Aile firmaları bünyesinde işin pratiğini öğrenirken eğitimini de ihmal etmediğini söyleyen Çelikel Tarım Satış Sonrası Hizmetler Yetkilisi Muhsin Türkmen...

Aile firmaları bünyesinde işin pratiğini öğrenirken eğitimini de ihmal etmediğini söyleyen Çelikel Tarım Satış Sonrası Hizmetler Yetkilisi Muhsin Türkmen, Yozgat Boğazlayan’da 1992 yılında dünyaya geldi. Lise eğitimini bilişim teknolojileri alanında tamamladıktan sonra ABD’de dil eğitimi alan Türkmen yüksek öğrenimini de Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. Aile büyüklerinden öğrendikleriyle sahip olduğu becerileri harmanlayarak yaptığı işe aşkla sarıldığını ve bu anlamda kendini oldukça şanslı hissettiğini söyleyen Muhsin Türkmen’le üçüncü kuşak yönetici olarak aile firmasında görev üstlenmenin zorlu ve avantajlı yanlarını Moment Expo okurları için konuştuk.

Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı? Şirket içinde hangi görevleri üstlendiniz?

Çelikel Tarım’da aldığım görevin öncesinde Kayseri’de bulunan ve işimizin perakende ayağını yürüten işletmelerimizden BİMS Tarım’da, iş geliştirme ve satış bölümlerinde tecrübe edinme fırsatı buldum. Yurt dışı eğitimim sonrasında ise firmamızda yola devam ettim. İlk zamanlarda zorlandığımı inkâr edemem. Profesyonel, sektöre yön veren ve dünyada ismini duyuran bir firmada çalışmak gözümü korkutsa da ekip arkadaşlarım ve ailemin desteğiyle bu gerilimin boşuna olduğunu anladım. Bir önceki tecrübemin sıcak satış ve tamamen pazarlamaya dayalı olması nedeniyle Çelikel Tarım’a adaptasyonum nispeten daha kolay oldu. Satış departmanına demo çalışmalarına destek olmakla başladım. Başarımı, iki aydan daha az sürede sorumluluk artışıyla taçlandırdım. Destek ve proje sorumlusu olarak yurt içinde bulunan ve ekipman destekleri veren tüm yatırım paketlerinde kullanıcı ve satıcılarımıza destek niteliğinde çalışmalar gerçekleştirdim. Bu tecrübem de 10 ay kadar sürdü. Artan sorumluluğumun bilinciyle bugün hâlihazırda satış sonrası hizmetler bölümünde çalışmalarımı sürdürüyorum.

Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Çelikel Tarım’da görev almak bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı?

Doğmak, büyürken eğitim almak ve yatkın olduğumuz yeteneğin sorumluluklarıyla yolumuza devam etmek; hayatın yazılı olmayan kurallarındandır. Kimisi için de baskı altında zorunlu seçimler geçerlidir. Ben ve aile bireylerimiz için yazılı olmayan birinci kural geçerliydi. Aile büyüklerimden hiçbir zorlama görmeden tamamen yeteneğim ve isteğimin doğrultusunda yaptığım seçim nedeniyle büyük bir destek gördüm. Aile şirketimizin içerisinde hiçbir ayrıcalığa tanık olmadığım gibi aksine büyüklerimin her zaman istekli olana, destek vererek bilgi ve ilgileriyle yardımcı olduğunu gördüm. Çocukluk hayallerimi törpüleyen değil bu hayallere kavuşmamı sağlayan bir çatı altında, muhteşem bir ekibin parçası olduğum için kendimi daima şanslı hissediyorum. Üretimin içinde olmak, soyut düşüncelerin hayat bulmasını sağladığı için muazzam bir haz veriyor. Bunu uyum içinde çalışan bir ekiple gerçekleştiriyorsanız mükemmele koşarken yorulmaz, yorulsanız da dinlenirken terinizi silen, suyunuzu uzatan bir eli yanınızda bulursunuz. Bizler de birbirinden değerli ekip üyeleriyle her gün daha iyi olmak adına yaptığımız beyin fırtınaları ile Çelikel Tarım kusursuzluğuna yaraşır makineler imal etmek için uğraşıyoruz.

Aile şirketinde çalışmanın zorlu ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu?

Zorluklar, hayatın kaçınılmazları gibi gözükse de aile şirketimizde aynı hedef etrafında bir araya gelen kuzenler olarak mükemmel bir uyumla çalışarak söz konusu güçlükleri aşabiliyoruz. Üçüncü kuşak olarak çocukluk günlerimizden bu yana, kardeşten öte olan bağlarımızı hiçbir zaman iş ortamına ayrıcalık olarak yansıtmadık. İşte profesyonel, dışarıda ise yine kuzen hatta kardeşiz. Bu konuda babam ve amcalarım zaten bize mükemmel birer rehber oldu. Başarıya giden yolda yönlendirmelerde bulundu. Büyüklerimizin tecrübelerine olan saygımızla biz de onların yolundan ilerliyoruz. Güven her yerde kilit kelimedir. Özellikle iş hayatında apayrı bir öneme sahiptir. Bizim birbirimize duyduğumuz güvenle sektöre çizdiğimiz güven profili farklılık göstermiyor. Ailelerimizin bizden beklentisi hep yüksekti. Ben de Çelikel Tarım ailesinin bu beklentilerini boşa çıkarmamak için var gücümle çalışıyorum. Onlar destekleriyle hayallerimi gerçekleştirmem adına daima yanımda yer alıyor.

Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz? Nereden nerelere ulaştı, hedefleri neler olmalı?

Son yılların parlayan yıldızı Türk makine sektörü ihracatta farkını ortaya koydu. Bu durumu rakamlara baktığımızda daha net görüyoruz. 2015 yılında Türkiye’nin ihracatından makine sektörünün payı yüzde 9,2 oldu. Büyük ölçüde rekabete açık olan Türk makineleri dünyanın 200 ülkesinde kullanılıyor. Firmamız ise hâlihazırda 79 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Makine sektörümüz her gün daha da büyürken teknolojik yetkinliği de artıyor. Çelikel Tarım olarak biz de üzerimize düşen görevi hakkıyla yerine getiriyoruz. Kalite anlamında istediğini bulan müşteriler, firmanızı tercih ediyor ve bu da yeni pazarların kapıları açıyor. Ülkemizin ve firmalarımızın yenilikçi atılımları sürdükçe sektörümüzle birlikte Türkiye’de büyüme devam edecek.

Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta nedir?

Çelikel Tarım’ın son yıllardaki en büyük ideali; dünya tarım ve hayvancılık sektörüne kalitesiyle yön veren, hizmet ettiği tüm noktalarda tercih edilen tek marka haline gelmek. Bunun izlenimlerini şimdiden almaya başladık. Ancak daha önümüzde kat etmemiz gereken uzun bir yol var. Sahip olduğumuz çalışma azmiyle sorumluluklarımızın bilincinde olarak hedeflerimizi gerçekleştirmek için iz bıraktığımız yollar açmaya devam edeceğiz. Arkamızda tercihlerinden memnun bir kitle varken ulaşmak istediğimiz hedefe varmanın çok zor olduğunu düşünmüyoruz. Vardığımız noktada bizi tercih eden müşterilerimizle daha da ileriye götüreceğimiz yeni hedefler edineceğiz. Her zaman aktif biçimde başarının peşinde olacağız.

İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı? Sizin gibi aile şirketinde yöneticiliğe hazırlanan üçüncü kuşaklara tavsiyeleriniz neler olur?

Kendime ait ufak çizgi roman kitaplığım var. Boş zamanlarımı bu huzur dolu yerde farklı hikâyelerde kendimi kaybetmiş, farklı duyguları tadarken buluyorum. İş, hayatımın büyük bir kısmını doldurduğu için aslında boş zamanlarım oldukça kısıtlı. Üçüncü kuşaklar eğer üstlendikleri görevleri zorunluluk yerine, sorumluluk olarak görürse uğraştıkları işi daha çok sevecektir. Sözüne çok değer verdiğim, sevdiğim bir büyüğümün kısa bir nasihati vardır: “Eğer sevdiğin bir işi yaparsan ömrün boyunca hiçbir zaman işe gitmezsin!” der. Bu cümle her zaman benim işime olan işime olan bağlılığımı canlı tutmuştur. Bir anlamda işinizle evlendiğiniz için yaptığınız şeyi de sevmeniz gerekiyor. Aksi durumda sevgi olmadan sürekliliğin de olmayacağı bir gerçek. Üçüncü kuşaklara diğer bir tavsiyem de boş zamanlarında hayal dünyalarını yanlarına alarak zihnen uzaklara gitmeleri. İnanıyorum ki gözlerini açtıklarında bulundukları yeri daha çok sevecekler.