Ilk mezunlarını bu yıl verecek olan THKÜ Makine Mühendisliği Bölümü ileri teknolojiler konusunda kendini sürekli geliştiren, mesleğini icra ve kendisini...

Ilk mezunlarını bu yıl verecek olan THKÜ Makine Mühendisliği Bölümü ileri teknolojiler konusunda kendini sürekli geliştiren, mesleğini icra ve kendisini ifade edebilme açısından yeterli, geleceği şekillendirebilecek nitelikli makine mühendislerini Türk sanayisinin hizmetine sunmaya hazırlanıyor. Türkiye’nin saygın üniversitelerinden yetişmiş, alanlarında tecrübeli ve yurt dışında eğitim görmüş nitelikli bir akademik kadroyu bünyesinde toplayan THKÜ Makine Mühendisliği Bölümünün yapısı, sağladığı eğitim olanakları ve sanayi kuruluşlarıyla sürdürülen proje çalışmalarıyla ilgili öğretim üyelerinden bilgi aldık.

THKÜ Makine Mühendisliği Bölümü ne zaman kuruldu? Eğitimde belirlediğiniz temel hedefler nelerdir?

Öğr. Gör. Erol Gültekin: Bölümümüz, üniversitemizin 3 Mart 2011 tarihinde kuruluşuna müteakiben 2012 yılında eğitim-öğretime başladı. 60 öğrenci kontenjanı ile kapılarını açan bölümümüz, teknolojik sınıf ve laboratuarlarında, eğitimini 70 kişilik kontenjanıyla sürdürüyor. Üniversitemizin havacılık ve uzay bilimlerine yönelik vizyonuna paralel olarak özellikle ileri teknoloji barındıran havacılık sektöründe, uluslararası eğitim standartlarını benimseyerek, kendini sürekli geliştiren, çalıştığı alanlarda sadece işlerini ve teknolojiyi takip eden değil aynı zamanda onu üreten, kendisini doğru ifade edebilen, geleceği şekillendirebilecek nitelikli makine mühendislerini yetiştiren bir bölüm olmayı hedefliyor. Bu kapsamda endüstri ve yurt dışı deneyimleri bulunan akademik kadromuz sayesinde, oldukça geniş çalışma yelpazesine sahip makine mühendisliği öğrencilerimizi, disiplinler arası geliştirilen yenilikçi müfredatımızla başta havacılık olmak üzere farklı sektörlerde söz sahibi olmaları için hazırlamak istiyoruz. Önümüzdeki yıl ilk mezunlarımızı vereceğiz. Farklı ülkelerden gelen öğrencilerimizce dünyada temsil edileceğimizin verdiği sorumluluk ve gururla bu heyecanı yaşayacağız.

Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz? Doç. Dr. İlknur Tunç: Kuruluşundan itibaren üniversitemizin de gelişimine paralel olarak bölümümüz hızla büyüyüp eğitim kalitesini artırıyor. 2011 yılı itibariyle yeni öğretim üyeleri aramıza katıldı. Altyapı yatırımlarımız doğrultusunda laboratuvarımız kuruldu, sanayi kuruluşlarımızla birlikte teknolojik ve bilimsel projeler yürütülüyor. Yayınlanan akademik çalışmalarla bölümümüz hızla gelişiyor. ABET (Accreditation Board for Engineering and Technology) ve MÜDEK (Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği) akreditasyonlarına uygun ilkeleri rehber edinen bölümümüz, yabancı öğretim üyelerimizin de katkılarıyla uluslararası standartlarda eğitim veriyor. İleri teknolojilerle donatılmış cihazlarla öğretime açılan makine mühendisliği laboratuvarında öğrencilerimiz, yenilikçi ve modernize edilmiş normlarla güçlendirilmiş teorik bilgilerini bizzat uygulamaya dökebilme tecrübesi ediniyor. Üniversite-sanayi işbirlikleri çerçevesinde OSTİM OSSA Topluluğundaki işletmelerle interaktif bir biçimde yapılan çalışmalarda öğrencilerimiz Yrd. Doç. Dr. Mahmut Aydın gözetiminde işi mutfağında tecrübe etme imkanına sahip oldular. Bilgiyi pratiğe dökebilmeyi hedeflediğimizden teknolojik projeler her zaman önceliğimiz oldu. Bu bağlamda 2,5 milyon TL bütçeli TAI ile ortak gerçekleştirilecek ve yürütücülüğünü Doç. Dr. Ferhat Kadıoğlu’nun yapacağı “Hızlı Helikopter için Kompozit Malzemeden Rijit Rotor Pal Analizi ve Tasarımı Projesi”, Savunma Sanayi Müsteşarlığı tarafından destekleniyor. Son derece önem verdiğimiz bu projede bölüm başkan vekili Yrd. Doç Dr. Murat Demiral da araştırmacı olarak yer alacak. Öğretim üyelerimiz interaktif bir şekilde farklı araştırma merkezleriyle çalışmalarını da sürdürüyor. Nano malzemelerin sentezi ve optik uygulamaları üzerinde araştırma yapan Doç Dr. İlknur Tunç, Bilkent Üniversitesi Ulusal Nanoteknoloji merkeziyle ortak çalışmalarına devam ediyor. Bu bağlamda bölümümüzün ilk TÜBİ- TAK projesi olan nano parçacıklardan kanser proteinlerini tayin edebilen “Optik Biyosensör Gelişmesi Projesi”ni tamamlandı. Yalnız havacılıkta değil farklı uygulama alanlarında da uzmanlaşmak istiyoruz. Nitekim öğrencilerimize de ilgi duydukları takdirde farklı çalışma alanlarında çalışma olanağı sunmaya çalışıyoruz. Hipersonik akışkanlar üzerine araştırmalar yapan Japon asıllı öğretim üyemiz Dr. Sudantha Balage Kaust, University of Illinois ile ortak çalışmalara imza atıyor. Belçika Leuven Üniversitesinden bölümümüze transfer olan Yrd. Doç Dr. Barış Sabuncuğlu ise kompozit malzemeler üzerine bir TÜBİTAK projesine odaklandı. Önceliğimiz ve güçlü olduğumuz alan havacılık olsa da öğrencilerimize her zaman iyi bir makine mühendisinin sahip olması gereken tüm alt yapıyı kazandırıyor, farklı endüstrilerde uzmanlaşabilmeleri için de destekliyoruz. Mezuniyetleri sonrası eğitimlerine devam edebilecekleri makineuçak mühendisliği bütünleşik master ve doktora programlarımızla kariyerlerini akademik alanda da şekillendiriyoruz.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Öğr.Gör.Hamed Tanabi: Bölümümüzün kuruluşu aşamasında özellikle havacılık alanında, ülkemizin önde gelen firmaları ile birlikte onların gelecek vizyonlarını şekillendirebilecek yapıda müfredatımızı oluşturduk. Müfredat kapsamındaki alan derslerimizde uygulama oranımız yaklaşık yüzde 50’dir. Öğrencilerimizi proje tabanlı olarak geliştirilmek istiyoruz. Birinci sınıftan itibaren öğrencilerimiz mühendislik çizimi derslerinde proje gruplarına ayrılıyor ve araştırma sürelerinde altı hafta projeleri için çalışıyor. Bu projeler birçok farklı türde uçak, helikopter olabildiği gibi; uydular, kara ve hava savunma sistemleri, çeşitli deney düzeneklerini içerebiliyor. Dönem sonunda proje grupları hava araçları ve sistemlerinin modellenmesi ve imalata hazır hale getirilmesi safhalarını deneyimlemiş oluyor. Laboratuvarlarımızda bulunan 3D yazıcılarımızla projeleri öğrencilerimiz için dokunulabilir ürün haline getiriyoruz. Ayrıca savunma sanayisinde faaliyet gösteren firmalara teknik ziyaretler gerçekleştirerek derste öğrendikleri modelleme süreçlerini firmalarda çalışan mühendislerin tasarım çalışmalarını gözlemleyerek pekiştirme olanağı da sunuyoruz. Ankara’da ya da farklı şehirlerde bulunan makine mühendislerinin ağırlıklı çalışabildikleri savunma, enerji, imalat firmalarına ilk yıldan itibaren teknik geziler düzenleyerek çalışma sahalarını tanımalarına yardımcı oluyoruz. İlgili dersler kapsamında firma temcilerini uzman oldukları alanlarda derslere davet ederek firmalarca uygulanan teknikleri öğrenmelerine imkan sağlıyoruz. Dönem boyunca makine, imalat ve havacılık sanayisinden firma yönetici ve temsilcileriyle öğrencilerimizi düzenlenen seminerlerde buluşturarak firmaları tanımalarına, kariyerlerini şekillendirmelerine çalışıyoruz.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Öğr.Gör. Rahim Jafari: Teknik altyapı açısından her yıl gelişim gösteren bölümümüzde özellikle makine mühendisliği alan derslerini temel test ve deneylerle uygulayabilecekleri mukavemet, akışkanlar mekaniği, ısı transferi deney setlerini barındıran makine laboratuvarımız, hidrojen-dizel hibrid araç projesinin çalışmalarının yapıldığı yenilenebilir enerji laboratuvarımız temel ölçüm ve imalat yapılabilecek cihaz ve ekipmanlarımız bulunuyor. Öğrencilerimiz ayrıca bu laboratuarlarda, bölümde yürütülen projeler kapsamında görev alabiliyor. THK bakım hangarları ve THK Uçak İmalat A.Ş. ile yürütülen ortak çalışmalarda öğrencilerimiz bu kuruluşların da atölye ve laboratuvarlarından ilgi alanlarına göre seçecekleri derslerle faydanalabiliyor.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Türk Hava Kurumu Üniversitesini seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Yrd. Doç. Dr. Barış Sabuncuoğlu: Üniversitemizde makine mühendisliği eğitimi, havacılık ve uzay ağırlıklı derslerle veriliyor. Günümüzde oldukça rağbet gören bu konulara yönelik yetişen öğrencilerimiz mezun olduklarında çalışma hayatına bir adım önde başlıyor ve TUSAŞ, Roketsan, Aselsan, Havelsan gibi savunma sektöründe öncü kuruluşlarda kariyerlerini sürdürme şansı elde ediyor. İngilizce ağırlıklı derslerimizle öğrencilerimize kariyerlerine yurt dışında da devam etme olanağı sağlıyoruz. Türkiye’nin saygın üniversitelerinden yetişmiş, alanlarında tecrübeli ve yurt dışında eğitim görmüş nitelikli öğretim kadrosuna sahibiz. Bu sayede dersler Avrupa ve Amerika’daki standartlarına uygun şekilde sürdürülüyor. Erasmus gibi değişim programları aracılığıyla öğrencilerin de yurt dışında eğitim tecrübesi edinme olanağı sunuluyor. Bölümümüz ayrıca Türk Hava Kurumuna bağlı çeşitli alt kuruluşların da olanaklarından faydalanabiliyor. Öğrencilerimiz teorik olarak edindikleri bilgileri, pratik uygulamalarla rahatlıkla pekiştirebiliyor. Gerek öğrenci topluluklarının düzenledikleri seminerlerde gerekse akademik olarak düzenlenen konferanslarda öğrencilerimizin de süreçlere dahil olmaları teşvik edilerek deneyim kazanmaları sağlanıyor.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Yrd. Doç. Dr. Murat Demiral: Bölümümüz sanayi kuruluşlarıyla koordineli olarak staj imkanları yaratıyor. Öğrencilerimiz yaz döneminde TAI, Aselsan, TEI, Roketsan, Havelsan, FNSS, TÜBİTAK Sage gibi savunma sanayisinin öncü firmalarında ve farklı otomotiv, enerji, imalat ve mühendislik şirketlerinde stajlarını tamamlıyor. Ayrıca bölümümüzdeki başarılı öğrenciler, 12 haftalık süre boyunca doğrudan endüstride imalat, ölçme tekniği ve tasarım alanlarında tecrübe kazanacakları uygulamalı eğitime yönlendiriliyor.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Bölüm olarak öncelikle organize sanayi bölgelerinde, üniversitemize ait olan irtibat ofislerinin kurulmasını ve bu ofisler aracılığıyla sanayideki firmalarla diyalogların artırılmasını amaçlıyoruz. Böylece öğretim üyelerimizin firmalarla koordinasyonunu da geliştirmeyi planlıyoruz. İrtibat ofislerinin birer merkez olarak kullanılması hedefleniyor. Bu sayede sanayici ve öğretim üyeleri bir araya getirilerek, sanayinin problemleri tespit edilebilecek ve uzmanlık konularına göre projeler oluşturulabilecek. Öğrencilerin staj yapmaları konusunda bu merkezle üniversitenin ilgili biriminin koordineli çalışması sağlanacak. Makine mühendisliği bölümü içinde yapılan master ve doktora çalışmalarının ürüne dönüştürülmesinde organize sanayi bölgelerindeki firmalardan destek alınacak, patent ve üretim konularının tamamlanmasında ortak hareket edilebilecek. Ayrıca makine mühendisliği bölümündeki yüksek lisans ve doktora çalışmalarının sanayinin ihtiyacı doğrultusunda verilmesi bu merkez tarafından planlanabilecek. Makine mühendisliği bölümü olarak önemli hedeflerimizden bir diğeri de, Türk Hava Kurumu Üniversitesi Havacılık-Uzay ve Enerji Teknokentinin kurulması ve işletilmesinde ilgili firmalarla beraber öncü rol oynamak. Üniversitemizin makine mühendisliği bünyesinde eğitimlerini sürdüren yabancı öğrencilerle sanayi firmaları arasında koordinasyonu sağlayarak firmalarımızın dış ticaret kapasitelerinin artırılması da hedefleniyor. Böylece yabancı öğrencilerimizin mezuniyet sonrasında istihdamı da garanti altına alınacak.