Türkiye’nin önemli makine üretim merkezlerinden biri olan Bursa’yı geleceğe hazırlayacak...

Türkiye’nin önemli makine üretim merkezlerinden biri olan Bursa’yı geleceğe hazırlayacak projeleri zaman kaybetmeden uygulamaya koyduklarını belirten Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay; Bursa’nın, dünyaya entegre olmuş sektörleri ile uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu olacağını söyledi.

BTSO Yönetim Kurulu Başkanlığına 2013 yılında seçilen İbrahim Burkay, Bursa’yı bugünlere taşıyan tekstil, makine, gıda ile otomotiv ana ve yan sanayi sektörlerinin yanı sıra, Ar-Ge ve inovasyonla büyüyen sektörleri de yeni aktörler olarak kent ekonomisine dahil etmek istediklerini belirtti. 2023 hedeflerine lokomotiflik yapacak bir Bursa için çalıştıklarını ifade eden İbrahim Burkay, sanayicilerin dünya pazarlarında kendini daha güçlü hissedebilmesi için birçok projeyi uygulamaya geçirdiklerini aktardı. Bursa sanayisinin yapısıyla ilgili bilgi veren İbrahim Burkay, geleceğe dönük hedef ve beklentilerini de paylaştı.

Başkanlığını üstlendiğiniz yeni yönetim kurulunun vizyonu, hedefleri ve geleceğe dönük planları nelerdir?

BTSO’nun yönetimine talip olurken, ekonomik kalkınmayı büyüme hedefinin temeline oturtan Türkiye’nin en önemli üretim merkezlerinden biri olan Bursa için üzerimize düşen sorumlulukların farkındaydık. Bu çerçevede; proje odaklı yeni yönetim anlayışımız, Bursa’yı geleceğe hazırlama vaadimiz ve iş dünyasının 16 makro projemize olan inancıyla seçildik. Bursa’nın 2023 kalkınma hedeflerine lokomotiflik yapacak bir kent olmasını istiyoruz. Bursa’yı, geçmişine ve kimliğine yakışır bir kent haline getirme yolunda sekiz aylık kısa bir süreçte projelerimizi tek tek hayata geçirmeye başladık. Geleceğin Bursa’sını; Payitaht Çarşısı, BTSO Üniversitesi, Sağlık Serbest Bölgesi, Finans ve Ticaret Merkezi, Marka Bulvarı, BTSO Akademi, Organize Ticaret Bölgeleri ve OSB Teknokent’e kavuşmuş; 30 bine yakın BTSO üyesini yurt dışı fuarlara göndermiş, 17 sektörel konseyi Bursa ekonomisinin geleceğine yön verir hale getirmiş ve ayrıca Yeşil Büyüme, BTSOBiz, Ticari Safari, BTSO Değişim ve Vefa Projelerini hayata geçirmiş ve Bursa’nın gelecek vizyonuna Bursa Gökmen Projesini yerleştirmiş bir şekilde hayal ediyor ve bu yolda çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bursa sanayisinin lokomotif sektörleri hangileridir? Bursa sanayisinin Türkiye ekonomisine katkısını nasıl görüyorsunuz?

Bursa ekonomisine baktığımızda; 2013 yılında Türkiye ortalamasının üzerinde bir performans gösterdik. Genel değerlendirmelere göre, Bursa; 2012 dönemi yıllık gelir ve kurumlar vergisi sıralamalarında Türkiye dördüncüsü olmayı başardı. İller arası ihracat sıralamasında ise İstanbul’un ardından ikinciliğe yükseldik. Ar-Ge ve inovasyon girişimlerinde ise TÜBİTAK’a yapılan başvurular ve alınan destekler açısından Türkiye’de dördüncü sıradayız. Bu veriler Bursa’yı bugünlere taşıyan ve geleneksel diye tanımlanan lokomotif sektörlerimiz konumundaki tekstil, otomotiv ana ve yan sanayi ile makine ve gıda sektörlerinin yanı sıra; Ar-Ge ve inovasyonla büyüyen sektörleri de yeni aktörler olarak ekonomimize dahil etmemizi gerekli kılıyor. Bursa, nasıl ki, Türkiye’yi geçmişten bugüne taşıyan ana damarlardan biriyse bundan sonra da dünyaya entegrasyonunu tamamlamış sektörleriyle uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu olacaktır. Bu sürecin doğal getirisi olarak da lokomotif sektörlerimiz arasına tekstil, otomotiv, makine ve gıda gibi sektörlerimizle birlikte; savunma, uzay, havacılık, kimya gibi katma değeri yüksek sektörler de katılacaktır.

Bursalı sanayicilerin yaşadığı temel sorunları sıralayabilir misiniz? Çözüm noktasında hangi adımların atılması gerekiyor?

Bursa’nın girişimcileri, kentin sahip olduğu bugünkü üretim deseninin ve Bursa’nın ülke ekonomisindeki öneminin baş mimarlarıdır. Dünyada insanların ve toplumların temel ihtiyaçları değişmese de üretim, pazarlama ve rekabet koşulları sürekli olarak şekil değiştiriyor. Bu değişim dalgalarına adapte olmak da güçlü bir kurgu gerektiriyor. Bugüne kadar Bursalı sanayicilerin en önemli sorununun bu olduğunu düşünüyorum. Çözüm noktasında, Bursa iş dünyasının en büyük ve güçlü çatı örgütü olarak BTSO’nun liderliğinde yeni bir vizyon ve makro projeler ürettik. Örneğin, Bursalı bir sanayicinin veya ihracatçının dünyadaki değişimden haberdar olabilmesi için yurt dışı sektörel fuarlara katılması gerekiyor. Bu noktada Küresel Fuar Acentası Projemiz ile 30 bin üyemize bu deneyimi yaşatmayı hedefliyoruz. Sanayicimizin ürünlerini üretim süreçleriyle birlikte uluslararası şirketlere gösterebilmesi için Ticari Safari Projesi ile dünyanın dört bir yanından alım heyetlerinin Bursa’ya gelmesi için düğmeye bastık. Bursa sanayicisinin dünya pazarlarında kendini daha güçlü hissedebilmesi için sektörel konseylerimizi devreye aldık. Üretim ve pazarlamanın dünyadaki yeni trendi “kümelenme” için de önemli çalışmalar başlattık.

Makine sektöründe önemli bir yere sahip olan Bursa merkezli firmaların sektörün gelişimine etkileri konusunda düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Yüksek katma değer oranı, teknolojiye dayalı yapısı ve güçlü yan sanayi ağıyla öne çıkan makine sektörümüz, ülke ekonomisinin itici gücüdür. Makine sektörümüz, 2012 yılında 13 milyar dolar düzeyinde ihracat hacmine ulaştı. Bu alanda üretim ve ihracat yapan firmalarımızın kümelendiği bölgelerin başında da Bursa geliyor. Türkiye’nin 2023 yılı için belirlenen ihracat hedefinden makine sektörünün yüzde 20’lik pay alabilmesi için Bursa olarak stratejilerimizi oluşturuyoruz. Bu anlamda BTSO öncülüğünde ilk defa kentimizde başlatılan konsey yapılanmasının da, tüm sektörler için olduğu gibi makine sektörüne de ivme kazandıracağına inanıyoruz. Kümelenme çalışmalarıyla birlikte, daha yüksek teknolojiye sahip bir sanayiye dönüşümü sağlayarak, yurt dışı pazarlar ile bütünleşmek, makine sektörü ile de ortak hedefimizdir.

Türkiye’deki sanayi ve ticaret odalarının yönetim kurullarında makine sektöründen gelen isimler aktif görevler almaya başladı. Son dönemde makine üreticilerinin oda ve meslek örgütlerinde ağırlığını hissettirmeye başlamasıyla ilgili görüşlerinizi alabilir miyiz?

Ülkemizin son dönemde yakaladığı ekonomik performansın lokomotifi özel sektörümüz olmuştur. Valizi elinde, dünyada adım atmadık ülke bırakmayan sanayicilerimiz ve işadamlarımız, başarılarını iş dünyamızın çatı örgütlerinde de sergiliyor. Bu anlamda makine üreticisi işadamlarımızın gerek ihracatçı birliklerinde, gerekse de oda ve mesleki örgütlerdeki sektörlerine yön veren liderliklerini ve projelerini takdirle izliyoruz.

2014 yılında Türk sanayicisini bekleyen global ekonomik yapıyla ilgili öngörüleriniz nelerdir?

2014 yılında global ekonomik yapıyla ilgili genel olarak iyimser öngörüler mevcut. Bu iyimserlik, özellikle gelişmiş ülke ekonomilerindeki toparlanmadan ve 2014 yılında tüm gelişmiş ülkelerde büyüme olacağı beklentisinden kaynaklanıyor. Avrupa Birliği de uzun süren resesyon ardından 2014 yılında büyüyecektir. Türkiye açısından Avrupa Birliği’ndeki bu büyüme olumludur ve özellikle ihracat performansımızı olumlu etkileyecektir. 2014 yılında, gelişen ülkeler açısından ise ekonomik büyümenin sürmesini fakat yine de rakamların potansiyellerinin altında seyretmesini bekliyoruz. Buna bağlı olarak gelişen ülkelerin ihracat pazarlarında büyümenin, bu sene göreceli olarak daha sınırlı olabileceği beklentisi yüksek. Ancak, yılın ikinci yarısında gelişen ülkelerde de büyümenin hızlanması beklentisi var. Dünya ticaretinin de 2014 yılında 2012 ve 2013 yılına göre daha hızlı büyümesi öngörülüyor. Görünen o ki; 2014 yılı hem global ekonomi, hem de Türkiye için daha olumlu koşullar sunacak. Burada tek sıkıntı kaynağı, Ortadoğu bölgesinde yaşanabilecek gelişmeler olabilir.

Türkiye’nin 2023 yılı ihracat hedeflerini yakalayabilmesi için kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri neler olmalıdır?

2023 İhracat Strateji Belgesi bir kamu belgesi haline gelmiş olup ihracat hedeflerine ulaşılması için gerekli kısa, orta ve uzun vadeli hedefleri ve eylem planlarını ortaya koymaktadır. Bundan sonra önemli olan uygulama olacak. Uzun vadeli hedefler içinde en önemlisi sık sık tekrar ettiğimiz gibi, Türkiye’nin daha yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili ürünler üretir ve ihraç eder hale gelmesidir. Bu kapsamda yatırım teşvikleri, GİTES projesi ve Ar-Ge teşvikleri önemli rol oynayacak. Orta vadeli hedeflerin önceliği ise AB’nin yanı sıra ABD, Çin, Japonya gibi pazarlardan daha yüksek pay almak olmalıdır. Ayrıca, her sektörün hedef pazarlarında orta vadede yeterli payı alması önem kazanacaktır. Kısa vadede ise ihracat teşvikleri, ürün geliştirme, lojistik-ulaştırma ve altyapı, enerji girdileri, nitelikli insan kaynakları ve eğitim, Ar-Ge ve inovasyon alanlarında önemli iyileştirmeler bir an önce tamamlanmalıdır.

Makine Tanıtım Grubunun (MTG) Türk makinesi ve üreticisinin prestijini artırmaya yönelik çalışmalarıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yedi yıl önce kurulan Makine Tanıtım Grubu, makine sektörünün yurt içinde ve dışında etkin bir şekilde tanıtılabilmesine yönelik önemli faaliyetlere ve projelere imza attı. Sektörün tanıtımı ve ihracatın artırılmasına yönelik iletişim faaliyetlerinin ve üretilen başarılı stratejilerin neticelerini de mutlulukla takip ediyoruz. MAİB’in; sanayici, girişimci, akademisyen ve öğrencilere ait projelerin ilgili kişi ve kuruluşlar ile buluşturulmasını sağlayan Makine Ar-Ge Proje Pazarı çalışmasının da sektörün rekabet gücünü artırmak ve yüksek katma değerli üretim bilincinin gelişip yayılmasına destek sağlamak adına önemli bir adım olduğu kanaatindeyim. MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran ve yönetim kurulu üyelerini bu başarılı çalışmalarından dolayı kutluyor, ekonomimize yaptıkları büyük hizmetler nedeniyle şahsım ve ülkem adına teşekkürlerimi sunuyorum.