine mühendisliği bölümümüzde; takım tezgahları laboratuvarı, mekanik laboratuvarı ve makine teorisi-dinamiği laboratuvarı, hali hazırda ayrı birimler olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Ayrıca enerji ve termodinamik laboratuvarı ile otomotiv laboratuvarının kurulma çalışmaları sürüyor. Bu laboratuvarlarda bulunan alet ve ekipmanlar hem eğitim hem de araştırma faaliyetleri sürdürmek üzere kullanılıyor.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Gediz Üniversitesini seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Alanlarında uzman, yetkin ve dinamik bir akademik kadroya sahip olan bölümümüzü tercih edecek öğrenciler, teorik ve uygulamalı eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanında, sanayi ile el ele bilimsel çalışmalar yürüten bölüm elemanlarımızın yaptığı çalışmalarda da fiilen yer alabilecek. Gerçek mühendislik uygulamalarını tecrübe ederek, bilimsel yetkinlik ve mesleki uygulama deneyimi kazanan öğrencilerimiz sektörde tercih edilen elemanlar olacaktır.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Bazı öğrencilerimiz mezun olmadan önce çeşitli firmalarda yarı-zamanlı olarak çalışmaya başlıyor. Bunu hem bizim yönlendirmemiz, hem de kendi çabaları ile sağlayabiliyorlar. Özellikle nitelikli öğrencilerimizi istemeleri durumunda, sanayi kuruluşlarından gelen bu tür taleplere yönlendiriyoruz. Staj konusunda ise çevremizdeki birçok firma ile yakın temaslar kurarak öğrencilerimiz için muhtelif sayıda staj kotası oluşturuyor ve istekli öğrencilerimizi bu kurumlara yönlendiriyoruz.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleri konusunda bilgi verir misiniz?

Akademisyenlerimiz, makine ve imalat sektöründe faaliyet göstermekte olan birçok firmayla TÜBİTAK, KOSGEB, İZKA, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi kurumların destekleri veya kendi öz kaynakları ile sürdürülen projelerde ortak çalışmalar yürütüyor. Bölümümüzde yeni proje hazırlıkları da aralıksız devam ediyor. Bu kapsamda; otomotiv, medikal mühendislik, yenilenebilir enerji sistemleri, makine tasarım ve imalatı, otomasyon ve kontrol sistemleri ile havacılık alanlarında çalışmalar yaptık.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz?

Sanayi ziyaretlerinde özellikle KOBİ statüsünde birçok firmanın üniversitelere karşı temkinli yaklaştığını gözlemledik. Orta ve büyük ölçekli birçok kurum ise üniversitelerle yapılabilecek çalışmalar hakkında deneyim ve bilgiye sahip. Bu kurumlar özellikle sanayi teşviklerinde pozitif ayrımcılıktan yararlanabilmek adına üniversiteler ile çeşitli düzeyde işbirlikleri gerçekleştiriyor. Bu işbirliklerinin yakın geçmişe oranla daha da gelişmiş olması KOSGEB, İZKA ve TÜBİTAK gibi kurumların ortak başarısı olarak düşünülebilir. Tabi üniversite ile çalışmanın faydasını gören şirketler bu işbirliklerini proje sonrasında sürdürmeye devam ediyor. Üniversite-sanayi işbirliklerinin küçük ve orta ölçekli işletmeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi ülkemiz adına son derece önemlidir. Yurt dışında, özellikle ABD ve Almanya gibi güçlü sanayi altyapısına sahip ülkelerde üniversite-sanayi işbirliği ülkemizden çok daha köklü bir geçmişe sahiptir. Ancak sağlanan devlet teşvikleri sayesinde ülkemizdeki işbirliği seviyesinin de çok kötü durumda olmadığını düşünüyoruz. Bu desteklerin sürmesinin sanayimize katma değeri yüksek, kaliteli ve özgün ürünler üretmesi adına katkıda bulunacağı kanaatindeyiz. İşbirliğinin KOBİ statüsünde firmalara yayılmasının ise bu potansiyeli ivmelendirecek en önemli etken olacağına inanmaktayız.