ENDONEZYA’DAN SONRA EN YÜKSEK NÜFUS YOĞUNLUĞUNA SAHİP OLAN JAPONYA, KÖKLÜ GEÇMİŞİ, NİTELİKLİ İŞ GÜCÜ VE YÜKSEK TEKNOLOJİLİ İMALAT SANAYİSİYLE SADECE ASYA-PASİFİK BÖLGESİNİN DEĞİL, DÜNYANIN EN GÜÇLÜ EKONOMİLERİNDEN BİRİ OLARAK GÖSTERİLİYOR. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA BÜYÜK BİR YIKIM YAŞAYAN VE NEREDEYSE TÜM ÜLKEYİ BAŞTAN İNŞA EDEN JAPONYA, DİĞER YANDAN DÜNYANIN EN AKTİF FAY HATLARININ DA ÜZERİNDE YER ALIYOR VE ORTALAMA HER 10 YILDA BİR ÇOK ŞİDDETLİ DEPREM YAŞIYOR. DIŞ TİCARETİNDE ÇİN, ABD VE GÜNEY KORE İLE SIKI İLİŞKİLERİ BULUNAN JAPONYA’NIN TÜRKİYE İLE OLAN TİCARİ İLİŞKİLERİ İSE JAPONYA LEHİNE BÜYÜME SERGİLİYOR.

ABD ve Çin’in ardından dünyanın üçüncü büyük ekonomisine sahip olan Japonya, çok gelişmiş ve istikrarlı bir serbest piyasa ekonomisine sahiptir. Yeni ürün ve hizmetleri erken benimseyen büyük, zengin ve yüksek eğitimli bir tüketici pazarına sahip olan ülke, Dünya Bankası “İş Yapma Kolaylığı” endeksinde ise 29’uncu sırada yer alıyor. Asya’nın Pasifik kıyısı boyunca uzanan 6.852 adadan oluşan bir ada ülkesi olan Japonya, homojen bir etnik yapıya sahiptir. 125,2 milyonluk nüfusuyla Japonya, dünyanın 9’uncu en kalabalık ve Endonezya’nın ardından en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip 2’nci ülkesidir. Yaşlı nüfus oranında ise dünya lideri olan ülkede 65 yaş ve üstü kesimin tüm nüfusa oranı yüzde 29’dur. Geçtiğimiz yıl yüzde 62,6 olan iş gücüne katılım oranının, yaşlı nüfusun etkisiyle 2050 yılında yüzde 53’e düşeceği tahmin edilen Japonya’daki yüzde 2,6’lık işsizlik oranı da dünya ve Asya ortalamasının oldukça altındadır. Diğer yandan, Uluslararası  Para Fonu (IMF) verilerine göre, Japonya’nın GSYİH büyüklüğünün 2022’de 4,3 trilyon dolar olması bekleniyor. Geçen yıl yüzde 1,6 oranında büyüyen Japonya ekonomisinin 2022 yılındaki büyüme oranının ise yüzde 1,7 olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Yılın başında yüzde 2,4 olarak açıklanan bu verideki kaybın ana nedeninin ise halen devam eden enerji ve ham madde krizi olduğu bildiriliyor.  En yakın ticari ilişkilerini Çin, ABD ve Güney Kore ile kuran ülke halen İnsani Gelişmişlik Endeksi’nde 191 ülke arasında 19’uncu, Ekonomik Serbestlik Endeksi’nde 177 ülke arasında 33’üncü, Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde 141 ülke arasında 6’ncı sırada bulunuyor.

TÜRKİYE VE JAPONYA İLİŞKİLERİNDE İNSANİ DEĞER ÇOK GÜÇLÜ

Türkiye ile Japonya arasındaki dostluğun temelleri ise 19’uncu yüzyılın sonlarındaki Ertuğrul Fırkayteyni trajedisine dayanıyor. Sultan İkinci Abdülhamid’in Japon İmparatoru Meiji’ye mukabil hediyelerini ve dostluk  mesajını götürmek üzere 1890 yılında Japonya’yı ziyaret eden Ertuğrul Fırkateyni, dönüş yolunda Kushimoto açıklarında batmış ve 532 denizcimiz yaşamını yitirmişti. Bu elim olay sonrasında önce Oşimalı Japon köylülerin denizcilerimizin kurtarılmalarına yönelik gayretleri, kazanın duyulmasıyla birlikte de Japon halkı ve makamlarının yaralı ve şehitlerimizin ailelerine yönelik ilgi ve yardım kampanyaları, TürkJapon dostluğunun temellerini oluşturmuştur. Bu trajediden yaklaşık bir asır sonra, 1985 yılında İranIrak Savaşı sürerken Tahran’da mahsur kalan çok sayıda Japon vatandaşı, bu kez dönemin Türk hükü meti ve THY’nin çabalarıyla Japonya’ya götürülmüş, iki ülke arasındaki ilişkiler bir kez daha insani boyutta güç kazanmıştı.


ÜLKENİN TARİHİ GÜÇ SAVAŞLARIYLA DOLU

Japonya topraklarındaki ilk insan izleri MÖ 30.000’li yıllara kadar uzanıyor. Ülkenin ilk kurucu imparatoru ise yarı mitolojik bir karakter olan  TOKYO Jimmu Tenno olarak biliniyor. Jimmu’nun tahta oturduğuna inanılan MÖ 11 Şubat 660 tarihi, aynı zamanda Japonya’nın millî kuruluş günü olarak da kabul ediliyor. 6’ncı yüzyıldan itibaren  Kore ve Çin üzerinden gelen Budizm’in de Japonya tarihinde bir kırılma noktası oluşturduğuna inanılıyor. Bu dönemden itibaren imparator aileleri Budizm’e büyük yakınlık duyarken, asilzade sınıfı ise geleneksel inanç olan Şintoizm’e bağlı kalmıştır. 8’inci yüzyıldan itibaren gelişen ve güçlenen samuray sınıfı da 19’uncu yüzyıl ortalarına kadar devam edecek olan derebeyliği sisteminin asli unsurlarından olmasıyla Japon tarihinde önemli bir unsur olarak kabul ediliyor. 1274 ve 1281 yıllarında Moğol işgaline uğrayan ülke, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısından itibaren önce Portekiz, ardından Hollanda, İspanya ve İngiltere’nin yoğun ilgisiyle karşılaştı. 300’e yakın derebeyinin hüküm sürdüğü ve halkın ağır şartlarda yaşadığı bu dönemdeki misyonerlik faaliyetleriyle birlikte yaklaşık yarım milyon Japon’un Hristiyan  dinini kabul ettiğine inanılırken, bu büyük dönüşümün ardından Japonya, iki yüzyıl boyunca kendini dış dünyaya tamamen kapattı.  19’uncu yüzyılın ortalarından itibaren ABD, Rusya ve Avrupa devletleriyle anlaşmalar imzalamaya başlayan  Japonya, 1868’de son bulan derebeylik sisteminin ardından 1868’de İmparator Meiji ile yeniden imparatorluk rejimine geçti. Bu dönem, modernleşmenin öncüsü olan “Meiji Restorasyonu” olarak da biliniyor. Bu dönemde samuraylık son bulurken,  derebeylerinin halktan aldığı vergiler devlete aktarılmaya başlandı, teknik gelişmelerle kalkınma hızlandırıldı, okul ve eğitim sistemi yenilendi. 19’uncu yüzyılın sonlarından itibaren Japonya büyük savaşlar dönemine de girdi: 18941895 yıllarında Çin ve  19041905’te Rusya ile yapılan savaşlarda kazanılan zaferler, ardından Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere’nin yanında yer alarak Çin’e karşı elde edilen kazanımlarla ülke gücünü daha da artırırken, 1937’de başlayan İkinci ÇinJapon Savaşı İkinci  Dünya Savaşı boyunca da devam etti. Almanya ve İtalya’nın yanında savaşa giren Japonya, aynı zamanda Malezya, Endonezya, Filipinler, Myanmar, Singapur ve Papua Yeni Gine’yi de işgal ederken, 1941’de ABD ve İngiltere’ye savaş ilanıyla başlayan Pasifik Savaşı, 5 Ağustos 1945’te Hiroşima  ve 8 Ağustos’ta Nagazaki’ye atılan atom bombalarının ardından Japonya’nın yenilgiyi kabul etmesiyle son buldu. Savaştan sonra imparatorun  yetkilerini sınırlandıran Japonya, 1952’ye kadar müttefik kuvvetlerin kontrolünde kaldı. 1952’de Birleşmiş Milletler’e üye olan ülke, 20'nci yüzyılın ikinci yarısında müthiş bir büyüme ve kalkınma süreci geçirerek siyasal, ekonomik ve bilimsel alanda dünyanın en güçlü ülkeleri arasına girmeyi başardı.

“ÜLKENİN ADINI OLUŞTURAN VE NİHON YA DA NİPPON OLARAK OKUNAN KANJİ KARAKTERLER, ‘GÜNEŞ’ VE ‘KÖKEN’  ANLAMINA GELİR. BU NEDENLE JAPONYA ‘DOĞAN GÜNEŞİN ÜLKESİ’ OLARAK DA ANILIYOR.”

SAVAŞ SONRASINDA ÜLKE YENİDEN İNŞA EDİLDİ
Japonya, büyük bir yenilgiyle  çıktığı İkinci Dünya Savaşı’nın ardından hızlı bir toparlanma ve kalkınma sürecine girdi ve geride kalan yaklaşık 75 yıllık süreçte dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri hâline gelmeyi başardı. Ekonomik büyüme 1960’larda yüzde 10, 1970 ve 1980’li yıllarda yüzde 5 civarında gerçekleşirken, bugün 4,3 trilyon dolar olan GSYİH ile ABD ve Çin’in ardından dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi olan Japonya’da, son yıllarda büyüme hızı yavaşlamış, buna  bağlı olarak kamu borçları ve bütçe açıkları artmıştır. Ülkede hizmet sektörü ekonominin dörtte üçünü karşılarken, teknoloji alanında dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Japonya, motorlu taşıtlar, takım tezgâhları, elektronik eşya ve bilgisayar gibi alanlarda çok ileri bir üretim sistemine sahiptir. Ülke topraklarının üçte ikisi ormanlık alan olduğu için ormancılık ve buna bağlı endüstriyel faaliyetler de Japonya’da çok gelişmiştir.

“JAPONYA GİBİ KAYNAKLARI KISITLI BİR ÜLKENİN EKONOMİDE BU ÖLÇÜDE BİR ‘SÜPER GÜÇ’ HALİNE GELMESİNDE DIŞ TİCARETİN ÖNEMİ BÜYÜKTÜR. JAPONYA GIDA MADDELERİ VE KERESTE, TEKSTİL MALZEMESİ, METALLER GİBİ ANA HAM MADDELERİN İTHALATI İLE HAM PETROL VE DİĞER ENERJİ KAYNAKLARINDA DÜNYADAKİ EN BÜYÜK İTHALATÇILARDAN BİRİDİR.”

Bununla birlikte tarıma elverişli arazilerin oranı yüzde 15’ken yetiştirilen en önemli ürün olan pirinç dışında öne çıkan diğer ürünler sebzemeyveler, çiçek çeşitleri, patates, çay ve şeker kamışıdır. Yine, bir adalar ülkesi olması Japonya’ya balıkçılık ve deniz ürünleri faaliyetlerinde de avantaj sağlamaktadır. Bu alandaki üretimiyle Japonya dünyanın lider ülkesidir. Ekonomik gelişimin bü yük oranda ihracata bağlı olduğu ülke hem ihracat  hem ithalat hem de toplam hacim bakımından ABD, Çin ve Almanya’nın ardından dünyada dördüncü sırada yer alırken, Japonya’nın en önemli dış ticaret ortağı, ithalatın yüzde 25’ini, ihracatın ise yüzde 19’unu karşılayan Çin’dir. Yine ihracatta yüzde 19, ithalatta da yüzde 11’lik payı bulunan ABD de Çin’le birlikte diğer ana partnerdir. Japonya, doğal kaynak lar bakımındansa fakir bir ülkedir. Bu nedenle enerji ve ham madde konusunda dışa  bağımlı olan Japonya, büyük ölçekli ithalat ile elde ettiği ürünleri yüksek teknolojili ürün halinde işleyerek ihraç etme stratejisiyle bugünlere ulaşmıştır.

“BAŞKENT TOKYO’YU DA İÇİNE ALAN ‘BÜYÜK TOKYO METROPOLÜ’, ÇEVRESİNDE BULUNAN PREFEKTÖRLÜKLER VE ŞEHİRLERLE BİRLİKTE 30 MİLYONUNUN ÜZERİNDEKİ NÜFUSUYLA DÜNYANIN EN BÜYÜK METROPOLİTEN ALANIDIR.”

DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK EKONOMİSİ

Japonya halen dünyanın üçüncü büyük ekonomisidir. Bununla birlikte, azalan ve hızla yaşlanan nüfus, azalan iş gücü arzı ile yüksek kamu borcu gibi zorluklar ekonomi üzerindeki kırılganlığı artıran önemli başlıklar olarak dikkat çekmeye devam ediyor.  Dış ticaretin yaklaşık beşte birini Çin ile gerçekleştiren Japonya, özellikle ara malı tedariki bakımından anılan ülke ekonomisindeki gelişmelerden de etkileniyor. Dünyaca ünlü birçok teknoloji şirketine ev sahipliği yapan Japonya, teknolojideki gelişmişliğini tüketici elektroniği, otomotiv, yarı iletkenler, optik fiberler, elektrik elektronik, biyokimya gibi birçok alana başarıyla uyguluyor. Hizmetler alanında ise finans ile öne çıkan Japonya’da, Tokyo Menkul Kıymetler Borsası piyasa değeri açısından New York Borsası ve NASDAQ’ın  ardından dünyanın üçüncü büyük borsası olarak kabul ediliyor.

İKİLİ TİCARET JAPONYA LEHİNE GELİŞİYOR

Türkiye ile Japonya arasındaki ticari ilişkiler ise son yıllarda dengeli bir seyir izliyor. Her iki ülkenin ticari potansiyelleri dikkate alındığında  ilişkilerin olması gerekenin altında olduğu görülse de karşılıklı ticaret hacmi 4 milyar doların üzerine çıkmayı başarmış durumda. Bununla birlikte iki ülke arasındaki ticaret dengesi Japonya lehine büyüme gösteriyor. Türkiye’den Japonya’ya ihraç edilen başlıca ürünler; kara yolu taşıtları için yedek parça, balık, makarna, çinko cevheri,  ferro alyajlar, domates, taze ve kurutulmuş meyve, halı ve tabii borat olarak sıralanırken, Japonya’dan ithal edilen başlıca ürünlerse; kara yolu taşıtları için yedek parça ve aksesuarlar, iş makineleri, motor, binek otomobiller, elektrik akümülatör ve transformatörleri, baskı makineleri ve sıvı/hava pompaları olarak öne çıkıyor.

MAKİNE İHRACATIMIZ ÇOK SINIRLI

Japonya’nın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre, ülkenin makine ihracatının 2021’de yüzde 20,9 artarak 161,8 milyar  dolar olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Japonya’nın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 40,8 milyar dolarla Çin yer alırken, ikinci sıradaki ABD 2021’de Japonya’dan 36,2 milyar dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Güney Kore’ye de 11,2 milyar dolarlık makine ihraç edildi.  2021’de Türkiye ise Japonya’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 21,8’lik artışla 868 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Japonya’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 3,2 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 28,7 olarak kayda geçti.  Aynı dönemde Japonya’nın toplam ihracatının 757,5 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 21,4 pay aldığını da söyleyelim.  Diğer yandan, makine ithalatının, 772,7 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 9,9 pay aldığı Japonya’da, 2021’de yüzde 7,2’lik artışla 76,6 milyar dolar tutarın da makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Japonya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 37,4 milyar dolarla Çin yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan ABD’den 10,1 milyar dolar değerinde makine ithal edildi,  üçüncü sıradaki Tayland’dan da 4,1 milyar dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde Japonya’nın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatı ise yüzde 39,9’luk artışla 77,1 mil yon dolar oldu ve Türkiye, Japonya’nın makine ithalatında 32’nci sırada yer aldı. Bu veriyle, Japonya’nın toplam 76,6 milyar dolarlık makine ithalatından 2021’de Türkiye’nin aldığı payın yüzde 0,1 seviyesinde gerçekleştiğini; Japonya’nın Türkiye’den yaptığı 806,5 milyon dolarlık toplam ithalat içindeki makinenin payının ise yüzde 9,6 olarak kayda geçtiğini hatırlatalım.

 

JAPONYA İLE TİCARETTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

 

  • Japonya’da kıyafet çok önemlidir. Erkekler her zaman takım elbiselidir. Koyu renk ve kravat olmazsa olmazdır. Davetiyede “rahat kıyafet” yazsa dahi siz yine takım elbiseden vazgeçmeyin. Ancak siyah takım elbise, beyaz gömlek ve siyah kravat sadece cenaze törenlerinde giyilir.
  • Kadınların da abartılı takı ve modellere kaçmadan sade ve klasik elbise giymeleri tavsiye edilir. Bazı bölgelerde kadınların pantolon giymeleri dahi hoş karşılanmaz.
  • Çoraplarınızın çok temiz olmasına dikkat edin. Çünkü bazı restoranlarda bile ayakkabılarınızı çıkartmak zorunda kalabilirsiniz.
  • Tanışmada el sıkma uygun bir davranıştır.El sıkmaları yumuşak, göz teması ise çokazdır. Bazı Japonlarel sıkarken eğilirler.
  • Japonlar için eğilme saygının ifadesidir. Japon geleneklerinde eğilmenin kişinin yaşına, konumuna göre çok değişik şekilleri vardır. Bazılarında baş eğilir, bazılarında ise vücut tamamen eğilir. Muhatabınızın eğildiği oranda eğilmeniz çok büyük kabul görür. Eğilirken erkeklerin elleri iki yanda durur. Kadınlar ise ellerini önlerinde birleştirmiş olarak eğilirler. Eğilince muhatabınızdan önce doğrulmayın.
  • Bir Japon’a çok yaklaşmayın ve kesinlikle dokunmayın.
  • Japonca konuşan yabancılara hemen hemen her kapı kolayca açılır.
  • Az da olsa temel bazı Japonca konuşmaları öğrenmeye çalışın. Ancak görüşmelere mutlaka bir tercümanla katılın.
  • Japonlar kart değişimini el sıkmadan önce yapar, yanınızda bol miktarda kart bulundurun.
  • Kartvizitinizde unvanınızın tam ve açık olarak yazılmasına çok dikkat edin. Kartınızda kullandığınız unvan sizin Japonya’da kiminle görüşeceğinizi  belirleyecektir. Kartınızın baskı kalitesi ve kart değişimi çok önemlidir. Kartı alırken ve verirken iki elinizle tutmanız; önce en yüksek unvanlı kişiye vermeniz gerekir. Karşınızdakilere kartınızı vermek için kalkıp yanına gidin.
  • İş dünyası ve özel yaşam hiyerarşik bir düzen içerisindedir. Yaşlılar gençlerden önce, erkekler kadınlardan önce, müdürler personelden önce gelir. Görüşmeler  ilk olarak orta düzey müdürlerle başlayacaktır. Kesinlikle hemen üst yöneticilerle görüşmeye çalışmayın.
  • Bir Japon’un karşısına kesinlikle kendisiyle aynı düzeyde bir yetkili çıkarın.
  • Görüşmeye gelirken yanınızda avukat getirmeyin. Japonya’da iş ilişkisi güven üzerine kurulur. Japonlar  çok karmaşık hukuki belgelerden hoşlanmazlar.
  • Japonlar “hayır” kelimesini hiç kullanmazlar. “Evet” demeleri onayladıkları  anlamına asla gelmez, “belki” kelimesi hayır anlamına gelir. Siz de hayır kelimesini kullanmaktan mümkün olduğunca kaçının. “Bu biraz zor olabilir.” diyebilirsiniz.
  • Japonlar iş dünyası için golf kutsal bir faaliyettir. “Japonlar ofiste golf, golf sahasında da iş konuşurlar.” deyimi gerçektir denebilir.
  • Akşamları düzenlenen iş yemekleri, iş ilişkisinin kurulmasının en önemli yeridir. Yemek çubuklarını rahatlıkla kullanıyor olmanız büyük takdir toplar. Yemek çubuklarınızla bir kimseyi ya da bir şeyi işaret etmeyin.
  • Japon evlerine ayakkabı ile girilmez. Hele “tatami”ye (evlerde yere serilen bir çeşit hasır) ayakkabıyla asla basılmaz. Bir tatamiye ayakkabıyla basmak bir Japon’un başına basmakla eş değer sayılabilir.
  • Japonya’da taksilerin kapısını açmaya çalışmayın, otomatik olarak açılır.

    Kaynak: 1 Özkan Aydın, “Uluslararası İş Kültürü”, s.196203 2Ticaret Bakanlığı, Japonya Pazar Bilgileri Raporu 3Kolay İhracat Portalı, Japonya Ülke Sayfası