Servo motorlu pres projesini TÜBİTA K destekli Ar-Ge çalışmaları sonucunda tamamlayarak endüstriyel kullanıma...

Servo motorlu pres projesini TÜBİTA K destekli Ar-Ge çalışmaları sonucunda tamamlayarak endüstriyel kullanıma sunduklarını belirten Karakoç Kalıp Metal Form Genel Müdür Yardımcısı Atilla Ataç, “Rakiplerinden farklı pres makineleri imal eden firmamızın teknolojik üstünlüğünü ön plana çıkararak dünya pazarlarına entegre olacağız” dedi.

Remzi Karakoç tarafından 1976 yılında Konya’da küçük bir atölyede kurulan Karakoç Metal Kalıp Form; otomotiv sanayisine kalıp, soğuk şekillendirilmiş sac parça ve fikstür üreterek başladığı üretim faaliyetlerini bugün itibariyle otomotiv ve kalıp, KLP makine, KLP kesici uç olmak üzere üç ana grupta sürdürüyor. Karakoç’un şirket yapılanması ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Firmamız; otomotiv ve kalıp, KLP makine, KLP kesici uç olmak üzere üç ana grupta faaliyetlerini sürdürüyor. Otomotiv ve makine grubu aynı lokasyonda, iki ayrı bina içinde hollerden oluşan üretim alanı ve ofislerde çalışıyor; kesici uç grubumuz ise Nilüfer Organize Sanayi Bölgesinde yeni inşa ettiğimiz fabrika içinde çalışmalarına devam ediyor.

Üretiminizi nerede ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?

Firmamız otomotiv ve kalıp alanındaki üretimini, Bursa Çalı Sanayi Bölgesinde yaklaşık 10 bin metrekare alanda iki hatta 19 presin bulunduğu tesisinde; kalıp proje tasarım ve üretimini de 1500 metrekare alanda üç ve beş eksenli tezgahlarında gerçekleştiriyor. Üretilen kalıp ve saç parçalarının CMM ölçümleri de kalite kontrol laboratuarımızda çeşitli testlerden geçiyor.

Ürün çeşitleriniz ve bunların özellikleri hakkında bilgi verir misiniz?

Otomotiv yan sanayi grubumuz; soğuk şekillendirilmiş sac parçaları, otomotiv koltuğu sac parçaları, bunların preslerde şekillendirilmesi için sac kalıbı üretiyor. KLP makine grubumuz bünyesinde ürettiğimiz presler Türk makine sanayisi içinde ayrı bir yere sahiptir. Firmamızın makine grubu profesyonel anlamda 2007 yılından itibaren daha aktif bir pozisyona geçti. Bu alanda üretime başlarken yönetim olarak, Karakoç’u diğer rakiplerinden üstün kılacak, Türkiye’de yapılmamış yeni nesil presleri tasarlamak ve üretmek başlıca hedefimizdi. Bu nedenle özellikle otomotiv, beyaz eşya, dayanaklı tüketim malları, enerji ve savunma sanayisi alanlarında kullanılabilecek teknolojik özelliklere sahip; 45 tondan 315 ton kapasiteye kadar C ve D tipi mekanik presler, 150 tondan 2 bin ton kapasiteye kadar H tipi mekanik presler, geliştirilmiş mekanizmalı knuckle mekanik presler, servo mekanik presler, 8 bin ton kapasiteye kadar hidrolik presler, pres içinde ve presten prese transfer sistemleri, progresif ve transfer kalıplarını başarıyla ürettik.

“SERVO PRES PROJEMİZİ TÜBİTAK İLE GERÇEKLEŞTİRDİK”

Servo motorlu pres projesini TÜBİTAK destekli Ar-Ge çalışmaları sonucunda tamamlayarak endüstriyel kullanıma sunduklarını belirten Karakoç Kalıp Metal Form Genel Müdür Yardımcısı Atilla Ataç, “Bu ürünün ardından şimdi de link drive mekanizmalı pres üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Yakında bu projemiz üzerindeki çalışmaları da tamamlayıp ticari hale getireceğiz” dedi.

Çalışanlarınızın gelişimi konusunda ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?

Personelimizin çalıştığı alanda ihtiyaç duyduğu meslek içi eğitimleri almasını oldukça önemsiyoruz. Bunun yanında üniversiteden yeni mezun olmuş mühendislerimize, master ve doktora eğitimlerine devam edebilmeleri için gerekli desteği sağlıyor ve kariyer planlamalarında yardımcı oluyoruz. Çalışanlarımızın motivasyonunun bizim için oldukça önemli olduğunu özellikle söylemek isterim.

Ulusal ya da uluslararası fuarlara katılıyor musunuz? Fuarların firmanız açısından önemi nedir?

Fuarları, firmaların performanslarını sergiledikleri birer vitrin olarak görüyorum. Özellikle pazarda rekabet hızlı artarken, firmaların rakipleriyle arasındaki farkları değerlendirme noktasında oldukça önemli fırsatlar sunan fuar organizasyonlarını ciddiye alıyor ve sektörümüzle ilgili organizasyonlara katılmaya özen gösteriyoruz.

Karakoç’un ihracat potansiyeli hakkında bilgi verir misiniz?

KLP makine grubumuz İsviçre, Macaristan, Polonya, Azerbaycan, Çin gibi ülkelere; 125 tondan 2 bin ton kapasiteye kadar C ve H tipi mekanik pres, 3 bin 200 ton kapasiteye kadar hidrolik pres, panel radyatör hattı için panel kalıpları ve presleri ihraç ediyor. KLP kesici uç grubumuz da insert olarak tabir edilen kesici uçların, başta Almanya, İtalya, Avusturya, Hindistan, Güney Kore, Azerbaycan ve Mısır olmak üzere ihracatına başladı.

İhracat konusunda karşılaştığınız sorunlar var mı?

Özellikle mevzuatlarımızla ilgili bürokratik süreçler ve navlun maliyetleri ihracat konusunda karşılaştığımız sorunların başında geliyor. Ambalaj sanayisinin gelişmişlik düzeyi açısından istenilen seviyede olmaması da ihracat süreçlerinde bazı problemlerle karşılaşmamıza neden oluyor.

“TÜRK MAKİNELERİ DÜNYA MARKASI OLDU”

Türk makine sektörünün, özellikle de sac işleme makineleri üreten firmaların dünya çapında gerçekleştirdiği başarılı çalışmaların Türk makinelerine “aranan marka özelliği” kattığını vurgulayan Ataç, “Ancak global pazardaki her türlü ekonomik gelişme, üreticilerimizi olumlu veya olumsuz anlamda doğrudan etkiliyor. Bu durumu lehimize çevirmek için firmalarımızın daha güçlü bir yapıya kavuşması lazım” diye konuştu.

2013 yılı firmanız açısından nasıl geçti ve 2014 yılına dair beklentileriniz nelerdir?

2013 yılının bizim açımızdan durağan seyrettiğini söylemek yanlış olmaz. Özellikle anlaşma aşamasına gelen projelerin iptal edilmesi veya ertelenmesi, durgunluk yaşanmasına neden olan başlıca faktörlerdi. Eğer ülkemizde veya çevre ülkelerde beklenmeyen durumlar yaşanmazsa 2014’ün 2013 yılından daha iyi geçeceğini düşünüyorum.

Sizce makine sektörünün temel sorunu nedir?

Sektörümüzde ikinci el kullanılmış makinelerin ithali, karşılaştığımız sorunların başında geliyor. 617 milyon dolara yükselen bu ithalat, istihdam ve büyüme noktasında makine sektörünü olumsuz etkiliyor. Yatırımcının ve üreticinin yerli makine kullanmaya teşvik edilmesi için uzun vadeli ucuz kredi ve finansman desteği sağlamak, karşılaştığımız bu sorunla baş etmek için önemli bir tedbir olacaktır.

Geleceğe yönelik projelerinizden ve firmanızın hedeflerinden bahseder misiniz?

Karakoç KLP makine grubunun sektörde altı yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, bu süre içinde gerçekleştirdiği yeni pres projeleriyle sektörün duayeni olan firmalardan daha iyi bir performans gösterdiğini söylemek isterim. Gerçekleştirdiğimiz her yeni proje bize bir sonraki projenin kapısını açıyor. Sanayideki gelişmeler, müşteri beklentileri, pazar analizleri, sanayinin gelişme trendleri ve öncelikli sektörlerin dünya ekonomisindeki yeri noktasında yaptığımız analizlerle uzun vadeli planlarımızı oluşturuyoruz. Özellikle teknolojik projelerde, yabancı rakiplerimizin önümüzü kesme girişimlerini, firmamızın doğru bir yolda olduğunun en önemli göstergesi olarak değerlendiriyorum. Türkiye pazarı için agresif bir satış politikası içinde olmamaya özellikle dikkat ediyoruz. Bu nedenle aynı kulvarda yer a

ldığımız rakiplerimizin ürettiğinden farklı pres makineleri imal ederek, firmamızın teknolojik üstünlüğünü ön plana çıkararak dünya pazarlarına entegre olmayı amaçlıyoruz. Knuckle joint mekanizmalı pres ve servo pres projelerimiz bahsettiğim bu durumun göstergesidir. Yakın zamanda da link drive ve transfer presi projelerini de gerçekleştirerek adımlarımızı güçlendirmiş olacağız. KLP kesici uç grubumuz da kaplama tesisi yatırımıyla, tornalama uçları üretimi alanında başarılı oldu. İkiüç yıl içinde bölgede ciddi ve tercih edilir bir marka olacağından şüphem yok.

Karakoç olarak sektörün geleceği hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Türk makine sektörü özellikle konvansiyonel makine üretiminde, bölgesinde ve dünyada marka değerini güçlendirdi. Seri üretim makinelerde, özellikle yeni nesil PLC/CNC kumandalı proseslerde de ülkemizin gösterdiği otomasyon mühendisliği etkinlikleri ön plana çıkıyor. Bu alan özellikle 2023 hedeflerine ulaşma noktasında önemli bir yere sahip ve desteklenmesi durumunda ithal kalemlerini azaltarak dış ticaret açığımızın daraltılmasına katkı sağlayacak. Bu durumun gerçekleşmesi için de; finansman araçlarının geliştirilmesi, bu araçların bankacılık sistemi içinde teminatlandırılarak üretici ve yatırımcıya finansman kolaylıklarının sağlanması gerekiyor. Ayrıca imalatta ciddi girdi kalemlerini oluşturan enerji, lojistik, istihdam maliyetleri için önlem alınması; uluslararası pazarlarda Türk firmalarının rekabet şansını kolaylaştıracaktır. Tüm bunlarla beraber Ar-Ge ve Ür-Ge faaliyetlerinin de belli bir disiplin altında, teşvik edici çalışmalarla yürütülmesi gerekiyor. Kendi makinesini kendi yapar durumda olmak ve bu durumun sürekliliğinin denetlenmesi Türk makine sektörünün olmazsa olmazları arasında yer alıyor.