“Eğer sanayiden Tesla’nın icatlarını söküp çıkarsaydık çarklar dönmez olur,elektrikli trenler ve tramvaylar durur, şehirlerimiz karanlığa gömülür

“Eğer sanayiden Tesla’nın icatlarını söküp çıkarsaydık çarklar dönmez olur,elektrikli trenler ve tramvaylar durur, şehirlerimiz karanlığa gömülür, atölyelerimiz işsiz kalırdı. Evet, çalışmaları endüstrinin kolu bacağı olmuştur. Adı elektrik biliminin gelişiminde bir çağa damgasını vurmuştur. Çalışmaları devrimler yaratmıştır” Dr. Behrend’e ait olan bu sözler, Tesla’nın neler yaptığının kısa bir özetidir.

Nikola Tesla’nın öyküsü, 10 Temmuz 1856’da Hırvatistan’ın Smiljan kentinde başlar. Babası Milutin Tesla, Sırp asıllı Ortodoks bir papazdır. Annesi Duka Mandiç ise okuma yazma bilmemesine karşın, ‘mekanik yumurta çırpıcı’ gibi kendi geliştirdiği çeşitli ev ve çiftlik araç-gereçleriyle dikkatleri üzerine çeken bir kadındır.

Nikola, evde başladığı öğretimine Karlstadt’taki bir ‘gymnasium’da devam eder. Kısa zamanda öğretmenlerinin dikkatini çeken zekasının yanında,hayal gücü de yüksektir.

Söylenenlere göre; genç Nikola bu yıllarda Niagara Şelaleleri’nin bir gravürünü görür ve hayalinde, güçlü şelalenin döndürdüğü büyük bir tekerlek canlanır. Amcasına, bir gün Amerika’ya gideceğini ve bu yolla enerji elde edeceğini söyler.

Sanırız o anda amcası buna sadece gülüp geçmiştir. Babasının papaz olması yönündeki ısrarına karşın Tesla, Graz’daki Politeknik Okulu’na başlar.



Buradaki öğrencilik yıllarında, gördüğü bir ‘Grammedinamosu’ndan etkilenir. Henüz yeni olan bu dinamo, tersine çalıştırıldığında bir elektrik motoru olmaktadır. Ne var ki, bu esnada şiddetli kıvılcımlar çıkarmaktadır. Bunun üzerine Tesla, daha gelişmiş bir motor üzerine düşünür.

İlk olarak Budapeşte’deki bir telefon şirketinde çalışmaya başlayan Tesla,1882’de Paris’te, ‘Condidental Edison Company’de mühendis olarak görev alır. Ertesi yıl ilk indüksiyonlu elektrik motorunu yapar. Tesla 1884’te New York’a gider. Söylenenlere bakılırsa, New York’avardığında cebinde sadece birkaç sent ve Edison’a yazılmış bir mektup vardır. Edison’un Avrupa’daki bir iş ortağından yazılan mektuptaki şu satırlar dikkat çeker: “Sevgili Edison; iki muhteşem insan tanıyorum; sen bunlardan birisin.Diğeri ise bu genç adam.”


Böylece Tesla Edison’un laboratuvarında çalışmaya başlar. Ancak kısa zamanda yolları ayrılacaktır. Elektrik, Edison öncülüğünde 1870’lerin sonlarına doğru New York’a girer ve Edison, Pearl Street’te doğru akım güç istasyonu kurar.

Edison’un doğru akımına karşılık Tesla, elektriği uzakme safelere daha az kayıpla taşımaya olanak sağlayan alternatif akımı savunmaktadır. Edison Tesla’ya kulak asmayınca Tesla da sanayici George Westinghouse’la anlaşır. Böylece, Edisonile Westinghouse arasında büyük bir ticari rekabet başlar.

Alternatif akımın, başı boş sokak hayvanlarının öldürülmesi ve elektrikli sandalye infazları gibi ‘sevimsiz’ uygulama alanlarında kullanılmasını fırsat bilen Edison,bu uygulamalar üzerinden alternatif akımın kötü amaçlar için kullanıldığı izlenimi yaratmaya çalışır.

Edison’un tüm bu çabalarına rağmen, teknolojinin tercihi alternatif akım yönünde olacaktır. Bunun ilk ciddi göstergesi de, Chicago Dünya Fuarı’nın aydınlatması için açılan ihaleyi Westinghouse’un kazanması olur. Kolomb’un Amerika’yı keşfinin 400. yıl dönümü anısına ‘Columbian Exposition’ olarak da anılan bu fuar, aynı zamanda aydınlatmanın tümüyle elektrikle yapıldığı ilk fuardır.

1 Mayıs akşamında Başkan Grover Cleveland’ın düğmeye basmasıyla Tesla’nın jeneratörleriyle beslenen binlerce akkor lambanın ışıl ışıl yanması, bundan sonra yola alternatif akımla devam edileceğini müjdeler.

Tesla’yı arkasına alan Westinghouse’ın önü açılmıştır artık. Niagara Şelalesi’nde kurulacak hidroelektrik santrali için de Westinghouse seçilir.

Nikola Tesla, 5.000.000 Yugoslav Dinarı üzerinde (1993)Thomas Edison Menlo Park’taki laboratuvarında Nikola Tesla, 100 Sırp Dinarı üzerinde (2003). (Banknotun ön yüzünde, Uluslararası BirimlerSistemi’nde magnetik akı yoğunluğunun hesaplandığı formül bulunuyor. Buna Tesla’nın adı verilmişti.)George Westinghouse

Burada kurulan alternatif akım elektrik santralleriyle enerji nakil sistemlerindeTesla’nın geliştirdiği teknolojiler kullanılır. 16 Kasım 1896’da santral tamamlanır.‘The Niagara Falls Gazette’, bunu okurlarına şöyle duyurur: “Niagara’daki büyük elektrik santralinde düğmeye basılmasıyla tamamlanan devre Niagara Nehri’nin yukarı doğru akmasını sağladı” Artık bundan sonra elektrik üretimi, iletimi ve kullanımı alanında alternatif akım egemen olacaktır.

Bu başarının ardından Tesla en çok sevdiği yere, laboratuvarına geri döner. İlkin, kendini yüksek frekanslı elektrik üzerine araştırmalara verir. Bu araştırmalarında Tesla; ampullerin daha parlak yanması, enerjinin daha verimli ve güvenli bir şekilde iletilmesini amaçlamaktadır. Çalışmalarının ilk somut meyvesi olan ‘Tesla Bobini’nin patentini 1891’de alır. Tesla Bobini,radyo frekanslarında çok yüksek gerilim değerlerine ulaşılmasını sağlayan bir yüksek frekans transformatörüdür ve daha sonra radyo ve televizyon vericilerinde de kullanılacaktır.

Yüksek frekanslarla yaptığı çalışmalarla Tesla, ilk neon ve floresan ampulleri geliştirir. Bundan sonra Tesla, enerjinin kablosuz iletilmesi fikrine tutkuyla bağlanır. Bunun yerine daha ‘ayağı yere basan’ hedefler seçseydi, belkide kablosuz iletişimin başlangıcında Marconi adının yerine onun adını görecektik. Ancak, Tesla’nın bu konudaki çalışmaları kamuoyunun büyük ilgisiniçekmektedir. 1898’deki bir elektrik sergisinde, dünyanın ilk kablosuz uzaktankumandalı aracını tanıtır. New York Times’ın bir yazarı, Tesla’nın denizaltında bomba taşıyan ve bunu istediği yerde patlatan bir araç yapabileceğini yazınca, buna karşı Tesla şunları söyler: “Burada kablosuz olarak kumanda edilen bir torpido görmeyin, burada insanoğlunun zor işlerini yapacak olan robot soyunun öncüllerini görün.”

Tesla’nın yüzlerce buluşu, elektrik üretimi ve kullanımı alanında büyük ilerlemeler sağlanmasına yardımcı olur. Büyük düşlerin peşinde koşmasa,belki de çevresindeki pek çokları gibi o da zengin bir adam olabilirdi. Gerçi bir keresinde “Düşmanlarım beni bir şair ve hayalperest olarak gösterme konusunda çok başarılılar. Artık ertelemeden ticari bir yatırım yapmalıyım”sözlerini de sarf etmiştir; ancak belki de onun ‘uçuk’ fikirlerinden ‘korkan’yatırımcılar, bunca başarısına rağmen ona pek yaklaşmamıştır.Şu bir gerçektir ki, Tesla’nın ‘uçuk’ fikirlerinin içinde, önceden öngördüğü ve büyük bir kısmı gerçekleşen pek çok teknoloji de bulunmaktadır. Örneğin;I. Dünya Savaşı’nın başlarında, yüksek frekanslı radyo dalgalarıyla gemilerin saptanabileceğini ve bunun floresan bir ekrandan takip edileceğini söyler.

Bu,çok sonralar geliştirilecek olan radarın ta kendisidir. Devamını kendi ağzından dinleyelim: “Ailenin günlük gazetesinin ‘telsiz’ yolu ile yollanması imkan dahilinde olacaktır. Şehirlerimizde asansörlü park yerleri yükselecek, tercihli yollar ihtiyaca göre düzenlenecek, belki de insanoğlu tekerlek yerine kanatları koyarak bunları tamamen ortadan kaldıracaktır. Yerkürenin ısı kaynakları endüstrinin kullanımına sunulacaktır. Güneş enerjisi evimizdeki enerji ihtiyacının büyük bir kısmını temin edecek, geri kalanı telsiz enerji nakliile sağlanacaktır. Bugün kullanmakta olduğumuz telefonların yerini, ceplere girebilecek kadar küçük aletler alacaktır.Herhangi bir habere, bir ülkenin devlet başkanının devrilmesine, dünyakupası final maçına, bir depremin ya da terörün yarattığı felaketlere sanki olayyerindeymiş gibi şahit olabileceğiz.”Burada anlatılanların bir çoğu bugünündünyasında bize ne kadar tanıdık geliyor değil mi? Birçok öngörüsü artık yaşamımızın vazgeçilmez birer parçası haline gelmiş olan Tesla’nın üretken yaşamı,1943 yılında, 86 yaşındayken bir otelodasında tek başına sona erer.

Ancak ,bilim insanları hala Tesla’nın ‘uçuk’fikirlerinin peşinde koşmaya devam ediyor. ABD’deki ünlü Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı,2007 yılında 60 voltluk elektrik ampulünü, kablosuz olarak 2,13 metre mesafeye gönderdikleri enerjiyle yakmayı başardıklarında, belki deTesla yukarılardan bir yerlerden onlara gülümsüyordu.Gelin son sözü yine Tesla’ya bırakalım: “Gezegenler arası iletişimin son derece önemli bir konu olduğuna inanıyorum, zira kesinlikle bir gün gelecek evrenin her yerinde dünyada olduğu gibi çalışan, acı çeken insanlar olduğu ve bunların evrende insan var oldukça sürecek bir kardeşliğin temelini attıkları görülecektir.”